Paylaş
Kanal D’deki “Camdaki Kız” dizisinin başrolü Burcu Biricik, Ayvalık’ta butik otel açıyor. Bunun 9 yıllık sevgilisi, 6 yıllık eşiyle ortak hayali olduğunu söyleyen oyuncu, “Eskiden garsonluk yapıyordum. Yabancılık çekmeyeceğim bir iş kolu” diyor.
Ben de yaptığım için bilirim, zor ama zevkli meslektir garsonluk.
Hiç tanımadığınız insanların ilginç özelliklerine ya da çok tanınan kişilerin bilinmeyen yönlerine tanık olursunuz.
Burcu&Emre (Yetkin) çifti oteli açınca oraya kesin gidilir.
Kendileri gibi pırıl pırıl, zevkli, huzur ve sevgi dolu bir yer olacağına eminim.
Darısı, Los Angeles’taki fakir dönemlerinde garsonluk yapan Kerem Bürsin’in başına.
Burcu Biricik’in ünlü olmadan önce yaptığı başka işler de var.
Mesela memleketi Antalya’da ortaokul öğrencisiyken yazları bir kuaförde çıraklık yapmış.
O yaşlarda saça çok meraklıymış ama sadece bulaşık yıkatıp yerleri süpürtmüşler kızcağıza. Belki bir gün gençliğindeki bu hayalini de gerçekleştirir. Bitmedi. Ege Üniversitesi’nde arkeoloji okudu Biricik. Hatta Van’da 45 gün boyunca bir kazıya katılmışlığı var öğrenciyken.
Otelin, kuaförün üstüne bir de ören yeri?
Yok artık, daha neler...
Bu “kıssa”dan bize düşen güzel “hisse”yse hayatın barındığı umudun ta kendisi.
Dün saça dokunulmasına izin verilmeyen çırak kızın, bugün canı istese ülkenin en büyük kuaför zincirini kurabilecek hale gelmesi.
Önceden garsonluk yaparken şimdi gönlünce dekore edip misafirlerini ağırlayabileceği kendi küçük yerini açabilmesi.
Tıpkı Kerem Bürsin gibi.
Amerika’da tepsi taşırken daha mı az yakışıklıydı, daha mı az yetenekliydi?
Yoo, yine aynı Kerem’di.
İşin sırrıysa Burcu’nun bir yıl önce Hürriyet’e söylediği şu sözünde:
“Şartlar ne olursa olsun bu senin hayatın ve ona göre yaşaman lazım dedim kendime.”
Gülşen olayında dörde bölündük
◊ “İççamaşırıyla da sahneye çıkmasın”cılar:
Çok geniş bir yelpaze. Bir uçta İzzet Yıldızhan, diğer uçta Burcu Güneş var. Biri tutuculuk adına, diğeri mesleki kaygılarla konuşuyor.
İki ucun arasındaysa kademe kademe kıskanç meslektaşlar, gündeme gelmek isteyen vasat modacılar ve aslında kendisi frikik kraliçesi olduğu halde Gülşen’i eleştiren yorumcular var.
◊ “Destekliyorum ama o son popo dansını yapmayacaktı”cılar:
Durumu en zor olanlar... Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Bir yandan özgürlükleri destekliyorlar, sahneye, kostüme falan karışılmasın istiyorlar, diğer yandan sınırın nerede olması gerektiği konusunda tereddütleri var.
“Ne öyle görüneyim ne de ahlaksız” ikileminde gidip geliyorlar.
◊ “Helal olsun, yürü be Gülşen”ciler:
Yaptığı açıklamanın altına imza atıyorlar. Beğenmeseler bile tercihlerini cesurca buluyorlar, manifestosunu ayakta alkışlıyorlar.
Bunun bir kostüm-kıyafet meselesi değil; birey olma ve ataerkilliğe kafa tutma davası olduğunu düşünüyorlar. Susmasın, sinmesin, geri adım atmasın istiyorlar.
◊ “Bu tür tartışmalar faydalıdır, kıymetlidir” diyenler:
İşte o da ben. Başka da taraftarım var mı, bilmiyorum.
Tarafların yerini belli etmesinin, medenice konuşup tartışmanın, karşı tarafı anlamanın, anlamaya çalışmanın toplumları olgunlaştırdığına, görünüşte bölünme olsa bile aslında yakınlaştırıp kaynaştırdığına inanıyorum.
3 kadın, 3 musibet ve 3 mutlu son
◊ Hadise:
İsmi bir skandala karıştı, bu yüzden sevgilisinden ayrılıp ilişkisinden oldu. Fakat Kaan Yıldırım’la yaşadığı bu ayrılık Mehmet Dinçerler’le tanışıp birlikte olmasının yolunu açtı, şimdi de evlilik... Bir yastıkta kocasınlar.
◊ Demet Özdemir:
Aynı ajansa bağlı olduğu meslektaşı Hande Erçel’e gelen projeleri kıskandığı iddia edildi.
Şimdi Hande Erçel’in sevgilisi Kerem Bürsin’le bir projede yer alacağı konuşuluyor. Reytingi bol, yolu açık olsun.
◊ Serenay Sarıkaya:
Milletin âşık gidip döndüğü Paris’te Umut Evirgen’le ayrıldı.
Tam üstüne tekmeli-küfürlü takıntılı hayran saldırısına uğradı. Fakat bu saldırı çiftin tekrar kenetlenmesini sağladı. Kıymet anlamak budur işte.
Paylaş