Birkaç ay öncesine kadar Cumhuriyetçi Donald Trump’ın (78) Beyaz Saray’a geri döneceğine neredeyse kesin gözüyle bakılırken yaşı ve zihinsel sağlığı nedeniyle eleştirilen Demokrat Joe Biden’ın (81) yarıştan çekilmesi ve Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in (59) sahaya çıkmasıyla dengelerin değişmeye başladığı anlaşılıyor.
Tüm bunlar da başkanlık seçimlerinin kıran kırana geçeceğini gösteriyor.
BAHİSLER YÜKSELDİ
SEÇİMLER öncesinde ABD’de anketler kadar seçim sonuçlarına dair bahislerdeki eğilimler de takip ediliyor. Her ne kadar ABD’de seçim sonuçlarıyla ilgili bahis oynamak yasak olsa da İngiltere ve off-shore bahisler, salı akşamki TV düellosu sonrasında Kamala Harris’in seçilme şansının arttığına işaret ediyor.
İngiliz Betfair bahis şirketi rakamlarına göre münazaranın başında Trump’ın seçilme olasılığı yüzde 51.8, Harris’in ise yüzde 46.3 olarak görülüyordu. Münazara sonunda ise Harris’in seçilme ihtimali yüzde 50.8’e yükselirken Trump’ın şansı yüzde 48.1’e düşüyor.
TAYLOR’IN DESTEĞİ
MÜNAZARADAN birkaç dakika sonra ise kritik bir gelişme daha oluyor. Amerikalı şarkıcı Taylor Swift’in (34) Kamala Harris’e destek açıklamasıyla birlikte grafik yine Harris lehine yükseliyor.
Bu kez
Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi iktidarını deviren 2013 darbesi sonrası bozulan ilişkiler 2022 yılında Katar’daki Dünya Kupası’nda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sisi’nin el sıkışmasıyla normalleşme yoluna girmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nisan ayındaki Kahire ve Sisi’nin önceki günkü ziyareti iki ülkenin görüş ayrılıklarını azaltarak ortak çıkarlarda buluşma niyetini ortaya koyuyor.
GÖRÜŞ AYRILIKLARI
İKİ ülke en dikkat çekici görüş ayrılıklarından birini Libya’da yaşamıştı. Türkiye, Birleşmiş Milletler’in tanıdığı Trablus hükümetine destek verirken, Mısır, General Halife Hafter’in güdümünde olan Bingazi yönetiminden yana tavır almıştı. Ankara, 2019 yılında Trablus yönetimi ile deniz yetki anlaşması yaparken, Mısır, bir yıl sonra Ankara’nın kriz yaşadığı Yunanistan ile deniz yetki anlaşmasına gitmişti. Yine Katar’a İran ile yakınlaşmasından ötürü Arap ülkeleri abluka uygularken Türkiye’nin aksine Kahire de yaptırıma destek vermişti.
İŞBİRLİĞİ NİYETİ
DOĞU Akdeniz’in paylaşımı konusunda bölge ülkeleri nihai bir uzlaşmaya varamamışken İsrail’in Gazze Şeridi’nde Hamas’a açtığı, ancak sivilleri vuran savaş bölgedeki stresi daha da arttırmış durumda.
Gazze’ye komşu Mısır krizi en yakından hisseden ülkelerin başında gelirken bir yandan Libya’da süren siyasi belirsizlik öte yandan komşu Sudan’daki iç savaş, Etiyopya ile yaşanan baraj krizi Abdülfettah es Sisi hükümetini de bölgesel zorluklarla karşı karşıya bırakıyor.
Ankara’daki görüşme sonrası iki lider de başta Gazze olmak üzere bölgesel sorunlara ortak çözüm için birlikte çalışma niyetlerini beyan ettiler, ayrıca Doğu Akdeniz, Suriye, Libya, Sudan ve Afrika Boynuzu’ndaki meselelerle ilgili görüş alışverişinde bulunduklarını söylediler.
TÜRKİYE’NİN ARTAN ETKİSİ
Uluslararası toplumdan gelen ‘Savaşı Batı Şeria’ya taşıma’ uyarılarına rağmen İsrail, Filistin yönetiminin uluslararası toplumda giderek destek bulmaya başladığı bir dönemde bölgeyi yerle bir ederek gelecekteki bir Filistin devletiyle ilgili planları yok etmeye çalışıyor.
- BATI ŞERİA’DAKİ SİYASİ YAPI
1967’de İsrail, komşu Arap devletleriyle girdiği ‘Altı Gün Savaşı’nda Batı Şeria, Doğu Kudüs, Gazze Şeridi, Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ni işgal etti. 1990’lı yıllardaki Oslo anlaşmalarıyla yeni kurulan Filistin yönetimine bazı yerleşimlerde yerel yönetim hakkı tanındı. Bu o zamanlar, müzakereler sonrasında kurulacak bağımsız bir Filistin devletinin ilk adımları olarak görülse de bu asla gerçek olmadı. İsrail, 2005 ‘te Gazze Şeridi’ndeki Yahudi yerleşimlerini tamamen kapatırken, 2.9 milyon Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria’da ise yasadışı Yahudi yerleşimleri çoğaldı. Hali hazırda İsrail işgali altında Filistin yönetimi söz konusu olsa da Yahudi yerleşimcilerin sayısı 500 bini geçti.
- İSRAİLLİ YERLEŞİMCİ TERÖRÜ
Uluslararası toplumun uyarıları ve zaman zaman gündeme getirdiği yaptırımlara rağmen Yahudi yerleşimciler, buraların kutsal kitaplarda vaadedilmiş topraklar olduğunu öne sürerek giderek daha fazla Filistin toprağını gaspederek yerleşim alanlarını genişletiyorlar. Hatta silahlı Yahudi yerleşimciler, özellikle Batı Şeria kırsalında kalabalık gruplar halinde evleri basarak Filistinlileri kaçmaya zorluyor.
- SAYILARLA YERLEŞİMCİ ZULMÜ
İsrail güçlerinin, yerleşimci terörüne göz yumduğu, hatta işbirliği yaptığı iddiaları söz konusu. İsrail polisi neredeyse her gün Batı Şeria’da baskınlar düzenliyor. Filistin Sağlık Bakanlığı’nın haftaiçi yaptığı açıklamaya göre Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te İsrail güvenlik güçleri ve yerleşimciler 7 Ekim’den bu yana süren baskın ve saldırılarda enaz 150’si çocuk 650’den fazla Filistinliyi öldürdü, 5 bin 400’den fazla kişi ise yaralandı. İsrailli insan hakları grubu Btselem’e göre ekim ayından bu yana Batı Şeria kırsalında yaşayan en az 168 aile, binden fazla kişi yerleşimci terörü yüzünden evlerini terk etmek zorunda kaldı.
-
ULUSLARARASI ETKİLERİ
ÜÇ haftadır süren öğrenci eylemleri sonrasında 15 yıldır iktidarda bulunan Başbakan Şeyh Hasina Vecid istifa edip ülkeyi terk etti. Olay şimdiden tarihe ‘Z-kuşağı devrimi’ diye not düşüldü. Z-kuşağı malûm 1997 ile 2012 arasında doğan gençler için kullanılıyor. Dijital dünyanın içine doğan, ben merkezci, özgürlüklere düşkün, finansal durumu önemseyen gibi bir dizi özellik yüklenen bu gençler, işte Bangladeş’te sürdürdükleri eylemlerle sadece ülke değil, uluslararası siyasette iz düşümleri olabilecek bir değişime ön ayak oldular.
BANGLADEŞ’TE NE OLDU
GENÇ işsizliğinin çok yoğun olduğu Bangladeş’te eylemciler, Pakistan’a karşı 1971 tarihli bağımsızlık savaşına katılan ailelere kamuya personel alımında kota ayrılmasına karşı çıktılar. Çünkü bunun kurtuluş savaşının lideri olan Şeyh Mucibur Rahman’ın kızı Şeyh Hasina iktidarı tarafından destekçiler lehine kullanıldığını iddia ettiler. Mahkeme kararıyla kota düşürülse de Hasina hükümetinin, eylemleri kışkırtmakla suçladığı Cemaat-i İslami Partisi ve gençlik kollarını yasaklaması sokaktaki şiddeti daha da arttırdı. Farklı kaynaklara göre polisin şiddetle karşılık verdiği gösterilerde 400’den fazla kişi hayatını kaybetti.
HİNDİSTAN’A KAÇTI
OCAK ayında muhalefetin boykot ettiği seçimlerde dördüncü kez seçilen Şeyh Hasina, pazartesi günü istifa ederek askeri bir helikopterle komşu Hindistan’a kaçtı. Hasina için Hindistan manidar bir adres.
Çünkü Hasina’nın babası, 1976’da aile üyeleriyle birlikte askeri darbe sırasında öldürüldüğünde, Hasina yine kızkardeşi ile komşu Hindistan’a sığınmıştı.
Laik bir yönetim benimseyen Şeyh
Gazze’de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 40 bin kişinin ölümünden sorumlu İsrail’in parmak izlerini taşıyan suikastın zamanlaması birçok yönden dikkat çekiyor.
İLK SUİKAST BEYRUT’TA
İSRAİL Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun geçen hafta ABD Kongresi’nde dakikalarca ayakta alkışlandığı konuşmanın ardından İsrail-Gazze-Lübnan-İran cephesinde bir dizi vaka peş peşe yaşandı.
Cumartesi günü İsrail’in işgali altındaki Golan Tepeleri’nde Dürzi azınlığın yaşadığı Mecdel Şems köyüne füze isabet etmesi sonucu 12 çocuk hayatını kaybetti. Dürzi cemaati ‘intikam istemiyoruz’ dese de...
Salı günü Beyrut’ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür’e saldırı düzenlendi.
Şükür, ABD’nin 1983’te Beyrut’taki askeri kışlaya düzenlenen yaklaşık 300 Amerikalı ve Fransız askerin öldüğü saldırılar dolayısıyla başına 5 milyon dolarlık ödül konmuş aranan bir kişiydi.
Şükür ayrıca, Hizbullah’ın güdümlü füzelerinin geliştirilmesinde rol oynadığı bilinen, Hizbullah lideri Nasrallah’a yakın bir isimdi. İsrail Dürzi köyüne düşen füzeden Şükür’ü sorumlu tutarak suikastı teyit etti.
YEMİN TÖRENİ SONRASI
ABD tamamen kasım ayı seçimlerine odaklanmış bir seyir izlerken, uluslararası siyasette Çin’in iki arabuluculuk girişimiyle öne çıktığına tanık olduk. Soğuk Savaş sonrası dünyanın tek kutbu haline gelen ABD, kendi çıkarlarını öncelediği politikalarıyla giderek tepki toplarken Pekin’in Washington’ın boş bıraktığı alanları doldurarak karşı bir güç odağı olarak öne çıkmaya çalıştığı bir dönemden geçiyoruz.
DIŞARIDAN BAKILDIĞINDA
ABD siyaseti gerçekten kasım seçimleri öncesinde aksiyon filmlerine konu olabilecek bir kampanya süreci yaşıyor.
Seçimin favori başkan adayı Cumhuriyetçi Donald Trump (77) suikast girişiminden kılpayı kurtuluyor. 81 yaşındaki Başkan Joe Biden, zihinsel ve fiziksel sağlığı nedeniyle başkanlık yarışından çekilmeye zorlanıyor. Derken yedeklerden sahaya giren Başkan Yardımcısı Kamala Harris, bir anda Demokratların umudu olarak öne çıkıyor. Bunlar gördüğümüz bildiğimiz, bir de bilmediklerimiz var.
ÜSTÜNE NETANYAHU GELİYOR
ABD siyasetinin kendi toz duman olmuş hali yetmezmiş gibi bir de üstüne Gazze katliamcısı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geliyor. Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın davetiyle geldiği ABD Kongresi’nin ortak oturumunda çılgınlar gibi alkışlanıyor.
7 Ekim’de Hamas’ın baskını sonrasında İsrail’in başlattığı karşı saldırıda 40 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmiş olması salondakilerin umrunda değil. Netanyahu’nun konuşturulmasına karşı çıkan Demokrat Partililerin yaklaşık yarısı ve birkaç Cumhuriyetçi salonu önceden terk etmiş durumda. Washington sokaklarında yükselen İsrail karşıtı sloganlara kulak asan yok. Amerikalı vekiller, senatörler, soykırımla suçlanan Netanyahu’ya akıl almaz bir destek veriyor. Acayip bir tiyatro.
KAMALA BOYKOT ETTİ
ABD’de Başkan Joe Biden’ın (81) yaşlılığı ve soru işaretlerine neden olan akıl sağlığı nedeniyle seçimlerden çekilmesi gerektiğinin tartışıldığı bir ortamda iki kritik gelişme yaşandı.
İKİ KRİTİK GELİŞME
KASIM ayındaki başkanlık seçimlerinin favori ismi Cumhuriyet Partili eski Başkan Donald Trump (77) geçen cumartesi akşamı Pensilvanya’da mitingte konuşma yaparken silahlı saldırıya uğradı ve ölümden kılpayı kurtuldu. Cumhuriyetçi partililer ‘Tanrı korudu’ diyerek bunu ilahi bir müdahale olarak görürken Cumhuriyetçi Parti, bu kez genç senatör J.D.Vance’i Başkan Yardımcısı adayı olarak açıkladı.
MAGA’NIN YILDIZI
TÜRKÇE adı ‘Cey-Di’ diye telaffuz edilen Vance (39), Amerika’nın yoksul taşrasından Beyaz Saray kapılarına kadar uzanan zorlu hayat hikayesi, başta ‘Amerikan Hitleri’ dediği Trump’a sonradan sahip çıkması ve Trump’tan daha Trumpçı duruşuyla bir anda uluslararası siyasetin en çok konuştuğu isimlerin başında yer aldı.
Trump’ın ‘Amerika’yı Yeniden Büyük Yap’ın (Make America Great Again) kısaltması olan ‘MAGA’ düsturunun ateşli savunucusu olarak kabul edilen Vance, Biden’ın İsrail’e desteğini yeterli bulmazken Ukrayna savaşında ise şimdiki politikadan tamamen uzak ‘Ukrayna’dan bana ne’ tavrı içinde olması Avrupa’da alarm zillerinin çalmasına neden oluyor.
TRUMP NİYE ONU SEÇTİ
ŞİMDİ
Hollanda ile birlikte aşırı sağcıların hükümette olduğu Avrupa Birliği ülkesi sayısı yediye yükseldi.
Pazar günü yapılacak genel seçimlerde Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi ilk turdaki başarıyı tekrarlarsa Fransa’nın da bu ülkelerin arasına katılması bekleniyor.
Hali hazırda İtalya, Finlandiya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti’nde popülist sağcılar hükümette yer alıyor. Hafta arasında aşırı sağcı Gert Wilders’in Özgürlükler Partisi’nin ortak olduğu sağcı koalisyon Hollanda’da iş başı yaptı. Wilders şahsen kabinede yer almasa bile ülke tarihinin en sağcı hükümetini kuran dörtlü koalisyonun ortakları, göç ve sığınmacılar konusunda en sert politikaları uygulamayı vaat ediyor.
İNGİLTERE VE FRANSA
Dün İngiltere’de yapılan genel seçimlerde de aşırı sağcı Nigel Farage’ın Reform Partisi’nin birinci parti olmasa da güç kazanacağı öngörülürken esas merak konusu tabi pazar günü yapılacak Fransa genel seçimlerinin ikinci turu.
Malûm haziran ayı başında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Fransız aşırı sağcıların birinci çıkması üzerine Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron erken genel seçim kararı almıştı. 30 Haziran’da yapılan ilk turda ise Macron’un Rönesans partisi Le Pen’in Ulusal Birlik ve sol koalisyon sonrasında üçüncü parti olarak çıkmıştı.
Pazar günkü seçimler öncesinde merkez sağ ve sol, aşırı sağcı adayların seçilmesini engellemek için güç birliğine giderken 200’den fazla aday diğer adayın desteklenmesi için yarıştan geri çekildi.
MUTLAK ÇOĞUNLUK OLUR MU