Yunus Emre Enstitüleri ve TEDA

Yurtdışında kültürümüzü tanıtmak, dilimizi öğretmek için kurulan Yunus Emre Enstitüleri’nin çalışma maddelerini genişletmek, etki alanını büyütmek için sanırım birtakım yenilikler yapmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Çünkü her ülkenin koşulunun farklı olduğuna göre, program yapılmalı. Almanya’daki bir enstitü ile İngiltere’dekinin aynı işlevi görebilmesi için değişik planlamalara gereksinim duyduğu muhakkak.
Yerinde görüp ziyaret ettiğim enstitü İngiltere’deki (Londra) enstitüydü. Kısa bir süre çalışmaları yerinde gördüm.
Türkçe öğrenmek isteyenlerin sayısını bilemiyorum ama başka ülkelerde daha yüksek bir sayı olduğu kanısındayım.
Bu kültür merkezleri, enstitüler sadece yabancılar için midir? Buna koşulsuz evet demek eksik olacaktır. Çünkü orada yaşayan Türklerin de çoğu yıllardır uzak kaldıkları ülkelerinin bugün kültürel düzeylerini, sanattaki gelişimlerini, yazarları buradan öğrenebilirler.
Sözgelimi Almanya’daki bir enstitü iki kanallı çalışmalar yapmalı.
Birinci kanal oradaki Tükler için, Türkçe öğrenmek isteyen yeni kuşak ora doğumlu gençler için, diğer kanal da yabancılar için.
Bu anlayış doğrultusunda, enstitüler çağdaş bir anlam taşıyabilir.

***

ENSTİTÜLERDE zengin bir kütüphanenin olması tartışılmaz bir zorunluluk. O ülkenin diline çevrilmiş kitaplar kadar, Türkçe edebiyat, sanat kitaplarının da bulunması okur çoğunluğunun sağlanması için çekici bir unsurdur.
TEDA, Türk edebiyatının başka dillere çevrilmesinde mali katkıda bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir kurulu.
Enstitülerde bu kitaplardan da bulundurulması, yabancı okurun kendi dilinde Türk edebiyatını tanıması açısından, oralarda bulundurulmalı.
Hiç kuşkusuz TEDA’nın yönetmeliğinde bir değişikliğin zamanı geldiği kanısındayım. Tek tek yazar kitaplarının başka dile çevrilmesi elbette desteklenecek bir girişim, kurulun bir üyesi olarak da destekliyorum.
Ancak bakanlık da bazı temel kitaplar için bağımsız bir anlayışla yabancı yayınevleriyle ilişki kurabilmeli. Türkiye’deki ajansları da görevlendirebilir, onlarla anlaşma yapabilir.
Tek tek kitaplar çevrildikleri ülkede, Türkiye’nin edebiyatı hakkında derinlemesine bir bilgi vermeyecektir oradaki okura. Haliyle okuduklarını da bir bütün içine oturtamayacaklardır... Az sayfalı edebiyat tarihi, sanat tarihi, sinema tarihi, resim tarihi kitapları da yabancı dillere, yazarının başvurusunu beklemeden çevrilmeli.
O zaman kurulun çalışma alanının daha genişleyeceğini umuyorum. Edilgin durumdan etkin duruma geçişi mümkün kılar.

***

GEREK enstitüler gerek TEDA dış tanıtım politikalarını güçlendirmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları