Vergi tartışması: Türkler alttan mı almalı

ÖNCE teşekkürler İsmet Berkan...

Haberin Devamı

Bir konuyu, bir fikri, küfretmeden de güzel güzel tartışabileceğimizi herkese gösterdin.

Konumuz neydi:

“Kürtlere pozitif ayrımcılık yapılsın mı”; “Yani ‘Amerika’da zencilere’ tanınan imtiyazlar sağlansın mı”; “Kürt illeri vergi versin mi vermesin mi”ydi.

Akşam gazetesinde Burcu Bulut’un, yazar Orhan Miroğlu ile yaptığı mülakatla başlayan öneri, benim yazımla büyük bir tartışmayı başlattı.
Bence çok da iyi oldu. Çünkü, hepimiz, eteğimizdeki psikolojik taşları dökmeliyiz ki, anlaşalım.
Bugün size bu tartışmayı özetleyip, her konudaki fikrimi yazacağım.
Hadi kızmadan, sakin sakin okuyalım.

YOZGATLILARIN DURUMU SOLCULARIN MESELESİ

İsmet Berkan

Ben “Üniversitede Kürt gencine kontenjan verilsin diyorsun, peki Yozgatlı gariban gencin durum ne olacak” diye sordum.
Berkan, “Yozgatlı gariban birey dün de vardı bugün de, yarın da var olacak. Siyaset o bireyler için yapılması gereken bir şey. Özellikle eşitlik konusuna önem vermesi gereken sol siyaset” diyor.
Anladığım kadarı ile mealen şunu söylüyor:
Gariban Kürt’ün sorunu Türklerin, Yozgatlı gariban Türk’ün sorunu da solcuların halletmesi gereken bir şey.

BEN DE DİYORUM Kİ: “Sevgili İsmet, böyle bir görev bölümünü hayatımda ilk defa işitiyorum.”
Bunların hepsinin bütün Türkiye’nin sorunu olması gerekmez mi?

Haberin Devamı

NE VERGİSİ ELEKTRİĞİ BİLE ‘BELEŞ’ KULLANIYOR

Fatih Altaylı

Haber Türk gazetesinden tartışmaya katılan Fatih Altaylı bu tartışmanın “başından sonuna komedi” olduğunu söylüyor ama olaya benden de daha sert biçimde dalıyor.
“Bölgede en kabadayı işadamının verdiği vergi, ortalama ücretli bir işçinin vergisinden çok fazla değil... Bırakın vergiyi, (elektrik beleş) elektrik parası ödemeyenlerin cenneti.”
Altaylı “imtiyaz”
konusunda da benimkine yakın bir düşünceyi dile getiriyor:
“Yıllarca sen bana üstünlük tasladın, şimdi sıra bende demeye kimsenin hakkı yok.”

BEN DE DİYORUM Kİ: Burada anahtar kelime “vergi”dir. Demokrasi ve yönetim tarihinde bize okutulan en temel gerçeklerden biri şudur: Bir ülkede temel vatandaşlık görevlerinden biri vergi vermektir. “O bölgeye yatırım istemek başka bir şeydir, vergi vermesin demek bambaşka bir şey.”

Haberin Devamı

Tek devlet olacaksa, bütün sınırları içinde vergi alma hakkı olacaktır.

‘ZENCİLERE’ POZİTİF AYRIMCILIK SORUNU ÇÖZMEDİ

Serdar Turgut

HaberTürk’teki yazısından:

“ABD’de zencilere pozitif ayrımcılık toplumdaki ırk bazındaki bölünmüşlüğü azaltmadı, tersine arttırdı ve en önemlisi de beyaz insanlar arasında zencilere karşı duyulan kin ve tepkinin artmasına, içselleştirilmesine ve derinleşmesine yol açtı.”
Bir adım daha ileri giderek şunu söylüyor: “Zenci-beyaz arasındaki düşmanlıklar görünür olmaktan çıkarılmış ama daha da kötüsü sessizleştirilmiştir.”
Yani... Yani bölünmüşlük sorunu çözülmemiştir.

BEN DE DİYORUM Kİ: Benzer düşünüyorum, ama daha farklı ifade ediyorum.

Haberin Devamı

TÜRK SORUNU KENDİLİĞİNDEN KABARMIYOR KABARTILIYOR

Nuray Mert:

Pazar günkü Milliyet’teki yazısından aktarıyorum:
“Bence ‘Türk sorunu’ kendiliğinden giderek kabarmıyor, kabartılıyor. Nitekim Özkök bu sorunu, Kürtlerin muhtemel taleplerinin veya birtakım önerilerinin önünü kesmek üzere gündeme getirmiş.”
“Türk sorununu kabartmamak sorumluluğunun artık Kürtlerden çok, Kürt olmayanlara düştüğünü hatırlatmak istiyorum.”

BEN DE DİYORUM Kİ: Acaba ben bugüne kadar Kürtlerin hangi hak taleplerinin önünü kesmek için bir şey yazmışım? Yani, “Gerekirse ayrı da yaşanabilir” diyebilen, “Gerekirse Öcalan’la konuşun” diye ilk yazılardan birini yazan, “demokratik özerklik” kavramına karşı tek satır yazmayan ben mi?
Sevgili Nuray , “vergi vermek” gibi temel bir vatandaşlık kavramından söz ediyorum.
İKİ: Türkiye’de “eşitlik” esasına göre kurulmuş bir “birlikte yaşama” modeli arıyorsak, Türklere niye maddi ve manevi daha fazla yük, daha fazla eziyet yükleyeceğiz?
Dünyanın bu coğrafyasında Türkler de epey bedel ödedi, epey eziyet çekti.
ÜÇ: “Kürt sorunundan” söz etmek, niye bu sorunu “kabartmak” oluyor? Ülkenin her bir yanında her gün birtakım olaylar meydana geliyor ve MHP dahil, hepimiz bunları mümkün olduğunca küçültmeye, abartmamaya çalışıyorsak, daha fazla ne ekstra sorumluluklar yüklenmemiz gerekiyor?
Bir de başımızı kuma gömüp, bu sorunu teşhis dahi etmemeli miyiz? Sence doğru bir şey mi olur?

Haberin Devamı

ÖZKÖK KÜRT SORUNUNU DEĞİL STRAUSS KAHN OLAYINI YAZSIN

Mehmet Barlas

Akşam gazetesine verdiği mülakattan aktarıyorum:
“Kürt sorununda görüş aradığım zaman Hasan Cemal’e ya da Ceniz Çandar’a başvururum. Bence o (Özkök) eski IMF Başkanı Straus-Kahn’ın New York’taki ilişkilerini incelese daha doğru yapar.”

BEN DE DİYORUM Kİ:
Haklı, Strauss-Kahn’ın ilişkilerini de incelemeye devam edeceğim. Çünkü, orada hukukun günümüzde geldiği yerin ne olduğunu gösteren ve hepimizce tartışılması gereken çok ciddi bir örnek olay var.
Kürt meselesini sadece Hasan Cemal ve Cengiz Çandar okuyarak anlayabileceği ve çözebileceği kanaatindeyse, burası özgür bir ülke, herkes kendi referansını kendi tayin edebilir.
Benim bu ülkedeki referanslarım, onunkinden çok daha yaygın ve toplumun tamamını kapsayan genişlikte.

ARA SONUÇLAR

Haberin Devamı

“E la nave va...”
Ve gemi gidiyor...
Türk toplumu tarihinin belki de bu en büyük sorununu daha gerçekçi bir temelde tartışmaya başlıyor...

NOT: Bana ayrılan yeri fazlasıyla kullandığım için tartışmaya katılan öteki kişilerin görüşlerini aktaramıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları