Avazınız çıktığı kadar “Bize bunlar yapıldı” diye bağırmak istiyorsunuz

İkilemli soruların bu haftaki konuğu; oyuncu ve sunucu Bekir Aksoy... Aksoy’la tiyatroyu, efsane hocalarını, Yeşilçam yıldızlarını, ekranın yeni yüzlerini, ayrıca eşi Nazife Aksoy ile birlikte 3.5 yıldır verdikleri taciz mücadelesini konuştuk. Kendisinin de oynadığı oyun sırasında karısını perde arkasında taciz eden Uğur Arda Aydın 2.5 yıl ceza aldı. Aksoy, “Nazife’nin bu haklı kazanımıyla, Şehir Tiyatroları’nda ‘Ben istediğimi yaparım, bana bir şey olmaz’ algısı tamamen yıkılmıştır” diyor.

Haberin Devamı

◊ Hangi hocanızın üzerinizde daha büyük emeği vardır: Haldun Dormen mi, Yıldız Kenter mi?

- Aslında Müşfik Kenter... MSÜ konservatuvarda hocam Müşfik Kenter’di. Bana şu an olmam gereken insanı anlattı her zaman. Haldun Dormen de çok değerli, çünkü kılavuzum oldu. Doğru davranma ve mesleğe saygıyı ondan öğrendim. Yıldız Kenter’e gelince... Kocaman bir çocuk taşırdı içinde ve bir o kadar da belli etmezdi.

◊ Bir oyuncuyu hangi şehir daha çok şekillendirir: Doğup büyüdüğünüz Ankara mı, konservatuvar okuduğunuz İstanbul mu?

- Manevi olarak Ankara, maddi olarak İstanbul. Oyun gücü olarak Ankara, alternatifler olarak İstanbul...

Avazınız çıktığı kadar “Bize bunlar yapıldı” diye bağırmak istiyorsunuz

Haberin Devamı

◊ Hayatınız bir film olsa; macera mı olurdu, romantik komedi mi?

- Traji-komik olurdu herhalde. Futbolcu olmak isteyen bir polis çocuğunun oyuncu olmasının dayanılmaz ağırlığı diyelim.

◊ Eşinizle tacize karşı verdiğiniz bir mücadeleniz oldu. Tacizi ispatlamak mı zor, sistem mi yavaş işliyor?

- Süreç biraz yavaş ilerliyor ama bu, adaleti kandırmaya çalışan suçlulardan kaynaklanıyor. Yani süreç uzun, yorucu, baş etmesi zor olsa da dava bizimki gibi mutlu sonla bitince müthiş bir enerjiye dönüşüyor. Çünkü size inanan, bu süreçleri daha önce yaşamış, yaşamasa da bütün yüreğiyle hisseden birçok yolcu alıyorsunuz yanınıza, vagonlar yavaş yavaş doluyor. En doğru durakta iniyorsunuz. O durağın adı da “adalet durağı”. Nazife’nin bu haklı kazanımıyla, Şehir Tiyatroları’nda “Ben istediğimi yaparım, bana bir şey olmaz” algısı yıkılmıştır. Ama sana da veda etmek kalıyor Şehir Tiyatroları’na.

Avazınız çıktığı kadar “Bize bunlar yapıldı” diye bağırmak istiyorsunuz

◊ Olay, sizin de oynadığınız oyunda, perde arkasında yaşanmış. Sizce tacizciler bu cüreti... “Bana bir şey olmaz” duygusundan mı alıyor, “Kadının nasılsa susacağı” düşüncesinden mi?

- İki düşünce de çok hâkim. Ben aynı oyunda oynuyordum ve her şey sahne arkasında oluyor. Biz o zaman evli değildik. Enteresan olan şuydu: Oyunda görev alan 20-25 kişi de olayı normalleştirme çabası içindeydi. İçlerinde tabii ki çok düzgün insanlar da vardı. Onlar gerçekleri mahkemede gayet güzel ifade ettiler.

Haberin Devamı

NASIL BAŞROL VERDİLER?

◊ Bir ferdi taciz kurbanı olan bir ailenin psikolojisinde... İntikam duygusunu bastırmak mı zor, yaşamayı hayal ettiğiniz hayatı var etmeye çalışmak mı?

- Sadece avazınız çıktığı kadar “Bize bunlar yapıldı” diye bağırmak istiyorsunuz. Ama inanın böyle durumlarda hem kurumlar, hem şahıslar hem de yöneticilerin bazıları sağırlaşıyor. Eşim çok çabaladı, sadece bir şikâyet dilekçesinin işleme konulabilmesi için. Derdini anlatabilmek için. Bu çabaların içinde inan, intikam duygusu akla gelen en son şey oluyor. Durumu daha korkunç hale getiren şey şuydu:

Dava sürerken bu şahsa, ödüllendirmek ister gibi “tek kişilik” bir oyun verildi. Davanın ilk kararı bizim lehimize sonuçlanınca panik içerisinde o oyun kaldırıldı.

Haberin Devamı

Nerede şimdi 16 milyon İstanbullunun vergileriyle finanse edilen oyunun giderleri? Açıklasınlar bakalım, bu şahıs “cinsel saldırı” suçuyla yargılanırken kaç maaş almış, ne kadar para harcanmış?

Benim eşim evde oturtulurken bu şahsa nasıl başrol verilmiş? Şehir Tiyatroları nihayet bu suçluyu işten çıkarma lütfunda bulundu. 

HAYAT BİLGİSİ

Defolu insanlar daha potansiyelli

Pozitif ama sıkıcı insanlar mı, negatif ama ilginç insanlar mı?

- Ben defolu insanların daha potansiyelli olduğunu düşünürüm. Bak kötü insan demiyorum, defolu diyorum. Çok derinlerde muhakkak bir sürprizi vardır o insanın. Yani tercihim, negatif ama ilginç.

Hangisinin aklını okuyabilmek isterdiniz: Sevgilinizin mi, en büyük düşmanınızın mı?

Haberin Devamı

- İkisinin de istemem. İnsanı geliştiren şey bilinmezlik bence, sürpriz kalmalı düşünceler. Ama düşmanımın da benim aklımı okumasını istemezdim. Çünkü sana kötülük yapan birinden daha akıllı olmak zorundasın ki baş edebilesin.

Para saadet getirir mi, getirmez mi?

- Saadet satın alınabilir bir şey değil. Para bir tuzaktır. İçine düşersen seni tutsak eder. Dışında kalırsan seni davet eder. Davete uyarsan çok paran olur ama çok da sorunun olur. Huzur önemli, gerisi teferruat.

Mantık mı, içgüdü mü?

- Mantık ve içgüdü farklı gibi görünse de karar anında çok denk yürür ikisi de. O yüzden bu sorunun cevabı “mangüdü” bence.

ÖZEL MESELELER

Eşime sağlam bir omuz olayım yeter

Haberin Devamı

Hangisinin daha çok ekmeğini yemişsinizdir: Geniş omuzların mı, tok ses tonunun mu?

- Artık ekmek yemeği bıraktım. Çünkü kilo aldırıyor. (Gülüyor) Bu hayatta eşimin başını yaslayabileceği sağlam bir omuz olayım, ona huzur verecek bir ses... Başka bir şey değil.

Bir yemek olsanız: Tatlı mı, tuzlu mu?

- Tatlı. Ama iç baymayan bir tatlı tabii ki...

Aşkta alıcı kuş musunuz, çantada keklik mi?

- Bak vallahi bilemedim şimdi. (Gülüyor)

Eski bir hatıranın yâdına hangisi daha güzel eşlik eder: Sezen mi, Ajda mı?

- KPSS’de böyle zor sorular yok! Bu sorunun cevabını vereni ben işe alırım zaten. İkisi de arka arkaya çalsa tadından yenmez.

Aşkın karşıtı: Nefret mi, kayıtsızlık mı?

- Tabii ki nefret. Aşk ve nefret eski kapı kilitleri gibidir. Görkemli, paslı, zorlayıcı ve asla açılıp açılamayacağından emin olamadığın...

Affetmek mi, unutmak mı?

- Unutmak, barışmak değildir yok saymaya çalışmaktır. Affetmekse barışmaktır. Ama karşı tarafla değil, kendinle barışmak. O yüzden affetmeyi tercih ederim.

KÜÇÜK KEYİFLER

Yaptığı mezeleri bir görsen...

İmkân olsa hangisini seçerdiniz: Tüm müzik aletlerini çalabilmek mi, tüm sporları yapabilmek mi?

- 30 yaşıma kadar bütün sporları yapabilmek derdim. Şu an bütün müzik aletlerini çalabilmek.

Bodrum-Gümüşlük mü, Çeşme-Alaçatı mı?

- Bodrum ama Türkbükü çünkü yazları oradayım.

Çaycı mısınız, kahveci mi?

- Aslında çaycıydım. Şu an kahveciyim.

Hangi üçlü sizinki: Rakı-balık-Ayvalık mı, kebap-şalgam-Adana mı?

- Rakı-balık-Ayvalık ama... Bak şimdi bunu söylerken de canım Adana kebap çekti!

Birinden vazgeçmek zorunda kalsaydınız... Kırmızı et mi, deniz mahsulleri mi?

- Kırmızı et. Çok etçi değilim zaten, ben mezeciyim. Eşimin yaptığı mezeleri bir görsen sen de öyle olursun Savaş... (Gülüyor)

Tavla mı, satranç mı?

- Tercihim, her yerde rahat rahat oynayabileceğin ve kahramanlık taslayabileceğin tavla... Erkeğiz, ilkel rekabetin başrolü olmak bizim görevimiz.

Kedi mi, köpek mi?

- Köpekçiyim. Ama Nişantaşı’nda köpek dolaştırırken onlara kakalarını yaptırıp yerden toplamayan ve küçük oğlumun ona basıp kaymasına neden olan hayvanseverleri eve alıp eğitmek isterim...

POPÜLER ŞEYLER

Fatma Girik’in mavi ateşler saçan gözlerine âşıktım

Nâzım Hikmet mi, Orhan Veli mi?

- Müşfik Kenter’in sesiyle Orhan Veli, Genco yorumuyla Nâzım Hikmet.

Türkiye’de rock’ın kralı... Cem Karaca mı, Barış Manço mu?

- Rock deyince Cem Karaca. Barış Manço’nun yelpazesi çok daha geniş.

Arabeskten: Müslüm Baba mı, İbrahim Tatlıses mi?

- Müslüm Baba! O ne tevazudur öyle ve ne büyük bir yorumcuydu.

Hangisine daha çok gülersiniz: Cem Yılmaz mı, Ata Demirer mi?

- İkisi de çok büyük yetenek ama ben Gazanfer Özcan’a gülerim... Ya da Münir Özkul’a... Ya da Şener Şen’e...

Zeki Alasya mı, Metin Akpınar mı?

- Altın dolu çuval hangisindeyse o! 

Yeşilçam’dan: Türkan Şoray mı, Filiz Akın mı?

- Muhteşemler, hep var olsunlar inşallah. Ama benimki Fatma Girik. Âşıktım ona, kocaman, mavi ateşler saçan gözlerine...

Avazınız çıktığı kadar “Bize bunlar yapıldı” diye bağırmak istiyorsunuz

Tarık Akan mı, Ediz Hun mu?

- Tarık Akan gülümsemesi, Ediz Hun karizması!

Şimdikilerden... Kıvanç Tatlıtuğ mu, Burak Özçivit mi?

- Kıvanç’ı çok severim ve daha başarılı buluyorum. Ama bunu Burak ile kıyaslamak için söylemiyorum. Bence o jenerasyonun gelişime en açık oyuncusu Kıvanç.

Beren Saat mi, Serenay Sarıkaya mı?

- Beren harika projelere imza attı ama Serenay tiyatro ve sahne deneyimini de farklı yapıyor.

HİÇ DÜŞÜNMEDEN HIZLI HIZLI...

Bir daha asla sosyal medya kullanmamak mı; bir daha asla film izlememek mi?

- Sosyal.

Güneş mi, ay mı?

- Güneş.

Peki gün doğumu mu, gün batımı mı?

- Gün doğumu.

Deniz-kum-güneş mi, orman-ağaç-temiz hava mı?

- Deniz-kum.

Sofrada hangisine tahammül daha zordur: Obura mı, gevezeye mi?

- Gevezeeeee!

GÜNDELİK HALLER

Galiba ben de horluyorum

Bir şeyi gece planlamak mı, sabah planlamak mı?

- Benimki şöyle: Gece planlayıp uyku kaçırmak... (Gülüyor)

Evinize yatılı misafir geldi, horlamasından uyunmuyor. Uyandırır mısınız, uykusuz mu kalırsınız?

- Allah’ım ne olur bizim eve gelmesin, en tahammül edemediğim şey. Ama sorun şu ki; galiba ben de horluyorum.

Asla hatırlamadığınız biri size çok samimi davranıyor. Yekten hatırlamadığınızı mı söylersiniz, dolambaçlı sorularla kim olduğunu mu anlamaya çalışırsınız?

- Onu sanki çok iyi tanıyormuşum gibi konuşup, sorular sorup anlamaya çalışıyorum. Sonra “Abi bir resim çektirebilir miyiz” lafıyla kendine gelen kişi benim. Bu hiç şaşmaz. Galiba kırmamak için kırılmak buna deniyor.

Az tanıdığınız birine... Telefon açmak mı, mesaj atmak mı?

- Mesaj tabii ki.

Patronun mangal partisinde köfteleri beğenmediniz. Tabakta bırakmak mı, çaktırmadan köpeğe vermek mi?

- Eskiden utanıp yerdim, sonra köpek aramaya başladım, şimdi tabağımdakini çaktırmadan başkasına servis ediyorum büyük bir iyilik yaparmış edasıyla...

Uçakta/otobüste ha bire omzunuzda uyuyan bir teyze var… İnce ince ittirir misiniz, hostese mi şikâyet edersiniz?

- Hostesi yerime oturtup servis yapmayı tercih ederim. Yazık kadıncağız en azından uyanınca utanmasın.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları