Geriİlişkiler BİR SORUDAN FAZLASI | Çocuksuz buluşmak istemek, çocuğu olan arkadaşları dışlamak anlamına mı geliyor?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

BİR SORUDAN FAZLASI | Çocuksuz buluşmak istemek, çocuğu olan arkadaşları dışlamak anlamına mı geliyor?

BİR SORUDAN FAZLASI | Çocuksuz buluşmak istemek, çocuğu olan arkadaşları dışlamak anlamına mı geliyor?

Arkadaş gruplarının çocuklular ve çocuksuzlar diye ikiye ayrıldığı zamanlarda ilişkiler önemli bir sınavdan geçiyor. Çocuğu olmayanlar her daim çocuk sorumluluğu ve gürültüsü eşliğinde buluşma planı yapmak istemezken, çocuğu olanlar ise bu duruma içerleyebiliyor. Peki gerçekten çocuksuz buluşmak istemek, çocuğu olan arkadaşları dışlamak anlamına mı geliyor?

ANNE OLDUKTAN SONRA HİÇ ARKADAŞIM KALMADI
Berna F. (27)

Arkadaş çevremde ilk evlenen bendim. 20’li yaşlarımın başında evlilik kararı aldım. Arkadaşlarım evlilik sürecinde hep yanımda oldular, benimle heyecanlandılar, yardıma koştular, kına gecemde, düğünümde hep yanımdaydılar. Evlendim, kızlarla sürekli benim evimde buluşmaya başladık. Yeni bir ev ortamı, bolca yemekli masalar derken çok eğleniyorduk. Birkaç yıl çok keyifliydi, eşim de arkadaşlarımı çok seviyordu.

Derken ben hamile kaldım. Hamilelik sürecim de arkadaş grubumuzda çok heyecan yarattı. Aramızda ilk anne ben olacaktım. Bebeğim de teyzeleri ile büyüyecekti. Ancak durum hiç de öyle olmadı. Doğum yaptıktan sonra ciddi bir lohusa depresyonu geçirdim. Bu süreç 40 günden fazla sürdü. O dönemde hiçbir arkadaşım yanımda olmadı. Birkaç kere bebeğimi görmek için ziyarete geldiler ve sonra ortadan kayboldular.

Zaten evde annem, ablam falan oluyordu sık sık, ben de hep yanıma gelmelerini beklemiyordum ama mesaj atmalarını, aramalarını bekledim. Çok nadir hâl hatır sordular. Ben üç dört ay sonra kendime geldiğimde bir buluşma ayarladık. Bebeğim pek sakin değildi, çok fazla ağlıyordu. O yüzden evde buluşmayı teklif ettim ama “Havan değişir” diyerek dışarı çıkma konusunda ısrar ettiler. Ben de hak verdim ve dışarıda buluştuk.

Buluşma sırasında oğlum bir dakika bile susmadı. Sürekli kucağımda onu teselli etmeye çalıştım ve bir saat dayanabildim. Kalkıp eve dönmek zorunda kaldım. O günden sonra arkadaşlarım beş kere buluştuysa bana bir tanesinde haber verdiler.

Görüşmeleri hep sosyal medyadan öğreniyordum. İlk zamanlar “Bana neden haber vermediniz?” diyordum ve “E bebeğin var gelemiyorsun ki” cevabını alıyordum. Beni de buluşmalara dahil edebilmek adına hiçbir şey yapmadılar. Ben sürekli bize gelsinler, hep evde görüşelim demiyordum elbette. Sonuçta benim bebeğim var ve her plana zaten dahil olamam. Ama yakın arkadaşlar birbirini görmek, vakit geçirmek için çözüm bulmalı, bu bir süre evde görüşmek anlamına gelse de…

Şimdi oğlum üç yaşında ve kız arkadaşlarımla görüşmüyoruz, hayatımdan usulca çıkıp gittiler. Yarın öbür gün onların da çocuğu olduğunda beni yalnız bıraktıkları için çok üzülecekler ama o zaman da ben yanlarında olmayacağım.

‘EDA NE OLDU, NEDEN İSTEMEDİN ÇOCUKLARI?’
Eda T. (38)

Arkadaş grubumda herkesin çocuğu var. Ben ise şimdilik anne olmayı düşünmüyorum. Arkadaşlarımın çocuklarını çok seviyorum ve sık sık onları evlerinde ziyaret ediyorum. Ama bazen de çocuklar olmadan eski günlerdeki gibi sessiz sedasız sohbet edebilmek, “Anne çişim geldi, anne acıktım, anne şunu alsana, anne, anne, anneeee...” sözleri ile bölünmeden arkadaşlarımla vakit geçirmek istiyorum.

Bunu arkadaşlarıma nasıl söylerim diye bir süre düşündüm ama baktım ki çocuklar olunca buluşmalara ben gitmek istemiyorum, konuya direkt girdim. “Kızlar, çocukları birkaç saatliğine babalarına bırakma şansınız var mı? Kız kıza eski günlerdeki gibi vakit geçirelim, size de iyi gelir” dedim.

Biz dört kişilik bir grubuz. İki tanesi bana hak verdi ve ayarlamaya çalışacaklarını söyledi. Bir tanesi ise çok bozuldu. “Eda ne oldu, neden istemedin çocukları?” gibi bir soru sordu. Zaten çok uzun süredir çocuklarla görüştüğümüzü, onları çok sevdiğimi ama bazen arkadaşlarımla yalnız olmak isteyebileceğimi anlattım. Neden bilmiyorum ama bir türlü anlamadı. Bu arada çocuğu da dört yaşında. Yani babası ile rahatça yalnız kalabilecek bir yaşta.

Zaten erkekler baba olduklarında arkadaşlık ilişkileri asla etkilenmiyor, tek başlarına çok rahat sosyalleşebiliyorlar da sıra kadınlara gelince neden hep yanlarında çocukları da getirmek zorunda hissediyorlar anlamıyorum. Diğer iki arkadaşımın çocukları daha küçük, birininki üç diğerininki de bir yaşında. Bu konuşmadan sonra ikisi de ayarlayıp çocuklarını bıraktılar ve üçümüz yemeğe gittik. Benim sözlerime alınan arkadaşımız ise gelmedi.

İnanır mısınız arkadaşlarım bana teşekkür edip “Bunu daha sık yapalım” dediler. Diğer arkadaşımız ise durumun normalliğini ne zaman kabul edip çocuksuz buluşmalara gelir bilemiyorum. Ama o bunu kabul edene kadar ben de çocuklu buluşmalara gitmeyeceğim.

Sanki bir onun çocuğu kıymetli, anneden ayrılamaz, kimseye bırakılamaz, onunla ilgili kimse yorum yapamaz. Herkesin çocuğu kendine özel ama sırf anne oldunuz diye arkadaşlarınız da çocuklu bir hayatı kabul etmek zorunda değil. Her ilişki gibi arkadaşlık ilişkileri de özveri istiyor. Ben siz rahat edin diye çocuklu buluşmalara geliyorsam siz de ben rahat edeyim diye çocuğunuzu bırakıp gelebilmelisiniz.

'BEN KIZIMI BABASINA BIRAKIYORUM ONLAR ÇOCUKLARIYLA GELİYORLAR'
Ebru D. (37)

Arkadaşlığı 20 yıldır devam eden üç kişilik bir arkadaş grubuyuz. Birinin dört diğerinin de altı yaşında çocukları var. Benim de beş yaşında bir kızım var. Genelde çocuklarımızla buluşuyoruz, onlar da arkadaş oldular. Ne var ki ben arkadaşlarımla çocuklar olmadan da görüşmek istiyorum. Ancak nedense bu asla gerçekleşemiyor.

Altı yıldır yanımızda herhangi birimizin çocuğu olmadan sadece iki kere görüşebildik. Genelde çocuklarla ama ara sıra da yalnız başımıza görüşsek sorun yok ama biz hep çocuklarlayız, daha doğru onların çocukları hep bizimle birlikte. Ben kızımı babasına bırakıp istediğim zaman yalnız başıma vakit geçirebiliyorum ama arkadaşlarım nedense bunu tercih etmiyorlar. Hal böyle olunca da nerede, ne zaman buluşulacağı hep bir olaya dönüşüyor.

"Hava nasıl? Mekanda çocuklar için alan var mı? Ulaşım kolay mı?" derken birçok parametreye göre plan yapmaya çalışıyoruz. Gittiğimiz yerler de hep bolca çocuğun olduğu alanlar oluyor. Biz yan yana saatlerce dursak da toplamda yarım saat ancak sohbet edebiliyoruz. Ben her beş buluşmadan üçüne kızımı babasına bırakarak gidiyorum ama arkadaşlarım çocukları ile geliyor. İkisi de çocuklarını babaya, anneanne ya da babaanneye bırakabilir, biliyorum, ama yapmıyorlar.

Bunu planlamıyor değiliz, "Tamam" diyoruz "Bu kez çocuksuz görüşeceğiz". Ama nedense hep son dakika bir şey çıkıyor ve ben kendimi çocuklu buluşmaya giderken buluyorum. Kimse yanlış anlamasın ama insan bazen evde kendi çocuğunun sesine, enerjisine tahammül edemiyor. Sosyalleşmeye gittiğim yerden daha da yorularak evime dönmek istemiyorum.

Bu durumu nasıl çözeceğimi bilmiyorum. Artık arkadaşlarımla görüşmekten keyif almıyorum. Son birkaç aydır da hep bir bahane bulup görüşmelere gitmiyorum.

‘ESKİDEN KOŞA KOŞA GELENLER ŞİMDİ GELMİYOR, ÇOCUĞUMUZ OLDU DİYE KÖTÜ EV SAHİBİ Mİ OLDUK?’
Fatih Y. (41)

Evlendiğimiz zaman eşimin de benim de arkadaşlarımız sık sık yemeğe, kahveye gelirdi; cuma akşamları sabahlara kadar oturur sohbet eder, partiler verirdik. Misafir ağırlamayı çok sevdiğimiz için hep biz davet ettik, onlar da sağ olsun geldiler. Onlar davet ettiğinde de biz seve seve gittik. Ancak çocuk olduktan sonra bu gelip gitmeler azalmaya başladı.

Biz davet etmediğimiz için sanılmasın, eskisi kadar olmasa da yine de arkadaşlarımızı fazlasıyla evimize davet ettik çünkü gerçekten onlarla vakit geçirmeyi çok seviyorduk. Hatta yeni çocuk sahibi olmuş bir çifte göre şaşırılacak kadar fazla misafir ağırlamışızdır. Fakat davetlerimize bekar ya da çocuksuz arkadaşlarımızın daha nadir geldiğini ya da hiç gelmediğini fark etmeye başladığımızda çok üzüldük.

Peki sorun ne? Oğlumuz uyuduktan sonra diledikleri gibi müzik dinleyemeyecek ya da yüksek sesle konuşamayacak olmaları mı? Oturdukları yerde değil de balkonda sigara içmeleri gerekmesi mi? Bunların hiçbiri bahane olmamalı.

Biz eşimle davet edildiğimiz her buluşmaya annelerimizden biri müsait ise oğlumuzu bırakıp gidiyoruz. Annelerin müsait olmadığı durumlarda da isterlerse bize gelebileceklerini aksi halde katılamayacağımızı söylüyoruz. Çocuğumuz olmadan önce o koşa koşa gelen insanlar şimdi gelmek istemiyor.

Ne oldu yani, çocuğumuz olunca kötü ev sahibi mi olduk? Arada sırada da olsa çocuğumuz da yanımızdayken bizimle görüşmeniz çok mu zor?

* * * * *

Yukarıdaki hikâyelerden de anlaşılacağı üzere çocuksuz buluşma konusuna herkes farklı bir açıdan bakıyor. Ancak bir gerçek var ki çocuk sahibi olmanın arkadaşlıklara az ya da çok mutlaka bir etkisi oluyor.

Çocuğu olmayanların, arkadaşları ile çocuksuz buluşmak istemesi çok normal. Ama karşıdaki kişiye “Çocuğunu getirme” demek de bazen kırıcı olabiliyor. Peki çocuksuz buluşmak isteyenler arkadaşlarına nasıl yaklaşmalı? Çocuğu olanlar diğerlerinin isteklerini anlamak için olaya nasıl bakmalı? Psikolog Elif Doğru, konuyla ilgili tüm merak edilenleri ve ne yapılması gerektiğini anlattı.

ÇOCUK SAHİBİ OLMANIN ARKADAŞLIKLARA ETKİSİ

“Çocuk sahibi olmanın, bireyler arasındaki arkadaşlıklara karmaşık ve derinlemesine etkileri vardır. Bu etkiler, çocuksuz ve çocuklu bireyler arasındaki ilişkileri şekillendirirken, duygusal ve pratik açıdan bir dizi zorluk ve öğrenme sürecini beraberinde getirir” diyen Elif Doğru, çocuk sahibi olmanın arkadaşlıklara etkisini şöyle detaylandırdı:

-- Özellikle çocuksuz bireylerin, arkadaşları ile çocuksuz buluşma isteği doğal bir ihtiyaçtır. Ancak, çocuk sahibi olanların bu isteği anlaması ve duygusal bir perspektiften değerlendirmesi önemlidir. Çocuk sahibi olmak, zaman ve enerji yönetiminde değişikliklere yol açabilir, bu da arkadaşlık ilişkilerini etkileyebilir.

-- Çocuksuz bireyler için, arkadaşlarıyla geçirdikleri zaman genellikle daha esnek ve spontane olabilir. Ancak çocuk sahibi olduklarında, bu esneklik zaman ve enerji yönetiminde belirgin bir değişikliğe yol açar. Bebek bakımı, okul etkinlikleri ve diğer aile sorumlulukları, çocuk sahibi olan bireylerin zamanlarını daha dikkatli planlamalarını gerektirir. Bu durum, çocuklu bireylerin arkadaşlarıyla buluşma isteğini sınırlayabilir ve bu buluşmaların düzenlenmesi daha fazla planlama ve koordinasyon gerektirebilir.

 -- Çocuk sahibi olmak aynı zamanda duygusal bir denge gerektirir. Ebeveynler, çocukları için sorumluluk taşıdıkları için arkadaşlık ilişkilerini daha dengeli yönetmeye çalışırlar. Çocuk sahibi olan bireyler, çocuklarına ayırdıkları zamanı arkadaşlarıyla paylaşmanın zorluğuyla karşılaşabilirler. Bu durum, arkadaşlıkların sınanmasıyla sonuçlanabilir.

-- Bununla birlikte, çocuk sahibi olmanın getirdiği zorluklar, arkadaşlıkların derinleşmesini de sağlayabilir. Çocuk sahibi olmuş bir arkadaş, çocuksuz arkadaşının zaman ve enerji kısıtlamalarını daha iyi anlayabilir ve bu duruma duyarlılık gösterebilir. Bu anlayış, arkadaşlıkların sürdürülebilir olmasına katkı sağlayabilir.

-- Sonuç olarak, çocuk sahibi olmak arkadaşlık ilişkilerini karmaşıklaştırabilir, ancak bu durum aynı zamanda arkadaşlıkları daha derin ve anlam dolu hale getirebilir. Önemli olan, her iki tarafın da karşılıklı anlayış, sabır ve esneklik göstererek bu değişikliklere uyum sağlamasıdır.

ÇOCUKSUZ BULUŞMA İSTEĞİ VE İLETİŞİM

Doğru, “Çocuksuz buluşma isteğini aktarırken, nazik ve anlayışlı bir yaklaşım benimsemek, karşıdaki kişiyi duygusal olarak incitmemek ve sağlıklı ilişkiler kurmak için hayati öneme sahiptir. Özellikle ‘Çocuğunu getirme’ gibi ifadeler kullanmak, karşı tarafı rahatsız edebilir ve ilişkilerde olumsuz bir etki bırakabilir. Bu nedenle, taleplerinizi ifade ederken dikkatli ve olumlu bir dil kullanmak önemlidir” dedi ve ekledi:

“Örneğin, buluşma isteğinizi iletecekken, duygusal bir dil benimseyebilir ve pozitif ifadelerle iletişim kurabilirsiniz. ‘Seninle daha fazla özel zaman geçirmek istiyorum’ gibi cümleler, karşı tarafın duygularını anlamaya ve sizinle daha yakın bir ilişki kurmaya daha fazla teşvik edebilir. Ayrıca, iletişimde açıklık ve netlik de önemlidir. İsteğinizi net bir şekilde ifade etmek, karşı tarafın sizinle ilgili beklentilerini anlamasına yardımcı olabilir. Ancak bunu yaparken, empati ve anlayış göstererek, karşı tarafın duygusal durumunu da göz önünde bulundurmalısınız. Bu şekilde iletişim kurmak, sağlıklı ve karşılıklı saygı temelinde güçlü ilişkiler inşa etmenize yardımcı olabilir.”

ÇOCUKLU OLANLAR KENDİ KISITLAMALARINI AÇIKÇA İFADE ETMELİ

“Çocuksuz olan arkadaşlar, çocuklu arkadaşlarının yaşamlarındaki zaman ve enerji kısıtlamalarını anlamalıdır. Empati, karşılıklı anlayışın temelidir. Bu, her iki tarafın da birbirinin yaşantısına saygı göstermesini sağlar ve ilişkilerin daha sürdürülebilir olmasına yardımcı olur” diyen Elif Doğru arkadaşlara önerilerde bulundu:

-- Öncelikle, çocuklu olanlar, kendi kısıtlamalarını ve günlük sorumluluklarını açık bir şekilde ifade etmelidir. Çocuk bakımı, okul etkinlikleri ve diğer aile sorumlulukları, zaman ve enerji yönetiminde belirgin değişikliklere neden olabilir. Bu durumu çocuksuz arkadaşlarla paylaşmak, onların bu değişiklikleri daha iyi anlamasına ve bu konuda empati göstermelerine yardımcı olabilir.

-- İki taraf arasında bir denge kurmak da önemlidir. Çocuklu bireyler, çocuksuz arkadaşlarının sosyal ihtiyaçlarını anlamalı ve karşılıklı olarak uygun bir zaman ve yer bulmaya çalışmalıdır. Örneğin, çocuklu bir arkadaş, çocuksuz bir arkadaşıyla görüşmeyi planlarken, çocuğunun ihtiyaçlarını ve programını göz önünde bulundurarak esneklik gösterebilir.

KARŞILIKLI SAYGI ÇOK ÖNEMLİ

-- Karşılıklı ihtiyaçlara saygı göstermek de önemlidir. Çocuksuz arkadaşlar, çocuklu olanların belirli zamanlarda sınırlı olabilecekleri gerçeğini anlamalı ve bu duruma saygı göstermelidir. Aynı şekilde, çocuklu bireyler de çocuksuz arkadaşlarının sosyal ve duygusal ihtiyaçlarına özen göstermeli ve onlara zaman ayırmak için çaba göstermelidir.

-- Çocuksuz olan bireylerin, çocuğu olan arkadaşlarına yaklaşımı, psikolojik açıdan anlayış, empati ve açıklık gerektiren bir süreçtir. İki taraf arasında bu konuda sağlıklı bir iletişim kurmak, herkesin duygusal ihtiyaçlarına saygı göstermek ve anlamak önemlidir.

-- Çocuksuz olan birey, çocuğu olan arkadaşının yaşantısını anlamaya çalışmalıdır. Empati, karşı tarafın duygusal durumunu anlama ve paylaşma yeteneğini içerir. Çocuksuz olan birey, çocuk sahibi arkadaşının sorumlulukları, zorlukları ve sevinçleri hakkında empati geliştirebilir. Bu, arkadaşlık ilişkisini daha derinleştirebilir.

-- İki taraf arasında ortak zeminler bulmak, çocuksuz olan bireyin çocuğu olan arkadaşıyla bağ kurmasını kolaylaştırabilir. Ortak ilgi alanları, hobiler veya aktiviteler üzerinden iletişim kurmak, arkadaşlığın sadece çocuk sahibi olmayan biri için değil, aynı zamanda çocuğu olan biri için de zenginleşmesine katkı sağlar.

-- Bu süreç, her iki tarafın da duygusal ihtiyaçlarına duyarlılık göstermesini ve karşılıklı anlayış geliştirmesini gerektirir. Çocuksuz olan bireyin çocuğu olan arkadaşıyla sağlıklı bir ilişki kurabilmesi için bu faktörlerin bir araya gelmesi önemlidir.

False