HÜRRİYET'E BAĞLI KAL
E-Gazete ile tüm gelişmeler, bilgisayar, tablet ve telefonunda.
Hürriyet haberlerinden geri kalma, tüm aboneliklerini yönet ve abone ol.
Dünyadan en güncel haberler, Türkiye'den sondakika haberleri, ekonomi dünyasından en flaş gelişmeler için Hürriyet'in uygulamalarını kullanabilirsiniz.
‘Çok samimi olduğum, içtiğimiz suyun bile ayrı gitmediği yakın arkadaşım beni kıskanıyor.” Benzer cümleleri siz de çevrenizden duyuyor ya da bu durumu birebir deneyimliyor olabilirsiniz. Peki bu kadar yakın olduğumuz arkadaşımız neden böyle bir kıskançlık içine girer? Arkadaşların birbirini bu kadar kıskanması normal mi? Bu durumdan rahatsız olanlar ne yapmalı? Hem arkadaşlarının kıskançlıklarına maruz kalanlarla hem de konunun uzmanı ile konuştuk.
Kardeşiniz olduğu için kendinizi şanslı hissedenlerden misiniz yoksa ‘Keşke tek çocuk olsaydım' diye iç geçirenlerden mi? Yakın zamanda yapılan bir araştırma, hiç kardeşi olmayan gençlerin ruh sağlığı açısından çok kardeşi olanlara göre daha iyi durumda olduğunu, kişilerin psikolojilerinin kardeş sayısı arttıkça bozulduğunu söylüyor. Biz de hem ailenin tek çocuğu olanlarla hem de kardeşi olanlarla konuştuk.
Aileler çocuklarının geleceğini güvence altına almak için kendi hayatlarından fedakârlık yapıp imkânları ölçüsünde yatırım yapar. Evlada miras bırakmak, hem bizim kültürümüzde hem de dünyanın pek çok yerinde geçerli bir durumdur. Ancak son dönemde yurt dışında pek çok ünlü ve zengin isim, çocuklarını kendi ayakları üstünde durmaya yöneltmek istedikleri için servetlerini hayır kurumlarına bağışlayacaklarını dile getiriyor. Peki, yemeyip içmeyip bir ev, araba alan ya da çocuğu devralsın diye iş kuran aileler çocuklarına iyilik mi yapıyor yoksa onları tembelliğe mi itiyor? Çocuklara miras bırakmak ne kadar doğru?
"Her gün duş almıyor, aynı çorabı tekrar giyiyor, ağız kokusu yapacak yiyecekler yiyor, sigara içtiği için kokuyor..." Bu ve benzeri şikayetleri çiftlerden duymak çok olası ama bazen bu durum çiftlerden birinin hijyen takıntısı nedeniyle de yaşanabiliyor. Örneğin yeteri kadar duş aldığınız halde partnerinizden sürekli "Ne zaman duş alacaksın?" sorusunu işitseniz ne hissedersiniz? Böyle bir durumda kendini aşağılanmış hisseden de var partnerini temizlik konusunda takıntılı olmakla suçlayan da… Hijyen anlaşmazlıkları nedeniyle zor zamanlar yaşayanlarla konuştuk...
Arkadaş gruplarının çocuklular ve çocuksuzlar diye ikiye ayrıldığı zamanlarda ilişkiler önemli bir sınavdan geçiyor. Çocuğu olmayanlar her daim çocuk sorumluluğu ve gürültüsü eşliğinde buluşma planı yapmak istemezken, çocuğu olanlar ise bu duruma içerleyebiliyor. Peki gerçekten çocuksuz buluşmak istemek, çocuğu olan arkadaşları dışlamak anlamına mı geliyor?
Özellikle çalışan anne babalar için aile büyüklerinin çocuk bakımına yardımcı olmaları paha biçilmez bir şey. Buna rağmen torunlarına özenle bakan büyüklerimizle çocuk bakımı konusunda anlaşmazlık yaşamak oldukça yaygın bir sorun. Kendi tecrübelerine ve deneyimlerine güvenen büyüklerle, çocuklarını kendi yöntemleriyle büyütmek isteyen anne babalar arasında zaman zaman gergin anlar yaşanabiliyor. Biz de 'Bir Sorudan Fazlası' serimizde çocuk büyütürken kuşak çatışması yaşayanlara kulak verdik.
Hepimiz zaman zaman hayatımızın akışını değiştiren kararlar alıyor ve sonrasında pişmanlık yaşıyoruz. Bu pişmanlıklarımız bazen yaşadığımız şeylerden bazen de yaşamadıklarımızdan kaynaklanabiliyor. Bazılarımız da pişman olacağını bile bile o şeyi yapmaktan kendini alıkoyamıyor. Bir Sorudan Fazlası serimizin bu bölümünde, hayatının en büyük pişmanlıklarını yaşayanların itiraflarını dinledik.
Eşimiz, sevgilimiz, annemiz, babamız ya da yakın arkadaşlarımız fark etmez; çevremizdeki insanların her zaman bizi iyi tanıdığını varsayıyor ne sevdiğimizi, ne istediğimizi bildiklerini düşünüyoruz. Konu hediyelere gelince de bu böyle. Bu sebeple sevdiğimiz biri bize hiç hoşumuza gitmeyecek bir şey hediye ettiğinde hayal kırıklığına uğrayabiliyoruz. Peki biri size gerçekten sevmediğiniz bir şey hediye ettiğinde ne yapmalısınız?
Çalışan anneler için evin düzeni, çocuğun okul saatleri, hazırlığı, işle ilgili sorumluluklar derken hayat yeterince zor geçiyor. Bunun üzerine bir de çalıştığı için çocuğunun okul etkinliklerinden mahrum kalma eklenince durum daha da zorlaşıyor. Zira çalışan anneler okul sürecinde her zaman fiziksel olarak çocuklarının yanında olamayabiliyor. Peki bu durum anneleri ve çocukları nasıl etkiliyor? İnsan hikayeleri, araştırma sonuçları ve uzman yorumlarıyla bu konuyu mercek altına aldık...
Siz de gençken sürekli annesini ya da babasını eleştirip bir yaştan sonra aynı ona benzediğini düşünenlerden misiniz? Peki nasıl oluyor da onlar yaptığında hoşumuza gitmeyen, hatta deyim yerindeyse bizi çıldırtan davranışları, bir müddet sonra kendimizde görüyoruz? Bunu kabul etmek zor ama çoğumuz gerçekten gün geçtikçe anne babalarımızın birer kopyası oluyoruz. Bir Sorudan Fazlası serimizde 'Siz de yaşlandıkça annesine ya da babasına benzeyenlerden misiniz?' diye sorduk ve bu durumu yaşayanların dönüşüm hikâyelerini dinledik.