GeriEtkinlikler Ebeveynlere özel röportaj
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Ebeveynlere özel röportaj

Ebeveynlere özel röportaj

Prof. Dr. Byron E. Norton’dan çocuk yetiştirme konusunda öneriler...

Amerikalı Oyun Terapisti Prof. Dr. Byron E. Norton, Kuzey Colorado Üniversitesi'nde Psikolojik Danışmanlık alanında profesörlük yapmasının yanı sıra, 30 yıla yakın zamandır da yüksek lisans öğrencilerine ve profesyonellere oyun terapisi eğitimi veriyor. Hürriyet Gazetesi Eğitim ve Servis Şefi Nuran Çakmakçı, Norton ile aileleri bilgilendirici bir röportaj gerçekleştirdi. Bu sohbette çocuklukta yaşanan travmaları anlatan Norton, annelere çocukların gelişimi hakkında önemli ipuçları vermeyi de ihmal etmedi.

Siz 11 yaşına kadar bu travmaya uğrayanları tedavi edebiliyorsunuz, yetişkinken bununla nasıl baş edilecek?

Ebeveynlik yöntemimiz aslında konuşma becerimizden bile önce ortaya çıkar, gelişir. Bir kişinin çocuğunun ebeveynlik becerisi, konuşmaya başlamadan önce gelişiyor. Çocuklarınıza nasıl doğru davranmaları gerektiğini öğretme konusunda en değerli zaman aralığı 2 yaşına kadar olan zaman. Pek çok davranış kalıbını çocuklar 2 yaşına kadar öğreniyor. Yani bir çocuk eğer ergenlikten sonra da bu belirtileri göstermeye başlarsa, bunları geliştirdiği süre çok daha erken yıllarıdır. Daha erken yıllarda yaşadığı problemleri, ergenlikte de sıkıntı olarak yaşayacak, sonrasında da aynı şey devam edecek. Asıl bunların oluşturduğu süre erken çocukluk yıllarıdır.

Yetişkinken nasıl tedavi olacaklar?

Belli bir yaştan sonra bu travmayı yine ortaya çıkarabiliyoruz. Bunun pek çok yöntemi var. Ama oyun olamıyor. Yetişkinlerde psikoterapi ile dışarı atılır travma. Bedendeki travmanın dışarı atılması gerekiyor, değişmenin sağlanması ve bir sonraki kuşağa geçişini önlemek için. Yetişkinlerin çocukluğunda yaşadığı travmayı aldığımız zaman o kişi daha çok seven, iyi ilişki kuran, karşısındakini besleyen, onun iyiliği için çalışan daha mutlu ve iyi kişiler oluyor. Bunu iyileştirmek her zaman mümkün, biz sadece yöntem değiştiriyoruz. Hepimiz travmaları taşıyoruz, travma ile yaşıyoruz.

Ama çocuklukta travma ile baş etmek daha zor değil mi?

Çocuklar travma ile başa çıkabilecek parasempatik sistemi geliştirmiş oluyorlar. Yenidoğan bebekte bu sistem yok, kendi kendini kontrol edebilme, sakinleştirme becerisi olmuyor. Hepimiz böyle doğuyoruz. Annelerimiz bize bunu öğretiyor. Bebek, ilk doğduğunda ona bakmakla yükümlü olan kişiden bunu öğreniyor. Bebek ağlıyor, annesi gidiyor ve onu sakinleştiriyor. Bebeğin sakinleşme mekanizması yok. Bebek acıkıyor, anne onu besliyor, bunu binlerce kez yapıyor. Yani binlerce kez kaygı duyduğu, mutsuz olduğu anda bebeği sakinleştirdiği bir noktaya taşıyor. Bebek ne zaman stres yaşarsa, stres düzeyi olursa yeniden sakinleşeceği format oluşturuyor. Böyle bir sistemi ortaya çıkarıyoruz. Travmatize olmuş kişileri incelediğimizde anneleri bu sistemi iyi öğreten yetişkinler, travmadan daha kolay sıyrıldılar. Görülüyor ki, yetişkinliğinde kronik bir takım hastalıkları olanların yüksek çoğunluğu, çocukluklarında bir travma geçirmişler. Böyle bir yüzde var. Kronik hastalıklar buna örnek. Kanserden tutun da kalp, sırt problemleri, yorgunluk sendromu gibi sorunlar oluyor. Çocukken yaşanılan her tür taciz, ileride bir sürü hastalığa sebep oluyor. Bu acı çocuğun vücudundan hiç çıkmıyor. Gerçek fiziksel bir acı yaşıyor, o acı onu hiç bırakmıyor.

İstismara uğrayan çocuklarda fiziksel belirtiler dışında neler oluyor?

İstismara uğrayan çocuklar daha saldırgan ve suçlu yetişkinler oluyor. Bağımlı kişilik geliştirme olasılıkları daha da yüksek oluyor. Bu bağımlı davranışlar, evi sürekli temizlemek, madde bağımlısı olmak gibi davranışları ortaya çıkarıyor.

   

Ebeveynlere özel röportaj
   

Bağımlılıktan kastettiğiniz?

Kumar, cinsel bağımlılık, sürekli sevişme ihtiyacı duymak, madde veya alkol bağımlılığı. Küçükken bir yerde sorun yaşıyorsa, ileriki yaşlarda bu şekilde ortaya çıkıyor. Bu kişiler özellikle ilişkiyi sürdürmede sorun yaşarlar. Çünkü ilişkilerini sürdüremezler. Bu tür sorunlar, belli sınırları sürekli zorlayan kişilerde ortaya çıkabilir. Bir yerde sınırı koruyamayan, başka yerde koruyamaz. Bir kişi çocuğunu istismar ediyorsa aynı kişi yüksek ihtimalle karısını dövüyordur, trafik cezaları alıyordur, başka yerde kural ya da sınır ihlali yapıyordur. Özellikle aile içinde istismar olunca acı olan şey, istismarın kuşaktan kuşağa akıyor olması. Sıklıkla aile içinde birine yapılan istismar bir sonraki kuşakta da karşımıza çıkıyor.

Neden?

Çünkü istismarla yetişen kişi bunu öğrendiği ve model aldığı için, kendi çocuğuna da bu uygunsuz davranışı uygulamaya devam ediyor. Aynı şeyi yapmasa da farklı yollarla çocuklarını istismar edebiliyorlar.

Annelere çok büyük rol düşüyor o zaman…

Bebekliğinde bu süreci düzenlemeyi iyi öğrenmiş ve iyi yaşamış yetişkinler, hayatları boyunca pek çok travma yaşıyorlar ama yaşadıkları travmayı atlatabiliyorlar çünkü düzenlemeyi iyi öğrenmiş oluyorlar. Annelerinden bu düzenleme becerisini iyi öğrenemeyen yetişkinler daha fazla travma yaşamaya devam ediyorlar. Hepimiz travma yaşıyoruz ama düzenleme becerisini iyi öğrenen gruplar bunu yaşıyor ve hallediyor, diğer grup ise yaşıyor ve travma içinde kalmaya devam ediyor. Ayrıca üstüne yeni travmalar ekleniyor. Travma sayısı arttıkça kartopu gibi büyük parçalar oluyor.

Başlangıçta travmayı çözmezsek sorun büyüyor mu?

Evet, küçük travmalar giderek büyük parçalar haline geliyor, büyük bir kartopu ile karşı karşıya kalıyorlar. O yüzden eğer başlangıçta oluşan travmaları çözmezsek, büyüdükçe, çok daha fazla hastalıkla baş etmek durumunda kalırız. Sorun giderek içinden çıkılmaz hale gelir, hem psikolojik hem de fiziksel olarak sağlığı olumsuz etkiler. Bizim hedefimiz, bunu, çocuklarda çok erken yaşlarda fark etmek, ve büyümeden başka hastalıklara neden olmadan ortadan kaldırmak, çocuktan çıkarıp atmak.

İyi bir annelik nasıl olmalı?

Annelik, 2 yaşa kadar tamamen kritik ve en önemli faktördür. Aslında hayatta yaptığımız en önemli işlerden biri bu. Annelerin hak ettiği değeri çok da fazla görmediği kesin. İyi annelik, tam bir önleyici ilaçtır. Her türlü hastalığın önleyici ilacı iyi bir annedir. Ancak, anneler de sıklıkla kendi travmalarını ebevyenlik sürecine aktarırlar, ebevyenliği de o travmalarla birlikte yaşarlar, bu noktada biz devreye gireriz. Kuşaklar arası aktarılan bir soruna dönüşüyor bu da. O yüzden öncelikle isteğimiz, annelerin ya da ebevynlerin kendi travamlarından arınarak bu sürece başlaması. İlk 2 yaş çok kritik. Eğer travmatize olmuş biriyseniz, travmatize olan bir anneyseniz, özellikle tekrarlanan travmalara maruz kaldıysanız, bu sizin içinizde karanlık bir tarafın oluşmasına neden olur. Çoğu kişi bununla karşılaşıp bu karanlık tarafı ele almak yerine, onu kapatmak, gizlemek ve yok saymayı tercih eder. O yüzden önerimiz herkesin kendi yaşadıkları travmalarla ilgili açık olmaları çünkü burada bilinmesi gereken en önemli şey, ne olduysa bu onların suçu olmadığı. Daha da önemlisi, bu travma nedeniyle gösterdikleri olumsuz davranışları fark etmeleri. Bağımlılık, saldırganlık, öfke kontrolünde sorun yaşamak gibi davranışları olabilir.

Prof. Dr. Byron E. Norton’dan sorunlu yetişkin olmamak için annelere öneriler

* Çocuğunuza tepki verin, bakın, ilgilenin, onun farkında olun, ihtiyaç duyduğu anda yanında olun. Böylelikle çocuğunuzla ne zaman ilgilenmeniz gerektiğini ve onu beslemeniz gereken zamanı anlayabilirsiniz.

* Çocukların ilk yıllarında yaşamlarında olan her şeyi kaydettikleri yer bedenleri. Annelerin bebekleriyle kurduğu her temas çok önemli. Çocuklarıyla birlikte dans etmek, şarkı söylemek, onların gözlerine bakmak… Bunların tamamı çocuğun bedeninde kaydediliyor. O yüzden etkileşimde bulunmaları çok önemli. Bu yüzden çocuğunuzla sürekli etkileşim halinde olun.

* Biz, bebeklerin ilk yıllarında sakin, rahat, huzurlu bir anne ile etkileşim içinde olmasını istiyoruz. Bebeğin kendini sakinleştirebilme becerisi yok ilk yıllarda, bunu ancak anneden alabiliyor. O yüzden annenin, bebeğin yanında sakin, huzurlu ve rahat olmasını öneriyoruz.

* Annenin çocukla birlikte olmayı istemesi en önemli noktalardan biri. Annenin çocuğu istiyor olması şart. Çocuğu kendisine sınır olarak gören annelerin çocuklara olan tavırları ve yaklaşımları son derece olumsuz oluyor. Çocuklarını isteyen ve onları mutluluk kaynağı olarak gören anneler mutlu çocuklar yetiştiriyorlar.

* İkinci rol çok önemli. Başrol annelerin ama ikinci rolde her şeyin yolunda gidebilmesi için destekleyen birinin yani babaların yardımlarına ihtiyacımız var. Babalar da önemli faktörlerden biri. Babalar anneye bu huzuru ve şefkati hissettirsin ki anneler çocuklarına bunu yansıtıyor olsun. İyi ebevyen olmak demek, aile takımı olmak demektir. Ailenin çok iyi takım olması gerekiyor ki, bu takımdan iyi bir çocuk çıkıyor olsun. İlk besleyen kaynak anneler evet ama ikincil kaynak da babalar…

Röportaj: Nuran Çakmakçı

False