Göçü fırsata çevirelim

İstanbul’dan İzmir’e doğru olan göçün doğru yönetilmesi halinde bunun fırsata çevrilebileceğini savunan Şener Bayyurt, “Göçü doğru yönetemezsek kriz kapıda” dedi.

Haberin Devamı

 

DÜNE kadar emeklilik projelerinde yaşanacak kentler listesinin en başında yer alan İzmir, artık hem şirketlerin merkezini taşıdığı, hem de nitelikli göç alan bir yapıyla konuşmanın ötesine geçmiş durumda. Nüfusu her geçen gün artan İzmir’e 2017’de göç edenlerin yüzde 44’ü yüksekokul mezunu. İzmir, 18 bin 506 kişiyle en fazla göçü ise İstanbul’dan aldı. Yine 2017’de dünyanın 150 metropolü arasında yüzde 18.5’lik konut değer artışıyla 2’nci sırada yer buldu. Her geçen gün yükselen bir trendle gayrimenkulde de hareketli günler yaşayan İzmir’in sağlıklı bir yapıda büyümesi için tüm kapılar kentsel dönüşüme çıkıyor. Tabii gelen göçü iyi yönetmek şart. Management Plus da bu bakış açısından yola çıkarak geçen hafta ‘Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi’nin 11’incisini İzmir’de gerçekleştirdi. Benim de konuşmacı olduğum zirvenin son oturumunda İzmir Geliştirme Vakfı (İGV) Başkanı Şener Bayyurt, göçle ilgili çok önemli paylaşımlarda bulundu.

Haberin Devamı

Göçü fırsata çevirelim

Bu kez kaynak İstanbul

Son dönemde İzmir’e olan göç akınının eskilerden çok farklı olduğuna dikkat çeken Bayyurt, geçmişteki göçün taşradan büyük kentlere olduğunu söyleyerek, “Taşra göçü çaresizlik sonucu oluştu. Gelenlerin maddi imkanları kısıtlıydı. Köprüleri yakarak, sırtlarında yataklarıyla geliyordu. İzmir’den tekrar memleketine geri dönmeleri mümkün değildi. Burada fedakarlığa hazırdılar. Bu kitlenin hayat pahalılığına karşı duyarlılığı vardı ve iş, eğitim, barınma temel konularıydı. Göçle birlikte bu temel konulara yönelik talep hızla arttı, konut ihtiyacı giderek yükseldi ve bu durum da rant sağlamak isteyen tarafların iştahını kabarttı. Sürecin yönetilememesi nedeniyle de kentte sosyal, kültürel, fiziki hasarlar oluştu. Gelinen noktada kentsel dönüşüm bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak ortaya çıktı. Bu süreçte İzmir ikinci göç dalgasıyla karşı karşıya” diyerek bu göçün de İstanbul kaynaklı olduğunu paylaştı.

Özel çözümler gerekiyor

Haberin Devamı

İzmir’in göçün etkilerinden olumlu yönde etkilenmesi için hazırlık yapması gerektiğini ve göçü fırsata çevirmesi gerektiğini söyleyen Şener Bayyurt, “Göç tüm bu bilgiler ışığında hem fırsat, hem tehdit. Göçün çok iyi yönetilmesi lazım. Her gelen misafire ihtiyacımız var. Onların sosyal, kültürel, fiziksel farklılıklarıyla ilgili çözümler yaratmalıyız. Bu iş, merkezi yönetimle çözülmez. Çünkü her göç kentten kente, coğrafyadan coğrafyaya farklı özellikler sergiliyor. İzmir’in bu konuda özel çözümler üretmesi gerekiyor. Biz göçü yönetirken proaktif olmalıyız. Gelecek planlarını hazırlamamız gerekiyor. Hem göçenin, hem İzmirlinin beklentilerini karşılamamız gerekiyor. Çatışmayı engellememiz gerekiyor. Kentleri tasarlarken insanların neler isteyeceklerini dikkate alarak bir daha kentsel dönüşüme ihtiyaç olmasın diye farklı tasarımlar yaratmalıyız” dedi.

Haberin Devamı


DÖNÜŞÜME KENT
ORTAKLIĞI MODELİ
ZİRVEDE, Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan da kentsel dönüşümün ‘kent ortaklığı’ ile gerçekleştirilebileceği görüşünü paylaştı. Kent ortaklığını ‘insanların güç ve kader birliği yapması’ olarak tanımlayan Aslan, “Kentsel dönüşümde bu ortaklığın asıl adı ise kooperatifleşme. Kooperatifler bencilliği, yani egoizmi önler. Kendi çıkarlarını hesaba katmadan başkaları lehine karşılıklı olarak çaba harcanmasına hizmet eder. Kooperatifler iyi organize edildiğinde ve denetlendiğinde insani ve ahlaki kuruluşlar. İsrafı önler, maliyeti düşürür, tasarrufu artırır ve kazancı yükseltir. Vatandaşlar geleceklerine bizzat karar verir. O yüzden kentsel dönüşümde mutlaka kent ortaklığı oluşturulmalı” görüşünü paylaştı.

Haberin Devamı

Göçü fırsata çevirelim


ÜÇ ÖNEMLİ ODAK
MANAGEMENT Plus Genel Müdürü Haldun Ersen, zirvenin sonuç bildirgesi ve manifestosu hakkında şu bilgiyi paylaştı: “Üç önemli odak var. Birincisi, stratejik vizyon olarak tanımlanan, dönüşümün parsel ya da proje bazında değil, daha geniş bir vizyonla yapılması. İkincisi, stratejik kentsel planlama. Sürecin bir kentsel vizyon kurgusu temelinde yürütülmesi gerekiyor. Üçüncü odak ise stratejik kentsel tasarım. Tasarım ilkelerinin, tasarımdan etkilenecek insanlarla belirlenmesi esas. Bunun için, tartışmaların yapılabileceği platformlar oluşturulmalı ve katılımlar sağlanmalı. Bu aşamalar sonucunda elde edilen analizlerle beraber, İzmir’de nerelerin dönüşüm, nerelerin gelişim alanı olduğu, yaşayan insanların ne ölçüde etkileneceği konusunda bilimsel kararlar alınabilir. Hedefimiz, dünyadaki kentsel tasarım ilkeleri ile uygulanmış başarılı kentsel dönüşüm projelerini ve bu alandaki gelişmeleri özümseyen, parsel bazında değil, kentsel ölçekte ele alınmış, yaşayan sosyal yapıyı da önemseyen, akıllı ve sürdürülebilir kentler planlamak.”

***

Haberin Devamı

İkinci
Alsancak

Megapol İzmir’le meslek hayatının en büyük projesinin yaptığını söyleyen Megapol Grup Yönetim Kurulu Başkanı Selim Gökdemir, “Burada ikinci Alsancak yükseliyor” dedi.

Göçü fırsata çevirelim

MEGAPOL Group, İzmir Halkapınar’da hayata geçirdiği Çarşı Kule’nin ardından yine aynı bölgede 3 kule ve 330 metre uzunluğunda caddeden oluşan Megapol İzmir’e başladı. Proje; konut, iş, kültür, sanat, spor, eğlence ve alışverişi bir arada sunan karma yapısıyla dikkat çekiyor. 3 kulede bine yakın bağımsız bölümün olduğu projenin 32 ayda tamamlanması hedefleniyor. Megapol Grup Yönetim Kurulu Başkanı Selim Gökdemir, Yeni Kent Merkezi’nin Konak kısmında kalan Halkapınar’da yeni bir projenin inşaatına başladıklarını belirterek, şu bilgileri verdi:

Bina dışında hayat

“Halkapınar’da ilk Megapol Çarşı Kule’yi yaptık. 1-2 ay içinde hizmete açacağız. Şimdi yine aynı bölgede Megapol İzmir’e başladık. Megapol İzmir, benim meslek hayatındaki en büyük proje. 200 bin metrekarelik inşaat alanı var. Ciddi bir büyüklük. Alsancak’ta ortalama bir bina 2 bin metrekareyi geçmez. Kendi kendine yetebilen tek proje. İzmir’de üzerine başka proje yok. Birçok meslektaşımız güzel bina yapıyor ama binanın dışında hayat bitiyor. Burada çevreyi de yapmış oluyoruz.”

Avrupai cadde

“Megapol İzmir’in kalbi alışveriş caddesi” diyen Gökdemir, “330 metre uzunluğuna tam projenin ortasında bir caddemiz var. Cadde üzerinde 49 mağaza bulunuyor. Hedefimiz Avrupa’daki bir alışveriş caddesi kalitesini buraya getirebilmek. 867 koltuklu büyük bir tiyatro salonu yaptık. 6 sinema salonu, sergi salonumuz var. Spor merkezleri olacak ve yeni formatları getireceğiz. Hollanda’da kadınlar için cazip yakın dövüş sanatlarını getiriyoruz. Dünyada küresel ve ulusal markaları, kafe ve restoranları getirme planımız var. Yabancı olacak, yerel lezzet markalarına da yer vereceğiz. Caddede tekstil de olacak. Hem çevreye, hem İzmir’e günlük hayatını burada rahatlıkla yaşayabilecekleri, keyif alacakları bir cadde yapacağız. Açık ve net buraya ikinci Alsancak kuruluyor” dedi.


33 AYDA TAMAM
İNŞAATIN 4 ay önce başladığı bilgisini veren Selim Gökdemir, “Projeyi 30 Aralık 2020’de, yani 32 ay sonra tamamlamayı hedefliyoruz. Megapol olarak kaliteye çok dikkat ediyoruz. Yüksek yapıda, İzmir’deki deprem riskini dikkate alarak geniş kesitli binalar yapıyoruz. Kat genişliği bin 500 metrekare. Sadece yüksek yapmak için yüksek yapmıyoruz. Bir kulemizi bitirdik, diğer üç kuleyi de bitirdiğimiz zaman dört kule bu bölgeyi bir anda değiştirecek ve yeni çekim merkezi olacak. Fiyatlar konusunda da iddialıyız. Bu kategorideki en uygun fiyatla çıkıyoruz. Söz verdiğimiz eserimizi zamanında yerine getirmek istiyoruz. İşletme masrafları çok uygun çünkü biz yaptığımız binaları kendimiz yönetiyoruz. Projelerimiz yatırımcılara, müşterilere para kazandırıyor” diyerek, taban fiyatla başladıklarını paylaştı.


HEM OFİS, HEM EV
İKİSİ 25, diğeri 37 kat üç kuleden oluşan Megapol İzmir’le ilgili Selim Gökdemir, şu bilgileri paylaştı: “Premium Kule’de sakinlerin ikram ve hizmet alacakları 24 ve 25’inci katımız var. Farklı büyüklükte suit, ofis ve konut hepsi burada. Home Ofis Kulesi hem ev, hem işyeri olacak. Dijitalleşme ile birlikte artık birçok kişi uzmanlaşıyor. İşyerine gitmiyor, evden çalışıyor. Hem evi, hem işi bir arada birleştiren aynı kulede yaşayabilecek ve çalışabileceksiniz. Üçüncü kule ise rezidans kulemiz. Burası oturma amaçlı. Yüksek binada oturmak yerine yere yakın olmayı tercih edenler için de yatay rezidans dediğimiz 3-4 katlı binalar var. Cadde evleri var. 2+1, 3+1 evlerimiz var. Büyük binada değil de sakin yerde oturmak isteyenler var. Üç kulemizde toplamda bine yakın bağımsız bölüm mevcut.”

Genetik değişiyor mu

“İZMİR’de nispeten kolektif yaşam içinde yaşıyoruz” diyen Şener Bayyurt, “Mahalle hayatımız hala var. İstanbul’da ise kalabalıkta yalnız ve bireysel bir yaşam söz konusu. Eğer göç edenler şehirle kültür çatışması yaşarsa kentin de genetiği değişmeye başlıyor, bu çatışmaların işaretlerini de her gün duyuyoruz. ‘Geldiler, fiyatlar yükseldi, lokantalarda bile farklı davranıyorlar’ gibi serzenişler başladı” diyor.

Yazarın Tüm Yazıları