Fatih Altaylı: Hükümet gösteriyor ama...

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Piyasaları dedikoduyla ve spekülasyonla rahatlatmak Türkiye'ye özgü bir tavır olsa gerek.

Ancak dedikodu ve spekülasyon asılsız çıkınca piyasaların çökmesine de şaşırmamak gerekiyor.

Hükümet kurulduğu günden bu yana vergi yasasının değiştirileceği yolunda bir spekülasyon var.

Bizzat bakanlar ve hatta Başbakan'ın kendisi bunu körüklüyorlar.

Kabine üyelerinin her konuşmasında, ‘‘Vergide piyasaları rahatlatacak önlemler alınıyor’’ cümlesi yer alıyor.

Ancak aradan haftalar geçiyor vergi yasasında tek bir değişiklik yapılmıyor.

Yapılsın demiyorum.

Ancak yapacağız deyip yapmamak piyasaları gereksiz bir beklentiye sürüklüyor.

Kimse mevcut duruma göre plan yapmıyor, olası değişiklikleri öngörüp ona göre planlar hazırlamakla oyalanıyor.

Bunun Türkiye'ye sağladığı tek şey vakit kaybı.

Kimse bir şey yapmıyor. Herkes bekliyor. Çünkü hükümet yasa değişecek diyor.

Ama bir türlü değişmiyor.

Değişmesi söz konusu olan maddeler belli.

İş dünyasının talepleri belli.

Ama kılını kıpırdatan yok.

Tekrarlıyorum. Yasa değişsin demiyorum.

Ama değişecek değişecek deyip değiştirmemek ayıp.

Hükümet çalışanların ırzına geçme yasasında gösterdiği kararlılığı, vergi yasasında niye gösteremiyor anlamıyorum.

İktidarda cimri, muhalefette bonkör

Yüzde 12 oy alınca bayağı adam olmuş. Demek ki, tam olarak kendine gelmesi için Meclis dışında kalması gerekiyor.

Söz ettiğimiz kişi Tansu Çiller.

Türkiye'ye yüzde 150 enflasyonu yaşattığı dönemlerde işçiye, memura yüzde 0 zamdan söz eden, işçiyi ve memuru ‘‘Asalaklar’’ diye tanımlayan Çiller şimdi işçi memur dostu oldu.

Hükümetin işçiye yüzde yirmi zam yapmasına kızmış Çiller.

‘‘Çalışanın hakkı en az yüzde 70’’ diyor.

Cesur yürek'e helal olsun...

İyi de hükümetteyken yüzde 0 zamdan söz edene, şimdi nasıl inanalım, nasıl güvenelim.

Yarın hükümet olunca yine yüzde 0 demeyeceğinin garantisi var mı?

Eski Genel Müdür'e sorular

Bir okurum, eski SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sabah'taki köşe yazısına takılmış.

Kılıçdaroğlu yazısında kayıtdışı çalışan işyerlerini anlatmış.

Okurum da Kılıçdaroğlu'na soruyor:

‘‘Kayıtdışı çalışan işyerleri ortalama olarak 3 ay önce işçi çalıştırmaya başlamış olsalar ve her biri ortalama 2 işçi çalıştırıyor olsa, bu işyerlerinin her birine toplam 11 asgari ücret tutarında ceza vermiş olmak gerekir.

Bahsettiğiniz 1994 yılından bu yana bu cezalar uygulanmış olsa toplam 48 katrilyon liralık cezanın kesilip SSK kaynaklarına eklenmiş olması gerekirdi.

Genel Müdürlüğünüz döneminde SSK ne kadar ceza kesti? Ne kadarı aftan yararlandı? Bu cezaların ne kadarı tahsil edildi? Ne kadarı için icra takibi yapıldı? Ve bu paralar bankaya koyulsaydı faiziyle beraber bugün kaç liraya ulaşırdı?’’

Okurum bunları eski genel müdüre soruyor.

Ve bir soru da ben ekliyorum.

Eğer bu işler yapılmış olsaydı, bugün SSK'nın bir sorunu olur muydu?

İran pirince giderken, bulgurdan olacak

İRAN Türkiye ile ilişkileri tırmandırıyor. Aslında İran'ın iç gerilimi giderek tırmanıyor. Hafta sonu Antalya'daydım.

Kaldığım otelin genç, pırıl pırıl genel müdürüyle yemek yiyor, bir yandan da turizmin sıkıntılarını konuşuyoruz.

Yanımızdaki masada neşeli bir grup var.

Dansözle göbek atıyorlar. Türkçe şarkılara eşlik etmeye çalışıyorlar.

Grubu gündüz plajda da gördüğümü hatırlıyorum.

Kadınlı erkekli mayolarını çekmişler deniz kenarında güneşleniyorlardı.

Türk gibi görünmekle beraber Türk değiller.

Ama bu coğrafyadan oldukları belli.

Hemen yan taraftaki İngiliz grupla karşılıkla kadeh kaldırıyorlar..

Otel müdürüne soruyorum, ‘‘Nereden bunlar. İsrailli mi?’’

Gülüyor.

‘‘Hayır’’ diyor, ‘‘İranlı’’.

‘‘Türkiye'de veya Avrupa'da yaşayan İranlılar mı?’’ diye soruyorum.

Müdür ‘‘Hayır’’ diyor. ‘‘Tahran'da yaşayan İranlılar. Haftalık turlarla geliyorlar. Burada böyleler, İran'a dönerken çarşafları giyiyorlar.’’

Her hafta bir uçak dolusu İranlı eğlenmeye ve insanca yaşamaya geliyor.

Gördüğüm manzara gösteriyor ki, İran Türkiye'ye rejim ihraç edemeyecek. Tam aksine Türkiye'den rejim ithal ediyor.

Yeter ki, biz rejimimizi sıkı tutalım.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Yanımızda çalışan insanları tebamız olarak görmediğimiz zaman.



Yazarın Tüm Yazıları