Ana sponsorluğunu İş Sanat’ın üstlendiği “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisi İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde devam ediyor.
Mustafa Taviloğlu’nun 1972 yılından başlattığı ve 50 yılı aşkın süredir özveriyle büyüttüğü sanat koleksiyonu İstanbul’daki yedi farklı mekânda sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Toplam 903 sanatçının 2 bin 412 eserini barındıran “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisinin küratörlüğünü Derya Yücel ve Marcus Graf üstlendi.
Sanatçılar, dönemler, üsluplar ve teknikler açısından büyük bir çeşitlilik gösteren koleksiyondan 70 sanatçının yaklaşık 100 eseri Kibele Sanat Galerisi’nde görülebilir.
Mekânlara göre tematik bir kurguda sunulan serginin “Tanıdığımız İnsanlar” teması altında Kibele Sanat Galerisi’nde ziyaret edilen insan ve yaşamına dair bu figüratif eserler, 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor.
İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten’in sergi için sözleri: “Ülkemizde sanat eseri koleksiyonculuğu denince akla gelen ilk isimlerden biri, Sayın Mustafa Taviloğlu. Yıllardır plastik sanatların usta isimlerinin retrospektif sergilerine ev sahipliği yapan Kibele Sanat Galerimizde kendisinin koleksiyonundan ödünç alınan birçok esere yer verdik. Bugünse galerimiz onun yarım asırlık sanat yolculuğuna eşlik ediyor. Bu önemli koleksiyonundaki eserlerin sanatseverlerle buluşmasını desteklemekten ve sergi mekânlarından biri olarak koleksiyona ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz.”
Serginin küratörleri Derya Yücel ve Marcus Graf, Kibele Sanat Galerisi’ndeki seçki için şunları söylüyor: “Kibele Sanat Galerisi bu serginin bir parçası olarak 70 çağdaş sanatçının 95’ten fazla eserine ev sahipliği yapıyor. Uluslararası bir nitelik taşıyan bu sergide günümüz dünyasının baş döndürücü hikâyelerini anlatan figüratif eserler izleyiciyle buluşuyor. Ek olarak neondan tuval resmine birçok tipografik eser Kibele Sanat Galerisi’nde sergileniyor. Sergide organik soyutlamalardan geometrik soyuta uzanan geniş bir yelpazede soyut eser yer alıyor. Kibele Sanat Galerisi’nde çağdaş heykelciliğin çoğulcu karakterini ve yaşantımızın dinamik akışını yansıtan heykeller ve nesneler izleniyor.”
İş Sanat ana sponsorluğunda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İBB Kültür Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür), İBB Kültür Varlıkları Dairesi Başkanlığı (İBB Miras) ev sahipliğinde, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Altınmarka ve Eyüp Belediyesi’nin katkıları ve Contemporary Istanbul Vakfı işbirliği ile düzenlenen “Bir Koleksiyoner Hikâyesi” sergisini 15 Aralık Pazar gününe dek İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Artİstanbul Feshane, İstanbul Sanat, Müze Gazhane, Likör Fabrikası ve Galeri Eyüpsultan’da ücretsiz olarak gezebilirsiniz.
Kibele Sanat Galerisi, her gün 09.00-19.00 arasında ziyarete açık.
8 Aralık tarihine kadar devam edecek Diyarbakır 8. Kitap Fuarı, 216 marka, yayınevi ve sivil toplum kuruluşuna ev sahipliği yapıyor. Fuarda 90 kültür etkinliği ve imza günlerinde 400’den fazla yazarı okurlarıyla bir araya getirecek.
Tüyap Fuarcılık Grubu ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliğiyle, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası’nın destekleriyle gerçekleştirilen fuar, edebiyat ve yayıncılık dünyasını Diyarbakır’da buluşturuyor.
Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü açılış konuşmasında, “İstanbul’da 41 yıldır düzenlediğimiz Kitap Fuarı’nı Anadolu’da Adana’da, Bursa’da, Eskişehir’de ve Samsun’da düzenliyoruz. Kitap Fuarlarımıza Diyarbakır halkasını da yeniden dahil ettik ve inşallah buraya katılan yayınevlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız fuardan verimli bir şekilde ayrılırlar. 216 yayınevi, sivil toplum kuruluşu fuara iştirak ediyor. Fuarda 400’ün üzerinde şair, yazar, eleştirmen, sanatçı Diyarbakır›da kitap tutkunlarıyla, kitapseverlerle buluşacak. Fuarımızda 90’ın üzerinde etkinlik bulunuyor. Bu etkinlikler, buraya gelecek on binlerce ziyaretçiye renkli bir atmosfer yaratacak” ifadelerini kullandı.
Fuar açılışında konuşmasını yapan Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kocatürk, “Uzun bir aradan sonra yeniden Diyarbakır’da sizlerle olmak memnuniyet verici, buradaki yayıncılarımıza, okurlarımıza kavuştuğumuz için çok mutluyuz. Kitap dünyası hem bireysel hem toplumsal gelişime katkılarıyla hem de tüm alanlara kaynak ve içerik sağlamasıyla, ülkesel kalkınmanın en önemli temellerinden biridir. Okuma kültürünü yaygınlaştırmak, hepimizin üzerine düşen bir sorumluluk. Bu sebeple, yayıncılık sektörünün güçlenmesi ve okur-yazar bağının kuvvetlenmesi için kamu ve yerel yönetimlerin bu alanda daha fazla destek sağlaması gerektiğine inanıyorum. Tüm okurlarımıza ‘Kitap Şenliğimize Hoş Geldiniz’ diyor, herkesi Diyarbakır Kitap Fuarı’nda kitaplarla buluşmaya davet ediyorum. Fuarımızın ve şenliğimizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya, açılış konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Diyarbakır’da Kitap Fuarı’nın değerini ve kıymetini hissediyoruz. Kısa bir zamanda tamamlanan yoğun hazırlık süreciyle bu fuarı hayata geçirdik. Hem bu fuar özelinde hem de diğer fuarlarımız için çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve hedeflenen katılımcı ile ziyaretçi sayısına ulaşacağımıza inanıyoruz. Biz Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak en iyi fuarları kentimizde nasıl yapabiliriz odağında bir çalışma içerisindeyiz. Türkiye’de Kitap Fuarı’nı en iyi yapan Tüyap’a ben teşekkür ediyorum. Bu kent bizim. Biz bu kent için, Kitap Fuarı için Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak elimizden gelen bütün çabayı sarf ederiz, zorlarız.”
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Serra Bucak açılışta, “Fuarın gerçekleşmesinde emeği geçen herkese, başta yöneticilere, Tüyap sorumlularına, yayınevlerine, yazarlara, tüm katılımcılara en içten teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Özgür düşüncenin, demokratik düşüncenin, sansürsüz bilginin ve paylaşımın gücüyle daha aydınlık bir bugünü kurmak ve bugünden daha aydınlık bir geleceğe yol kat etmek mümkün diyorum ve fuarımızın başarılı geçmesini diliyorum. Tüm Diyarbakırlılara hayırlı uğurlu olsun!” ifadelerini kullandı.
Diyarbakır Vali Yardımcısı İlyas Öztürk, fuarın açılışında, “Diyarbakır sadece tarihi ve kültürel zenginliğiyle değil, edebiyat dünyasına kazandırdığı önemli yazarlarıyla da ünlü bir şehrimizdir. Ali Emiri, Hamit Aytaç, Ziya Gökalp ve Sezai Karakoç gibi isimler şehrimizin önemli yazarlarındandır. Şehrimiz sayısını bilemediğimiz onlarca şair ve yazarımıza ilham kaynağı olmuştur. Ben buradan tüm Diyarbakırlı hemşerilerimizi çocuklarıyla beraber fuarımıza davet ediyorum” dedi.
Bu yılki fuarda okurla buluşacak yazarlar arasında şu isimler bulunuyor:
Bu kez ayrıntılı yazdım.
İktu’nun gönderdiği mesajı okuyalım önce:
“Bugün Hürriyet’te çıkan ‘Ankara’ başlıklı çok güzel yazınız için önce sizi çok kutluyorum. Ankara doğumlu ve Ankara Devlet Konservatuvarı mezunu olarak yazınız beni çok etkiledi. Bu vesileyle ben de sizinle, Ankara ile ilgili tarihi bir çalışmamı paylaşmak istedim.
Ankaralılar Vakfı Başkanı ve Anayasa Mahkemesi Emekli Başkan Vekili Güven Dinçer, Ankara türkülerinden bazılarını benim için (Bariton ve Orkestra) düzenlemesi isteğiyle Muammer Sun’a başvurur. Sun da ‘Misket’ dışında diğer türküleri, belirli bir kompozisyon anlayışı içinde düzenlemeleri için genç bestecilerden ister. Ve ortaya bu eserler çıktı.”
Sunuş’ta kitabın niteliği hakkında bilgi ediniyoruz:
“Modern mimarlık ve sinema, yaklaşık aynı zamanlarda ortaya çıkan iki üretim olarak her zaman ortak, doğurgan bir ilişki içinde olmuştur. Sinema filmleri, mekânın kavranmasından kurgulanmasına, üretiminden sunulmasına kadar pek çok aşamada modern mimarlar için esin kaynağıdır.
Sinema filmleri, yıkılmış olan modern mimarlık eserlerinin belgelenmesinde, hâlâ ayakta duran yapıların korunması, özgün durumlarının ve zaman içindeki değişimlerinin gözlemlenmesi için önemli veriler sunmaktadır.
Bu kitap projesi, Türk filmlerinin Türkiye bağlamında modern mimarlığın belgelenmesinde ve yorumlanmasındaki kurucu rolünün fark edildiği noktada başladı. Beş yıl boyunca seyredilen yüzlerce Türk filmi üzerinden, değişik ölçek ve işlevde pek çok modern mimarlık mirasına ilişkin görsel bir arşiv oluşturuldu. Bu arşiv malzemesinin bir kısmı kullanılarak çeşitli dergilere yazılar yazıldı. Bu yazılardan ilki 2017 yılında yayımlanan “Önemli Bir Mimarlık Belgeleme Aracı Olarak Türk Filmleri: Sivri Akıllılar ve Nebioğlu Tatil Köyü” başlıklı çalışmadır.
Kitap projesi kapsamında oluşturulan arşivden üretilen yazılara ek olarak, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasına ilişkin daha önce yayınlar yapmış yazarlarla bu arşiv paylaşılmış ve araştırdıkları yapıları bu ‘yeni’ imgelerle yeniden yorumlamalarına çalışılmıştır.”
İçindekiler:
◊ Türk Filmlerinde Modern Mimarlık, Modern Evler ve Muammer Karaca Evi - Umut Şumnu
◊ Türk Sinemasının Vazgeçilmez Konutu: Muammer Karaca Evi ve Mekânsal Analizi - Tuba Bülbül Bahtiyar ve Esra Yaldız
Yoğun bir ziyaretçi trafiği oldu serginin.
Hiç kuşkusuz bu önemli serginin kataloğu da yayımlandı. Kataloglar sergiye kalıcılık kazandırdı.
Ben de bu kataloğu tanıtacağım.
Gül İrepoğlu’nun küratörlüğünü yaptığı sergi ve hazırladığı kataloğun sunuşu şöyle:
“Cumhuriyetimizin 100. yılında Beyoğlu’ndaki tarihi binamızda ziyarete açılan Türkiye İş Bankası Resim ve Heykel Müzesi’nin kurucu küratörlüğünü üstlenen sanat tarihçisi ve yazar Prof. Dr. Gül İrepoğlu’nun müzenin ilk süreli sergisine de adını veren ‘İstanbul’un Resmi’ başlıklı kitabını beğeninize sunarız.
Ülkemizin en geniş özel koleksiyonlarından biri kabul edilen Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndaki İstanbul peyzajlarından oluşan süreli sergiden yola çıkarak hazırlanan bu kitapta tablolar ile dönemin İstanbul’unu semt semt gezmenizi; sokaklarına, mevsimlerine, balıklarına, teknelerine ve çiçeklerine bakarak ‘o an’ların mutluluğunu yeniden yaşamanızı dileriz.”
İçindekiler:
Ömeroğlu, Avrasya Yazarlar Birliğini kurdu, Kardeş Kalemler Dergisi’ni çıkardı. Yayıncı olarak 500’e yakın eser yayımladı.
Kitabın tanıtımı şöyle: “Tarihin çok eski çağlarından beri komşu olarak yaşadığımız Rusya ile ilişkiler gündeme geldiğinde ilk hatırlanan şey genelde savaş ve mücadeleyi çağrıştıran olumsuz ögelerdir. Oysa Rusya büyük bir Müslüman nüfusa ev sahipliği yaptığı gibi kurulduğu günden beri bu dünya ile yakın komşuluk ilişkileri içinde olmuştur.
Bugüne kadar çok gündeme gelmese de bu tarihi ve coğrafi yakınlık kültürler arası etkileşimi de beraberinde getirir. Nitekim elinizdeki bu alana yönelmiş dikkatlerin sonucudur. Rus Doğu Bilimleri Uzmanı ve şair Sinelnikov’un uzun bir araştırması sonucu oluşan tablo şaşırtıcıdır. Yaklaşık yüz seksen civarında önemli Rus şairi İslam Uygarlığından ya da şu veya bu sebeplerle yaşanan ortak hayatlardan etkilenmiş ve ortaya Rus edebiyatı için ciddi sayılacak bir külliyat, bizim için ise şaşırtıcı ve gurur verici bir tablo ortaya çıkmıştır. Özellikle 17. yüzyıldan itibaren içlerinde Puşkin ve Lermontov gibi sadece Rus edebiyatının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimleri dikkatlerini bu noktaya yoğunlaştırarak insanlık tarihinin en güzel şiirlerini kaleme almışlardır. Bu örneklerde İslami motifler bazen doğrudan bazen de dolayla olarak yer alır.
Sözü edilen bu şiirlerde İslam dünyası gerek olağanüstü coğrafi konumu gerekse rakip gibi görünmekle birlikti dürüst, kahraman ve kendi ülkelerinde gördüklerinden farklı bir kültürel donanıma sahip insan unsuru ile Rus şairlerinin takdirini kazanmıştır. Bu kitap çok sayıda Rus şairin bu duygularını dile getirdikleri şiirlerden oluşur, Türk okuyucusunun Rus dünyasının bu farklı tarafına ilgi göstereceğini umuyoruz.”
Takdim:
“Elinizde bulunan eseri kültür dünyamıza kazandıran Mihail Sinelnikov, Rus edebiyatının yaşayan önemli şair, araştırmacı ve çevirmenlerinden biridir. Türk halklarının edebiyatları ve Rus edebiyatı ilişkileri söz konusu olduğunda Mihail Sinelnikov’un bu alanın tartışmasız en önde gelen ismi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Rus Şiirinde İslam Medeniyeti İzlerinin yayınını çok arzuladık.”
Çevirenin Önsözü:
Dijital albümü hakkında bana ulaşan bilgiyi aktarıyorum: “Rahmetli Hocamız Tanburi Sadun Aksüt’ün 7 eserinin bulunduğu ‘Arzu’ adlı dijital albüm içerisinde 1 saz eseri, 4 şarkı ve 2 türkü yer almaktadır.
Eserlerin icrasında tanbur, kanun, keman icrası mevcut iken türkülerde bağlama ve tanbur icrası öne çıkıyor. 6 eserin vokal icrasında ve tanburda Göknil Bişak Özdemir’in icrasıyla oluşan albümde; kanun Turgut Özüfler, keman Şükrü Özoğuz, vurmalı çalgılar Erkan Kanat, bağlama Erhan Özdemir ve 3 eserde pyn-kontrabas eşliği Şevket Aşıkuzun tarafından icra edilmiştir. Kayıt AKM Stüdyosu’nda yapılmış, ses mühendisi İlhan Harmancı, sanat yönetmeni Göknil Bişak Özdemir. Söz ve müziklerin Tanburi Sadun Aksüt’e ait olduğu albümde yer alan eserlerden Yörük Kızı adlı eserin sözleri Karacaoğlan’a, Aşk İki Kişiliktir eserinin sözleri ise Ataol Behramoğlu’na ait.”
ARZU-SADUN AKSÜT BESTELERİ
- Arzu-Mahur Saz Semaisi
- Aşk İki Kişiliktir
- Sisli Bir Eylül Gecesi
- Kadıköy’ün Şen Kızı
Daha sonra Türk Dil Kurumu Üyeliği, Kültür Bakanlığı Danışma Kurulu Üyeliğim nedeniyle de sık sık Ankara’da bulundum. Ankara benim belleğimde acıları da anımsatır. Bedrettin Cömert’in akşam yemeği davetine gitmiştim, ertesi gün öldürüldü, cenaze törenine zamanın Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı ile katıldım, o da öldürüldü.
Zeynep Altıok Akatlı ile Eren Aysan’ın birlikte hazırladıkları Bir Dem Ankara’yı okurken anıları tazeledim.
Zeynep Altıok’un babası Metin Altıok ile Eren Aysan’ın babası Behçet Aysan, Sivas’ta katledildiler.
Kitap, Oğlak Yayınları’nın Gastronomi dizisinden çıktı. Kitapta lokantalar, kulüpler üzerine çeşitli kişilerin yazıları var. Bunlara göz gezdirirken benim tanıdıklarım, yaşadıklarım da aklıma geliyor. Stad Oteli’nde kalıyordum, Türk Dil Kurumu kurultaylarında. Çeşitli kentlerden gelen yazarlar buluşup hasret giderirlerdi, ben özellikle Ankara’da yaşayan yazarlarla orada dost oldum. Sabahları kitapta da adı geçen Piknik’e uğrar, omletle taze sıkılmış vişne suyu içerdim.
Zamanla başta RV olmak üzere başka lokantalara da gittim. Elbette pastane ziyaretlerini de ihmal etmedim. Kitap lokantaları anlatırken Ankara’daki sosyal yaşamdan önemli kesitler içeriyor. Dostluklar, buluşmalar bu kitapta ortaya çıkıyor. Ankara’yı tanımak isteyenler mutlaka bu kitabı okumalılar.
İçindekiler / Doğan Hızlan’ın seçtikleri
Önsöz Niyetine: Bir Tek Ankara Kalsın!