GeriEtkinlikler Asuman Dabak’la Oyunculuk Üzerine…
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi

Asuman Dabak’la Oyunculuk Üzerine…

Asuman Dabak’la Oyunculuk Üzerine…

Nuri dizisinin setinde çok özel röportaj!

Şu sıralar Kanal D’de Nuri dizisi ve TRT’de Leyla ile Mecnun’da severek izlediğimiz Asuman Dabak’la Nuri dizisinin çekimine gittik ve oyunculuğa dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Komedi dizilerinin vazgeçilmez oyuncusu Asuman Dabak, şu sıralar çok meşgul. Hem iki dizide birden rol alan hem de Londra’da açtığı okulda oyunculuk dersleri veren sanatçımız bu yoğunluktan hiç de şikayetçi değil. Peki, bu tempoya nasıl ayak uyduruyor dersiniz? İşte Asuman Hanım’dan bu sorunun cevabı…

[fotogaleri=72]

Nuri dizisi ile başlayalım Tayfun Güneyer ile birlikte çalışmaya nasıl başladınız?

Tayfun’la biz eski dostuz zaten. Şans Kapıyı Kırınca filminde ilk kez çalışmıştık. Bu, benim Tayfun’la dördüncü projem. Tayfun’un kalemini çok beğeniyorum, onunla çok rahat çalışıyorum. Onu çok zeki buluyorum öncelikle, doğru bir frekansımız var açıkçası. Nuri dizisi geldiğinde okudum çok hoşuma gitti Berna karakteri. Oyuncular iyi, yapım şirketimiz çok iyi, kanalımız çok iyi yani bütün güzellikler biraya gelmişti, kabul etmemem için aslında bir sebep yoktu. Şu an çekimler de çok iyi gidiyor zaten.

Şu sıralar sizi Leyla ile Mecnun dizisinde de görüyoruz, zor olmuyor mu iki diziyi bir arada yürütmek?

Evet, zor oluyor tabii ki bir de ben hafta sonları Londra’ya oyunculuk dersleri vermeye gidiyorum, oyunculuk okulu açtım. Haftanın 3 günü pazartesi, salı, çarşamba Nuri dizisini çekiyoruz; perşembe, cuma Leyla ile Mecnun çekiliyor ve cumartesi, pazar da Londra’ya okula gidiyorum. Bu sezon biraz yorucu oldu ama ben çok keyifliyim çünkü çalışmayı seviyorum. Zor oluyor ama arkadaşlarımız çok güzel program yapıyorlar gerçekten.

İki rolü birden oynamak, senaryoyu akılda tutmak, büyük başarı gerçekten…

Artık o mesleğimizin bir parçası olduğu için ben onu bir iş, bir külfet ya da bir zorluk olarak görmüyorum, yapmam gereken bir şey olduğunu düşünüyorum.

O zaman İngiltere’deki okuldan bahsedelim biraz da…

İngiltere’deki okulumun adı Asuman Dabak Sahne Londra. Bu işe aktif olarak Kasım ayında başladık. Her şey çok güzel gidiyor, yeni tatile girdik, Eylül ayında tekrar devam edeceğiz. Oradaki Türklere, oyuncu olmak isteyenlere dersler veriyoruz. Çocuk grubumuz var onlara psikodrama dersleri veriyoruz. Tabii orada aksanlı konuşuyorlar Türkçeleri çok bozuk ama diksiyon eğitimi alıyorlar, beden dilini anlatıyoruz, sahne tatbikatı dediğimiz dersleri veriyoruz. Çocuk, genç ve yetişkin grubumuz var yani 7’den 70’e herkes okulumuza gelebiliyor.

“TAM BİR TİM BURTON DELİSİYİM”

Sizi hep komedi dizilerinde görmeye alıştık çok da hoşumuza gidiyor. Peki, “Artık sıkıldım, şu rolü de oynasam” dediğiniz oldu mu hiç?

Bütün karakterlerimi severek canlandırdım, en azından bu anlamda kendimi şanslı görüyorum. Hiç beğenmediğim, istemediğim bir projenin içinde olmadım. Ben drama da yaptım, drama diziler de çektik ama Tatlı Hayat benim çıkışım oldu. Dolayısıyla benim komik olmamı çok sevdi seyirci. Yapımcılar da arz-talep dengesine göre komediye uygun gördüler beni. Aslında ben drama oyuncusuyum, drama da oynuyorum. Zaten yurtdışında hem dramayı hem de komediyi başarıyla gerçekleştirebilen sanatçıya komedyen deniyor ama bizde sadece komik olana komedyen deniyor. Yanlış bir bilgi bu, ikisini de oynuyorsanız komedyen oluyorsunuz aslında.

Hangi tarz filmleri izlemekten keyif alıyorsunuz?

Ben fantastik filmleri çok seviyorum, macera, aksiyon filmlerini izlemekten keyif alıyorum. Belgesellere çok meraklıyımdır aslında. Tam bir Tim Burton delisiyim, onun yaptığı işleri seyrederken inanılmaz keyif alıyorum.

Asuman Dabak’la Oyunculuk Üzerine…

“BU ARALAR MİSTİK KONULARA ÇOK MERAKLIYIM”

Kitaplarla aranız nasıl?

Bayılırım. Başucu kitaplarım vardır 2-3 tane hatta birini bırakır öbürüne, öbürünü bırakır diğerine geçerim, üçünü aynı anda okurum.

Bu ara ne okuyorsunuz?

Bu ara biraz mistik şeyler hoşuma gitmeye başladı, beni rahatlatıyor açıkçası. Mevlana çok okuyorum, elimden neredeyse hiç düşmüyor. Aynı zamanda Bab-ı Esrar Ahmet Ümit’in yeni bitirdim, biraz geç kalınmış bir kitaptı belki ama okuyabildim sonunda. Şimdi de Murathan Mungan’ın bir kitabını okuyorum.

Çok yönlü çalışıyorsunuz; tiyatro, sinema, sunuculuk, reklam dublajı… Daha önce "İtirazım Var" adlı bir televizyon programınız vardı, tekrar o tarz bir şey düşünüyor musunuz?

Tabii ki televizyon programı yapmayı istiyorum hele İtirazım Var gibi sosyal içerikli bir program olursa çok daha kendime yakıştıracağım bir iş olur. Ben buna benzer programların içinde olmayı çok istiyorum.

“KÜÇÜK ÇOCUKLARIN DİZİLERDE OYNAMASI BENİ ÜZÜYOR”

Küçük yaştaki çocukların dizilerde rol alması ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Dizi projelerinde yer alan çocuklara zaman zaman çok üzülüyorum. Çünkü biz Avrupa standartlarında çekim yapmıyoruz, biz gerçekten çok zor şartlarda ve gerçekten çok ilkel şartlarda da çalışabiliyoruz. Soğukta, karda, kışta, kıyamette, yolda, her yerde çalışıyoruz ve maalesef o küçücük çocuklar da bizimle beraber oradan oraya savruluyorlar. Ve çocuklar erken yaşta okumalarından, eğitimlerinden geri kalıyorlar. Ben olsam çocuğumu çok erken yaşta bu işlere sokmazdım. Çocuğunuzu belki televizyonda görüyorsunuz, hoşunuza gidiyor, iyi, güzel ama öncelikle çocuğunuzun istikbalini düşünmeniz gerekiyor.

Yani ben gerçekten bu anlamda çok üzülüyorum, çocuklara yapılan duygusal sömürü ve baskılar beni çok incitiyor. Buradan bu kanalla da annelerin babaların biraz daha çocuklarına sahip çıkıp bu konuda titiz davranmalarını rica ediyorum.

Peki, işten vakit bulabilirseniz eğer zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Spor yapmayı çok seviyorum küçükken de basketbol, voleybol, hentbol gibi sporlar yaptım. Vakit buldukça sörf yapıyorum, yüzmeyi çok seviyorum ve bisiklete biniyorum.

Bu yoğunluğunun arasında bize vakit ayıran Asuman Dabak’a çok teşekkür ediyoruz.

Röportaj: Nilay Uzun

Fotoğraf: Merve Hazinedaroğlu 

False