Hayat kaliteniz iyi mi?

Kaliteli bir hayat sürmek, hepimizin hakkı, arzusu, hedefidir. Ona ulaşmak ise her şeyden önce bizim hayattan ne anladığımız ve nasıl bir hayat yaşadığımızla ilgilidir.

Haberin Devamı

Hücreden dokuya, dokudan organa, sonra da bedenden ruha ulaşan şaşırtıcı, hatta akıl almaz özelliklerimiz saymakla bitmez. Kendi kendine iyileşme yeteneğimiz ise bunların en önemlilerinden biri. Hepimizin müthiş bir kendi kendini yenileme gücü var ve bu güç bedenden çok ruhtadır.
Geleneksel tıp bu güce “PHYSIS” diyor. Bu kelimeyi “kendiliğinden iyileşme yeteneği, kendi kendini tamir ve tedavi edebilme kabiliyeti” şeklinde açıklayabiliriz. Eğer kendi haline, olağan işleyişine bırakılır, zararlı olabilecek dış/çevresel etkenlerden korunur, hele bir de usulüne uygun bakılıp beslenirse beden ve ruh bu güç sayesinde çoğu sorununu kendiliğinden zaten çözüyor.
Bunu bazen oraya, o bölgeye bağışıklık hücrelerini ya da maddelerini göndererek, bazen orada kavga, dövüş, itiş, kakış çıkarıp zararlı olabilecek şeyi -mikrobu, molekülü, yabancı maddeyi- oradan uzaklaştırarak, bazen kendi söküğünü kendi dikebilen usta bir terzi edasıyla yaparak ama mutlaka mükemmel bir el işçiliğine yaslanarak halledebiliyor.
Bunun için ihtiyacı kadar beslenmesi, enerji verecek yakıtları ve onarıp tamir edecek maddeleri kazanması, yeteri kadar dinlenip uyuması, ihtiyacı kadar hareket halinde olması ve onu üzebilecek, strese sokabilecek, endişeye, korkuya sevk edebilecek duygu ve düşüncelerden uzak kalması yetiyor.
O bazen unutarak, yok sayarak, bazen de hatırlayarak, bazen dik durup bazen “bu da geçer” deyip susarak, biraz daha fazla yiyerek ya da oruç düzeyine varacak yiyecek kısıtlamaları yaparak, daha az ya da daha çok uyuyarak, kısacası şu veya bu şekilde ama mutlaka kendi işini kendi yapmaya, sorununu çözüp yoluna devam etmeye bakıyor.
Bize düşen görev, beden ve ruhumuzun bu mükemmel yeteneğini aksatmamak, bu işleyişe çomak sokmamak, bedene ve ruha zarar verebilecek şeylerden mümkün olduğu kadar uzak durmak olmalıdır.
Kısacası kendimize iyi bakmamız hem zor, hem kolaydır. İster kolayınıza, ister zorunuza gelsin fark etmiyor ama mutlaka yerine getirilmesi gereken bir süreçtir.
Bedeninizin kendi kendini iyileştirme gücünü korumak istiyorsanız sadece beslenmeye, aktiviteye, uykuya, stres yönetimine dikkat etmeniz yetmez! Hayatın bir enerji olduğuna inanmanız, empatiden uzak kalmamanız, manevi yaşamınızı zenginleştirip basitçe inanç olarak açıkladığımız iç doktorunuzu da görev başında tutmanız, hoş görmeniz, affetmeniz, unutmanız, yok saymanız ve biraz hız kesip yavaşlamanız, sadece “ekonomik” değil, hayat çorbanızın tadını geliştirebilecek “sosyal” değerler de üretmeye çalışmanız gerekir.
Kaliteli bir hayat sürmek hepimizin hakkı, arzusu, hedefidir ve ona ulaşmak her şeyden önce bizim hayattan ne anladığımız ve nasıl bir hayat yaşadığımızla ilgilidir.

Haberin Devamı

BİR ÖNERİ
---------
Güçlü bir hafıza için: Ezberleyin


* Yabancı dilde yeni kelimeler, yeni markalar, yeni telefon numaraları, yeni adresler ezberleyin. Şiirleri, atasözlerini aklınızda tutmaya gayret edin.
* Zihninizde hatırlamak istediğiniz cisimlerin, kişilerin, yer ya da sayıların bir resmini yapın.
* Konsantre olmak istediğinizde dikkatinizi dağıtacak gürültüleri ortadan kaldırın.
* Bir konuşma sırasında aklınızda tutmak istediğiniz bilgiyi tekrar edin.
* Liste yapın ve hatırlamak istediğiniz şeyleri takvim üzerine yazın, sık sık bu listelere bakın.
* Unutmanın normal olduğunu kabul edin. Gençken de birçok şey unutuluyor.
* İşitmenizi kontrol ettirin. Belki de yeterince iyi duymadığınız için hatırlayamıyorsunuz.
* Hatırlama yeteneğinizde belirgin bir düşüş olduğunu hissediyorsanız doktorunuzla görüşün.
* Tiroit bezi hastalığı, östrojen hormonu azalması, bunaltı, stres, yorgunluk, depresyon, bazı ilaçlar (uyku verici ilaçlar, antidepresanlar, lityum, antihistaminikler, sibutramin ve amfetamin içeren zayıflama ilaçları) ve yoğun alkol kullanımı unutkanlığa yol açabilir; dikkate alın.

Haberin Devamı

BİR TEST
--------

Yaşam kalitenizi ölçün!

SORU 1: İşinizi ne kadar seviyorsunuz?
a) Neredeyse bedavaya çalışacak kadar çok.
b) Çoğunlukla sevdiğimi söyleyebilirim.
c) Başka alternatif işler arıyorum.

SORU 2: Ne kadar sık egzersiz yaparsınız?
a) Benim için egzersiz salonu ikinci evim gibidir.
b) Oldukça sık yapmaya çalışırım.
c) Bir egzersiz salonuna üyeyim ve ücretini ödüyorum. Yeterli mi?

SORU 3: Yeme alışkanlıklarınızı nasıl tanımlarsınız?
a) Sağlıklı beslenme konusunda beni “reklam yıldızı” bile yapabilirsiniz.
b) Doğru şeyler tüketmeye çalışıyorum. Bu da en azından bir şeydir.
c) Sloganım; hızlı ve yağlı beslen.

SORU 4: Kendinize ne kadar çok zaman ayırıyorsunuz?
a) Kendimden daha çok zaman ayırdığım bir şey neredeyse hiç yok.
b) Mümkün oldukça yaratmaya çalışıyorum. Maalesef çok sık değil.
c) O da ne demek ?!

Haberin Devamı

SORU 5: Ailenizi ve arkadaşlarınızı ne kadar sık görüyorsunuz?
a) Büyük olasılıkla onların beklediklerinden daha fazla.
b) Herkes kadar. Yani doğum günleri, tatiller, bazı özel durumlarda.
c) Beni hatırlayabileceklerini artık pek sanmıyorum.

SORU 6: Gecede kaç saat uyuyorsunuz?
a) 8-10: Bana “uyuyan güzel” de diyebilirsiniz.
b) 6-8: Birkaç fincan kahve içtim mi tamamdır.
c) 6’dan az: Göz torbalarım hiç eksik olmaz.

SORU 7: Ara öğünlerde bir şeyler atıştırdığınızda genelde neler tercih edersiniz?
a) Meyve ve sebzeler. Buzdolabım onlarla doludur.
b) Enerji veren besleyici hazır gıdalar. Sürekli hareket halindeyim dolayısıyla onlar da sürekli benimle birlikte her yere gider.
c) Cips-Çerez. Sabah, öğle, akşam, gece... Sürekli yerim.

Haberin Devamı

SONUÇ
Yanıtlarınızın çoğu (a) ise işiniz kolaydır. Yaşam kalitenizin oldukça yüksek olduğunu kabul edebilirsiniz.
Eğer (b) şıkkını daha çok işaretlediyseniz, durumunuzu gözden geçirmeniz, önlem almanız gerekiyor.
(c) şıkkı fazla olanların ise yaşam tarzlarını yeniden değerlendirmeleri ve ciddi bir değişim sürecine girmeleri gerekiyor.
Kaliteli bir hayat hepimizin hakkı, hedefi, arzusudur. Bütün mesele zaman zaman durup, “nerede kalmıştık” diye sorgulamayı unutmamaktır. Kendimizle, seçimlerimizle hesaplaşmaktan korkmamaktır.

Yazarın Tüm Yazıları