Geriİlişkiler BİR SORUDAN FAZLASI | Neden çocuğumuza aile büyüklerimiz baktığında sorun yaşıyoruz?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden çocuğumuza aile büyüklerimiz baktığında sorun yaşıyoruz?

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden çocuğumuza aile büyüklerimiz baktığında sorun yaşıyoruz?

Özellikle çalışan anne babalar için aile büyüklerinin çocuk bakımına yardımcı olmaları paha biçilmez bir şey. Buna rağmen torunlarına özenle bakan büyüklerimizle çocuk bakımı konusunda anlaşmazlık yaşamak oldukça yaygın bir sorun. Kendi tecrübelerine ve deneyimlerine güvenen büyüklerle, çocuklarını kendi yöntemleriyle büyütmek isteyen anne babalar arasında zaman zaman gergin anlar yaşanabiliyor. Biz de 'Bir Sorudan Fazlası' serimizde çocuk büyütürken kuşak çatışması yaşayanlara kulak verdik.

Bir çocuğa anne babasının bakımıyla, büyükanne ya da büyükbabasının bakımı her zaman aynı olmuyor. Anneanneler, babaanneler ve dedeler, anne babalara yardımcı olmak için ellerinden geleni yapsalar da tartışma ve anlaşmazlık yaşanabiliyor. 

Bu anlaşmazlıklar özellikle çocuğa bakan büyükanne, çocuğun anne babası ne derse desin, ne kadar kural koyarsa koysun kendi bildiğini yapınca yaşanıyor. Kendi tecrübelerine ve deneyimlerine güvenen aile büyükleri yeni anne babaya fırsat tanımayabiliyor.

Mesela ek gıdaya geçilince anne baba, aile büyüğüne ‘Sakın tatlı, tuzlu yedirme’ diyor ama çocuğun eline abur cubur veriliyor, 'Televizyon karşısına oturtma' deniyor beraber sabah programı izleniyor. Bunlar dile getirilince de arada tartışmalar küslükler, yaşanıyor.

Büyüklerimiz 'Ben kaç çocuk büyüttüm, hepsi de sağlıklı oldu’ diye kendilerini savunurken anneler babalar ‘Bizim çocuk yetiştirme yöntemimize saygı duyulmuyor’ diye düşünüyor. Böylece bu konuda da kuşaklar arası çatışma yaşanması kaçınılmaz oluyor.

Biz de 'Bir Sorudan Fazlası' serimizde benzer sorunlar yaşayan anneler ve büyükanneler/büyükbabalar ile konuştuk.

‘GELİNİM BANA TORUNUMUN BAKICISI GİBİ DAVRANIYOR’

Nermin A. (58)

Torunum olacağını duyduğum an havalara uçtum, dünyalar benim oldu. Doğumunu sabırsızlıkla bekledim. Doğunca da "Benden istedikleri ölçüde çocuklarımın yanında olurum" diye düşündüm hep.

Gelinim doğumda ve lohusalık döneminde yanında annesini istedi. Tabii ki annesini istemesi gayet doğaldı, ben de her gün ziyaretlerine gidip akşam evime döndüm. Dünürüm şehir dışında olduğu için bir müddet sonra kendi evine gitti. Ben hem oğluma hem gelinime ne zaman isterlerse torunuma bakabileceğimi her türlü yardıma hazır olduğumu söyledim. Gelinim de teşekkür etti, beni yormak istemediğini, şimdilik idare ettiğini ama ne zaman istersem gelebileceğimi ifade etti.

Bizim zamanımızda evin içinde eşin annesi, babası hatta kardeşleri de olurdu, çocuğun bakımı o yüzden kolaydı. Ama artık devir değişti, herkes çekirdek ailesi ile çocuklarına bakmak istiyor. Ayrıca kadınlar da çalıştığı için bir müddet sonra çocuğu ya iş yerinin kreşine götürüyorlar ya da bakıcı tutuyorlar.

Gelinim işe başlamadan önce oğlumla birlikte benimle konuştular. “Anne çocuğa sen bakabilir misin, bakıcı tutarsak aklımız evde kalır, senin gibi bakamaz ama 'Bakamam' dersen başka çaremiz yok” dediler. Ben de seve seve torunuma bakacağımı söyledim.

Sabahları onlar işe gitmeden evlerine gidiyor, akşam geldiklerinde de kendi evime dönüyordum. Gelgelelim bir müddet sonra çocuğun bakımı konusunda gelinimle sorunlar yaşamaya başladık.

Her sabah evden çıkarken benim için 'yapılacaklar- yapılmayacaklar' listesi asıyordu dolabın üzerine. '12.00’de ara öğün 14.00’te uyku, 16.00'da aktivite' gibi maddeler vardı. Gün içerisinde arayıp 'Bunu yaptın mı? Şunu yedirdin mi?' diye kontrol etmeyi de ihmal etmiyordu. Sanki ben çocuğun Fransız dadısıymışım gibi davranıyordu resmen.

Çok üzülüyordum ama torunum için bir müddet katlandım bu duruma. Sonra bir gün patladım sonunda. “Kızım ben bu çocuğun dadısı değil babaannesiyim. Bu kadar disiplinli büyütmek istiyorsan bir bakıcı bulun kendinize” dedim. Oğlum da eşinin çocuk bakımı konusunda çok titiz olduğunu, biraz anlayış göstermem gerektiğini söyledi. Ama ben artık bakmak istemediğimi söyledim, çok kararlıydım. Tabii pat diye bırakamazdım, birini bulana kadar idare ettim ama o listeler birden ortadan kayboldu. Sonra tekrar dünürüm belirdi ortalıkta. Aslında biraz da iyi oldu çünkü torun bakmak çok güzel ama yorucu bir iş. Bir de kafan rahat değilse ve stres altındaysan gerçekten çok yıpratıyor insanı.

Dünürüm gelince ben çocuğu çok özlesem de görmeye gitmedim. Hafta sonları alıp bize getirdiler görelim diye ama o zaman bile gelinimin komutlarına uydum huzursuzluk çıkmasın diye.

Dünürüm 3 hafta sonra beni aradı, 'Dünür buraya gel Allah aşkına, iki laflayalım, çok bunaldım' dedi. Gelinimi de dünürümü de severim bu arada, hiçbir sorun yaşamadık bu zamana kadar, ta ki torun gelene kadar.

Neyse dünürüm bana bir açıldı, kızından şikayet etmeye başladı, “Sen ne sabırlı kadınsın, böyle çocuk bakılır mı? 3 haftada isyan bayrağını çektim. Benim kıza ne olmuş böyle” dedi. Kadına üzüldüm ama laf aramızda haklı çıktığım için  biraz da sevindim. Eşim de oğlum da bana kızıyordu, "Abartıyorsun" diyorlardı çünkü.

Dünür valizini toplayıp memlekete dönünce iş başa düştü yine. Gelinim de ilk çocuğu olduğu için çok hassas olduğunu, abarttığını ve kendini engellemeye çalışacağını söyledi ve kreşe başlayana kadar çocuğa benim bakmamı rica etti. Torunum şimdi kreşe gidiyor ama okul çıkışlarında yine biz alıp kendi evimizde bakıyoruz. İş çıkışı dönerken gelip bizde akşam yemeklerini yiyip çocuğu alıp evlerine dönüyorlar.

Ben çocuklarımızın açısından da bakıyorum olaya ve onlara da hak veriyorum. Herkesin kendi bildiği bir doğru var ve ona göre çocuk yetiştirmek istiyor, ben de onların bu düşüncelerine saygı duyuyorum. Eşim bazen cebinde çikolata ile geliyor mesela asla verdirmiyorum. Onlar gelince sorup izin verirlerse yemekten sonra veriyoruz. Gençler bizim tecrübelerimize güvense biz de onların düşüncelerine saygı duysak hiçbir sorun kalmıyor aslında.

‘RESMEN KIZIMLA BİRBİRİMİZİ YEDİK’

Nurdan Y. (62)

Benim torunum şu anda 15 yaşında, ona doğumundan ilkokula başlayana kadar eşimle ben baktık. Kızım doğum yapmadan önce bizi yanında istediğini, çocuğun bakımı için yardıma ihtiyacı olduğunu söylediğinde eşimle memleketteki evi kapatıp İstanbul’a geldik, geliş o geliş… İstanbul’da evimiz olmadığı için onların yanında kaldık. Evleri de müsaitti ama aynı evin içinde olmak çok sıkıntılıydı.

Damadımdan çok sıkıntı yaşamasam da kızımla çok kavga ettiğimiz, küstüğümüz, kızıp gittiğimiz zamanlar oldu.

Ben iki çocuk büyüttüm ve kendime göre doğrularım var. Kızım her şeyime karıştı, "Bu yemek az gelir daha fazla yedir" diye çocuğu kusturana kadar yedirmemi istedi mesela. Çocuk uyurken ayağına çorap giydirdim, karnına battaniye sardım kızdı, "Çocuğu sıcağa alıştırma" diye azarladı. "Banyo yaptıktan sonra çocuğu dışarı çıkarma hasta olur" dedim, "Soğuktan hasta olunmaz" diye karşılık verdi.

Meğer biz yıllarca her şeyi yanlış öğrenmişiz de haberimiz yokmuş. Ben çocuk büyütürken çocuklarım çok sık hastalanmazdı ama torunum her ay doktora gidiyordu. Demek ki bizim bildiğimiz bir şeyler vardı ama ben ne desem kızımla ters düşüyordum.O süre zarfında kendi kızımla resmen birbirimizi yedik. Allahtan damadım ortamı yumuşatıyordu da o kadar zaman birlikte yaşayabildik, o da kızım gibi davransa torun bakma maceramız çok daha kısa sürerdi.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Önceden büyüklerimiz bize baktı diye saygı ve minnet duyardık ama şimdiki çocuklar için bunun hiçbir kıymeti yok gibi. Tüm düzenimizi bozup yıllarca ona baktık ama şimdi arada misafir oluyoruz, torunum varlığımızdan rahatsız oluyor, "Gürültü yapıyorsunuz, düzenimi bozuyorsunuz" diye söyleniyor. Tam besle kargayı oysun gözünü misali yani…

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden çocuğumuza aile büyüklerimiz baktığında sorun yaşıyoruz

‘KIZIM KENDİNİ PRENSES ZANNEDİYOR, RESMEN TEPEMİZE ÇIKARDILAR’

Serkan D. (36)

Benim çocuğum anneanne ve dedesi tarafından aşırı sevgi ve ilgi ile büyütüldü. İlk torun olduğu için prensesler gibi davranıldı ama bu benim hiç de hoşuma giden bir şey değildi. Sorumluluklarını bilen, kendine güvenli, ayakları yere sağlam basan bir kızım olsun istiyordum ama benim istediğimin tersine herkesi parmağında çeviren, her işini başkasının yapmasına alışmış, kendini prenses sanan, dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen bir kızım oldu maalesef.

Şu anda 5 yaşında, ama yemeğini hâlâ anneannesi ya da dedesi yediriyor. Elinde tablet gözü sürekli ekranda, kaşığın gölgesini görünce otomatik olarak ağzını açıyor, "Onu yemem bunu içmem" diye anneannesine liste veriyor, canı abur cubur yemek istediğinde dedesini markete gönderiyor, onlar da her istediğini eksiksiz yerine getiriyor. Bu sınırsız sevginin farkında ve sonuna kadar şansını deniyor.

Anneannesi ve dedesi hafta sonu kendi evlerine gidince aynı performansı bizden bekliyor, bizim kurallarımız olduğu için evde kıyametler kopuyor, "Beni anneannemle dedemin evine bırakın" diye ağlıyor.

Benim ailem böyle davranmadığı için onları sevmiyor mesela, "Babaannem ve dedem benim istediklerimi yapmıyor" diyor, onlarla vakit geçirmekten hoşlanmıyor. Varsa yoksa anneannesi dedesi… Kızımı resmen tepemize çıkardılar, daha bu yaşta bunları yaşıyoruz büyüdüğü zaman kim bilir daha neler yaşayacağız…

Yani siz siz olun çocuğunuzun bakımı için aile büyüklerinizden yardım alacaksanız sınırlarınızı net bir şekilde çizin, yoksa bizim gibi uğraşırsınız.

'ÇOCUK BİZİM DEĞİL DE ONUNMUŞ GİBİ DAVRANDI'

Ercan T. (37)

Ben mecbur olduğumuz için çocuğumuza baksın diye kayınvalidemi çağırdım ve çocuğa baktığı süre boyunca bizimle kaldı. "Ev ev üstüne olmuyor" derler ya gerçekten çok zor bir dönemdi bizim için. Özel hayatımız kalmadı, her şeyimize karıştı, çocuk bizim değil sanki onunmuş gibi davrandı.

Tamam kendisi çocuk yetiştirdi, deneyimli bir anne ama biz de doğrusu ve yanlışı ile çocuğumuzu yetiştirmek isterdik. Eşim de çalıştığı için çocuğa birinin bakması gerekiyordu, en mantıklı seçenek buydu ama bugünkü aklım olsa eşime "Sen işe başlama, çocuğumuza sen bak daha çok çalışayım" derdim.

Ben çocuğumu uyutmak, bezini değiştirmek, banyosunu yaptırmak istedim mesela ama hep kayınvalide engeline takıldım, "Öyle uyumaz... Kız çocuğu baba ile banyo yapmaz! Erkekler bez mi değiştirir?" diye müdahalelerle karşılaştım. Arada o bayramlarda memlekete gidince kızımla doya doya vakit geçirdim resmen.

Eşim de bu durumdan hoşnut değildi ama iyi kötü kızımıza bakıyor başka çaremiz yok diye ses çıkaramıyordu. Eğer bir çocuğum daha olursa asla kimseye baktırmayacağım bu konuda çok netim.

'O MU ÇOCUĞA BAKTI BİZ Mİ ONA BAKTIK BELLİ DEĞİL'

İrem L. (33)

Biz çocuğumuzun bakımı için eşimin annesinden yardım istedik. Bebeğimiz altı aylık olduğunda ben işe geri döndüm ve eşimin annesi aynı şehirde oturduğumuz için bebeğe bakabileceğini söyledi. Zaten oğluna aşırı düşkün ve her fırsatta görmeye çalışan bir anneydi, şimdi bolca fırsatı olacaktı ama denize düşen yılana sarılır misali bebeğimize bakması için ondan destek aldık. 

Çocuk 1 yaşına gelip ayaklanmaya başladığında "Ben artık peşinden koşamıyorum, çok hareketli, ayaklarım ağrıyor, başım dönüyor" demeye başladı. Önceleri akşam biz işten dönünce evine dönüyordu sonra "Çok yoruldum git gel yapmayayım bir daha" diye yatılı kalmaya başladı. Sonra yavaş yavaş "Siz bir bakıcı bulun, ben yine başında bekleyeyim" demeye başladı.

Bakıcı başladı, çocukla birbirlerine alıştılar biz de çok memnunduk ama kayınvalidem bir türlü devir teslim töreni yapmıyordu. Çocuk için artık bizde kalması gerekmiyordu ama "Oğlum yarın beni geçerken göz doktoruna bırakın, ertesi gün ortopedi, bir sonraki gün kalp doktoruna gideceğim" derken bir baktık ki biz kayınvalidemin bakımını üstlenmişiz. Yani o mu çocuğa baktı biz mi ona baktık siz karar verin.

‘İKİ TANE VİDEO İZLEMEYLE BU İŞLER ÖĞRENİLMİYOR’

Ayla S. (64)

Ben kızım öyle istediği için torunumun bakımını üstlendim. Kızım ben ne dersem itaat etti, tecrübelerime, deneyimlerime saygı duydu ve bebeğin bakımı konusunda bana destursuz güvendi ama damadım sanki kırk çocuk büyütmüş gibi kılı kırk yarıyordu. Ben ne yaparsam yapayım peşimde, süreli gözleri üstümde ve "Anne böyle yapalım, anne uzmanlar böyle yapmayın diyor, anne bu sağlıksızmış" diye her yaptığımı eleştiriyordu.

Daha 15-20 günlükken bebeği yıkıyordum, damadım yine geldi dikildi tepeme. "Şöyle tut, karnına böyle bastırma" diye akıl vermeye başladı, "Öyle mi? Al bebeği de bildiğin gibi sen yıka" diye eline verdim. Yüz ifadesini görmeniz lazımdı, donakaldı, ne yapacağını şaşırdı, bebek kıpırdadıkça düşüreceğim diye ödü koptu, sonunda "Al anne, al ne olur" diye yalvarmaya başladı.

"Ya damat bey, öyle iki video izleyip birkaç kitap okumayla öğrenilmiyor bu işler" dedim. İki gün sonra karışmaya devam etti tabii ama ben hep böyle tepki verdim bildiğimden şaşmadım.

‘AİLELERİMİZLE GELENEKSEL YÖNTEMLER KONUSUNDA SORUN YAŞADIK’

Ömer Z. (49)

Bizim çocuğumuza dönüşümlü olarak annem ve kayınvalidem baktı. Aslında ikisi de çok güzel baktılar sağ olsunlar ama arada kuşak çatışması yaşamıyor değildik. Eşim kendi annesi ile ben de kendi annemle tartışıyorduk çoğunlukla. Çünkü ben kayınvalideme eşim de benim anneme bir şey dese kalpler daha çok kırılırdı.

Bizim yaşadığımız sorunlar her ikisinde de özellikle çocuk hasta olduğunda kullandıkları geleneksel yöntemlerden kaynaklanıyordu. Ateşi çıkınca kafasına sirkeli bez koyalım ya da soğuk su ile duş aldıralım, hıçkırınca limonlu su verelim gibi yöntemlerde anlaşmazlık yaşıyorduk.

Bir de ek gıdaya geçişte onlar "Her şeyden yesin alışsın" mantığı ile bizim yediğimiz yemeklerden verelim diye ısrar ediyorlardı. "Canı çeker tatlı da yesin" diyorlardı mesela, bizim de kırmızı çizgimiz tatlıya alışmamasıydı. Böyle şeylere itiraz ettiğimizde alınganlık yapıyorlardı suratları değişiyordu. Yine de ikisinin de hakkını ödeyemeyiz, bu kadarcık anlaşmazlık da nazar boncuğu olsun.

* * * * *

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden çocuğumuza aile büyüklerimiz baktığında sorun yaşıyoruz

Peki, çocuk bakımında anne babalar ile büyükler arasında yaşanacak anlaşmazlıkları kimseyi kırmadan nasıl çözebiliriz?

Klinik Psikolog Selin Erekli, anne ve büyükannelerin her birinin kendi deneyimlerine, değerlerine ve bakış açılarına sahip olduğu için bu tür anlaşmazlıkların oldukça yaygın olduğunu söyledi.

Erekli, annenin çocuğunu kendi yöntemleriyle büyütmek isteyeceğini, büyükannelerin ise kendi deneyimlerine dayalı önerilerde bulunmak isteyebileceğini, bu durumda her iki tarafın da duygularını ve bakış açısını anlamanın önemli olduğunu belirtti ve bu konuda atılması gereken adımları sıraladı:

-- Çocuğun sağlığı için her iki tarafın da birlikte çalışmasını teşvik edin. Belki büyükannenin de sağlıklı tarifler ve beslenme önerileriyle katkıda bulunabileceği bir ortak nokta bulunabilir.

-- Büyükannenin, yemek hazırlama veya beslenme sürecine dahil olmasına izin verin. Ona çocuğun beslenme ihtiyaçları ve tercihleri konusunda fikirlerini paylaşabileceği bir alan tanıyın.

-- Beslenme konusunda net sınırlar belirleyin ve bu sınırları büyükannenin de anlaması için açıklayın. Örneğin, abur cubur tüketiminin sınırlandırılması veya sağlıklı beslenme alışkanlıklarının teşvik edilmesi gibi.

-- Sorunları konuşmaktan çekinmeyin. Nazik ve anlayışlı bir şekilde duygularınızı ifade edin. Karşılıklı olarak birbirinizin endişelerini ve düşüncelerini dinlemek, çözüm bulmada ilk adım olabilir.

-- Büyükannenin de kendi zamanında çocuk yetiştirirken uyguladığı yöntemleri anlamaya çalışın. Onun deneyimlerine saygı göstermek ve empati kurmak, iletişimi güçlendirebilir.

-- Unutmayın, her aile farklıdır ve herkesin kendi dinamikleri vardır. Anlayış, sabır ve açık iletişim, çözüme ulaşmada önemli faktörlerdir.

Her iki taraf da çocuğun bakımı ve yetiştirilmesinde kendi rollerini ve sınırlarını belirlemelidir. Kimin ne zaman ne yapacağı konusunda net olmak ve anlaşmazlıkları önlemek için bu sınırları belirlemek önemlidir. Esnek olun ve değişen ihtiyaçlara uyum sağlayın. Her iki tarafın da fikirlerini birleştirerek ortak bir noktada buluşmak önemlidir. Farklı yöntemlere saygı duymak ve birbirinize karşı anlayışlı olmak önemlidir. Herkesin farklı bir bakış açısı ve deneyimi olduğunu unutmamak gerekir. Çocuğun en iyi şekilde yetişmesini istiyorsunuz. Bu ortak hedef doğrultusunda hareket etmeyi, birlikte planlama yapmayı ve çözüm odaklı olmayı hedeflemek önemlidir. Birbirinize destek olun ve iş birliği içinde olun. Anne ve büyükanneler arasında güçlü bir iletişim ve dayanışma, çocuğun gelişimi için olumlu bir ortam oluşturur.

Klinik Psikolog Selin Erekli

Tecrübelerine güvenen ve kim ne derse desin bildiğini okuyan büyüklerimiz bazen bize zor anlar yaşatabiliyor. Elbette elden geldiğince, onların deneyimlerine ve bilgi birikimlerine saygı duymak ve aynı zamanda yeni bilgileri ve değişen yaklaşımları da kabul etmeye açık olmak önemli.

Tecrübeye dayalı bilginin çok değerli olduğunu ancak değişen zamanlarda ve bilimsel gelişmelerle birlikte bazı yaklaşımların da değişebileceğini anlamak gerektiğini söyleyen Erekli, bu konuda büyüklerimize de tavsiyelerde bulundu:

-- Tecrübe önemli olmakla birlikte, zaman içinde bazı şeylerin değişebileceğini ve yeni bilgilerin ortaya çıkabileceğini kabul etmek gerekir. Yeni yaklaşımları anlamaya ve adapte olmaya açık olmak, sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmek açısından önemlidir.

--Yenilikleri ve değişen eğilimleri takip etmek, yeni nesil yaklaşımları anlamak için önemlidir. Farklı nesiller arasındaki iletişimde karşılıklı saygı ve anlayışı güçlendirir. Gençlerin getirdiği fikirleri anlamak ve değer vermek, aynı şekilde gençlerin de büyüklerinin deneyimlerine saygı göstermesi gerekir.

--Değişen tıbbi ve bilimsel bulguları takip etmek, bazı alışılagelmiş yaklaşımların yerine daha etkili veya güvenilir olanları tercih etmek önemlidir. Farklı görüşler arasında açık bir iletişim kurmak, konuşarak ve anlayarak birbirimizi daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Fikir ayrılıklarını tartışarak değil, birbirini dinleyerek çözüme kavuşturmak önem arz eder. Farklı yaklaşımlar arasında ortak bir zemin bulmaya çalışmak, her iki tarafın da faydalanabileceği çözümler üretmeye yardımcı olur.

--Büyüklerimize, deneyimlerine ve bilgi birikimlerine saygı duyulması gerektiği kadar, değişime ve yeni bilgiye açık olmaları konusunda da destek olmak önemlidir. Bu sayede farklı nesiller arasında uyumlu bir iletişim ve ortak anlayış geliştirilebilir.

False