Türkiye ABD Kongre’sinde yalnız kalıyor

Geride bırakmaya hazırlandığımız hafta Washington’da Türkiye ile ABD ilişkileri açısından ağır sonuçlar doğurmaya aday üç olumsuz gelişme yaşandı.

Haberin Devamı

Sırasıyla gidersek...

Önce pazartesi günü ABD Senatosu ile Temsilciler Meclisi arasında Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) 2020 yılı bütçe yetki yasası metni üzerinde uzlaşıya varıldı. Yasa, Başkan Donald Trump’ın da beklendiği gibi onaylamasıyla birlikte ABD yönetimi açısından bağlayıcılık kazanacak. Pentagon bütçe yasası, Rusya’dan S-400 alımından vazgeçmediği takdirde Türkiye’nin F-35 programının dışında tutulmasını son derece kesin bir dille hükme bağlıyor.

Yeni yasa, Türkiye’nin ABD’den Patriot hava savunma sistemleri alabilmesini de ancak S-400 projesinden vazgeçtiği konusunda güvence vermesi koşuluna bağlıyor. Dolayısıyla Patriot alımını da bu koşula bağlı olarak yasaklıyor. Kongre’nin her iki kanadı, ABD Başkanı’na, Rusya’dan silah alan ülkelere yaptırım öngören ünlü CAATSA yasası çerçevesinde Türkiye’ye gerekli yaptırımların uygulanması çağrısında da bulunuyor.

Haberin Devamı

Yasa, bu haliyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Donald Trump arasında geçen kasım ayında F-35’ler/S-400 sorununu görüşmek üzere bir komite kurulması yönünde varılan mutabakatı yakından ilgilendiriyor. Söz konusu teknik çalışmanın Türkiye’ye ve yaptırımları uygulamak hususunda isteksiz davranan Başkan Trump’a biraz zaman kazandırabileceği ümit ediliyordu. Kongre, bu noktada devreye girerek -Türkiye S-400’lerden vazgeçmediği sürece- muhtemel hiçbir esnekliğe izin vermeyeceğini ABD yönetiminin elini kolunu bağlayacak bir şekilde ortaya koymuş oldu.

*

Pentagon bütçesini izleyen bir başka gelişme, ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi’nin geçen çarşamba günü hem S-400 alımı hem de Suriye’nin kuzeyine düzenlenen askeri harekât nedeniyle Türkiye’nin cezalandırılmasını öngören, bu çerçevede ağır yaptırımlar uygulanmasını içeren bir yasa tasarısını kabul etmesi oldu. Tasarı komitenin Cumhuriyetçi Başkanı James Risch ile kıdemli Demokrat üyesi Robert Menendez’in ortak girişimi.

Hatırlanacaktır, ABD Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nun da 29 Ekim tarihinde benzer içerikte bir yasa tasarısını kabul etmesi Ankara’da ciddi bir rahatsızlığa yol açmıştı. Senato’daki tasarının yasalaşabilmesi için bundan sonraki aşamada genel kuruldan geçmesi gerekiyor.

Haberin Devamı

Önümüzdeki günlerin Washington’da Türkiye açısından en kritik sorusu, komiteden geçen metnin genel kurula indirilip indirilmeyeceği. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Senato’da benzer içerikte başka taslaklar hazırlandıysa da Başkan Trump bir süre Senato’yu frenleyebilmişti. Ancak Türkiye aleyhtarı havanın güçlenmesiyle birlikte bu frenin tutmadığı anlaşılıyor. Oylamada 18 üye ‘Evet’, 4 üye ‘Hayır’ oyu kullandı.

Bu arada genel kurulundan geçse de Temsilciler Meclisi ile Senato’nun yaptırım metinleri arasında farklılıklar olduğundan ortak bir metnin kaleme alınması için Kongre’nin iki kanadından temsilcilerin bir araya geldiği Konferans Komitesi’ne gidilmesi gerekecektir.

*

Haberin Devamı

Ve ardından önceki gün yaptırım tasarısının da iki sunucusundan biri olan Demokrat Senatör Menendez ile Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz’un hazırladıkları ‘Ermeni soykırımı’ karar tasarısı Senato’dan oybirliğiyle geçti. Senato’dan çıkan karar ABD tarihinde bir ilk. Çünkü, geçmişte ABD Temsilciler Meclisi’nden 1975, 1984 ve son olarak geçen 29 Ekim’de olmak üzere üç kez ‘Ermeni soykırımı’ iddialarını içeren kararlar geçmesine karşılık, Senato kanadındaki çabalar her seferinde başarısız kalmıştı.

Ermeni lobisi, Senato’daki en ciddi çabasını 1990 yılında sergilemiş, ancak o dönemdeki Senato çoğunluk lideri Senatör Robert Byrd’ün olağanüstü çabasıyla bu hamle çok az bir oy farkıyla engellenmişti. Byrd’ün engellemesini kırmak amacıyla 28 Şubat 1990 tarihinde yapılan oylamada 100 üyeli Senato’da 51’i üye Byrd, 48’i üye ise Dole için oy kullanmıştı. Buna karşılık, önceki gün karar tasarısı hiçbir itiraz olmaksızın oybirliğiyle kabul edilmiştir.

Haberin Devamı

Temsilciler Meclisi’nde 29 Ekim’deki ‘soykırım’ tasarısının oylamasında 435 üyeden 405’i ‘lehte’ oy kullanmış, yalnızca 11 üye ‘hayır’ oyu vermişti. Önce Temsilciler Meclisi ve ardından Senato’da ortaya çıkan bu tablo Kongre’de havanın hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar’ı kapsayacak şekilde ne kadar Türkiye’nin aleyhine döndüğünü gösteriyor.

*

Türkiye’nin geride bıraktığımız 40 yıl boyunca Washington’daki en önemli önceliklerinden biri Kongre’ye sunulan ‘Ermeni soykırımı’ tasarılarını engellemek hedefi olmuştu. Bunu yaparken Türkiye, ABD yönetimlerini her seferinde yanında bulmuş, Kongre üyelerinden de destek bulabilmişti. Son hadiselerde Başkan Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bütün yakınlığına ve yardımcı olma çabasına karşılık bu çabasının yetmediği anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Zaten kendisini koltuğundan indirmeyi hedefleyen ‘azil süreci’ nedeniyle iyice köşeye sıkışmış olan Trump’ın Kongre nezdindeki siyasi gücünün zayıflamış olması hesaba katılması gereken bir başka faktör. Temsilciler Meclisi’ndeki oylamayı buradaki Demokrat çoğunluk nedeniyle kaybetmesi kesin görünen Trump, Senato’daki Cumhuriyetçi çoğunluğa dayanarak ikinci aşamada bunu engelleyebileceğini düşünüyor. Ancak bu durum Trump’ın Cumhuriyetçi senatörler karşısında elini zayıflatıyor.

Neresinden bakılırsa bakılsın, bütün bu gelişmeler Türkiye’nin ABD politikasının son dönemde doğrudan Başkan Trump üzerine inşa edilmesinin sorunların çözümü açısından yeterli olmadığını gösteriyor. Washington’da Kongre’nin Türkiye konusunda olumsuz bir bakış ve geniş bir hareket serbestisi ile hareket etmeye başlaması daha da sıkıntılı gelişmeleri Türkiye’nin gündemine taşıyabilir.

Yazarın Tüm Yazıları