Vergi listesindeki çarpık tablo

ÖNCEKİ gün açıklanan vergi rekortmenleri tablolarından iki ana çarpık görüntü ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Biri, Türkiye’nin ilk 100 listesine giren vergi rekortmeni mükelleflerin yarısının ‘benim adımı yayımlamayın’ talebinde bulunmuş olması ve listenin yarısının boşluklarla kaplanmış olması, diğeri de kurumlar arasında Merkez Bankası’nın açık ara şampiyon olması.

 

Her şeyin çok iyi olduğu bir ekonomide, hukukun üstünlüğünün kökleşmiş olduğu, demokratik mekanizmaların iyi işlediği, kurumların çalıştığı, kapsayıcılığın çok güçlü olduğu bir ülkede mükellefler saklanma ihtiyacı duymazlar; tersine onlar için, kurumları için büyük bir gurur kaynağıdır.

 

Listeler açıklandıktan sonra herkesin üzerine kafa yorduğu konu bu; vergi listesine girenlerin yarısı neden gizlenme ihtiyacı duyuyorlar? Neden son birkaç yılda gizlenenlerin sayısı çığ gibi büyüyor? Neden 2009’da 12 kişi gizlerken, 2015’de 51’e ulaştı?

 

Haberin Devamı

Bunun birkaç ana nedeni olmalı. Dün Sefer Levent, Hürriyet’teki yazısında bu konuya değindi ve sordu: Neden dev ihalelerde hep karşımıza çıkan isimler yoktu?

 

Mütevazı görünmek isteyenlerden borç isteyen eş dosta, bağış talep eden kurumlardan adi suçlara maruz kalmaktan kaçınmaya kadar bir sürü genel geçer olası nedenler sayılabilir. Ancak ilk 100’e girecek kadar yüksek kazanç başarısı gösterenlerin, zaman içinde bu tür potansiyel durumlara karşı hazırlıklı oldukları, deneyim kazandıkları, çeşitli önlemler geliştirdikleri de dikkate alınmalı.

 

Bana kalırsa iki grup daha belirgin. Birincisi, kısa sürede elde edilen astronomik kazançla toplum önüne çıkamama, bunu açıklayamama sendromundan mustarip olmalı; diğer grup da, potansiyel çaresizlik sendromu ile.

 

Birinci grup, özellikle son 5-10 yıllık bir dönemde hızla vergi rekortmeni olacak kadar kazanç sağlayanların, bu ‘başarıyı’ siyasetçilerle ‘ahbap-çavuş’ ilişkisi çerçevesinde göstermiş olmaları bakımından epey ‘haklı’ bir gerekçeleri var. Demek ki bununla toplum önüne çıkmaları durumunda, bu tabloyu tescilleme kaygıları olmalı.

 

Haberin Devamı

İkinci grup, normal biçimde işini yapıp kazanç sağlayanların, politikacılarca kendilerine tevdi edilecek olası ‘kol kesme’ ya da olası bir ‘görevlendirme’ radarına girmemek için kendilerini saklama ihtiyacı içinde olmaları, anlaşılabilir bir kaçınma gerekçesi olabilir. Saklama motivasyonlarının temelinde; giderek hukukun üstünlüğünün ve güçler ayrılığının kaybedildiği bir ortamda, itiraz etme ve hak arama konusunda güçsüz kaldıkları hissiyatında yatıyor olmalı.

 

İŞLER NASIL? “PARA BASIYORUZ”

 

Yıllar önce, CNN Türk’ün o dönem Merkez Bankası başkanı olan Durmuş Yılmaz’la yapacağı söyleşinin tanıtımı için gazetelere verdiği ilan şöyleydi: “İşler nasıl diye sorulduğunda en son vermek istediği cevap: “Para basıyoruz”. Reklamcının, iktisadi kuramları Türkiye’deki kültürel bakışla eklemlediği harika bir slogandı bu.

 

Haberin Devamı

Gerçekten de, bir merkez bankasının “İşler nasıl?” diye sorulduğunda en son ortaya koymak isteyeceği tablo budur. Çünkü ‘kasa’ kazanıyorsa masadakiler kaybediyordur.

 

İşte vergi rekortmenleri listesi açıklandığında kurumlar vergisi sıralamasında Merkez Bankası’nın açık ara şampiyon olması çok önemli bir çarpıklığın da göstergesi. Merkez Bankası ‘para basmış’ ve vergi şampiyonu olmuş.

 

İkinci sıradaki Ziraat Bankası’nın 3 katı vergi ödemiş Merkez Bankası: 2.3 milyar TL. Daha fazlası; ilk 10’da yer alan kuruluşların yarısı devlet kurumu ve bunların ödediği vergi ilk 10’un yüzde 62’sini oluşturuyor.

 

Malum Merkez Bankası’nın, yasa ile verilen para basma yetkisi var. Banka, 2015 yılında net 16.2 milyar TL kâr sağladı. Bu kârın yaklaşık 13 milyarı, bankanın döviz fazlası olduğundan kur artışından sağlandı. Yani TL’nin itibarını korumakla görevli kurum, yabancı para tuttuğu için kazanç sağlamış oldu. Bu, tüm zamanların rekoru; oran olarak da. Milli gelire oranla bakılırsa neredeyse yüzde 1’ine karşılık geliyor. Para basan kurumu kazanç ve vergi şampiyonu oluyorsa o ekonomi için sağlıklı denilebilir mi?

 

Haberin Devamı

Ahbap-çavuşlar vergi listesinde saklanıyor, para basan vergi şampiyonu oluyor; bu tabloda, Cem Yılmaz’ın “Merhaba ben komedyenim ve vergi rekortmeniyim...Şaka değil :)” demesi o kadar yerinde ki..

 

Yazarın Tüm Yazıları