İlişkilerde NATO kafası

Bu NATO o malum NATO değil tabii.

Haberin Devamı

Bu tamamen İngilizce bir ilişki teriminin kısaltılmış hali: “Not Attached to an Outcome”.

Özeti, en azından Z kuşağıgiller için şöyle:

Çıkıyoruz, sevgiliyiz, ama bir sonraki aşamaya, yani ilişkinin nereye evrileceğine dair kafa yormak istemiyoruz.

Böyle güzeliz, anın tadını çıkarıyoruz, “Bu işin sonu evlenip çoluk çocuğa karışmaya doğru mu gidecek?” diye plan program yaparak kaygılar içinde kaybolmak istemiyoruz...

Evet, NATO’nun derdi bu.

YOLUN KENDİSİ ÖNEMLİ

Peki nereden çıktı bu?

Aslında bu terim hep vardı, ama meşhur flört aplikasyonu Tinder’ın 2023 raporundan sonra daha çok konuşulmaya başlandı.

New York Post’ta yayınlanan Tinder’ın “2023, Year in Swipe” raporuna göre artık genç bekarlar “sonsuza dek mutlu” ilişkilerin peşinden koşmuyormuş.

Zaten öyle bir şey kaldı mı diye sormak isterim...

Haberin Devamı

Neyse, Tinder pazarlama müdürü Melissa Hobley demiş ki, “Yeni nesil için yolculuğun kendisi sonuçtan daha önemli. Bu da bize, sadece bazı olasılıklar için biriyle çıkmanın ne anlama geldiğini gösteriyor. Yeni nesil kendini geleneksel beklentilerden kurtarıyor ve flört ederken hikâyesini yazmaya odaklanıyor...”

Aslında zaten öyledir. Yolun ne olduğunu bilmeden yürümek hep daha çekicidir.

Yol bir finale bağlandığında çekiciliğini yavaş yavaş kaybeder.

Çünkü işin içine “güvence” girer.

BİZİM TOPRAKLARDAN TEĞET GEÇER

Tinder Avustralya sözcüsü Kirsty Dunn daha da coşmuş, “Z kuşağının flört alanında bir rönesans başlattığının” altını çiziyor.

Dunn, Z gençlerinin belli bir sonuca sabitlenmek yerine her türlü olasılığa açık bir flört yaklaşımını benimsediğini, NATO’nun da bu yeni hali çok iyi özetlediğini anlatıyor:
“Birini tanımaya, şu anda olmaya ve anı yaşamaya odaklanıyorlar. Açık uçlu bırakıyorlar ki istedikleri yolu keşfedebilsinler”.
Tabii bunlar yurtdışı raporları...

Bizim topraklar böyle şeylerden etkilense de, her şey yine kendi su yolunda ilerler. Ne kadar anı yaşamaya odaklanan “sal gitsin” NATO kafası filan çok cool görünse de, diplerde bir yerlerde hep şu sorunun yanıtı iç kemirmeye devam eder:

Haberin Devamı

“Nereye varacak ya bu ilişkinin sonu?”

Sonuçta, “Bir evin, bir araban olsun, bir garantin olsun yavrucum” şeklindeki kültürel kodlarla büyütülen, gelecekten (bırak geleceği iki gün sonra ne olacağından) hep korkan, anı yaşamaya başlarsa başına bir şey geleceğinden endişelenen toprakların mahsulüyüz.

NATO bize o yüzden teğet geçebilir. O nedenle: Sal bizi Tinder.

Mesele saç mı?

Hande Erçel’e muhabirler, “Saçınızı niye değiştirdiniz” diye sormuş.

O da şaşırmış ve haliyle, “Benim saçım bu, istediğimi yapamaz mıyım” demiş.

Hani “Bana sardın sen” deriz ya,

Hande Erçel’e de herkes fena sarıyor.

En anlamsız ayrıntılarla üstelik.

Çünkü neden, sıkıntıdan...

Saçını kazıtmışsa mesele olur da, siyahken kızıla çevirmişse mesele değildir.

Haberin Devamı

Aslında ünlülerin daha farklı olmaları, delilik yapmaları filan arzulanıyor.

Ama nafile.

Onlar inadına sıradan olunca böyle anlamsız ayrıntılara sarılıyor.

İster istemez.

 

Yazarın Tüm Yazıları