Bu Yol Çözüme Çıkar mı?

15 Temmuz sadece Cumhurbaşkanı’na ve iktidara değil, siyasetçilerin ve halkın tümüne yapılan bir darbe girişimiydi.

Haberin Devamı

Meclis’in bombalanması; cuntacıların hem tüm partileri, hem de halkın iradesini hedef aldığının en açık göstergesi.

 

Zaten tam da bu ortak kader AK Parti, CHP ve MHP’yi buluşturdu. Bu kaderdaşlık, her kesimden milyonlara meydanlarda ve Yenikapı’da yanyana saf tutturdu.

 

DARBE KARŞITI KÜRTLER

 

Kürtler de bu travmayı en derinden hissedenlerden oldu. Bugüne kadar Türkiye’de darbelerden en çok çekmiş, cuntacılara en çok can vermiş olan kitle onlar belki de. Zaten tam da bu yüzden Güneydoğu’da Kürtler akın akın sokaklara döküldü. Konda’nın yaptığı araştırmaya göre, darbeye karşı sokağa çıkanların yüzde 12’si Kürttü. Nüfusun en fazla yüzde 20’sini oluşturdukları düşünülünce, bu oldukça yüksek bir oran.

 

Haberin Devamı

Yine tam da bu kaderdaşlıktı HDP’yi darbe girişimini ilk kınayan siyasi parti yapan. Ve Eşbaşkan Selahattin Demirtaş’ı demokrasi mitingleri yapmaya iten.

 

*

 

Kürtleri bu ortak kadere “daha da ortak” yapan bir unsur daha var. O da, çözüm süreci.

 

Malum çözüm sürecini bitiren belki de en önemli unsur, uğradığı sayısız provokasyonlardı. KCK tutuklamaları, Oslo tutanaklarının sızdırılması, Habur krizi, Paris katliamı, 7 Şubat krizi... Arkasında FETÖ’nün olduğu anlaşılan bu provokasyon zinciri, süreci lime lime etti.

 

Bu yüzden Gülen hareketinin Türkiye’ye verdiği en büyük zarar, çözüm sürecine oldu. Yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kürt politikasına. İşte bu da, aslında Erdoğan’la Kürt halkının en güçlü ortak paydası.

 

Şimdi FETÖ’ye karşı tırmandırılan mücadele, bu ortaklığı daha da pekiştiriyor. Bir diğer deyişle, Kürt sorununun çözümüne kapı aralıyor. Dahası çözüm sürecini sekteye uğratan en büyük engelin ortadan kalkıyor olması, tekrar başlaması muhtemel bir sürecin önünü açıyor.

 

Haberin Devamı

YENİ DÖNEMDE HDP

 

Diğer yandan 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan birlik ruhu, barışın inşası için daha önce görülmemiş bir fırsat sunuyor. İçinde bulunduğumuz bu an, çatışmasızlık için yakalanabilecek optimum nokta.

 

Tüm bunların ötesinde; içeride sağlanacak barış, cuntacıların asıl hedefi olan kaos ve istikrarsızlığa karşı alınacak en iyi önlem ve verilecek en iyi yanıt olur.

*

Ancak ortaya çıkmış olan bu yeni uzlaşmaya HDP’nin dahil olmaması, tüm bu potansiyel kazanımları engelliyor. HDP’nin önce Erdoğan’ın yaptığı liderler zirvesine, sonra Yenikapı’ya davet edilmemesi böylesi bir fırsatın önünü tıkıyor.

 

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş evvelki hafta kendisiyle yaptığım mülakatta, “eğer beyaz bir sayfa açılacaksa, bu sayfayı açacak olan HDP’dir. HDP, PKK ile arasına mesafe koyduğunu ortaya koymalı” diye defalarca vurgulamıştı.

 

Haberin Devamı

Peki HDP şu anda terörle, PKK ile arasına mesafe koyuyor mu? Yeni bir sayfa açılması için üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor mu?

 

OSMAN BAYDEMİR’DEN KRİTİK MESAJLAR

 

Selahattin Demirtaş geçtiğimiz hafta “Türkiye 15 Temmuz öncesi Türkiyesi değildir. Yeni durum iyi değerlendirilmeli” demişti. Ancak hemen akabinde PKK yöneticilerinden Cemil Bayık “savaşı metropollere taşıyacağız” açıklaması yaptı. Ardından da PKK’nın son saldırıları geldi.

 

Dün konuştuğum HDP Urfa milletvekili ve eski Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, yeni bir döneme hazır oldukları işaretini güçlü bir şekilde verdi.

 

PKK’nın son saldırılarını “büyük bir travmadır. Hayat hakkını elden alan hiçbir saldırının mazereti olamaz” diye kınadıktan sonra, Bayık’ın açıklamasıyla ilgili şunları söyledi: “Bizim duruşumuz çok net. Şiddete davet eden her adım yanlıştır. HDP çözümü şiddette değil, Meclis içinde, legal siyasette görüyor.” Ve ekledi: “HDP’nin bu yeni uzlaşmadan dışlanması sadece 6 milyon Kürt seçmenini değil, çözümü de dışlamak demektir. Ve sadece çözümü silahta görenlerin elini güçlendirir.”

 

*

 

Haberin Devamı

HDP’nin geçtiğimiz aylarda hendek siyasetini desteklediği eleştirilerine karşılık ise, “HDP bir konuda özeleştiri verecekse, o da budur. Tüm çabalarımıza rağmen savaşı, çatışmayı önleyemedik, gücümüz yetmedi” dedi. Arabasında PKK’ya silah taşıdığı iddiasıyla gündeme gelen bir HDP vekilini hatırlattığımda ise, bunun cuntacıların diğer birçok provokasyonu gibi kumpas olduğunu vurguladı.

 

Baydemir’in ana mesajı ise, bir an önce çözüm sürecine dönülüp Öcalan’a yeniden rol verilmesi gerektiğiydi: “Çok kritik bir dönemden geçiyoruz. Şu anki zemin çok büyük provokasyonlara gebe. Bu durumdan cuntacılar istifade edebilir. Onların ve darbe mekaniğinin önüne geçmek için, çatışmasızlığı bir an önce başarmak zorundayız.”

 

Haberin Devamı

7 Haziran sonrasında “Türkiyelileşme” fırsatını kaçıran HDP eğer şimdi bunu başarırsa, Türkiye için gerçekten yeni bir sayfa açılacak gibi.

Yazarın Tüm Yazıları