Bugün size üç sözlük tanıtacağım:
İlki Yusuf Çotuksöken’in Türkçe Sözlük’ü.
Dış kapağında şunlar yazılı:
- Türkçe
- Kardeşlik
- Eğitim
- Demokrasi
- Adalet
Buluşmalarda, toplantılarda bir gün olsun onu sert bir söylemde görmedim. Eleştirinin bile güler yüzle, kırmadan yapılabileceğini ispatlayan bir yönetici, bir yazardı.
Yaşamın güzelliğini överdi, bunu kendi yaşamında da ispat etti.
Yazılarını okur, televizyon programlarını seyrederdim, müziğin yaşamımızdaki vazgeçilmezliğini bu programlarda ispatladı.
Sedat Ergin’in Hürriyet’te yayımlanan, “Güneri Cıvaoğlu’nun Ardından – Kanserle de Zarafetle Mücadele Etti” yazısını okumanızı salık veririm.
İyi, emek verilmiş bir biyografi örneği idi.
İyi gazetecilerin gündelikten bugünlere uzanan siyasal tarihimizi kitaplaştırmalarını bir kez daha anımsatırım. Her karşılaştığımızda onun güler yüzü benim belleğime yer etti. Konuşmasında gökyüzünün mavisinin onu nasıl mutlu ettiğini, gündelik dertlerden azade kıldığını söylemişti.
Bu yanıtı okurken Sabahattin Eyüboğlu ile Yaşar Kemal’in birlikte hazırladıkları ‘Gökyüzü Mavi Kaldı’ başlıklı antolojiden dizeler dökülmeye başladı.
Urfalı oldukları belirtiliyor, belki de oranın neşvesini Batı’nın melodileriyle birleştirmişti. Tiyatro bir dram bir komedi olarak karşımıza çıkar, aslında hayat ikisinin karma varlığıdır.
Bütün müzikseverlerin bildiği, dinlediği Timur Selçuk kitabını görünce sevindim, bir eksiğin tamamlanmış olduğunu gördüm.
Kitabın adı: Timur Selçuk- Sana Bir Gün Tepeden Baktım Aziz Türkiye
İlk yazı Feridun Andaç’ın: Müziğe Adanmış Bir Ömrün Tanıklığı
50. yıl konseri öncesiydi, buluştuğumuzda, artık Adam Sanat’ta yayınlanan müzik yazılarını kitaplaştırmanın zamanı geldiğini kendisine söylemiştim. Dergideki yazılarının birer kopyasını çıkarmış dosyalayarak Timur Selçuk’a vermemin üzerinden bir hayli zaman geçmişti. Konser sonrası yazdığım yazıyı okuduktan sonra aramıştı. Müzikteki 50. yılına dair şunları yazmıştım:
Şarkılarla bir ömür... Kaç zaman oldu onun şarkılarındaki tınıya, renge, ezgi denen duyguya döneli… Yitmeyen, yitirilemeyen bir dostlukla andı gibi; bir yerlerde belleğinize filizleniverir Timur Selçuk ezgileri.
Onun 50. yıl konserini izlemeye kendimi birkaç gün öncesinden hazırladığımı söylemeliyim. Müzik yolculuğunu tam da 30. yılında TOBAV tarafından düzenlenen “Timur Selçuk’a Saygı Gecesi”nde sunulacak bir armağan kitabı hazırlarken kendisiyle uzun uzun konuşmuştum.
Arşivinin bir ucuna, fotoğraflarına göz atmış;
“Ankara Yazıları kırk yıldır yaşadığım bu güzel şehrin tarihidir. Hayat bilgisidir. Gazetelerde, dergilerde yayınlanmış olan ‘Ankara Yazılarım’dan seçtiğim bir Ankara seçkisidir.
Kentin geçmişinden bugüne tarihini, nüfus yapısını ve imar durumunu da bu kitapta ele aldım. Büyük usta Neşet Ertaş’ın dediği gibi kentin ‘evvelini ve ahirini’ anlatmaya çalıştım. Kentin kültür bilinci, sinema, tiyatro, kültür ve sanat izleyicisinin niceliği ile doğru orantılıdır.
‘Ankara Yazıları’ kentte yaşayanların gözünden kentin bugününü, yarınını ve geleceğini değerlendiren yazılardan oluşan bir çeşit şehrengizdir.
Kentin semalarında sözler kanat çırptığında kentimizin belleğinde sadece Ankara kalacaktır.”
İçindekiler:
Yakup Kadri’nin Ankara’da Üç Mahallesi
Çıkıkçılar Yokuşunda Bir Gün
Ankara’nın Kuleleri
Bu konuda bir kitabı görünce, merakımı giderecek bir kaynağa ulaştığım için hemen okumaya başladım.
Doğa sevginiz varsa, onunla ilgili bilgi edinmek istiyorsanız size bir kitap tavsiye edeceğim:
Şükrü Karatepe’nin ‘Şehir Ağaçları’ kitabı.
Önsöz:
“Ağaçlar hakkındaki ilk bilgileri, henüz çocuk yaşlarımda, bahçıvan olan babamdan ögrendim. Lisans öğrenimimi ve akademik çalışmalarımı Kamu Hukuku alanında yaptım. Fakat ağaç konusuyla heveskâr bir amatör olarak ilgilenmeyi hiçbir zaman ihmal etmedim. Sürekli okuyarak ve gördüğüm özellikli ağaçları inceleyerek bilgilerimi geliştirmeye çalıştım. Ağaçlar üzerine çıkan yayınları yakından takip ettim, kütüphanemde Anayasa ve İdare Hukuku kitapları kadar da ağaç kitabı birikti. Şehir ağaçları kitabı hazırlamamın ise, akademik ilgilerimden çok, belediye başkanlığımda karşılaştığım pratiklere dayanan nedenleri vardır.
.
Görevim gereği sıkça gittiğim yurtdışı seyahatlerimde, dünyanın önde gelen şehirlerinin cadde, meydan ve parklarındaki ağaçları yakından tanıma fırsatı buldum. Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Japonya’nın düzenli gelişen ve fiziki görünümleri hayranlık uyandıran şehirlerinde ağaçlar, beton ve asfaltın insanlar üzerindeki baskısını azaltan mimari bir unsur olarak mekanla birlikte tasarlanıyor. Bahçe, park, cadde, sokak ve meydanlara dikilen ağaç türleri, bölgenin iklim şartları, toprak yapısı, mekânın genişliği, sokakların yönü, binaların boyutu dikkate alınarak seçiliyor. Kalabalık, kirli ve güvensiz şehir ortamının risklerine karşı özenle korunan ağaçlara düzenli bakım yapılıyor, gübre, ilaç, su ihtiyaçları zamanında karşılanıyor.
Ülkemizde
Elimizdeki plakları ne yapacağız?
Devlet ve belediyeler birçok semtte kütüphane açıyor. Koruma imkânı bulamayanlar kitaplarını bu kütüphanelere armağan ediyorlar.
Ben yaptığımı yazayım.
Kaç yerde kitaplarım okura ulaşıyor?
* Antalya Doğan Hızlan Kütüphanesi
* TÜYAP Doğan Hızlan Kütüphanesi
* Mimar Sinan Türk Edebiyatı Bölümü
* Bakırköy Doğan Hızlan Halk Kütüphanesi. Burasını Kültür ve Turizm Bakanlığı açtı.
Kitapseverlerin tüm yayınevlerini bir arada buldukları, indirimli kitap alabildikleri ve sevdikleri yazarlarla tanışma fırsatı yakalayabildikleri, kentin en önemli kültürel etkinliklerinden olan fuar bu yıl 250 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla gerçekleşecek.
Edebiyat ve yayıncılık dünyasını Samsun’da bir araya getirecek olan fuar; panel, söyleşi, atölye çalışmaları ve çocuk etkinliklerinden oluşan 70 kültür etkinliğine ev sahipliği yapacak.
Fuarın konukları arasında yer alan isimler:
- Anooshirvan Miandji
- Anıl Basılı
- Behiç Ak
- Enver Aysever
- Faruk Dilaver
Arolat Ailesi’nden Osman Saffet Arolat’ı yakından tanıdım. Hakkındaki toplantıya da gidip konuşma yapmıştım.
Ailede şair de vardı. Metin Arolat’ın büyükbabası Ali Mümtaz Arolat’ın ‘Bir Gemi Yelken Açtı’ şiiri özel antolojimde yer alan şiirlerdendir.
Onun kitabına da oğlu Osman Saffet Arolat’ın isteğiyle bir önsöz yazmıştım.
Aileyi sevgiyle andım.
OSMANLI TÜRKÇESİ METİNLERİNİ ÇEVİREN YAZILIM AÇILDI
Eski harfli Türkçe metinler olarak da adlandırılan Osmanlı Türkçesi basma kitapları, gazeteleri, belgeleri günümüz yazısına ve diline aktaran Türk yapay zekâ uygulaması transleyt.com geçen hafta İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde düzenlenen törenle kullanıma açıldı.
Uygulama sayesinde Türkçe başta olmak üzere otuz farklı dil arasında yapay zekâ destekli çeviri ve medya işleme hizmetleri sunmak mümkün olacak. Transleyt aracılığı ile metin, resim, ses dosyalarının çevirisi ve deşifresi yapılabilmekte. Taranmış PDF dosyalarını içinde kelime aranabilir hâle de getiren Transleyt ile Osmanlı Türkçesi baskı kitapları, gazeteleri, dergileri neredeyse yüzde yüze yakın başarıyla günümüz Türkçesine çevirmek mümkün artık... Çeviride metnin ilgili olduğu alana göre terimlerin kullanımları da özelleştirebiliyor. Örneğin edebiyat, tarih ile ilgili bir metnin çevirisini yaparken sosyal bilimler alanını; hukuk metinlerinin çevirisini yaparken de hukuk alanını seçince yazılım ilgili alandaki terimleri göz önünde bulundurarak metinlerin çevirisini ve anlamlandırmasını buna göre yapmaktadır. Ton olarak akademik dilin seçilmesi durumunda da Transleyt çevirisini akademik bir üslupla gerçekleştiriyor.
KOLAYCA