Dağcının ölümü

Chantal Mauduit, Himalayaların en yüksek zirvelerinin birinde çadırında ölü bulundu. Çadırı, 8172 metrelik zirvenin 6500. metresindeydi. 34 yaşındaki genç kadının zirveye ulaşmasına sadece 1672 metre kalmıştı. Ölmeseydi, Dhaulagiri Dağı, 8000 metrenin üzerinde fethedeceği yedinci zirve olacaktı. Chantal Mauduit, yeryüzünde 8000 metreyi aşan toplam 14 zirveyi fethetmeyi kafasına koymuştu. Dünyanın en iyi kadın dağcılarından biri sayılan Chantal Mauduit'nin ölüm haberine sadece bizim gazete rağbet etti. Çığ altında kaldığı iddia ediliyordu ama karları eriten bir şişeden sızan gazlardan da ölmüş olabilirdi. Ölümü trajikti gerçi ama kişiliği benim daha fazla ilgimi çekti. 34 yaşındaki bir genç kadın yaşamının büyük bir bölümünü nasıl dağlarda geçirebilirdi? Gözüne kestirdiği tüm zirvelere meydan okumak nasıl bir duygu olabilirdi? Tırmanmak hep tırmanmak.Chantal Mauduit'nin dağcı kıyafetinde çekilmiş tek resmi yok. Nepal halıları ve yastıklarıyla döşenmiş çadırında çekilmiş resmi oldukça silik. Dağcılığa 15 yaşında annesinin ölümünün ardından başlamış ve 1992 yılında Himalayaların en çetin zirvesi 8816 metrelik K2'yı, oksijen takviyesi almadan tırmanmayı başarmıştı. Himalayalara sayısız yolculuklarının birinde, şimdi altı yaşında olan Nepalli bir küçük çocuğu evlat edinmişti. Dalai Lama ile karşılaşmış, onun bir resmini zirvelerin birinde dalgalandırmıştı. Geçen sene, Paris'te, kendisini gibi muzip bir arkadaşıyla birlikte Notre Dame'ın tepesine de Tibet bayrağını dikmişti.‘‘Beni dağlara çeken çok neden var. Güzellik belki de tüm nedenleri kısaca özetleyebilir. Dağda tüm duyular doruk noktasında. Kaçırılmaması gereken çok özel anlar yaşıyorum’’ diyordu. Yakın arkadaşlarına göre, özgürlüğün ta kendisiydi Chantal, kimse ona erişemezdi. Zaten kendisini de şöyle diyordu: ‘‘Kendimi rüzgara bırakıyorum. Yaşamın sürprizlerini seviyorum. Herkes gibi rüyalarımın peşinde koşuyorum’’.Chantal Mauduit'nin bu sözleri bana Brezilyalı yazar Paulo Coelho'yu anımsattı. Dünyada 20 milyon kitabı satan Coelho'nun ‘‘Rüyalarınıza sadık kalın, rüyalarınız için savaşın ve rüyalarınızın bedelini ödeyin’’ mesajı besbelli, kimbilir kimin tarafından yıllar önce Chantal'in kulağına fısıldanmıştı.Everest'e çıkan ilk Türk dağcısı Nasuh Mahruki, ‘‘Bir dağcının güncesi’’nde babasına hitaben ‘‘Babama, herşey için; bir de beni bu tutkudan, kendisini de meraktan kurtarmak için zaman zaman ben uyurken bacağımı kırmayı aklından geçirdiği halde bunu yapmadığı için’’ diye yazmış. Chantal'ın hayatında, zaman zaman uyurken bacağını kırmayı tasarlayan biri olsaydı belki bugün hayatta olurdu.
Yazarın Tüm Yazıları