Zafer yalnızca Tanrı'nındır

ÖLDÜĞÜ zaman arkasında bıraktığı mal varlığı şuydu:

- Bozuk paralar, madalyalar ve alacaklar, gümüşler, kalaylar, bakırlar.

Haberin Devamı

- Giyecekler, çamaşırlar, mobilyalar.
- “İpekli kumaştan tersine çevrilmiş bir giysi.”
- Kalaydan yapılmış 4 testi.
- 11 gömlek (gömülürken üzerinde olanı da sayarsak 12 eder).
- Bir bakır çaydanlık.
- Bir kutuda yarım düzine bıçak, çatal ve kaşık.
- Bir tuvalet dolabı, büyük ve küçük kâseler.
- Oğullarının paylaştığı enstrümanlar.
* * *
Tarihin tanıdığı en popüler klasik müzik sanatçısı Johann Sebastian Bach’ın, öldüğünde geriye bıraktığı kayıtlı mal varlığı buydu.
Parasal değeri eski Alman gümüş parası ile 1122 Thalers’ti.
Sayısız beste bırakmıştı.
27 yıl boyunca Leipzig’deki Saint-Thomas Müzik Okulu’nun müdürlüğünü yapmıştı.
Bugün onu bütün dünya biliyor, ama yaşadığı günlerde sokakta yürürken kimse onu tanımıyordu.
Tarihin sayfalarına yazdığı her “büyük erkek”in arkasındaki kadını merak ederim.
Tolstoy’unkini çok iyi tanıyorum.
Mahler’in karısının hayatını neredeyse hatmettim.
Peki Bach’ın karısı nasıl bir insandı?
Bunu yeni okuyorum.
Adı Anna Magdalena.
Bach öldüğünde 49 yaşındaydı.
Kocasından kalan tek miras, yukarda saydığım şeylerdi.
Önce, reşit olmayan oğulları ile zihin engelli çocuğunu ailenin çeşitli fertlerinin evine dağıttı.
Biri üvey, üç kızıyla birlikte, ev sahibinden elde edebildiği tek imtiyaz, şubat ayına kadar o evde kalabilmekti.
Âdete göre ışıklar kışın 8, yazın 9’da söndürülüyordu.
Kocasının ölümüyle birlikte o ev bir daha aydınlanmamak üzere karanlığa gömüldü.
Müzik sustu.
Leipzig Müzik Okulu, ölen yöneticilerinin dul eşlerine 6 ay daha maaş vermeye devam ediyordu.
Bu para için başvurdu.
Bach’ın daha önce haksız yere aldığı 21 Thalers düşülerek bu para verildi.
Genç evlenmişti. Kocası neredeyse babası yaşındaydı.
Bach gidiyor, geliyor, sövüp sayıyor, müzik çalıyordu.
Anna Magdelena onun sırdaşıydı, sakinleştirmeye çalışıyordu.
* * *
Kocasının ölümünden sonra Bach’ın bazı müzik eserlerini ve “Füg Sanatı”nın elyazmalarını satmak zorunda kaldı.
Zaruretten kaynaklanan bu satış bazılarına göre çok yerinde oldu.
Çünkü Bach’ın birçok eseri kaybolurken, karısının sattığı eserler kurtuldu.
Kimine göre ise bu satıştan dolayı derleme altüst oldu.
Dün İstanbul’da harika bir hava vardı.
“Bach, Son Füg”* kitabını okudum.
Bütün sabah Bach dinledim.
Kontrtenorların hüzünlü sesi, sonbaharın fon müziği gibiydi.
Ama kafam hep Anna Magdalena’daydı.
Acaba bizim tanıdığımız Bach’la karısının her gece yatağına girdiği adam aynı insan mıydı?
* * *
Bach, bir dönem eserlerine “Soli Dei Gloria” imzasını atmıştı.
“Zafer yalnız Tanrı’nındır.”
Hayatının son dönemini zorluklarla tamamlayan Anna Magdalena Tanrı’nın zaferi hakkında acaba ne düşünüyordu?
Zafer Tanrı’nınsa, hayatı boyunca karanlıklardan aydınlığa çıkamayan münzevi bir kadının alın yazısı acaba nedir?
Ne yazık, Tanrı’nın zaferi her zaman bütün insanların zaferi olamıyor.
Alın yazısını ölüm bile silemiyor.
Baksanıza, bugün hepimiz Bach’ı biliyoruz, hatırlıyoruz.
Anna Magdalena’yı ise işte böyle küçük bir yazıyla okuyup geçiyoruz.

Haberin Devamı

(*) Armand Farrachi: “Bach, Son Füg”, Çev. Heval Bucak, Can Yayınları, İkinci Basım 2010

Yazarın Tüm Yazıları