Adalet Ağaoğlu

Güle Güle Bahar Öztan

Yıllar önce, Bahar Öztan’ı Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda tanımıştım.

İlk kitabın heyecanı

Edebiyat dünyasında her kitabın yazılışından yayımlanışına kadar bir serüveni vardır. Bu hem yazanın hem okuyanın hem de yayımlayanın üçlü öyküsüdür.

Dr. Ali Rıza Kural’ın konserindeydim

CUMA akşamı TİM’de Prof. Dr. Ali Rıza Kural’ın konserine gittim.

Füruzan diye bir öyküydü o

GÜNEŞLİ ama karanlık bir şubat sabahına uyandık dün. Türk edebiyatının kimsesiz çocukları, ezilmişleri, yoksulları, yurt dışına işçi olarak giden gurbetçileri, darbe döneminde işkence gören kadınları, göç etmek zorunda kalan çaresizleri, azınlıkları bir kez daha öksüz kaldı. Onları en iyi anlatan bir büyük yazarı, Füruzan’ı kaybettik çünkü.

Füruzan kimdir, kaç yaşındaydı? Yazar Füruzan (Feruze Çerçi) nereli, eserleri neler? İşte hayatı ve biyografisi

Edebiyatımızın önemli isimlerinden yazar Füruzan 91 yaşında hayatını kaybetti. Vefat haberinin ardından Feruze Çerçi hayatı ve eserleri de gündeme geldi. Çağdaş Türk edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan yazarımız 1970'li yıllarda verdiği eserlerle, Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu’yla birlikte edebiyatımızın en önemli kadın yazarları arasında yerini almıştı. Peki Füruzan kimdir, kaç yaşındaydı? İşte eserleri ve hayatı...

Yazar Füruzan hayatını kaybetti

Edebiyatımızın önemli isimlerinden yazar Füruzan hayatını kaybetti. Usta kalem 91 yaşındaydı.

İstiklal Marşı’nı hiç böyle dinlemediniz

Sözleri Mehmet Akif Ersoy’a, bestesi Osman Zeki Üngör’e ait İstiklal Marşımızın hikâyesinin anlatılacağı bir projeyle İstanbul ve Ankara’da sahneye çıkacak Tekfen Filarmoni Orkestrası.

Ankara’nın şair ve yazarları

Edebiyat tarihinde birçok şair ve yazar yaşadıkları şehir ile anılır. Necip Mahfuz’u Kahire olmadan, Kafka’yı Prag’sız düşünemeyiz. Yazarlar ve şairler yaşadıkları kent ile özdeşleşmişlerdir.

Necatigil evinden edebiyat dünyasına

Ayşe Sarısayın’ın ilk kitabı ‘Çok Şey Yarım Hâlâ’ babası, büyük usta Behçet Necatigil’le anılarından oluşuyordu. 22 yıl sonra gelen ‘Bir Roman Kadar Uzun’la ‘Eski Sokak’taki o eve dönüyor. Ama bu kez anlattığı, şairin küçük kızının, yani kendisinin anıları. Tanıklıklardan yola çıkarak lezzetli denemeler kaleme almış; usta şair ve yazarların, dostlarının, yakınlarının portrelerini oluşturmuş.

Öteki benlik

Abartısız, edebiyatta sessizce zirve nasıl olunur, bu sorunun en net cevabıdır Şavkar Altınel. ‘Wisconsin, 1963’te, ‘bir varoluş biçiminden bir başkasına geçmenin eşiğinde olmak’ nedir, bize onu gösteriyor.

Anayurttan uzakta bir ana kucağı

Kanada’nın en büyük şehirlerinden biri olan Toronto’dayız. Burada 100 binden fazla Türk yaşıyormuş. Türkiye’den bakınca dünyanın bir ucu… Gökdelenler, geniş sokaklar, mağazalar, yollar ve alabildiğine yeşil bir şehir. Havalimanında kendimi Birleşmiş Milletler kampına düşmüş gibi hissediyorum. Bu his, Kanada’da kaldığım bir hafta boyunca sürdü. Çünkü burada dünyanın dört bir köşesinden insan diline, dinine, ırkına bakılmaksızın bir araya gelmiş, sevgi ve saygı ilişkisine dayalı bir düzen kurmuş. Ancak ülkeye giriş en az vize almak kadar zor. Bu durumun temel sebebi bitmeyen göçmen akınıymış. Oysa “Ben bir gazeteciyim, kolay olması gerekirdi” diye düşünüyorum ama Kanada hükümeti “Bana mısın?” demiyor. Olsun… Elimde valizlerle havaalanının kapısına çıkıyorum, gözlerim muhteşem Türkçesi ve tüm zarafetiyle, Ankara Kitaplığı’nın başkanı Özen Vekiloğlu’nu arıyor… Sonra candan selamlaması ve içten sarılışıyla kucaklaşıyoruz. Beni oracıkta tatlı mı tatlı biriyle tanıştırıyor. Selime Hanım’la...

Bahar ve yaz sanatla geçecek

Havalar güzelleşiyor, içimiz kıpır kıpır. Artık daha çok gezmek, eğlenmek istiyoruz. Kültür-sanat dünyası da kollarını açmış bizi bekliyor. Fazıl Say’dan Johnny Depp’e sevdiğimiz sanatçıları izleyeceğimiz, en beğendiğimiz yazarların kitaplarına kavuşacağımız bir sezon başlıyor. Yeni albümler, görmemiz gereken oyun ve sergiler de cabası... Alanında uzman isimler dolu dolu geçecek günleri müjdeliyor.

Bir yaşama sorunu olarak ölüm

Norbert Elias imzalı ‘Ölmekte Olanların Yalnızlığı Üzerine’, ölümü bütün cepheleriyle irdeleyen bir çalışma. Yazar ölümün korkunç bir şey olmadığına, hayatın bir parçası olan ölüm hakkında daha açık ve net konuşmaya ihtiyacımız olduğuna dikkat çekiyor.

Necatigil ve şürekâsı

Türk şiirinin büyük ustalarından Behçet Necatigil’in arşivinden yapılan derlemeler onun yaşamöyküsünü tamamlıyor. Mektup kitapları dizisinin yeni cildi ‘Şiirinizin Tadına Geç Vardım’ 1940’lardan itibaren şaire yazılmış mektupları kapsıyor. Okurların, Necatigil’in büyük dost meclisini, şürekâsını tanıyıp aralarındaki ilişkiyi çözümlemesine vesile olacak bir derleme bu...

Okuduklarım belleğimde uğulduyor!

Semih Gümüş, ‘Yaşadıklarım Belleğimde Uğulduyor’da (Can Yayınları) “Hem okudum hem de yazdım” diyor. Kendisini anlatır gibi yaparak önce kitapları, sonra ağaçları, kuşları, hayvanları anlatıyor.

Avrupa’da Öğretmenler Günü coşkusu

24 Kasım Öğretmenler Günü Berlin Büyükelçiliği’nde, Karlsruhe Divan Düğün Salonun’da ve Londra’da Yunus Emre Enstitüsü’nde düzenlenen törenle kutlandı. Kutlamalarda saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı okundu.

Çocuğunuza, dostlarınıza bir dolmakalem armağan edin

Son zamanlarda edebiyat dünyasında jüri üyelerine dolmakalem hediye ediliyor.

Yatık Emine Kimin Eseri Ve Kim Tarafından Yazılmıştır? Özeti, Türü, Konusu Ve Özellikleri

1960'lı yıllarında Türk öykü ve romancılığında belli başlı değişimler yaşandı. Önceleri daha çok erkek karakterlerin hikayeleri anlatılırken, bu dönemden sonra kadın öyküleri ön plana çıktı. Adalet Ağaoğlu ve Leyla Erbil gibi kadın yazarların da etkisiyle, kadının toplum ve aile içindeki yeri sorgulanmaya başladı. Yatık Emine öyküsü de, hem toplumsal alt yapısı hem de kurgusuyla bu dönemin en dikkat çeken eserlerinden biri oldu. Yatık Emine eseri hakkında detayları sizler için derledik.

Çatamıyorsak susalım bari

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine Türkiye veto koyuyor.

500 kilometrelik doğal şaheser: Likya yolu

500 kilometrelik Likya yolu, Akdeniz’in en güzel manzaralarına ev sahipliği yapıyor. İnsanların gerçekten Anadolu’nun 3000 yılını, en canlı eserlerini Myra’da amfi tiyatroda olduğu gibi görebilecekleri, Gelidonya Feneri’nde denizi seyredecekleri ve hemen her koyda denize girebilecekleri bir bölgede bu hunhar otelciliğin nedenini anlamak çok güçtür. Yürüyüş yolunun trafiğe kapatılması gerekir; sadece insanlar, bisiklet ve bunun gibi araçlarla gezilebilmelidir. Bu bölgede, hele kıyılarda otel ruhsatı verilmemesi gerekir. Koylardaki tekne trafiğine dikkat edilmelidir. Kirliliğin en önemli unsurlarından biri son zamanlardaki sorumsuzca tertiplenen ve yürütülen tekne gezileridir.

Sessiz bir köşe bulmak

Büyük kentlerde bir metrekarelik sessiz bir yer bile artık bulunamıyor. Birçok dostum Ege’nin çeşitli bölgelerine göç etti. Orada yazıyorlar, çalışıyorlar. Ben böyle bir yeri özlemiyorum. Ancak bayramlarda, tatil yörelerine gidenler sayesinde boşalan şehirlerde yaşamak da ayrı bir güzellik.

Günlük tarihsel mi yoksa bireysel mi?

Türkçeye sıklıkla çevrilmiş bir yazar olan André Gide şimdi de 18 yaşından itibaren yazmaya başladığı ‘Günlük’ ile karşımızda. Hayatının 38 yılını kapsayan bu izlere baktığımızda ister istemez sorarız. Günlük tarihsel mi yoksa bireysel midir?

Tiyatroya Mersin’den üflenen taze nefes

Merkezden uzakta ama merkezin enerjisini aratmayan, tiyatronun o hayat dolu ‘topluluk olma’ ruhuna dokunan bir ekiple tanışın: Pandemi sürecinde yetenekli bir genç kadroyla yeniden yapılanan Mersin Şehir Tiyatrosu...

Modernizmi esas alan yazarlar kimlerdir ve eserleri nelerdir?

Dünyada ve ülkemizde farklı dönemlerde farklı edebi akımlar yaşanmaktadır. Her bir akımın kendine özgü bir yapısı bulunmaktadır. Bu akımların temsilcileri ise eserleriyle ön palan çıkmaktadır. Modernizm akımı dünyada farklı yankılar yaratmış ve etki bırakmış bir akımdır. Bu akım ile ilgili pek çok bilgi bulunmaktadır. Bu akımın yazarlarının eserlerini inceleyerek te fikir sahibi olmak imkanı vardır. İşte, merak edilen tüm detayları derledik.

Çok gezen anlamayı öğrenir

İkilemli soruların bu haftaki konuğu Buket Uzuner: Biyolog, çevrebilimci, aktivist, seyyah, düşünür, çok satan yazar... Bünyesinde bu kadar çok şeyi eritmiş biri için en heyecanlandığım soru şuydu: “Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?” Cevabı daha da heyecanlı: “Çok okuyan çok bilir ama bilmek, anlamak değildir. Çok gezen, anlamayı öğrenir.”

Edebiyatın direnen kadınları

Duygu Çayırcıoğlu ‘Kadınca Bilmeyişlerin Sonu’nda Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Sevim Burak, Leylâ Erbil, Nezihe Meriç ve Adalet Ağaoğlu’nun eserlerini feminist edebiyatın kuramsal çerçevesinde ve kadın hareketinin tarihsel perspektifiyle inceliyor.

Günde 60 kişi dolandırılınca... Tele çakallara özel savcılık

Telefon dolandırıcılığının çığ gibi artması üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Sahtecilik ve Dolandırıcılık Bürosu’na bağlı olarak çalışacak özel bir büro kuruldu. Bu büroda görev alan 3 savcı, sadece tele dolandırıcılık şikayetlerini soruşturacak. Böylece şikayetler çok daha hızlı sonuca bağlanacak.

‘Edebi İlişkiler’ ebedi ilişkilerdir

Edebiyat eleştirmenliğinde 60 yılı geride bırakan Doğan Hızlan hakkındaki yazı, karikatür ve üç söyleşiyi bir araya getiren ‘Edebi İlişkiler’, Hızlan’ın kişiliğinin pek çok yönünü yakalamayı başarıyor. Hızlan’ın zengin meraklarının kapılarını aralayan kitabın üzerine inşa edildiği temel, ‘duygu’. Tam da bu nedenle diğer ‘armağan kitap’lardan ayrılıyor.