GeriÇocuk Sağlığı Rahat olmak derken?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Rahat olmak derken?

Rahat olmak derken?

Acaba babalar daha mı rahat yani vurdumduymaz?

Anneler ve babalar arasındaki farkları düşünüp, çocukların hangisinin yanında daha rahat hangisinin yanında daha kontrollü olduğunu anlamaya çalışıp bunun cinsiyetlerle alakalı olup olmadığını anlamaya çalışırken buldum kendimi.

Sonra biraz da serbest çağrışımın gücüyle hızla başka düşüncelere yelken açtım. Bir ara eskiden babalar otorite figürüydü, şimdi artık o da mı değişmeye başladı dedim. Sonrasında yoksa acaba otorite figürü aile sınırlarından çıkıp dışarıda birileri mi olmaya başladı dedim. Sonrasında -malum yazıya da dökecek olmanın da verdiği kontrol etme ihtiyacıyla- en başa döndüm gerisingeri tüm düşünceleri geri sararak.

Dönünce her şey tamam oldu... O zaman baştan alayım:

Kızımızla yaptığımız bir tatilde yakınımızda olan bir aile dostumuzun -tek kişi değil, çocuklu bir çift aslında- bir yorumu beni oldukça etkiledi ve düşünmeye itti. Yaklaşık 9 günlük bir tatilin ilk yarısında anne-kızı kalanında baba-kızı gözlemlediler. (Aynı yerde, aynı insanlarla -ve kızımızla- arka arkaya tatil yapıp, iş takvimleri sebebiyle hiç denk gelmemiştik)

Arkadaşımızın yorumu baba-kız tatilinde kızın çok daha rahat ve keyifli olduğu yönündeydi. Böylesi bir yoruma verilecek refleks tepki elbette ki koltuk kabartan bir gurur ve egodaki iyice şişme efekti olsa da konu üstünde kafa yormaya devam ettiğinde başka pek çok çıkarıma varılıyor.

Acaba babalar daha mı rahat -yani vurdumduymaz? Olabilir, mutlaka öyleleri de vardır. Ama öte yandan belki de rahat olmak vurdumduymaz olmak anlamına gelmiyordur. Sorumluluk hissetmiyor, göz ucuyla kontrolü hiç bırakmıyor ama "yaklaşmamayı" ve "karışmamayı", "kendi haline bırakmayı" tercih ediyor olabilir.

Acaba müdahale etmemek ya da müdahaleyi bir başkasına bırakmak yanlış mı? Belki de bir noktada çocuk, tek sorumlu olduğu kişinin anne ve babası olmadığını, küçük dünyasından yavaş yavaş dışarı bakması gerektiğini de öğrenmelidir. Hata yapan bir çocuğu çekip bir kenara konuşmak (elbette mutlaka gerekli ve önemli) dışında çözümler üretmek belki de ona kızan ve onu uyaran kişi olmak yerine, olaya karışmayıp bir başkasının onu uyarmasına olanak verip böylelikle çocuğun dış dünyayı görmeye başlamasına ön ayak olmak bilinçli bir tercihtir.

Öte yandan pek çok anne ve babada gözlemlediğim "bizim çocuk sizi rahatsız etmesin; gel evladım yanıma" sendromuna kapılmayıp, her iki tarafın da durumdan memnun olduğunu gözlemledikten sonra; aynı durumdan memnun olan üçüncü taraf olmak yanlış değildir belki de... Diyorum ki, aynı yaşta çocuğu olan bir ailenin yanında takılıyor olması çocuğun illa ki onlara rahatsızlık veriyor, ekstra sorumluluk altında ezilmelerine sebep oluyor demek değil... Kaldı ki rahatsızlarsa eğer buna br çözüm bulmak da onların problemi olmalı bana kalırsa... Yanlış anlaşılmasın, çocuğu elaleme çaktırmadan emanet et sonra da plajda yayılıp gazeteni oku demek değil bu.

Tek dediğim; çocuğu da kendini de ve hatta yanındakini de rahat bırakmanın önemi. Kontrolü biraz azaltabilmenin avantajları üzerine kafa yormak gerek.

Aslında bu yazının daha devamı da var. Çünkü bir çocuğun iki ebeveyni var ve bu ebeveynler ister birlikte olsunlar ister ayrı ayrı, çocuk ayrı tarz ve tepkileri, ayrı ayrı tercihleri farklı ebeveynlik metodlarına maruz kalıyor. Dolayısıyla farklılığın değil; tutarlı olmanın önemini de haftaya yazacağım... O zamana kadar yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Blogcu baba: Özgür Poyrazoğlu

False