Dakika dakika kar raporu

Koşun koşun, kar hızlandı. Yok, yine kesti! Olur mu bak, artıyor işte... Neredeyse öğlene geliyoruz, şimdilik “meteorolojik asayiş berkemal”. “Bence hiçbişey olmıcak, kar mar yok” diye yazan Demet Akalın an itibarıyla haklı çıkmış gibi. Bakalım ilerleyen saatlerde neler olacak...

Haberin Devamı

◊ EFSANE NESİL: İstanbul’a 1987’de yağan karı, küresel ısınma çocukları bilmez, hatırlamaz. O karda ilköğretimdeydim. Biz zamane öğrencileri kendimizden “15 gün tatil yapan efsane nesil” diye bahsederiz. “Benzeri hatta beteri geliyor” dediler, heyecanlandık tabii.
◊ DEMET AKALIN: Gece 1’de başlayacak diyen vardı, sabah 4’te başlayacak diyen... Neredeyse öğlene geliyoruz, şimdilik “meteorolojik asayiş berkemal”. “Bence hiçbişey olmıcak, kar mar yok” diyen Demet Akalın an itibarıyla haklı çıkmış gibi.
◊ BERMUDA KAR ÜÇGENİ: Çatılarda olsun olsun iki parmak kar var. Şehir trafiğine bakıyorum... “Bermuda Kar Üçgeni”nde bile (Geçen karda araçların mahsur kaldığı 3B: Büyükçekmece-Beylikdüzü-Başakşehir üçgeni) trafik yemyeşil.
◊ KAHRAMAN’DA KALKAN: Bizim Sütlüce’den Rumelikavağı’ndaki Balıkçı Kahraman 35 dakika gösteriyor mesela... Şu anda İstanbul’da tanıdığım tek İngiliz Hellen. Ama o da Anadolu yakasında oturuyor, gelmez ki kalkan yemeye...
◊ KARI ÜFLEYEREK YEMEK: Okulların kapatılmasını eleştiren paylaşımlar yapılıyor: Daha kar yağmadan okul mu tatil edilirmiş... Bir açıdan haklılar tabii ama 1 ay önce sütten ağzımız yandı, yetkililerin bu kez yoğurdu üfleyerek yemelerini normal karşılamak lazım.
◊ EVDEKİ ERZAK: Yanarım, yanarım eve yığdığım erzaka yanarım. Marketlerden mesajlar geldi; annem, kız kardeşim, aramayan kalmadı. Makarnalar falan durur, bir şey olmaz da şimdi kim yiyecek o kadar bayat ekmeği? Keşke gaza gelmeseydim.
◊ BARAJLARA YARASIN: Tek teselli barajlar... Doluluk oranı yüzde 83’lerde seyrediyor. Bu sene bunca yağışa rağmen, son 10 yıl ortalamasında sondan dördüncü haldeyiz. Bu yağışla altıncıya yükselme ihtimalimiz var, heyecanla İSKİ’nin sayfasını takip ediyorum.
◊ SON GÜNCELLEME: Koşun koşun, kar tekrar hızlandı. Yok, yine kesti! Olur mu bak, artıyor işte... Biz bu zevzekliklerle eğleşirken Allah odunu, doğalgazı olmayana, çeşitli ülkelerdeki Ukraynalı sığınmacılara ve sokak hayvanlarına yardım etsin. En iyisi kapının önüne biraz mama indireyim...

Haberin Devamı

Selami Şahin-İrem Derici polemiğinde asıl kabahatli kim?

Haberin Devamı

Selami Şahin, oğlu Lider Şahin’in eski sevgilisi İrem Derici’ye ihtar çekti, bir televizyon programında şarkısını okumasını engelledi, biliyorsunuz. Ne kinmiş, arkadaş...
Sorulunca da şöyle savundu kendini:
“İrem Hanım’a karşı değilim. Kim olursa olsun benimle bir mutabakat imzalamadan hiçbir şarkımı bir yerde okuyamaz.”
Dışarıdan baksanız tamamen hak, hukuk, telif meselesi. Oysa hepimiz biliyoruz ki onlarca bestesi olan Selami Şahin, bugüne kadar hiçbir eseri için başka kimseye böyle bir şey yapmadı.
Karakter olarak yapmaz da zaten.
Ama bu hikâyede asıl suçlu kim? İrem Derici tabii. Sen bunca beste, bunca şarkı arasında kalktın da...
Olaylı yaşadığın/ayrıldığın sevgilinin babasının parçasını mı buldun seslendirecek?
Hazır bambaşka, yeni bir ilişkiye başlamışken, kendini niye böyle bir pozisyona düşürdün ki?
Aynı çirkinlikler tekrar tazelendi hafızalarda. Yanında yöresinde hiç mi seveni/uyaranı yok İrem’in?

Haberin Devamı

Han-Ker bağımlıları ne halde?

Hande Erçel, eski sevgilisi Kerem Bürsin’i Twitter’da takipten çıktı, dizi mizi ne varsa bütün paylaşımları sildi.
Kerem Bürsin centilmen çocuk. Herhalde o da takipten çıkacaktır ama birkaç gün bekler anında cevap vermiş olmamak için.
Halbuki dizi aşkı ciddiye binmiş, ailelerle falan tanışılmış, birlikte Maldiv tatillerine çıkılmıştı. Vesaire... Vs...
“Sahnenin büyüsü” diye bir şey var, kabul ediyorum ama...
Neden bu aşklar hep dizi başlayınca başlar, dizi bitince biter ona aklım ermiyor.
Ya ortada böyle aşklar yok, reyting için planlanmış senaryolar söz konusu...
Ya da aşklar zaten bitmiş oluyor, dizi final yapana kadar “Sabredin, açıklamayın” diyorlar.
Ayrılık dedikodularına isyan eden, yazan-çizen herkesi linç eden “Han-Ker bağımlıları” kendilerini kullanılmış hissediyorlar mıdır acaba?

Yazarın Tüm Yazıları