Deprem bölgesinin süper kahramanları

Üreticiye destek olmanın bir zamanı yok.Üretici ve tüketici birlikte bir yaşam formu, biri olmadan diğerinin olması imkansız.

Haberin Devamı

Genelde destek olmaktan kastımız, üreticiyle doğrudan ilişki yolu bulup tüketiciye giden zinciri kısaltmak.
Üreticinin emeğinin karşılığını alabileceği bir fiyata, ürünü alanın da tasarruf etmesini sağlayacak doğrudan ilişki...
Deprem bölgelerinde yaraların tam da üretici tüketici ilişkisi üzerinden sarılmaya başlaması tesadüf değil.
Yıkılanların yerine daha kısa, daha yakın ilişkiler kurma alışkanlığı için pratik yapıyoruz bu dönemde.
Beyoğlu’ndaki küçük ama değerli kafe Vacilando, Adıyaman’da badem aldığı üreticinin dükkanı yıkıldığı için satamadığı bademlerine sahip çıkıyor, müşterilerine birer tarifle birlikte bademleri birer ikişer kilo satmaya çalışıyor.
Arsuz’da un yapmak için yetiştirdiği tatlı patatesleri, tesisi yıkıldığı için una dönüştüremeyen üretici, yesilsepetdogal adresinden 10’ar kiloluk paketler halinde satmaya başlıyor.
Tüketilmesi gereken 40 ton patates var, arkadaş grupları, alışveriş gruplarına dönüşerek ortak sipariş veriyorlar.
Şeflerin de desteğiyle patatesler filizlenmeden satılmayı başaracaklar gibi görünüyor.
Deprem bölgelerinde gönüllüler ev ev dolaşarak küçük üreticinin 100 kilo salçası, 80 litre zeytin yağı, 50 kilo sabununa kadar bu dönemde gelişen yardım ağları üzerinden, üreticinin ürününü satabilmek için canla başla uğraşıyor.
Bu dönemde süper kahramanlar olduklarını ispatlayan şefler restoranlarının mutfaklarında bu üreticilere öncelik veriyor.
Antakya’da 300 ton beyaz balkabağı elinde kalan, mecburen yıkık binanın deposunda tuttuğu kabaklarını değerlendirmeye çalışan Mehmet Ergin de şeflerin imdadına yetiştiği üreticilerden.
Sadece Ergin değil, aynı durumda elinde bol miktarda balkabağı kalan pek çok üretici var.
Araka restoranın şefi Pınar Taşdemir kabaklara sahip çıkan şeflerin başını çekiyor.
Şef arkadaşlarına yaptığı çağrı sonucu büyük miktarda sipariş sağlandı.
Aheste, Alaf, Araka, Basta, Beyti, Cibalıkapı, Cookshop, Galata, Hodan, Mahir, Nazende, Vacilando, Yanyalı Fehmi, Yeniköy Balıkçısı, bildiğim kadarıyla kabakları sahiplenen restoranlardan.
Metro market zinciri tüm şefler adına, üreticiden direkt büyük miktarda kabak satın aldı.
Metro Kağıthane, Kozyatağı, Güneşli şubelerinde bölgenin kabaklarını bulabilirsiniz.
Bazı Migros mağazalarında da...

Haberin Devamı

Antakya usulü kabak tatlısı
Metro ve Migros’ta satılan bu özel kabakları Mehmet Ergin’in orijinal tarifiyle hazırlayabilirsiniz:
Kabak tatlısı için kullanılan malzemeler:
Beyaz kabak, toz şeker, sönmemiş kireç, limon tuzu.
İlk olarak sönmemiş kireci suyla doldurun.
1 kilo kirece 20 litre su gelecek şekildi.
Kireçle suyu karıştırın, kireç suyu soğuyana kadar dinlendirin.
Beyaz kabakları isteye bağlı olarak kesin.
Kesilen kabakları kirecinden ayrılmış suya ilave edin. 24 saat bekletin.
Bekleyen kabakları kireç suyundan ayırmak için iyice yıkanması lazım, yıkandıktan sonra tencereye dizin.
Daha sonra tencerenin yarısı kadar su ilave edin.
Tencerenin altı orta ateşte pişirilir.
1 kilo kabağa 500 kilogram şeker koyulacak şekilde ilave edilir.
2 saat pişirildikten sonra ikinci şeker 1 kilo kabağa 500 kilogram şeker olacak şekilde konur.
İkinci şekeri koyunca tam ateş yapılır ve 2 saat beklenir.
O sırada şiresi hazırlanır, 1 kilo şekere yarım litre su gelecek şekilde. 25 kiloya 10 litre şire yeterli.
2 saat geçtikten sonra üzerine tabak koyulur ve ağırlık koyularak hazırlanan şire hızlıca üzerine ilave edilir.
8 saat dinlendikten sonra yemeye hazır hale gelir.
Migros’ta satılan, imece usulü toplanan Arsuz limonlarını da unutmayın.
Elea Antiocheia, Antio Farm zeytinyağlarını da tekrar hatırlatalım...

 

Yazarın Tüm Yazıları