'Uzun COVID' yine gündemde

COVID sadece vaka sayıları bakımından değil, oluşturduğu “COVID sonrası sorunlar” yani “uzun COVID meselesi” nedeniyle de sağlık gündemimizin bir numaralı maddesi olmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Oxford Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmada da bu bilgi doğrulandı. Oxford’un araştırmasına göre, “bilinç bulanıklığı, bunama, anksiyete bozukluğu ve epilepsi/sara” gibi sorunlar COVID geçirenlerde 2 yıl sonrası dikkate alındığında geçirmeyenlere oranla daha sık görülüyor. Araştırma oldukça önemli. Önemli olduğu için de dünyadaki pek çok büyük yayın kuruluşu araştırma neticelerini “en önemli sağlık haberlerinden biri” olarak değerlendirdi. Araştırmada yaklaşık 1 milyon 250 bin kişi COVID-19’u geçirdikten 2 yıl sonra 14 farklı hastalığın görülme riski bakımından değerlendirildi. Nörolojik ve psikolojik sorunlar bakımından eldeki neticeler yine 2 yıl önce COVID dışı solunum yolu enfeksiyonu geçiren 1 milyon 250 bin kişinin neticeleriyle mukayese edildi. Sonuç mu? Sonuç özellikle “nörolojik/psikolojik neticeler” dikkate alındığında oldukça şaşırtıcı ve endişe verici.

Uzun COVID yine gündemde

KÖTÜ HABER
COVID KAFAYI KARIŞTIRIYOR

OXFORD araştırmasının sonuçları gerçekten de önemli. Araştırma sonuçlarına göre, COVID dışı başka herhangi bir solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocukların 2 yıl sonra “epilepsiye yakalanma ihtimalleri” 10 binde 130’ken bu değerler COVID geçiren çocuklar için 2’ye katlanıyor, 10 binde 260’a yükseliyor. Aynı araştırma COVID-19 geçiren yetişkinlerde “bunama, depresyon ve anksiyete” riskinin de beklenenden daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu bulgu COVID sonrası sıklığının arttığını düşündüğümüz “demans, beyin sisi, anksiyete bozukluğu, uyku sorunları, fibromiyalji ve hatta depresyon” gibi ruhsal problemlerin istatistiksel olarak da doğrulandığı anlamına geliyor. Neyseki araştırmayı değerlendiren uzmanlar şu iki iyi haberin de altını çiziyor: Bir, COVID sonrası gelişen depresyon ve anksiyete beklenenden daha kısa sürede düzelebiliyor. İki, Omikron varyantı önceki varyantlara oranla uzamış COVID sorunlarına daha seyrek yol açıyor.

Haberin Devamı

ÖZET BİLGİ
PEKİ SONUÇ NE 

ANLAŞILAN o ki önümüzdeki günlerde COVID sonrası ortaya çıkan farklı sağlık sorunlarını tartışmaya devam edeceğiz. Zira kardiyoloji uzmanları da son 2-3 yılda “gençlerde daha sık kalp krizi görüldüğünü” ve “COVID-19 geçirenlerde bazı kalp sorunlarına daha sık rastlandığını” düşünüyorlar. Kısacası COVID’den korunma meselesini ciddiye almaya mecburuz.

Haberin Devamı

İYİ HABER 1
EV KADINLARI BUNAMADAN MUAF MI

İNGİLTERE’de yapılan yeni bir araştırma “ev süpürme, cam silme, bulaşık yıkama” gibi sıradan günlük ev içi faaliyetlerin bile belleği desteklediğini ve bunamayı geciktirdiğini gösterdi. Bu araştırmada daha sık ev işleriyle meşgul olan kişilerin demans olma ihtimallerinin yüzde 21 daha düşük olduğu belirlendi. Yaklaşık 500 bin kişinin incelendiği bu çalışma, ev işlerinin beyin fonksiyonlarını aktif hale getirerek ve psikosomatik işlevleri güçlendirerek demans/bunama ile mücadelede faydalı olabileceğini gösteriyor. Bu habere özellikle ev işlerine meraklı olan hanımların daha çok sevineceğine eminim.

Uzun COVID yine gündemde

İYİ HABER 2
ZEYTİNİN YAPRAĞI BİLE FAYDALI

ZEYTİNİN sadece meyvesi veya yağı değil yapraklarının da faydalı olduğunu gösteren net ve açık bilgiler var. Hatırlatalım, zeytin dünyanın en uzun ömürlü ağaçlarından biri, 500 yıl kadar yaşayabiliyor. Bu uzun ömür onun meyvesine, meyvesinden elde edilen yağına hatta yapraklarına sağlığı koruyan şifalar veriyor. Zeytin yaprağı çayının son yıllarda giderek popülarite kazanmasının bir nedeni de muhtemelen bu muazzam antioksidan güç. Son bir hatırlatma daha yapalım: Zeytinin yağının ve yapraklarının etkili birer bağışıklık dostu oldukları da kesin.

AKLINIZDA OLSUN
KRİYOTERAPİ CİLDİ GENÇLEŞTİRİYOR

GENÇ ve kaliteli daha doğrusu ipeksi ve pırıl pırıl bir cilt sadece kadınların değil, şimdilerde erkeklerin de önem verdikleri bir konu. Son yıllarda giderek popülerleşen ve “dondurma ya da buz tedavisi” olarak da tanımlanan kriyoterapinin yani cildin düşük ısı kullanılarak iyileştirilmesi çabalarının önemli ölçüde işe yarayabileceği anlaşılıyor. Kriyoterapi uygulamalarının ciltte yağlanma ve iltihaplanmayı azalttığı, selülit oluşumunu frenlediği, yüz şişkinliği ve güneş etkisiyle oluşan kahverengi lekeleri önleyebildiği anlaşılıyor. Durum böyle olunca da pek çok firma yeni ve yüksek teknolojili kriyoterapi yöntemleri geliştirmeye başladılar. Bunlardan biri de “kriyomodülasyon” yöntemiyle çalışan yeni bir teknoloji.

Haberin Devamı

Tavsiyem şudur: Cildinize uygulayacağınız her yeni yöntem için öncelikle güvenilir bir dermatoloji uzmanından onay alın ve bu onay olmadan asla yola çıkmayın.

Yazarın Tüm Yazıları