Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her türlü tehdide hazır olduğu mesajını veren MSB kaynakları, sınırlar ve hava sahasının en üst düzeyde korunduğunu bildirdi.
ÖNLEMLER ARTIRILDI
İsrail’in Gazze, Lübnan, Suriye ve İran’a yönelik saldırgan politikaları bölgedeki kırılgan dengeleri daha da bozduğunu belirten kaynaklar, İsrail’in savaşın seyrini daha da genişletecek söylem ve saldırılardan bir an önce vazgeçmesi gerekiyor. İsrail’in hava saldırılarının başlaması ile hava sahamızın ve sınırlarımızın korunması için gerekli önlemler artırıldı. Dünyanın en modern, en saygın ve en güçlü ordularından biri olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz geçmişte olduğu gibi bugün ve yarın da ülkesini ve milletini koruma azim ve kararlılığına sahiptir, buna muktedirdir” açıklamasını yaptı.
HAVA SAVUNMA SİSTEMLERİ
İsrail-İran çatışması sürerken Türkiye’nin hava savunma sistemi konusunda hangi noktada olduğuna dair bilgi veren kaynaklar, “Türkiye’nin hava ve füze savunmasını, çok katmanlı ve bir bütünlük halinde sağlamaya yönelik olarak yerli ve milli radar ve hava savunma sistemleri ile birlikte komuta kontrol imkân ve kabiliyetlerimizi geliştirme çalışmalarımıza devam ediliyor. Dinamik yapıda olan ve sürekli geliştirilen hava savunma silah sistem ve birliklerimizin harbe hazırlık seviyesinin en üst seviyede tutulması maksadıyla gerekli tedbirler alınıyor” dedi.
<iframe src='//www.hurriyet.com.tr/video/embed/?vid=42845296&resizable=1&autostart=true&playsinline=true&v_utm_source=haber_detay' width='580' height='326' loading='lazy' frameborder='0' scrolling='no' allow='autoplay; fullscreen' allowfullscreen></iframe>
İRAN’DAN TÜRKİYE’YE GÖÇ DALGASI İHTİMALİ
Bakanlık kaynakları, İsrail’in İran’a yönelik hava harekâtları sürerken İran’dan Türkiye’ye bir göç dalgası olup olmadığına dair şu bilgileri paylaştı:
Uzun süredir hava savunma konusunda eksiklikleri gidermeye çalışan Ankara son dönemde Çelik Kubbe doktriniyle stratejik bir adım attı. Türk savunma sanayisi tarafından geliştirilen çeşitli menzillere sahip hava savunma sistemleri; İHTAR, ŞAHİN, GÖKBERK, KORKUT, GÜRZ, HİSAR-A, HİSAR-O ve SİPER ile diğer hava savunma sistemleri Çelik Kubbe konseptiyle entegre bir şekilde çalışabilecek. Silah sistemlerine ek olarak hedefin hassas takibini, teşhisini ve sınıflandırmasını gerçekleştiren radar ve elektro-optik sistemler de Çelik Kubbe altında bir bütün halinde görev yapacak. İçerisinde birçok hava savunma silah sistemini, radarı, elektro-optik sistemini, haberleşme modüllerini, komuta kontrol istasyonlarını ve yapay zekâyı barındıran Çelik Kubbe, Türkiye’nin geliştirdiği hava savunma sistemlerini tek çatı altında toplayacak.
SİPER BLOK 3
Çelik Kubbe sistemi, Türk hava sahasına giren veya girmesi muhtemel tehditleri her irtifada etkisiz hale getirebilecek şekilde geliştiriliyor. Seyir füzeleri, İHA/SİHA, kamikaze insansız araçları, mikro dronlar, sürü dronlar, helikopter gibi tehditler bunlar arasında yer alıyor. En önemli hava tehditleri arasında yer alan balistik füzeleri engellemek üzere ise SİPER Blok 3 geliştiriliyor.
TÜBİTAK ASELSAN ROKETSAN
- Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından başlatılan KORKUT’tan SİPER’e kadar olan hava savunma şemsiyesi önemli ölçüde tamamlandı. Çelik Kubbe sisteminin en önemli bileşenini TÜBİTAK SAGE, ASELSAN ve ROKETSAN İş Ortaklığı tarafından geliştirilen SİPER hava savunma sistemi oluşturuyor. SİPER Ürün-1 üretildi, bu sistem 100 kilometre menziliyle envantere girdi. Şu anda ikinci ve üçüncü SİPER çalışmaları sürüyor. SİPER Ürün-2 150 kilometre ve SİPER Ürün-3’ün de 180 kilometre menzile sahip olması planlanıyor. SİPER Blok 3’ün ise yıl sonuna kadar devreye girmesi bekleniyor.
İHTAR:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Beştepe’de yapılan Kabine toplantısının ardından özetle şunları söyledi:
SALDIRININ ÇOK SİNSİ AMAÇLARI VAR
“Bölgemizde bir süredir çok ciddi gerilim, çatışma, savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı her iki tarafı da yıpratan ağır sonuçlarıyla sürüyor. İsrail soykırım ile Lübnan ve Suriye’de gerçekleştirdiği pervasız eylemler hepimizin yüreğini kanatıyor. Aynı İsrail şimdi de komşumuz İran’a karşı saldırı başlattı. Saldırının aslında çok kapsamlı, sinsi amaçları olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. En başından beri İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Masada çözebilecek meseleleri silahla, kaosla, önüne gelen her şeyi bombalamayla halletmeye çalışmanın ileride nelere yol açacağını kimse tahmin edemez.
Batı’nın sınırsız desteğiyle İran’a saldıran, Gazze’yi yerle bir eden bölgedeki her ülkeye kabadayılık taslayan İsrail aslında ne yaptığının farkında değil. Belki ileride yaptığı hatanın farkına varacak ama korkarız iş işten geçmiş olacak. Hiçbir ülke kendi sınırlarından ibaret değildir. Bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir, etkiler, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurur. Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki birkaç milyonla sınırlı hadise değildir. İran’a saldırmak da sadece İran’ı ilgilendiren vaka da değildir. Aynı tespitleri Hindistan, Pakistan, Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Afrika’yla ilgili yapabiliriz.
CAYDIRICI DEĞİLSENİZ...
Siyasi, sosyal, ekonomik, askeri olarak güçlü değilseniz, kendinize yeterli değilseniz, caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zordur. Her an kendinizi sizden güçlü gören birisi tepenize yumruğu indirebilir. Haraca bağlayabilir, zelil bir duruma düşürebilir. Millet olarak böyle utançla yaşamaksa ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında şerefli yatmayı yeğleriz. Bu duruma düşmemek kimilerinin yaptığı gibi öyle lafla, edebiyatla mangalda kül bırakmayan afaki söylemlerle olmuyor. Bunun için çalışacaksınız, geliştireceksiniz, üreteceksiniz, ter dökeceksiniz. Rüştünüzü tüm dünyaya ispat edeceksiniz.
GÜN, SORUMLU SİYASET GÜNÜ
Ülkemizin politik ve sosyal kutuplaşma yoluyla sokak ve gerilim siyasetiyle içi boş hamasi söylemlerle zaafa uğratılması bu ülkede kimsenin hayrına değildir. Muhalefetin tribünlere onama uğruna Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcında yaptığı yanlışa tekrar düşmemelerini arzu ediyoruz. Gün özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil daha fazla büyümeden bir an önce yangını söndürmenin derdindeyiz. Amacımız bölgemizde sulhun sükunun hâkim olması, istikrar ve güven ortamının tesis ve tahkim edilmesidir. Gelişmeleri günlük siyasete polemik malzemesi yapmanın ülke güvenliği için verilen mücadele ortada iken haksız ve mesnetsiz suçlamalarda bulunmanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Biz tarih boyunca metanetimizi, asaletimizi, uhuvvetimizi, dayanışmamızı muhafaza ederek önümüze koyulan engelleri teker teker aştık. Üzerimizde oynanan oyunları bozduk. Karanlık tünellerden yine bu şekilde aydınlığa çıktık. Bugün Türkiye’nin en büyük ihtiyacı birlik ve kardeşlik siyasetidir. Birbirimize inanarak, güvenerek, 86 milyon kalp kalbe vererek güzel yarınlara inşallah hep beraber varacağız. Bugün dünden daha iyiyiz, daha güçlüyüz, daha ileri bir konumdayız. İnşallah yarın bugünden de güçlü olacağız.”
İSRAİL’in 13 Haziran’da İran’a saldırısndan sonra çatışmalar şiddetlenerek devam ederken bölge liderleriyle peş peşe görüşmeler yapan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gerilimin düşürülmesi için temaslarını sürdürüyor. Liderlerle görüşmesinde İran-İsrail arasındaki çatışmanın tüm bölgeyi riske attığını vurgulayan Erdoğan, çatışmaların bir an önce durdurulması ve diplomasiye alan açılması çağrısında bulundu. Erdoğan ayrıca, çatışmanın sonlanması için Türkiye’nin kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeye hazır olduğunu da ifade etti.
PEZEŞKİYAN’A “HAZIRIZ” MESAJI
İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan ile dün bir kez daha görüşen Erdoğan, İsrail ve İran arasındaki çatışmalı süreç ile ilgili liderlerle bir dizi temas gerçekleştirdiğini, çatışmaların bir an önce sona ermesi ve nükleer müzakerelere dönülmesi için Türkiye’nin kolaylaştırıcı bir rol üstlenmeye hazır olduğunu ifade etti. Erdoğan’ın görüşmede, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın korunmasına verdiği önemin altını çizdiği bildirildi. Erdoğan Pezeşkiyan’la 14 Haziran’da da görüşmüş ve “İsrail’in saldırılarının uluslararası hukukun açık ihlali olduğunu” vurgulamıştı.
TRUMP’LA 24 SAATTE İKİNCİ GÖRÜŞME
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile 14 Haziran’da ve 15 Haziran’da iki defa telefonda görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin İran ile İsrail arasındaki gerilimi yakından takip ettiğini, başlatılan nükleer müzakereleri, anlaşmazlığın çözümü için tek yol olarak gördüğünü kaydetti. Bu çerçevede Erdoğan, ABD’nin anlaşmazlığın çözümü için nükleer müzakerelerin devam etmesi gerektiğine dair görüşünün desteklendiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin gerilimde kontrol dışı bir tırmanmanın önlenmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu bildirdi.
PUTİN: ERDOĞAN İLE HEMFİKİRİZ
Erdoğan, dün bir diğer kritik telefon görüşmesini ise Rus mevkidaşı Putin ile yaptı. İletişim Başkanlığı görüşmede İsrail ile İran arasındaki çatışma, ikili ilişkiler ve bölgesel konuların ele alındığını duyurdu. Açıklamada şöyle denildi:
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla başlayan şiddet sarmalının tüm bölgenin güvenliğini riske attığını, Netanyahu hükümetinin hukuk tanımaz tutumunun uluslararası sistem için açık bir tehdit oluşturduğunu, bölgenin yeni bir savaşa tahammülünün bulunmadığını ifade etti.
Son iki günde ikinci gez gerçekleşen görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail ile İran arasında çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgede barışın tesisine yönelik ABD Başkanı Trump’ın yaptığı son açıklamaları memnuniyetle karşıladığını, tüm bölgeyi ateşe atabilecek bir felaketin engellenmesi için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, nükleer anlaşmazlığın çözümü için yegane yolun diplomasiden geçtiğini, bu yolda Türkiye’nin kolaylaştırıcılık dahil her türlü gayreti sergilemeye hazır olduğunu belirtti.
GİDİŞATA ENGEL OLUNMALI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla başlayan şiddet sarmalının iki taraf için de geri dönülemez ekonomik ve sivil zararlara sebep olduğunu, bu tehlikeli gidişata engel olunması gerektiğini ifade etti.
BÖLGE ÜLKELERİYLE DİPLOMASİ TRAFİĞİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İran-İsrail çatışması nedeniyle bölge liderleriyle yürüttüğü diplomasi trafiğini Umman Sultanı El Said, Kuveyt Devlet Emiri El Sabah ve Irak Başbakanı Es Sudani ile görüşerek sürdürdü. Umman Sultanı Heysem bin Tarık bin Teymur El Said ile görüşmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla başlayan çatışmaların bölge güvenliği için büyük risk oluşturduğunu, bölgenin yeni bir savaşa asla tahammülünün olmadığını ifade etti.
TEK YOL MÜZAKERE
İletişim Başkanlığı’ndan yapılan bilgilendirmeye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, Netanyahu yönetiminin küresel istikrar ve güvenlik sorunu haline geldiğini, saldırıların nükleer müzakerelerin altıncı turu arifesinde gerçekleşmesinin düşündürücü olduğunu, Türkiye’nin nükleer anlaşmazlığın çözümünde tek yol olarak müzakereyi gördüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, son gelişmelerin Gazze’de İsrail tarafından uygulanan soykırımı gölgede bırakmasına izin verilmemesi gerektiğini de ifade etti.
PKK’nın fesih kararı sonrası sahadaki gelişmeler MİT ve TSK tarafından yakından takip edilirken, son dönemde teslim olan terörist sayısında da önemli bir artış var. Milli Savunma Bakanlığı, son bir haftada Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 6 PKK’lının daha teslim olduğunu açıkladı. Irak’ın yanı sıra Ankara, Suriye’deki gelişmeleri de hassasiyetle takip ediyor. Terör örgütü YPG/SDG’nin Şam yönetimiyle entegrasyon sürecinin suiistimal edilmesine “asla göz yumulmayacağı” mesajını veren kaynaklar, Türkiye’nin terörle mücadeleye yönelik kararlılığında azalma olmadığını vurguladı.
Bakanlık kaynakları, “Terör örgütünün fesih kararı sonrası sahadaki gelişmeler yakinen takip ediliyor ve tüm tedbirler alınıyor. Teslim olan terörist sayısında artış var. Bizim de arama-tarama faaliyetlerimiz devam ediyor” açıklamasını yaptı. Suriye’deki son durumu değerlendiren Bakanlık kaynakları, “Türkiye olarak temel gayemiz; Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve birliğinin korunması, Suriye’nin güvenlik kapasitesinin artırılması ve iki ülke arasında terörle mücadelede işbirliğinin sağlanması. Terör örgütü YPG/SDG’nin Suriye Yeni Yönetimi ile entegrasyon sürecinin suiistimal edilmesine asla göz yumulmayacağını hatırlatıyoruz” diye konuştu.
6 PKK’LI DAHA TESLİM OLDU
- Milli Savunma Bakanlığı haftalık basın bilgilendirme toplantısında bilgi veren Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tuğamiral Zeki Aktürk şu bilgileri paylaştı: “Son bir haftada Irak’ın kuzeyindeki barınma alanlarından kaçan 6 PKK’lı terörist daha teslim olmuş, operasyon bölgelerinde tespit edilen teröristlere ait mağara, sığınak ve barınaklarda ele geçirilen çok sayıda silah, mühimmat ve muhtelif malzeme kullanılamaz hâle getirilmiştir. 8 Ocak’ta başlayan tünel imha faaliyetleri kapsamında bugüne kadar Tel Rıfat bölgesinde 151, Menbic bölgesinde 124 kilometre uzunluğundaki tüneller imha edilmiştir.”
Mİlli Savunma Bakanlığı kaynakları, terör örgütü PKK’nın silah bırakma kararı sonrası sahadaki son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Teslim olan terörist sayısında artış olduğunu belirten kaynaklar, son bir haftada 6 PKK'lının daha telsim olduğunu duyurdu. MSB kaynakları ayrıca, Türkiye ve Libya arasında 2019'da imzalanan Deniz Yetki Anlaşmasının, Hafter tarafından da değerlendirilmesini olumlu karşıladıklarını bildirdi.
PKK'NIN FESİH KARARI
Bakanlık kaynakları, “Terör örgütünün fesih kararı sonrası sahadaki gelişmeler, tüm kurumlarla koordinasyon içerisinde yakinen takip ediliyor ve tüm tedbirler alınıyor. Teslim olan terörist sayısında artış var. Bizim de arama-tarama, mağara temizlik faaliyetlerimiz devam ediyor” açıklamasını yaptı.
SÜRECİN SUİSTİMAL EDİLMESİNE GÖZ YUMMAYIZ
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ), Savunma Sanayii Başkanlığı(SSB) koordinesinde uluslararası alanda stratejik bir başarıya imza attı. Endonezya’da düzenlenen INDO Defence 2025 fuarında, Türkiye tarafından milli imkânlarla tasarlanan, geliştirilen ve üretilen Milli Muharip Uçak KAAN’ın Endonezya’ya satışına yönelik anlaşma sağlandı. Anlaşma kapsamında, 48 adet KAAN 5. Nesil Savaş Uçağı, Endonezya’ya teslim edilecek. 10 milyar doları aşan anlaşma, Türkiye’nin savunma tarihinde tek kalemde yapılan en büyük ihracat olarak kayıtlara geçti. Anlaşmayı duyuran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Yerli ve milli savunma sanayimizin kaydettiği gelişmeyi ve ulaştığı noktayı gözler önüne seriyor” ifadelerini kullandı.
YERLİ MOTORLA TESLİM
Jakarta’da dün gerçekleştirilen tarihi imza törenine Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto, Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Endonezya Savunma Bakanı Sjafrie Sjamsoeddin, TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Cihad Vardan, Milli Savunma Bakan Yardımcısı ve TUSAŞ Yönetim Kurulu Başkanvekili Şuay Alpay ve TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu katıldı. Atılan imza kapsamında 48 adetlik Milli Muharip Uçak KAAN’ın teslimatı 120 ay içerisinde gerçekleşecek. Teslim edilecek KAAN uçaklarında ise milli imkânlarla üretilecek motor yer alacak.
TEKNOLOJİ TRANSFERİ
Anlaşma, sadece KAAN’ın teslimatını değil, Endonezya’ya havacılık alanında teknoloji transferini de kapsıyor. Türkiye ve Endonezya gerçekleştireceği stratejik işbirliğiyle bilgi paylaşımı ve yerel kabiliyetlerin geliştirilmesi de hedefleniyor. Anlaşmayla birlikte KAAN’ın üretiminde Endonezya’nın sahip olduğu yerel kabiliyetlerden de yararlanılacak.
REKOR İHRACAT
Endonezya’nın Türkiye ile 48 adet KAAN savaş uçağı tedarik etmek için imzaladığı anlaşmanın değerinin 10 milyar doları bulacağı bildirildi. Böylece, Cumhuriyet tarihinin en önemli dış satımı da gerçekleşmiş olacak. KAAN uçağıyla Endonezya’nın yanı sıra Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de yakından ilgileniyor.