Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Doğu Akdeniz’de kriz ciddi

ULUSLARARASI siyasette patlak veren krizlerin arka planları önemlidir.

Haberin Devamı

Yakın geçmişteki ve süren gerilimlerin perde arkasına baktığınızda çoğunda enerjinin, yeraltı zenginliklerinin ne kadar kritik bir rol oynadığını fark edersiniz. Bazen bu mücadele dünya gündeminde öne çıkmaz. Bazen ise aleni bir şekilde gündem olur.

 Tıpkı son günlerde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin (GKRK) tek taraflı olarak Kıbrıs adasının doğusunda KKTC açıklarında doğalgaz arama faaliyetine girişmesinde olduğu gibi. Türk Donanması’nın bölgeyi tatbikat alanı ilan etmesiyle Rumların İtalyan ENI şirketi aracılığıyla yapmak istediği arama faaliyeti engellenmiş oldu.

Ancak Doğu Akdeniz’in enerji kavgası sadece GKRK ile KKTC-Türkiye ekseninde yaşanmıyor.

Bölgenin hidrokarbon zenginliği Lübnan ile İsrail arasındaki tansiyonu yükseltirken, İsrail ile Mısır’ı yaklaştırıyor. Öte yandan Kahire ile Ankara hattındaki ipleri de geriyor.

Haberin Devamı

GERİLİMİ ARTTIRDI

DOĞU Akdeniz havzası milenyum sonrasında enerji şirketlerinin radarına girdi. 2010 yılında İsrail’in Hayfa kenti açıklarında büyük bir doğalgaz rezervi tespit edildi.

Leviathan adı verilen bu bölgenin Kıbrıs’ın güneydoğusuna doğru giden uzantısında da enerji yatakları olabileceği öngörüldü.

 Güney Kıbrıs’ın tek taraflı ilan ettiği ‘Münhasır Ekonomik Bölge’de doğalgaz ve petrol arama faaliyetlerine başlaması da zaten gerilimli bölgeyi daha da gerdi.

TÜRKİYE TANIMIYOR

1982 yılında BM’de imzaya açılan ve 163 ülkenin onayladığı uluslararası deniz anlaşması, herhangi bir denize kıyısı olan ülkeye 200 deniz mili açıklarına kadar ‘Münhasır Ekonomik Bölge’ ilan etme hakkı tanıyor. Söz konusu ülkeler burada egemenlik ilan edemiyor, ancak yeraltında doğalgaz ve petrol gibi zenginliklerden fayda sağlayabiliyor. Birden fazla ülkenin kıyısı olduğu bölgelerde ise ülkelerin kendi aralarında paylaşım anlaşmaları yapması gerekiyor.

 Ankara, Akdeniz ve Ege gibi iç denizlerde bu anlaşmanın uygulanamayacağı gerekçesiyle BM anlaşmasına taraf olmadı. Türkiye ve KKTC, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Mısır ve İsrail ile yaptığı sınır belirleme anlaşmalarını da kabul etmiyor.

NİYE KRİZ VAR

Haberin Devamı

ASLINDA Kıbrıs Rum Kesimi’nin sondajlarında umulandan daha az miktarlarda enerji kaynaklarına ulaşılsa da rezervlerin mevcudiyetinin adaya barış getirebileceği umudu yaratmıştı. Çünkü Doğu Akdeniz doğalgazı Avrupa’nın Rusya’ya bu konuda olan bağımlılığın aşılmasına katkı sağlayacağından Kıbrıs Adası’na barışı dayatabilirdi.

Ancak mülkiyet, toprak paylaşımı, Türkiye’nin garantörlüğü gibi konularda yaşanan anlaşmazlık nedeniyle temmuz ayında Cenevre’de yapılan görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı.

Kıbrıs Rum Kesimi, doğalgaz faaliyetlerini sürdürmek isterken buradan elde edilecek gelirden Kıbrıslı Türklerin payının egemen bir varlık fonunda tutulacağını savunuyor; Türkiye ise Ada’da bir çözüm olmadan Rumların tartışmalı bölgelerde sondaj yapmasına haklı olarak karşı çıkıyor.

DİĞER KRİZLER

Haberin Devamı

BENZER bir kriz ise Lübnan ile İsrail arasında yaşanıyor. Lübnan’ın Doğu Akdeniz açıklarında İsrail ile tartışmalı bir bölgeyi doğalgaz arama faaliyetleri için lisans vermesi üzerine patlak veren gerilimin askeri bir müdahaleye yol açıp açmayacağı bile konuşulur oldu.

Bir de İsrailli bir şirketin Mısır ile yaptığı 15 milyar dolarlık doğalgaz anlaşması var. Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi, İsrail ile doğrudan bir anlaşma yapılmadığı yolunda kamuoyuna güvence verse de Mısır, yeni enerji oyununda bölgesel bir enerji üssü olmayı hedeflediğini gizlemiyor.

Yine geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Mısır arasında doğalgaz nedeniyle yapılan karşılıklı uyarılar da dikkat çekiciydi.

Haberin Devamı

ÇÖZÜM YOKSA SONDAJ OLMAZ

KIBRISLI Rum lider Nikos Anastasiadis, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki engellemesini bugün AB’nin Brüksel’de yapacağı gayriresmi zirveye taşıyor. AB, 2004 yılında Kıbrıslı Türkler Annan planını kabul ettiği halde, planı reddeden Kıbrıslı Rumları tek taraflı olarak birliğe kabul etmişti.

Dolayısıyla Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün aktörlerinden biri olan AB’nin gerilimi daha da arttıracak söylem yerine çözümü teşvik edecek bir tutum alması önemlidir.

Ayrıca bölge ülkelerinin de tam da tatil sezonu öncesinde patlak verecek bir gerilimin turizm gelirlerine de darbe vurabileceğini hatırlamasında fayda var.

Yazarın Tüm Yazıları