Dünyanın her yerinde, havaalanlarında fiyatlar her zaman biraz pahalıdır. Bunu aldık, kabul ettik.
*
Tamam abi...
Havaalanında mahalle kafesi fiyatları beklemiyoruz. İki katına bile razıyız.
*
İşte bu platformun Rahmi Koç Müzesi’ndeki tanıtım toplantısına katıldım. Tabii ki bizim Adem Metan’la birlikte.
*
Masadaki yerimi anlatıyorum:
- Bir yanımda Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu.
- Bir yanımda Fenerbahçe Başkanı
Şahane bir propagandaydı bu. Madrid Zirvesi’ni bir anda “U Dönüşü Zirvesi” haline dönüştüren bir propaganda... Acayip etkili bir çıkış yakalamış durumdaydılar. “Bağırıp çağırdı, sonunda imzayı çaktı” türü afili cümleler kuruyorlardı.
*
Kısacası...
Tam “Mutlu olduk” diyebileceklerdi ki...
Fakat o da ne?
Bizim muhalefet, pek ses çıkarmadı.
*
“Yaşa! Destekliyoruz! Devam!” da demedi. “Olmaz! Ayıp olur! Ne gereği var!” da demedi.
Daha çok sessizce geçiştirmeyi tercih etti.
*
Başlangıçta susan muhalefet, Madrid’de imzalar atılınca ne yaptı?
Ne yapacak?
Anadolu rock şarkılarında yer alan “Dadaloğlu der ki...” ya da “Karacaoğlan der ki...” bölümlerine gönderme yapan Cem Yılmaz, o bölümleri...
“Eğer beni sallamıyorsanız, o zaman Dadaloğlu’na kulak verin... Eğer bana inanmıyorsanız, o zaman bakın Karacaoğlan ne demiş? Şarkılarda böyle denmek isteniyor” diye yorumlar.
*
Ben de o hesap...
Madrid’de olup bitenler için...
“Türkiye büyük zafer kazandı” türü cümleler kurmak yerine...
Anadolu rock şarkılarında denenen yöntemi deneyeceğim.
- İlkesel duruşların artık büyük ölçüde bir tarafa bırakıldığı...
- Tarafgirliğin artık gözleri tamamen kör ettiği...
- Gri alanların artık büsbütün kalmadığı...
- Her iki tarafı da etkileyen malzemelerin ortalığa döküldüğü...
Bir sürece girmiş bulunmaktayız.
*
Malzemeye bakılıyor.
Malzeme, karşı taraf olarak bilinenleri yerin dibine batırıyorsa...
Duyguları yakalayan konuşmalar yapar, kitleleri etkiler, sert çıkışlar yapar, ahlaki bir çizgi tutturmaya çalışırdı.
Partide de yükselmişti.
Genel başkan yardımcısı olmuştu.
*
Fakat bir süredir düşüşe geçmişti.
Öfke doluyum.
Sinirden köpürmüş vaziyetteyim.
Elim ayağım tutmuyor.
O derece yani.
*