Fulya Soybaş

Ayşe Teyze ne yapsın? Altında rekor üstüne rekor

31 Ekim 2024
Gram altın dün sabah 3 bin 65 lira, ons altın ise 2 bin 780 doların üzerine çıkarak bir kez daha rekor tazeledi.

ABD seçimlerine kadar da ve hatta sonrasında da seçilenin Donald Trump mı yoksa Kamala Harris mi olacağına bağlı olarak, bir süre daha rekor kırmaya devam edeceğini söylüyor uzmanlar.

Her ne kadar Dünya Altın Konseyi’nin raporuna göre, Türkiye’de tüketicilerin yılın üçüncü çeyreğinde altın talebi yüzde 45 düşüşle 22.1 tona gerilemiş olsa da küresel altın talebi yıllık bazda yüzde 5 artarak rekor seviyeye ulaştı. Dolayısıyla elinde bir miktar parası olan küçük yatırımcı ‘altına mı gümüşe mi yatırsın’ diye sordum.

ALTININ KADERİ ABD SEÇİMLERİNE BAĞLI 

Altın, özellikle Merkez Bankalarının faiz indirimi öncesi zaman zaman yatay yönlü hareketini sürdürse de şu bir gerçek ki 2023 yılından bugüne kadar yatırımcısının yüzünü hiç kara çıkarmadı. “Güvenli liman” oldu. “Doğru” diyor, ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, ekliyor: “Faiz, altının en büyük rakibi. Faiz düştükçe, kar beklentisi olan, altına geldi. FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesi altının önünü açtı. Ve jeopolitik riskler... Geçtiğimiz yılın kasımından bugüne, İran- İsrail ve Ortadoğu’daki gerilimler çok diri tuttu altını. Ek olarak son 2-3 yıldır Çin- Hindistan ve Türkiye’nin devam ettiği- ki bu üçlüde Çin Merkez Bankası’nın dolardan kaçmak için çok ciddi altın alımı yaptığını biliyoruz altın alımını yavaşlatması, altının güçlü duruşunu devam ettirdi.”

SENARYO 1: TRUMP KAZANIRSA

Peki ama Fed Başkanı Jerome Powell, yeni bir faiz indiriminin yolda olduğunun sinyalini vermişken ve hatta ABD’de Eylül ayı enflasyon verileri de yüzde 0.2 yani beklentinin üstünde açıklanmışken, 25 baz puanlık bir Fed faiz indirimi olasılığı konuşuluyorken, altın fiyatlarının yavaşlaması gerekmez miydi? Yanıtı şu: “Doğru. Hatta bu açıdan bakınca altın fiyatlarının bir miktar geriye de gidiyor olması lazımdı. Ancak ABD seçimlerini denkleme katmıyorsun. Ne olacağı belli değil. Kıran kırana, başa baş bir seçim yarışı var. Bu belirsizlik altının ateşini harlıyor. Hadi diyelim kimin seçileceği belli... Ki bu noktada bahis siteleri Trump’ın seçimi kazandığı senaryosu ile ilerlemekte. Trump’ın kazanması altına yarıyor. Zira Trump’ın ne yapacağı belli değil. Çok sert politikalar uygulayabilir. Jeopolitik riskler devam etmekte. Ayrıca Trump’ın başkan seçildiği senaryoda ABD’de enflasyon kalıcı hale gelebilir. Faiz indirim hızını artırırsa, enflasyon yukarı gider. Bu da demek oluyor ki altın yükselişini sürdürür. Onsu çok rahat 3 bin doları görür. Orta vadede ise altından ziyade kriptoya yönelim olabilir.”

Yazının Devamını Oku

Bir asırı devirdik... Türkiye Cumhuriyeti 101 yaşında

28 Ekim 2024
İngiltere başta emperyalist devletlerin kurulduktan sonra en fazla 2 yıl ömür biçtiği Türkiye Cumhuriyeti, bugün bir asrı devirdi, 101. yılı kutluyoruz.

Nicelerine! 28 Ekim 1923 günü Gazi Mustafa Kemal’in bir akşam yemeğinde, o tarihi sözü söylediği; “Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz” dediği gündeyiz.

Geçen hafta ise PKK’lı teröristlerin TUSAŞ’a yönelik saldırısında 5 şehit verdik.

Bu hain saldırı ile bir kez daha anladık ki tam bağımsız ve laik bir Cumhuriyet, emperyalizme karşı verilen savaşın da anahtarı.

Peki Cumhuriyetin başka kazanımları nelerdir? Tarihçilerle konuştum.

Yazının Devamını Oku

Bu kez füzelerin değil bağların ve zeytinlerin izini sürdük

27 Ekim 2024
“Sınırın sıfır noktasında... Kilis’te...”

Yazıya böyle başlayınca devamının, gündemle bağlantılı; mülteciler, göçmenler, savaş ya da sınıra düşen füzelerle alakalı olacağını düşünüyor insan haliyle. Ne de olsa 10 yıldan biraz fazladır, Suriye’nin sıfır noktası Kilis, çoğunlukla bu başlıklarla gündem oldu. Oysa 15’ten fazla medeniyete ev sahipliği yapan Kilis’in tarihi M.Ö. 9 binli yıllara dayanıyor, tekerleğin ilk keşfedildiği, tarımın ilk kez yapıldığı Mezopotamya coğrafyasında “Bereketli Hilal”in tam Kuzey Batı ucunda. Cumhuriyetimizin 101. yılı kutlamalarına başladığımız bugün, Kilisliler de antik mirası canlandırmak; gastronomi, bağcılık ve zeytincilik ile öne çıkmak ve de artık savaşlarla anılmamak için kolları sıvadı; “Miras Kilis” projesi başladı. Gelin anlatayım.

‘BEREKETLİ HİLAL’İN EN BEREKETLİ TOPRAĞI: KİLİS

Kilis’e bundan önce en az 5 kez gittim; füzeler atıldığında da ünlü Hollywood yıldızı Angelina Jolie Öncüpınar’daki kampta Suriyeli sığınmacıları ziyaret ettiğinde de oradaydım. Ancak son gittiğimde fark ettim ki ne merkezini gezmişim ne de Suriyeli sığınmacılar konusu dışında bir sohbet etmişim esnafla. Ne acı! Kilisliler de aynı fikirde. Savaşla, sığınmacılar sorunu ile anılmaktan yorulmuşlar. Bölgenin biraz antik mirasını, biraz Horos Karası’nı, biraz bağcılık ve zeytinciliğini, coğrafi işaretli Kilis tavası, cennet çamuru, katmerini, Şıhılmahşe’sini, Kübbülmüşviyye’sini konuşalım istiyorlar. Haklılar da. Böylesi zengin bir coğrafya kültür ve gastronomi turizmi açısından en az Gaziantep, Şanlıurfa kadar konuşulmalı. Bu sebeple Cumhuriyetimizin 101. yılı vesilesi ile de hem bölgenin kaderini değiştirmek hem tarım ve arkeoloji turizmini desteklemek için esnaf ve köylüler ile Kızılgöl Bağcılık kolları sıvamış, “Miras Kilis” projesi devreye girmiş. Kilis’in “öteki yüzü”nü anlatıyorlar.

‘BÖLGE KALKINSIN İSTİYORUZ’

“Miras Kilis” projesinin iki mimarı var; Sabriye Tanem Yersel ve Göknur Gündoğan. Yersel, Kilis’teki bağlarının 2009’da Fransa Bordo ve Rhone’dan getirilen fidelerle 150 dönüm üzerine kurulduğunu ve 2021 yılına kadar da Doğu ile Batı teruarlarının ortaklaşması ile elde edilen üzümleri ihraç ettiklerini söylüyor. Üzüm kalitesinin tam not almasından cesaretle profesyonel şarap üretimine de başlamışlar. Devamını kendisi anlatsın: “Çok iyi biliyoruz ki bu toprakların bağları ve zeytinciliği çok kıymetli ama antik tarihi ve gastronomisi de aynı derece de... Ancak çoğu kişinin haberi yok. Dolayısıyla biz Kilis’i anlatmak istedik. Bu bölge kalkınana, adı duyulana kadar da projeye devam etme niyetindeyiz.”

Gündoğan

Yazının Devamını Oku

Teröristler KAAN’ın evine girecekti... Neden TUSAŞ hedef alındı

25 Ekim 2024
28 Haziran 1973’te Türkiye’nin savunma sanayisinde dışa bağımlılığını azaltmak amacıyla Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde kurulan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) vardı bu kez PKK’lı hainlerin hedefinde.

22 kişinin yaralandığı terör saldırısında 5 şehidimiz var. Son 10 yılda İstanbul’da Atatürk Havalimanı’na, Reina gece kulübüne, Beşiktaş’ta stat bölgesi ve Sultanahmet ile İstiklal Caddesi’ne, Ankara’da Gar’a, Şanlıurfa’da Suruç, Hatay’da Reyhanlı’ya saldıran hainler bu kez neden TUSAŞ’ı hedef aldı? Saldırının zamanlaması bize ne anlatıyor?

TUSAŞ, SAVUNMA SANAYİSİNİN ÖNEMLİ OYUNCULARINDAN

15 binden fazla çalışanı olan TUSAŞ’ın yüzde 54.49’u Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, yüzde 45.45’i Savunma Sanayii Başkanlığı, yüzde 0.06 hissesi de Türk Hava Kurumu’na ait.

2004’te yurtdışından tank ve İHA alım planlarının durdurulması, TSK’nın ihtiyaçlarının milli ve yerli kaynaklarla karşılanmasına karar verilmesinin ardından, savunma sanayisinde yerlileşme de büyük ivme kazandı ve TUSAŞ, Türkiye’nin başlıca savunma ihracatçılarından biri konumuna geldi. Türkiye İhracatçılar Meclisi rakamlarına göre TUSAŞ, bu yıl savunma ve havacılık kategorisinde “en çok ihracat yapan bin firma” arasında 27’nci sırada. Şirketin koordinasyonunda üretilen T129 ATAK Taarruz Helikopteri, T70 Genel Maksat Helikopteri, ANKA ve AKSUNGUR -İHA- insansız hava araçları ve GÖKTÜRK uyduları Türkiye’nin terörle mücadelede kullandığı etkili silahlardan. Türkiye’de halen 83 adet ATAK Helikopteri aktif kullanımda. Nijerya ve Filipinler’e de ihraç ediliyor. Ayrıca HÜRKUŞ Temel Eğitim Uçağı, HÜRJET Eğitim-Hafif Taarruz Uçağı, GÖKBEY Genel Maksat Helikopteri de yakında envantere girecek. İnsansız savaş uçağı ANKA III’ün testleri de sürüyor.

‘KAAN’ BURADA GELİŞTİRİLDİ

TUSAŞ’ın önemli projelerinden biri de yapım süreci devam eden ve ilk uçuşunu 21 Şubat 2024’te yapan, Milli Muharip Uçağı KAAN. Türk Hava Kuvvetleri envanterine 2028 yılında katılması beklenen KAAN’ın Türkiye’yi, dünyada F-35 tarzı 5. nesil uçak üretebilen az sayıdaki ülke arasına sokması hedefleniyor.

Yazının Devamını Oku

Tesadüfe bakın ki iki eşi de intihar(!) etti... Dikkat! İsmet aramızda

24 Ekim 2024
16 yaşında evlendiği ilk eşi, 19’unda, karnında bebeğiyle intihar (!) etti.

Tesadüf mü dersiniz kader mi... 16’sında evlendiği ikinci eşi de sokak ortasında yediği meydan dayağı ve ardından aldığı darp raporunun sabahında, 3 çocuğu ve o yan odadayken mutfakta kendini doğalgaz borusuna astı (!) Kadın cinayetleri, ölümlerinin ardından “cezasızlık” diyoruz ya... Buyurunuz size bir örnek... Uyuşturucu madde bağımlısı, 2 eşi de tesadüfe bakın ki intihar (!) eden, 38 yaşındaki İsmet Bingöl aramızda. İlk eşinin ölümünün ardından “delil yetersizliği”nden beraat aldı, ikincisinde ise 9 ay yattı, tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. İlk davası dündü. Bakırköy Adliyesi’nde aileler arasında arbede çıktı.

İLK EŞİ SİLAHLA KENDİNİ (!) VURDU, BERAAT ALDI

38 yaşındaki İsmet Bingöl, 2023’ün 24 Temmuz sabahı kendisinden 15 yaş küçük eşi Vesile Bingöl’ü çıplak halde, mutfaktaki doğalgaz borusuna asılı halde bulur. Eşinin boynundaki ipi, tepesinden değil de boynundan keser. Vesile Bingöl’ün kardeşi Şaban T.’ye seslenir. Şaban T. ifadesinde o günü şöyle anlatır: “İsmet bana ‘Koş Şaban’ diye bağırdı. Eve girdiğimde çocuklar ağlıyordu. Ablam yerde yatıyordu. İsmet ablama kalp masajı yapmaya çalışıyordu. Yatak odası dağınıktı, televizyonun sesi sonuna kadar açıktı. İsmet ilk eşini öldürmekten cezaevine girdi.”

HAMİLEYDİ

İsmet Bingöl’ün ilk eşi Hülya Bingöl’ü öldürme suçundan yargılandığı bilgisi Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede de var. İddianameye de giren Bakırköy 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyasında, “İsmet Bingöl tıpkı bu olaydaki gibi eşiyle tartışıyor, eşi de yine başka bir odaya geçerek intihar ediyor. Bingöl yine bu olaydaki gibi aile apartmanında, sabah buluyor ilk eşinin cansız bedenini. Ve yine tıpkı bu olaydaki gibi vefat eden ilk eş Hülya’nın intihar etmesi için somut bir neden yok” bilgisi bulunuyor.

2 KURŞUN ÇIKTI

Vesile Bingöl’ün

Yazının Devamını Oku

FETÖ ile mücadele nasıl devam edecek

22 Ekim 2024
Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a ‘kaset kumpası’, 17-25 Aralık dinlemeleri, gazeteci Hrant Dink cinayeti, futbolda şike davalarının yanı sıra 15 Temmuz darbeye teşebbüs ve Cumhurbaşkanı’na suikast girişimi başta olmak üzere 45 farklı davanın bir numaralı sanığıydı Fetullah Gülen.

Bu davaların bazıları hâlâ devam ediyor. Mesela Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu suikastı soruşturması kapsamında sanık olarak yargılandığı davanın duruşması 8 gün sonra...

Yanı sıra Türkiye’nin ABD’den 27 suçtan 7 ayrı iade talebinin de devam ettiği bir süreçte öldü FETÖ elebaşı. Ölümünün ardından “FETÖ ile mücadeleye aralıksız devam” mesajı geldi. Peki nasıl? Bundan sonraki süreçte FETÖ ile mücadele hangi alanda, nasıl devam etmeli?

SUÇ LİSTESİ KABARIK

Bunca davanın bir numaralı sanığı ne ile suçlanıyordu? Sayalım: “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme”, “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs”, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etme”, “dolandırıcılık”, “resmi belgede sahtecilik”, “sınav sorularının çalınması”, “usulsüz dinleme.”

15 Temmuz gecesi Türkiye Büyük Millet Meclisi de FETÖ’cü hainlerin hedefi olmuştu.

Elebaşı Fetullah Gülen’in yargılandığı davalar 15 Temmuz öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılıyor: Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile eski MHP’li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin görüntülerin yayınlanmasına ilişkin ‘Kaset Komplosu’ ile ‘25 Aralık soruşturması’, ‘Selam Tevhid’de kumpas’, ‘VİP dinleme’, ‘17 Aralık kumpas’, “Futbolda şike’, ‘Hrant Dink cinayeti’, ‘yasadışı dinleme’, ‘iş dünyası yapılanması’ gibi davaların bir numaralı sanığı olan Fetullah Gülen’in adı, 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce açılan ve kamuoyunda “FETÖ/PDY çatı davası” olarak bilinen dava ile darbe girişimi sonrası açılan “Akıncı Üssü” ve “15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a suikast girişimi” davalarında da en üstteydi. 2016’daki darbe girişimine ilişkin açılan 289 davanın tamamında da adı geçiyordu. Gülen’in dosyası çok sayıda davadan ayrıldı. 27 suçtan 7 ayrı iade talebinde bulunulması, kırmızı bültenle aranmasına rağmen Amerika, FETÖ elebaşını iade etmeye yanaşmadı.

Yazının Devamını Oku

Dünyayı saran yeni çılgınlık: Dubai çikolatası

21 Ekim 2024
Önceki hafta zeytinyağı başta gıda ürünlerinde yapılan tağşiş ve taklitler, gencecik 2 kadın, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in Semih Çelik tarafından vahşice katledilmesi, inceller, bir başka katil Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması en çok konuşulanlar arasındaydı.

Geçen hafta ise yeni doğan çetesinin skandalları ile sarsıldık. Ortaya çıkan her detay vicdanları sızlatıyor. Bunca karmaşanın içinde çok konuşulan bir konu daha var: Dubai çikolatası. İnanmayacaksınız ama adeta kıyamet kopuyor. Gerçeği sadece Dubai’de satılan çikolatanın ‘çakma’sı için insanlar upuzun kuyruklar oluşturuyor. Nereden çıktı? Kim buldu? Çikolata için saatlerce sıra beklemek, toplumsal ruh halinin bir yansıması olabilir mi? Sordum.

ORİJİNALİ SADECE DUBAİ’DE SATILIYOR AMA ÇAKMALARI DAHA PAHALI

Dubai çikolatası çılgınlığı Birleşik Arap Emirlikleri’nden ABD, Güney Kore’den Fransa, Avustralya’dan Singapur’a kadar dünyanın dört bir yanını sarmış durumda. Haliyle bize de sirayet etti. Nereden çıktı bu Dubai çikolatası diyenlere anlatalım. 10 yıldır Dubai’de yaşayan Mısır asıllı İngiliz, 38 yaşındaki Sarah Hamouda’nın canı hamileyken çikolata çeker ama hiçbir çikolata onu kesmez, şunu düşünür: “Keşke annemin künefesinden bir çikolata olsa...” Bu fikir 2021’de olgunlaşır, 2022’de ise Hamouda, Fix Dessert Chocolatier’i kurar, içi fıstık kremalı, tahinli- tel kadayıf dolgulu çikolatayı yaratır. “Yeni bir deneyim yaratmak istedik” diyor Hamouda CNN’e verdiği röportajda ve ekliyor “Açıkçası hiçbir aşamada bu ürünün global bir fenomene dönüşeceğini düşünmedim.”

VİRAL OLUNCA YOK SATTI

Peki nasıl oldu da Türkler dahil onlarca farklı milletten binlerce insan bir sabah uyanıp Dubai çikolatasına aş erdi derseniz de “Çok yaşa sosyal medya” derim. TikTok ünlüsü Maria Vehera’nın arabasında Dubai çikolatası yerken çektiği video yaklaşık 100 milyon izlenme almış. Haliyle insanlar da içinden yeşil bir dolgu akan ve yedikçe çıtır çıtır ses çıkan bu çikolatanın ne olduğunu merak etmiş. İlk kurulduğunda en fazla 100 adet sipariş alabilen firma, bir anda günde 500 adet üretim yaparken bulmuş kendini.

KENDİSİ TATLI FİYATI ‘TUZLU’

Yazının Devamını Oku

Prof. Naci Görür ile Malatya depreminin röntgenini çektik... Bu fay artık büyük bir afet üretmez

17 Ekim 2024
Malatya’nın Kale ilçesinde AFAD’a göre 5.9 büyüklüğünde meydana gelen depremin ardından gözler Türkiye’nin en güvendiği yer bilimcilerden, Prof. Dr. Naci Görür’e çevrildi.

Prof. Görür, böyle kritik depremler sonrasında ilk gün biraz bekler, verileri görmek ve üzerinde çalışmak için genelde gazetecilerle konuşmaz. Bu kez bir istisna yaptı ve beni kırmadı. Malatya depremi sonrası ilk röportajını bana verdi, beraber depremin röntgenini çektik. Diyor ki: “Bu deprem öyle anlatıldığı gibi Malatya Fayı değil Doğu Anadolu Fayı üzerindeydi. 2020 Elâzığ ile 2023 yılı 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri sonrası açığa çıkan enerji ile tetiklendi. Korkmayın! Sadece Bingöl-Karlıova hariç o fay üzerinde afet yaratabilecek büyüklükte bir deprem olmaz artık, ancak binanız hasarlı ya da zarar gördüyse evlere girmeyin!”

BİNGÖL-KARLIOVA’YA DİKKAT

“5.9 büyüklüğünde depremi tetikleyen Malatya mı Doğu Anadolu mu yoksa bilmediğimiz yeni bir fay mı?” soruma Prof. Dr. Naci Görür şu yanıtı veriyor: “Elâzığ ile Malatya arasından gelen oradan Maraş’a uzanan Bingöl Karlıova’dan Hatay’a kadar devam eden fay, Doğu Anadolu fayıdır. Ölü Denize uzanan kısmını da sayarsan, 600 kilometre uzunluğunda, Anadolu ve güneyde de Afrika levhası arasında kalan ‘levha sınırı fayı’ bu. 14.6 milyon yıl önce çalışmaya başlamış, evveli depremleri üretmiş, ezeli depremleri de üretecek olandır. Malatya fayı ise Malatya’nın batısındadır. Bambaşka bir fay o. 5.9 büyüklüğündeki depremin Malatya fayı ya da başka bir o fay ile alakası yoktur!”

2020’DE ELAZIĞ’DAN KIRILDI

O zaman neyle alakası var? Sosyal medya hesabından Malatya depreminin bir enerji transferi sonucu olduğunu yazdı Prof. Dr. Naci Görür. Ne demek enerji transferi? Fayı hareket ettirip, 5.9 gibi Türkiye açısından yıkım yaratabilecek büyüklükte bir enerji nasıl oldu da açığa çıktı? Diyor ki: “Doğu Anadolu fayı 2020’de Elazığ’dan kırıldı. 6.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi, ki o zaman Maraş’a dikkat edilmesi gerektiğini söylemiştim. Çünkü biliyoruz ki doğru atımlı dediğimiz bu faylar bir kez kırıldı mı enerjisini sağ ve sol olmak üzere, henüz kırılmamış olan yanlarına doğru transfer ederler. Elazığ’ın ardından 3 yıl sonra 7.7 büyüklüğünde Maraş depremlerini yaşadık. İşte bunun bir sebebi de enerji transferiydi. Enerjinin transfer edilmesi bir fayın deprem üretme zamanını öne çekebilir. Şöyle düşün; fayın bir ucu (Malatya- Maraş örneğin) yüz yıllardır enerji üretiyor, deprem olmaya hazır bir birikim var. Diğer ucu (Elâzığ) kırılınca ne oluyor, orada açığa çıkan enerji henüz kırılmayan tarafın (yani Maraş ve Malatya’nın) üzerine biniyor. Bu kadar yükü kaldıramayan fay da bırakıveriyor kendini.

Yazının Devamını Oku