Vajinismus hastaları bilmelidir ki bu hastalığın kesin ve kalıcı tedavisi vardır ve herkes için mümkündür. Hiçbir kadının ‘Ben başaramam’ düşüncesine kapılmasına gerek yoktur. Ertelemeden bu tedaviyi gerçekleştiren uzman bir doktora başvurulmalıdır.
1. ve 2. derece hastalar ilişkiye girebildiği için hastalar vajinismus olduğunu düşünmüyor, sadece 3, 4 ve 5. dereceyi vajinismus olarak nitelendirerek hastalığın gözden kaçırılması nedeniyle, hastalar hayat boyu ağrılı cinsel ilişkiyi normalmiş gibi düşünmektedirler. Normal bir cinsel ilişki tamamen ağrısız ve acısız yaşanmalıdır.
1.derece vajinismus: Rahatsızlığın ilk aşaması ve en hafif derecesidir. 1. derecedeki hastalar muayene eşliğinde anlatılanlar ve telkinlerle vajinal kasları kontrol edebilir. Penisin vajinaya girişi sınırlıdır. 1. derece vajinismus incelenirken geçmişte yaşanmış bir cinsel taciz ya da travmaya rastlanmaz.
2. derece vajinismus: Rahatsızlığın hafif orta derecesidir. Hasta kısıtlı bir cinsel ilişki yaşayabilir. Hissedilen ağrı, ilişkiden kaçınmaya neden olur. Bu vajinismus hastaları, jinekolog tarafından muayene sırasında verilen telkinlere rağmen, muayene süresince pelvik taban kaslarını kasmaya devam ederler.
Ağrılı idrara çıkma durumu, idrar yolu enfeksiyonunun sık görülen belirtilerindendir. İdrar yolu enfeksiyonları, bakteriyel bir enfeksiyonun neticesinde olabilir. İdrar yolunun iltihaplanmasına da bağlı gelişebilir.
İdrar yolu üretra, mesane, üreterler ve böbreklerden oluşur. Üreterlerin görevi, idrarı böbrekten mesaneye taşımaktır. Saydığımız organların herhangi birinde iltihaplanma, idrar yaparken ağrıya neden olabilir.
Yapılan araştırmalara göre kadınlarda idrar yolu enfeksiyonu yaşanma ihtimali erkeklere oranla yüksek çıkmıştır. Üretranın kadınlarda daha kısa olması bunun nedeni gösterilmiştir. Bu kısalık enfeksiyonun da yolunun kısaldığı anlamına gelir ve daha kolay rahatsızlık verir.
Hamile veya menopoz döneminde olan kadınlarda da idrar yolu enfeksiyonu gelişme riski yüksektir.
Cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon durumu da idrar sırasında ağrıya neden olabilir. Bu durumlar genital herpes, bel soğukluğu ve klamidya olabilir. Korunmasız (kondomsuz) cinsel ilişki veya birden fazla partnerle cinsellik sizi yüksek risk grubuna sokar.
Ağrılı idrarda bir diğer neden sistit veya safra kesesi zarı iltihabıdır. İnterstisyel sistit, ağrılı mesane sendromu olarak da bilinir. En yaygın sistit türüdür. Belirtileri arasında mesane ve pelvik bölgede ağrı ve hassasiyeti vardır.
Radyasyon tedavileri bazen mesane ve idrara çıkarken ağrıya neden olabilir. Bu durumun adı radyasyon sistitidir.
Böbrek taşları, böbrekte bulunan sertleşmiş madde kütleleridir ve ağrılı idrara çıkmaya neden olabilir.
Sistitin sebebi genellikle idrar yolu enfeksiyonu olarak tespit edilir. Bakterilerin mesaneye veya üretraya girmesi ve çoğalmasıyla idrar yolunda enfeksiyon oluşur. İdrar yolu enfeksiyonları, vücutta dengesiz hale gelip doğal olarak oluşan bakteriler nedeniyle de meydana gelir. Bu bakteriler enfeksiyonlara yol açıp iltihaplanmaya neden olur.
Sistit rahatsızlığının tek nedeni bir enfeksiyon değildir. Örnek verecek olursak, bazı kullanılan ilaçlar veya temizlik ürünleri de iltihaplanmaya neden olabilir.
Sistitin tedavisi rahatsızlığa neden olan durumun tedavisi ile uygundur. Sistit vakalarının birçoğu akuttur veya aniden ortaya çıkar. ‘İnterstisyel sistit’ vakaları kronik veya uzun sürelidir.
Sistit herkeste görülebilir ama kadınlarda görülme oranı daha yüksektir.
Sık idrar, mesane boşalsa bile idrara çıkma hissi, kokulu ve bulanık idrar, düşük ateş, kanlı idrar, cinsel ilişkide ağrı, mesane şişkinliği, karın ve sırtta kramp sistitin belirtisi olabilir.
Cinsel olarak aktif kişiler, hamileler, menopoz yaşayanlar, uygun olmayan hijyen ürünleri kullananlar sistit riski altındadır.
Koronavirüs yani Covid-19 virüsünün dünyamızı etkilediği şu günlerde "Gebelik süreci nasıl etkilenir?" diye bütün ebeveyn adayları düşünmektedir. Bazı virüsler bebeğin sağlığını etkileyebileceğinden, hamilelik sürecinde ateşiniz çıkarsa her zaman doktorunuza bildirmelisiniz.
Covid-19 solunum yolu ile bulaşan bir virüs ve 2019 yılının son aylarında görülmeye başlanmıştır. Zika virüsü adı verilen bir virüsün etkilerini tüm dünya bilmekteyken, bir de koronavirüs insanları düşündürmeye başlamış ve çeşitli zorunluluklar altında yaşamaya mahkûm bırakmıştır.
Öksürük, ateş, kısa nefesler, yorgunluk durumu herkeste olduğu gibi gebelerde de görülen belirtilerdir. Ayrıca kas ağrıları, baş ağrısı, titreme, koku ve tat kaybı ya da boğaz ağrısı da yaşanabilir.
2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre, hamile kadınların Covid-19'a diğer insanlardan daha yatkın olduğunu gösteren kesin bir sonuç çıkarılamamıştır. Araştırmaya göre enfeksiyon kapılsa dahi, hastalığın zatürre gibi ciddi komplikasyonlarına yakalanma olasılıklarının diğerlerinden daha fazla olmadığı düşünülüyor.
Koronavirüs tedavisi, diğer solunum yolu hastalıklarının tedavisine benzer. Hamile olsanız da olmasanız da bol su tüketimi ve dinlenmek birincil tedavi yöntemi olacaktır. Kişiye özgü değerlendirme ile ilaç tedavisi doktor değerlendirmesi neticesinde önerilebilir.
Koronavirüse yakalanan hamilelerde düşük, erken doğum, ölü doğum ve daha şiddetli enfeksiyon gibi olaylar yaşanmıştır. Hamileliğin ilk üç ayında, nedeni ne olursa olsun yüksek ateş, doğum kusurlarına yol açabilir.
İnsanlar üzerinde cinsel sorunların araştırıldığı çalışmalar yapılamıyordu. Bu nedenle tedavide temel alınan cinsellikle ilgili varsayımlar ve uygulanan tecrübeler de yetersiz kalıyordu.
Geçmişte vajinisimusta görülen kasılmanın koşullu bir tepki olduğu, histerik ve konversiyon olarak ortaya çıktığı düşünülüyordu. Vajinismusu olan kadınların bilinçaltında erkeklere düşmanlık beslediği erkeğin cinsel arzularına ket vurmak istediği iddia ediliyordu. Bu nedenle bu hastalarda psikanalitik yöntemler ve evlilik terapileri ile gidilen, aylarca süren tedaviler çoğunlukta olumsuz oluyordu.
Geçmişte önerilen başka bir tedavi yöntemi ise özellikle dirençli vajinusmus hastalarında perineatomi denilen vajina girişini cerrahi olarak gevşetme ameliyatıdır. Bu ameliyat zaten cinsel birleşmeden korkan hasta üzerinde daha fazla travma yaratıyor, öncesinde cinsel yakınlaşmadan zevk alabilen kadının artık zevk alamamaya ve cinsel isteksizliğinin gelişmesine sebep oluyordu.
Cinsellikle ilgili karanlık çağların aydınlanmasını sağlayan, laboratuvar ortamında 14000 cinsel davranışı inceleyerek kaydeden Amerikalı bir Kadın Doğum Uzmanı olan Dr. Masters’ın çalışmaları olmuştur. Dr. Masters vajinismus sebebi olarak; katı dini kurallarla yetiştirilme, aşırı korumacı aile yapısı, cinsellikle ilgili yanlış bilgi ve inanışlar, cinsel istismar ve çeşitli sosyokültürel özellikleri göstermiştir.
Günümüzde Dr. Masters tarafından tanımlanan davranışsal bilişsel terapi ile koşullu vajinal girişteki kasılma 2-3 saat gibi çok kısa sürede düzeltilebiliyor. Bilinçaltındaki nedenler, bu davranışsal terapiyi olumsuz etkiliyorsa ancak o zaman el ele alınıyor.
Vajinismus tedavisinde fiziksel olarak acı verecek bir durum varsa önce bu düzeltilir. Sonra Dr. Masters tarafından önerilen ve jinekologlar tarafından uygulanan boyutları giderek artan dilatörlerle vajinal duyarsızlaşma saptanır. Tedavi sürecinde hasta için rahat bir ortam olmalı ve hastanın gevşemesi sağlanmalıdır. Eşin tedavi sürecine katılımı hastanın hazır olup olmamasına göre değişir.
Vajinismus tedavi edilmediği sürece sonsuza kadar devam edebilecek, çiftin doyum aldığı bir cinselliği yaşayamadığı ve çocuk sahibi olamayacakları bir hastalıktır.
Küretaj işlemi halk arasında en sık bilindiği şekli ile istenmeyen gebeliğin alınması için uygulanırken, bunun dışında düşükten sonra kalan parçaların temizlenmesi, rahim kalınlaşması tespit edilen hastalığın tanısının konulması, aşırı vajinal kanaması olan hastanın teşhisi ve tedavisi amaçlı kullanılabilir.
Küretaj nasıl yapılır?
Küretaj işleminde kanüller kullandığımız vakum aspirasyon yöntemi ile negatif basınç uygulayarak enjektör mantığı gibi içerideki dokuyu çekerek, ucu keskin yapıda boyutları değişken kürek dediğimiz aletler kullanılarak yapılabilir.
Küretaj işlemi bir cerrahi prosedür olduğu için sterilizasyon koşullarına dikkat edilmesi gerekir.
Jinekoloji masasına alarak hazırladığımız hastamıza genel veya lokal anestezi uygulayabiliriz. İşlem süresi 10-15 dakika olup uygun ellerde riski minimumdur.
Küretaj hangi hastalıklarda yapılır?
Küretaj işleminin riskleri
Küretaj işleminden sonra nelere dikkat edilmeli?
Sağlıklı kalmak için yediklerinize ve içtiklerinize çok dikkat etmek isteyeceğiniz bir süreci yaşıyorsunuz.
Bu süreçte bazı yiyecekler nadiren tüketilmeliyken bazı yiyeceklerden tamamen uzak durulmalıdır. Bebeğinizi büyütürken uzak durmanız gereken yiyeceklerden biraz bahsedecek olursak;
-Yüksek miktarlarda cıva içeren balık çeşitlerinden uzak durulmalıdır. Cıva zehirli bir elementtir. Cıva için şu seviye zararsızdır diye bir şey söylemek mümkün değildir. Kirli sulardaki cıva oranı yüksektir. Kılıç, kral uskumru, ton balığı, köpek balığı gibi balıklar yüksek cıva içerebilir. Hamsi, mezgit, somon, alabalık gibi balıklar az miktarda cıva içerebilir. Az pişmiş ya da çiğ balık tüketmek de tehlikeli olabilir.
-Az pişmiş etler ve işlenmiş yiyecekler tüketilmemesi gereken gurupta yer alırlar.
-Çiğ yumurta tüketimi Salmonella bakterisi alma riski taşır. Salmonella bakterisi ile oluşan enfeksiyonlar ateşe, bulantıya, kusmaya, mide kramplarına ve ishale neden olabilir. Nadiren bu enfeksiyonlar rahimde kramplara neden olarak erken doğum veya ölü doğuma sebebiyet verebilir. Burada çiğ yumurta içeren sos ve yiyecekleri de tüketmemek gerekir.
-Kafein alımı gebelerde 200 ml’in altında olması yönündedir. Kafein vücut tarafından oldukça hızlı emilir ve kolaylıkla plasentaya geçer. Bebekler ve plasentaları, kafeini metabolize etmek için gereken ana enzime sahip olmadığından, yüksek seviyeler birikebilir. Hamilelik sırasında yüksek kafein alımının fetal büyümeyi kısıtladığı ve doğumda düşük doğum ağırlığı riskini artırdığı gösterilmiştir.
-Salata türü yiyecekleri de tüketirken temizliğinin oldukça önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Yeterince temizlenmeyen salata içeriği Salmonella bakterisi aracılığı ile problem oluşturabilir.
Mastit genellikle emziren kadınlarda yaşanır ve emzirme mastiti olarak bilinir. Ancak emzirmeyen kadınlarda ve erkeklerde de mastit yaşanabilir.
Emzirme mastiti, bitkinlik hissi oluşturarak bebek bakımını sizin için zor hale getirebilir. Mastit nedeniyle istemeden de olsa anne emzirmeyi erken bırakmak zorunda kalabilir. Ancak tedavi etmek için antibiyotik alırken bile emzirmeye devam etmek sizin ve bebeğiniz için daha iyidir.
Mastit belirtileri ani bir şekilde oluşabilir. Bu belirtilere bakacak olursak;
Memede hassasiyet ve sıcaklık artışı – şişme, göğüs dokusunda kalınlaşma ve yumrulaşma, emzirme sırasında veya sürekli yanma hissi, ciltte belirgin şekilde kızarma, ateşte yükselme ve genel sağlık durumunda kötü hissetme
Mastit nedenlerine göz atacak olursak;
Emzirirken meme tamamen boşalmazsa süt kanallarınızdan biri tıkanabilir. Tıkanma, sütün geri gelmesine neden olarak meme enfeksiyonuna yol açar.
Cilt yüzeyi ve bebeğin ağzından gelen bakteriler, meme ucunuzun derisindeki bir çatlaktan veya bir süt kanalı açıklığından süt kanallarına girebilir. Boşaltılmamış bir memedeki durgun süt, bakteriler için bir üreme alanı sağlar. Bu nedenle enfeksiyon meydana gelebilir.
Sigara kullanımı, beslenme bozukluğu, aşırı yorgunluk hissi, yanlış sütyen kullanımı riski arttırabilir.