Selen Sakar Ecemiş

Hamilelerin korkulu rüyası: Kabızlık

7 Mayıs 2021
Yeterince sıvı tüketilmemesi, hareketsizlik, fazla kilo alımı ve lifli gıdaların daha az alınması sonucu kabızlık şikâyetleri gebelerin korkulu rüyası haline gelmektedir. Özellikle 5. aydan sonra başlayan kabızlık sorunu hamilelikken sonraki aylar boyunca da devam edebilir.

Bazı gebelerde erken dönemde de ortaya çıkabilen kabızlığın nedenleri arasında sindirim sisteminin yavaş olması, hormonal değişiklikler, bağırsaklara uygulanan baskının da çok büyük etkisi vardır. Progesteron hormonunun yükselmesiyle birlikte hamilelerde bağırsak fonksiyonu etkilenir, bu da doğal olarak sindirim sistemini yavaşlatır. Bununla birlikte rahimin gebeliğe bağlı genişlemesi de bağırsaklarda baskıya neden olmaktadır. Bu da bağırsakların hareket etmesini zorlaştırır. Çünkü sindirim sistemimiz hamilelikten dolayı yavaşlar, yiyecekler de midede uzun süre kalır. Bebeğin daha iyi beslenmesi için yavaşlayan sindirim, midede yiyeceklerin uzun süre kalmasına neden olur ve bağırsaktan su emilimini artırır. Bu da kabızlığın daha da artmasına neden olabilir.

Hamilelikte kabızlığın en büyük nedenleri arasında yine hareketsizlik, yanlış beslenme, sıvı kayıpları, daha az su tüketilmesi, kullanılan demir takviyeleri ve tabii ki stres gelmektedir.

Beslenme ve ev önerileri

Doktor kontrolünde, mutlaka düzenli bir beslenme programı çıkartılmalıdır. Kafamıza göre alınan ya da takviye edilen gıdalar bazen hem anne, hem de bebek sağlığını tehlikeye sokabilmektedir. O nedenle basit ama iyi gelecek çözüm önerileri ile sorunsuz bir hamilelik geçirmek mümkündür.
Bolca lifli gıda özellikle akşam yemeklerinde eksik etmemeliyiz.

Evde hazırlanmış meyve suları, kuru kayısı, kuru erik, kuru incir kompostoları aşırıya kaçmamak kaydıyla içilebilir, çünkü içinde şeker olduğu için fazlası da zarar verir.

Sabah kahvaltısı sırasında bir bardak şekerli ılık su içebilirsiniz. Dilerseniz suya bir kaşık yağ ilave edebilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı bir hamilelik için su tüketimi asla ihmal edilmemeli

12 Mart 2021
Anne adayı ve bebek için hamilelikte su tüketimi çok önemlidir. Gün içinde belli aralıklara yayarak içilen su, hamilelik döneminde sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazları arasındadır. Çünkü hamilelik döneminde bol su içmek bebek sağlığı için de oldukça büyük bir öneme sahiptir.

Anne adayının normal bireylerin içtiği su miktarından daha fazla su içmesi oldukça yararlı olacaktır çünkü gelişmekte olan bebek su ihtiyacını annenin su tüketiminden karşılamaktadır. Amniyotik sıvı (bebeğin ana rahminde içinde bulunduğu sıvı) yapılan araştırmalara göre her üç saatte bir kendini yeniliyor. Bu nedenle anne ne kadar bol su içerse bebek o kadar rahat nefes alıp, rahat hareket edecektir. Şayet anne adayı az su tüketirse bu durum bebeğin akciğerlerinin gelişimi için risk oluşturabilir.

Yaz hamileleri daha fazla dikkat etmeli

Özellikle yaz aylarında geçirilen hamilelikte suyun önemi hayati boyutlara bile ulaşabilir. Çünkü yazın terle birlikte su kaybı çok daha fazla olacaktır, bu nedenle su tüketimine yaz hamileleri biraz daha fazla dikkat etmelidirler. Bebeğin ve annenin tuz dengesi açısından da gerekli miktarda su içilmesi önem arz etmektedir. Hamilelikte bol su içmek sağlıklı bir gebelik sürecinin yanı sıra annenin dış güzelliğine de yansır. Bu da annenin psikolojik olarak daha güzel bir hamilelik dönemi geçirmesini sağlar. Çünkü bol su içmek cildinin kurumasına engel olur. Rahimdeki şiddetli kasılmaların önüne geçilmesinde yardımcı olur, idrar yolu enfeksiyonlarını, kabızlığı önler, vücuttaki ödemlerin daha az olmasına yardımcı olur.

İdrara bakılarak çok kolay anlaşılabilir

Hamileler yeterli miktarda su içmediklerinde yaşadıkları sorunları kendileri de kolay bir şekilde anlayabilirler. Eğer idrar rengi koyu ise az su tüketiliyor demektir. Az tüketim idrarın azalmasına ve bu sebeple taş, kum gibi şeylerin vücudumuzda birikmesine sebep olabilir. Bu durum da hamilelerde hiç karşılaşmak istemediğimiz şeylerdir. Az su tüketimi rahimdeki sancılara, ağrılara, baş dönmesine, kabızlığa, bebeğin yavaş gelişmesine sebep olur. Bazı zamanlarda az tüketim erken doğuma bile sebep olur. İşte tüm bunlar için de anne adaylarına bol bol su içmelerini öneriyoruz. İdrarla ilgili normal rutinlerini bozacak bir durumla karşılaştıklarında mutlaka doktorlarına başvurmaları ve yardım almaları gerekir.

Çay ve kahve tüketimini azaltın

Anne adayları çay ve kahve tüketimini azaltarak içecek tercihini sudan yana kullanmalı çünkü fazla çay ve kahve tüketimi vücuttaki su miktarını azaltır ve ödemin artmasına neden olur. Gebelikte su tüketimi hem anneleri, hem bebekleri etkilemektedir, hamilelikte yeterli su içmenin önemini sıralayacak olursak;

• Hamilelikte özellikle son aylarda sıvı eksikliği erken kasılmalara ve doğum sancılarına neden olabilir, hatta erken doğum olasılığını bile arttırabilir.

Yazının Devamını Oku

Vajinismus kabusunuz olmasın

21 Ocak 2021
Kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluklarından başında vajinismus, gelmektedir. Teşhis edildiğinde kısa sürede tedavi edilebiliyor. Ancak teşhis edilmezse birçok kadın sırf bu yüzden çocuk sahibi bile olamıyor. Özellikle son yıllarda şehir stresi ve kariyer planları kadınlar üzerinde olumsuz etkilere neden olabiliyor. Peki vajinismus tam olarak nedir? Tedavi edilmediğinde neler ortaya çıkar? Çiftler arasında nasıl bir sorunla karşı karşıya kalınıyor?

Vajinismus problemine sahip olan kadınlar kendilerini suçlarlar, neden eşimle ilişkiye giremiyorum diye. Ve tabii bunun sonucunda da kadınlar eşlerine karşı suçluluk duymaya başlarlar. Bu da daha çok içinden çıkılmaz bir hale gelir. Çiftlerin birbirlerinden uzaklaşmasına ve çocuk sahibi olamamaya kadar gider. Kendi cinsel kimliklerinde bir eksiklik olduğunu düşünürler ve eşlerine karşı suçluluk hissederler. Hatta tedavi edilmediğinde takdirde boşanmaya kadar gidebilecek ailevi sorunlar ortaya çıkabilir.

Vajinismus nedir?

Birçok kadının kâbusu olan vajinismusu kadının cinsel ilişkiye girmek istemesine rağmen kendi iradesi dışında sağlıklı bir şekilde cinsel ilişkiye girememesi olarak tanımlıyoruz. Kadın istem dışı olarak kendini kasar ve penisin vajinadan içeri girmesini engeller. Vajinanın yapısıyla bu hastalığın bir ilgisi yoktur. Aslında tamamen altında yatan neden psikolojiktir. Kadınların istemsiz olarak yaptıkları bu hareket bazen bütün vücutta gelişebiliyor

Yıllarca bekleyen kadınlar annelik şansını kaçırabiliyor

Vajinusmus hastaları yıllarca tedavi sürecini bekleyerek gebe kalma şanslarını azalttığı, hatta kaybettiği bilinmektedir. Vajinusmus nedeniyle cinsel ilişki olmadığı için çocuk sahibi olamayacaklarını düşünen çiftler aynı zaman tüp bebek tedavisi de alamayacakları sonucuna varmaktadır. Bu yanlış yorum zaman kaybına neden olabilir.

İlerleyen kadın yaşı ile yumurta rezervi azaldığı için tüp bebek ve gebelik şansı da düşer Vajinusmus hastalarımıza vajinal muayene yapmadan, anesteji altında muayene ederek yumurta toplama ve transfer işlemi uygulayarak çok başarılı sonuçlar alabiliyoruz.   Çocuk sahibi olamamak vajinusmus hastalarının kaderi ve stres kaynağı değildir. Tüp bebek tedavisi etkili bir çözümdür.

Vajinismusun nedenleri

Vajinismusun en büyük ve en çok karşılaşılan nedenleri arasında psikolojik nedenler gelmektedir. Yapısal olarak karşımıza çıkan nedenler ise oldukça azdır.  Psikolojik nedenler arasında da ilk gece korkusu, ilk cinsel ilişkide fazlaca acı çekmesi, partneri tarafından ilişkiye zorlanması gelmektedir. Kadının kendi vücudunu beğenmemesi, tecavüz, cinsel istismar, ebeveynlerinin cinsel ilişkisine şahit olma, gibi durumlarda vajinismusa neden olabilecek sebepler arasındadır. Tedavi edildiğinde vajinusmus kader olmaktan çıkar, ancak tedavi edilmezse, hayatları boyunca onlarla birlikte bu hastalık yaşamaya devam eder. Unutmayın vajinismus yüzde 100 tedavi edilebilen bir hastalıktır, tedavi edilmediği takdirde, annelik şansınızı bile kaçırmış olursunuz.

Yazının Devamını Oku

İkiz bebekle ilgili bilinen yanlışlar anne adayını zorlayabilir

12 Kasım 2020
Son yıllarda “ikiz bebek” fikri yaygın hale gelmeye başladı. Günümüz dünyasında bazı nedenlerden ötürü geç yaşta çocuk sahibi olunabiliyor. Hal böyle olunca ikiz bebek ve aynı anda büyütülmek isteniyor.

İkiz bebek düşüncesi güzel ancak beraberinde anne ve bebek açısından birçok sıkıntı doğurabiliyor. Ayrıca ikiz gebelik ile ilgili bilinen yanlışlar, anne adayını zorlu bir süreç geçirmesine de neden olabiliyor.

İkiz gebeliklerde erken doğum ve düşük riski normal gebeliğe göre 7 kat daha fazla
Kadınların son yıllarda anne olma yaşını ötelemesi, evlilikte seçici olmaları, iş hayatında ciddi anlamda söz sahibi olmaları, kariyerlerini bırakmak istememeleri ileri yaş gebeliklerine neden oluyor. Bu aslında sadece bize özgü bir durum değil, Avrupa ve Amerika’ya baktığımızda da benzer istatistikleri görmek mümkün. Ancak ortada olan bir gerçekte, kadınların 35 yaşından sonra yumurta rezervlerinin ciddi şekilde azalıyor olmasıdır. Hem yumurta rezervi azalıyor, hem de yumurta kalitesinde ciddi bir kötüleşme başlıyor. Özellikle 35 yaşından sonra evlenen kadınlar direk tüp bebek yöntemine başvurarak çoğul gebelik istiyor ancak ikiz gebelik sanıldığı kadar kolay bir süreç değil. Hem anne, hem de bebek açısından oldukça riskli durumlar ortaya çıkabiliyor. İkiz bebek bekleyen anne adaylarının bu süreçte hem kendilerinin hem de bebeklerinin sağlığı açısından dikkat etmeleri gereken çok önemli noktalar var. Çünkü ikiz gebeliğin riski normal gebeliğe göre neredeyse 7 kat daha fazladır. İkiz gebelikte erken doğum ihtimali çok yüksek, düşük ihtimali de yüzde 30 daha fazla oluyor. Ayrıca 35 yaşından sonra hamile kalan anne adayında; gebelik tansiyonu, gebelik şekeri riski, gebelik zehirlenmesi normal gebeliğe göre çok daha yüksek görülmektedir. Bunların yanı sıra anne adayında fıtık oluşma riski artar ve normal gebeliğe göre erken doğum riski her zaman daha fazla olur.

İkiz gebelikte ideal kilo artışı 16 ile 22 kilo arasındadır
İkiz gebeliklerde anne adayının dikkatli beslenmesi çok önemlidir çünkü bu süreci 3 kişi yaşamış oluyorsunuz. İkiz gebelik yaşayan hamilelerimizin ağırlıklı olarak belli başlı besin maddelerine yönelmeleri gerekmektedir. Bunların başında da folik asit, kalsiyum, demir, protein gelmektedir. Sağlıklı beslenmenizden ve günlük egzersizlerinden asla taviz vermeyin. Buna bağlı olarak kontrollü kilo artışı çok önemli. İkiz gebelik esnasında tavsiye edilen kilo artışı 16 ila 22 kilo arasında değişir ve bu da günlük aktivite düzeyine göre 600 kalori ile karşılanabilir. Çoğul gebeliklerde anne adaylarının karınlarında hissettiği baskı daha fazladır, buna bağlı olarak mide yanması ve hazımsızlık şikayetleri de artış gösterir. Şişkinlik ve hazımsızlığa sebep olabilecek hamur işlerinden, kızartmalardan ve gazlı içeceklerden uzak durulmalı. Doğru beslenme açısından bu dönemde bir beslenme uzmanından yardım alınması faydalı olacaktır.

Çalışan anne adaylarının 24. haftadan sonra izin kullanmaları gerekir
İkiz gebeliklerde özellikle hamilelik haftası ilerledikçe önlem alma ihtiyacı artacaktır ancak bu durum endişe, kaygı ve hayatı zorlaştırıcı şekilde olmamalı. Doğum haftası yaklaştıkça çalışma, seyahat ve bazı sosyal aktiviteleri kısıtlamak ya da düzenlemek gerekebilir. Bebeğin fetal gelişimini desteklemek ve çeşitli komplikasyon risklerini azaltmak için son haftaları dinlenerek geçirmek iyi olacaktır. Bebeklerini kucağına almak için gün sayan anne adaylarının bu süreçte stresten uzak durmaları da çok önemlidir. Stresin doğum riskini arttırdığını, gebelik tansiyonunu artırıcı etkileri olduğunu biliyoruz. Bu tarz risklerden hastalarımızın korunabilmesi için stresi minimalize etmeleri gerekiyor. Bu nedenle gebelerimizin stresten uzak duracak hobilerine yönelmeleri gerekmektedir. Çoğul gebeliklerde ek olarak çalışan annelerin 24. haftadan sonra izin kullanmalarını şiddetle tavsiye ediyoruz. Erken doğum riski çok yüksek olduğu için özellikle 24. haftadan sonra doktor ile anne adayının iletişiminin hiç kopmaması gerekir.

Yazının Devamını Oku

Hamile kalmayı engelleyen 6 neden

16 Eylül 2020
Evli, çocuklu ve mutlu olabilmek için bazen yıllarca beklenebiliyor… Beyaz atlı prensi tam buldum dediğinizde hiç aklınıza gelmeyen sebepler karşınıza çıkıyor ve anne baba olma hayalleriniz çok uzun yıllar erteleniyor.

Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin neredeyse yüzde 20’si gebelik sorunu yaşıyor. Öncelikle neden gebe kalamadığınızı bilmeniz gerekiyor. Kadından mı, yoksak erkekten kaynaklanan bir engel mi… Yoksa her iki çiftte başka sorunlar ya da, sebebi bilinmeyen kısırlık mı… Gebelik oluşumunu engelleyen nedenlerin başında hiç şüphesiz, hormonlar, düzensiz beslenme, kadının yaşı ve metobolik bozukluklar gelmektedir. Gebe kalmayı engelleyen  en önemli 6 madde çiftlerin hayatını adeta kabusa çeviriyor. En çok karşılaştığımız kısırlık nedenlerinin başında gelen bu 6 maddeyi tek ele alalım…

1.Obezite

Kadında fazla kilo, yumurtalık fonksiyonlarına ve yumurtlamaya zarar vererek anne adayının gebe kalmasının önünde ki önemli engellerden biridir.  Hamile kalmak isteyen fazla kilolu kadınların mutlaka doktor kontrolüyle kilo verip gebe kalmalarını öneriyoruz. Fazla kilonun anne olmak isteyen kadınlar üzerinde olumsuz birtakım sonuçlara neden olabilmektedir. Anne adayının obezite ya da çok aşırı kilosu varsa bu onun gebe kalmasını engelleyebilir. Aynı şekilde çok zayıf kişilerin de gebe kalması zordur. Kilo, yumurtalık fonksiyonlarını ve yumurtlamayı engelleyerek kişinin gebe kalmasını engelleyebilir.

2.Kadınlarda ileri yaş

Çocukta yaparım, kariyer de yaparım desek de, maalesef yumurtalarımız, yaşımız ilerledikçe hızlı bir şekilde yok olup gidiyorlar. Hayatımız boyunca kendimize yetecek kadar yumurta rezervi ile dünyaya geliyoruz. 35 yaşından sonra yumurtalarımız hüzünlü bir şekilde bize veda etmeye başlıyorlar. 40 yaşından sonra bu süreç hızlanıyor. 45 yaşında da tabi ki hamile kalınabiliyor, ancak bu oran çok düşük ve yumurtaların kalitesi bozuluyor, özürlü bebek dünyaya getirme oranı yükseliyor.  Kadınların yaşı ile yumurta sayı ve kalitesi doğrudan bağlantıdır. Özellikle 35-40 yaş arasındaki kadınlarda 6 ay sonrasında gebelik söz konusu değilse ve 40 yaş üstü kadınlarda ise hiç vakit kaybetmeden doktora başvurulması gerekir. Yumurtalarınız için yumurta dondurma da son yıllarda en çok başvurulan yöntemlerin başında gelmektedir.

3.Çikolota Kisti

Gebe kalmayı en çok etkileyen nedenlerin başında gelmektedir. Bazen tedavisi yıllarca sürebilir. Rahim içini döşeyen endometrium (rahmin iç yapısı) tabakasının rahmin dışındaki başka bir bölgede büyümesi sonucu gelişen ve sıklıkla ağrılı seyreden bir hastalıktır. Endometriozis (Çikolata kisti)  yumurtalıklar, fallop tüplerin de görülür. Üreme çağındaki milyonlarca kadını etkileyen yaygın bir hastalık olmasına rağmen bilinirlik oranı ve önemsenme oranı oldukça düşüktür. Birçok kadın bunu genç kızlık döneminde de bilebilmektedir. Ancak önemsenmediğinden dolayı, hamile kalmak istediklerinde karşılarına tekrar çıkar.  Hastalık her yaş grubundaki kadını etkileyebilmesine rağmen en çok 30'lu ve 40'lı yaşlardaki kadınlarda görülür.

4.Alkol ve sigara kullanımı

Yazının Devamını Oku

Rahim dinlendirme yöntemiyle gebelik şansı artıyor

18 Haziran 2020
Normal yollardan gebe kalamayan her kadın anne olma hayallerini gerçekleştirmek için her şeyi yapmaya hazırdır. Son yıllarda sıkça başvurulan tedavi yöntemlerinin başında da rahim dinlendirme gelmektedir. Rahim dinlendirme tüp bebek tedavisinde gebelik şansını artıran yöntemlerden biridir.

Tüp bebek tedavisinde rahim dinlendirme olarak adlandırılan yöntem aslında dondurulmuş embriyo transferidir.  Bunu tam olarak şöyle tarif edebilirim; embriyo transferi, yumurta geliştirme ve toplama işlemlerinin yapıldığı ay değil, daha sonraki aylarda planlanır.

Amaç sağlıklı bir gebelik ve sağlıklı bebekle eve gitmek

Tüp bebek tedavisine başvuran her hasta, hemen gebe kalıp, çocuklarını kucaklarına alarak eve gitmek istemektedirler. Bu bazen o kadar kolay olmayabilir. Buradaki tem amaç hastaların en kısa sürede gebe kalıp çocuklarını sağlıkla kucaklarına alabilmeleridir. Düzenli adet gören her kadın bu döngü içinde her ay sadece bir yumurta hücresi üretir. Üretilen bu yumurtaların (kadın yaşına bağlı olarak) yüzde 50’si sağlıklı bir embriyoya dönüşemez. İşte bu aşamada tüp bebek tedavisi yapılan hastalarda dışarıdan yüksek dozlarda yumurta büyütücü hormon iğneleri yapılır. Böylece yeterli sayıda yumurtayı bir defada elde ederek içlerinden en iyilerini seçilebiliyor.  

İyi kalitedeki embriyolar kısa süreliğine donduruluyor

Son yıllarda rahim dinlendirme tekniği ile ilgili yapılan çalışmalarda, yumurta büyütmek için kullanılan hormonların veya ilaçların rahim iç zarını olumsuz olarak etkileyebildiği ve rahmin embriyoyu kabul edebilme gücünü zayıflattığı ortaya çıkmıştır. Bu olumsuz etkinin ortadan kaldırabilmesi ve  tedavide elde edilen iyi kalitedeki embriyoları korunabilmesi için kısa süreliğine -190 derecelik tanklarda bekletilir.  Bu arada da tedaviye 1-2 ay ara verilir. İlacın etkisinin ortadan kalkması ve rahmin doğal haline gelmesi beklenir. Rahmin embriyoyu rahatça kabul etmesini sağlayan bu tedaviye “rahim dinlendirme yöntemi” denir.

Rahim dinlendirme kimlere uygulanır?

Daha önceden belli bir grup hastaya uygulanabilen bu yöntem artık daha geniş bir hasta grubuna uygulanabiliyor. Tabii burada en önemli şey gelişen tıp, gelişen laboratuvar teknolojileri ve embriyo dondurma tekniklerinde giderek yükselen başarı oranlarıdır. Hatta daha açık anlatmak gerekirse, ilk zamanlarda tedavide kullanılan ilaç ve hormonlara karşı vücutlarında aşırı hassasiyet görülen hastalarda zorunlu olarak uygulanmaktaydı. Bugün ise artık tedavi sürecinde rahim ortamında bozulma görülen veya ilaçlara bağlı olarak gebelik başarısında rahim ortamı kaynaklı azalma olabileceğini düşünülen hastalarda da kullanılabiliyor.

Rahim dinlendirme her klinikte uygulanabilir mi?

Yazının Devamını Oku

Başarısız tüp bebek tedavileri moralinizi bozmasın

21 Mayıs 2020
Özlemle beklenen o müjdeli haber gelmeyince, en başta anne adayları büyük bir hayal kırıklığı yaşayarak, umutsuzluğa kapılıyor.

Tüp bebek yapmaya karar veren çiftler, başarısız olan tüp bebek tedavileri sonrasında da moral ve motivasyonlarını neredeyse tamamen kaybedip, adeta yıkılıyorlar. Oysa tüp bebek tedavisinde altın kural; tedavinin anahtarı güçlü bir moral ve kaliteli yumurtanın elde edilmesinden geçmektedir.

Çiftlerin birlikte araştırılmaları başarı şansını artırıyor

Tüp bebek tedavisinde en önemli şey anne adayının psikolojisidir.  Özellikle çevresel etkenler, aile yakınlarının hamilelik baskısı çiftleri psikolojik olarak çok fazla etkilemektedir. İkinci ya da daha fazla tüp bebek denemesi gerçekleştirilmiş ve başarısız olmuşsa öncelikle olarak başarısızlık nedenleri araştırılmalıdır.  Bu duruma neden olabilecek birçok şey olabilir. Bu yüzden çiftler mutlaka detaylı bir şekilde araştırılmalıdırlar. Genetik ya da sistematik bir hastalık olup olmadığına mutlaka bakılmalıdır. Kromozom analizleri, genetik pıhtılaşma faktörleri, bağışıklık sistemleri araştırmaları yapılmalıdır.

Çiftler her yönden araştırılmalıdır

Bazen gelen çiftleri dinlediğimizde, her şeyi yaptıklarını söylüyorlar. Aslında basit gibi görünen, küçük bir testi atladıklarında bile tüp bebek tedavisi eksik kalabilir. ‘Neden’ sorusunu sormadan önce, tekrarlayan tüp bebek başarısızılığı yaşayan çiftlerin özellikle sistematik olarak yapılan testlerini mutlaka çok dikkatli kontrol etmek gerekiyor. Çünkü birçok kere her şey tam denilse de bazı testlerin atlanıldığını görebiliyoruz. Örneğin hastalara tiroid tahlilin var mı? dediğimizde, hepsi evet diyor. Aslında sadece tiroid değil, onların alt gruplarına bakmak ve incelemek gerekiyor. Tüp bebek tedavisinde basit gibi görünen şeyler bazen çok önem arz etmektedir.   

Uygun tedavi döneminin saptanması

Çiftlerde uygun tedavi döneminin saptanması bizim için çok önemlidir. Çiftlerin tedaviye psikolojik olarak hazırlıklı olması gerekir. Yani illa benim çocuğum olsun diye gelinmesi de bazen tedaviyi etkiliyor. Tabi ki olsun, ancak biraz daha mutlu ve huzurlu bir dönemde, kafa olarak endişe ve kaygıdan uzak bir dönemde tedavinin başlaması gerekir. Sağlıklı bir embriyo elde etmek tedavinin olmazsa olmazıdır bizim için. Her çiftin hikâyesi farklı, bizim için her çift özeldir. Belli bir dönemde iyi sayı ve kalitede yumurta aldığınız aynı kişi diğer ayda düşük kalitede yumurta üretebilir. Tekrarlayan başarısız tüp bebek tedavilerinde, çiftlere bağlı nedenler kadar merkez seçimi de büyük önem taşır. Deneyimli ekip ve gelişmiş bir laboratuvar ortamı başarılı sonuçlara ulaşmadaki en önemli kriterlerin başında gelir.

Yazının Devamını Oku

Hamilelikte varisler korkulu rüyanız olmasın

28 Ocak 2020
Hamilelik döneminde birçok anne adayının ortak sorunudur varis. Bazen fazla kilo alımından dolayı, bazen de kendiliğinden çıkan varisler, hamileliğin ilerleyen aylarında daha da belirgin bir hale geliyor. Hamilelikte varisin nedenlerinin başında bebeğin anne karnında yaptığı basınçdan dolayı, kanın yeterli derecede boşalamıyor olması ve bacaklarda birikmesidir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Selen Sakar Ecemiş, hamilelikte yaşanan varis problemleri, nedenlerini ve tedavi seçeneklerini anlattı.

Varis Neden Oluşur?

Varis toplardamarlarda görünen bir damar hastalığıdır. Hem estetik hem de sağlık açısından kadınları rahatsız eden bir durumdur. Görüntü itibariyle de çok hoş değildir. Özellikle bacaklarda toplardamarların düzensiz bir biçimde uzaması, genişlemesi ve kıvrımlar oluşturmasını varis olarak nitelendiriyoruz. Hamilelik döneminde birçok kadının ortak şikayeti varistir. Bebeğin anne karnında oluşturduğu bası, alınan fazla kilolar varisin oluşmasına en büyük nedendir. Anne adaylarının bacaklarında, sabah hiçbir şey yokken akşama doğru artan şişlik, sızı şeklinde ağrı, yanma, kaşıntı ve gece krampları ile ortaya çıkar.

Hamilelikte varis oluşumunun birden fazla nedeni vardır. Hamilelikte görünen varisler özellikle genetik olarak toplardamarlar içindeki kapaklarının yapısı bozuk olanlarda, sürekli ayakta kalarak çalışmak zorunda olan anne adayları ile gebelik öncesinde olan varislerde hamilelikte ortaya çıkabilir. Gebeliğin kendisi tek başına da varis oluşumuna neden olabilir. Özellikle bebeğin vücudun altında kalan damarlara yaptığı bası varis oluşumunda ki etkenlerin başında gelir. Bu etkisi fazla kilo alanlarda ve çoğul gebeliklerde daha da fazla olur. Diğer nedenlerden biri de gebelikte artan hormonların tüm vücut kaslarında olduğu gibi toplar damarların duvarlarındaki kaslarda da gevşeme etkisi yapmasıdır. Böyle olduğunda da damarlar içinde kan birikimi ile kolayca genişleyerek varis oluşumunu ortaya çıkartırlar. Gebelikte vücutta dolaşan kan miktarının hacim olarak artması da varis oluşumuna zemin hazırlayan nedenlerden biridir.

Hamilelikte varis vücudun hangi bölgelerinde görülür?

Gebelikte ortaya çıkan varisler sıklıkla vücudun alt bölgesinde yani daha çok bacaklarda oluşurlar. Bacaklarda özellikle baldır ve dizlerin arka kısımlarında gözlenir. Vajen girişinde de görülebilir. Yine doğumda birçok kadının ortak sorunlarından biri olan hemoroitlerde aslında bir çeşit varistirler..

Hamilelikte varisten nasıl korunabiliriz?

Yürümek, hareket etmek ve spor yapmak, bacak kaslarının kasılmasını sağlar ve kan yukarı geri pompalanır. Bu nedenle biz tüm hamilelerimizi sağlıkları el verdiği şekilde hareket etmelerini, spor yapmalarını öneriyoruz. Doğum esnasından bunun ne kadar yararlı olduğunu bütün anne adaylarımız kendilerini de bizzat görebiliyorlar.

Yazının Devamını Oku