İlber Hoca,  José Mujica ve Satır Araları…

Gazeteler, manşete şöyle taşıdı haberi:

Haberin Devamı

 

“İlber Ortaylı, ’İzmir Barcelona olabilir’ dedi…

Oysa Hocamızın konuşmasında,

ıskalanmaması gereken ve hayli dikenli satır başları vardı;

elbette bunlar (kendine hayranların coğrafyasında…) kimsenin işine gelmedi !

 

Ayrıntılara girmeden hatırlatırsak,

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sırrı Aydoğan’ın, açılış konuşmasında,

"…İzmir ne kadar göç alırsa alsın kente gelenler bir süre sonra İzmirli olur”

demesinden de ilham almış olsa gerek;

Uvertürle birlikte tam olarak şöyle demişti,

"Geçmişten Günümüze İzmir" sempozyumunda konuşan Prof. Dr. İlber Ortaylı:

"…Rafine bir şekilde büyür ve gelişirsek, Akdeniz’in öbür ucundaki Barselona olabiliriz".

 

Aynı konuşmada,

Haberin Devamı

“…Son 10 yılda yaşanan bu nüfus artışının,

ne kentte yaşayanlara ne de bunu yaptıranlara bir faydasının olmayacağını

ve büyük problemler çıkacağını” belirtmişti Ortaylı.

Gözlerden kaçtı ama, seçimlerden tam bir hafta sonra kurduğu başka bir cümle de,

aslında yenilir yutulur gibi değildi.

İzmir’de seçimlerin sonucunu, “hemşehri dernekleri”nin belirlediğini hâlâ farketmemiş

(ama hiç merak etmeyin 3 vakte kadar anlayacak…) olanlar,

Hoca’nın söylediklerini, sadece,

"…Bunun yarattığı sorunların herkes altında kalır.

Şişirilmiş bir göç uygun bir gelişme trendi değildir” şeklinde anladılar.

 

Çaktırmadan dokundurduğu yerleri ise,

“…İzmirliler’i artık eskisi gibi, (sadece) iyi yaşayan, zevkli giyinen insanlar olarak değil,

aynı zamanda tartışmaya, okumaya, musiki

ve resimle ilgilenmeye başlamış (?!) insanlar olarak görüyoruz" taşlamasını meselâ,

hepten görmezden geldi necip medyamız.

 

Sempozyum,

Geleneksel şekilde,

…İzmir’in çok kültürlü bir şehir olduğu,

farklı medeniyetler aracılığıyla doğuya ve batıya açılan kapı olduğu…”

şakşakçılığı ile bitti…

 

Oysa, aynı salonda, izdihama yol açarak faz farkıyla konuşan

Haberin Devamı

Uruguay eski Devlet Başkanı Jose Alberto Mujica Cordano da

söyleşiye katılan izmirlilerden,

(Osmanlıyı da yıkanın, salonda sergilenen bu ‘alkış çavuşluğu’ olduğunu hissetmiş olmalı ki)

“günde kendilerine 10 dakika ayırarak,

gün içinde yaptıklarından dolayı,

kendilerini iyi hissedip hissetmediklerini sormalarını” istemişti.

Mütevazı Başkan, sözlerini,

“Kendi eylemlerinizi kendiniz yargılayın.

Çünkü siz kendinizin yargıcısınız.

Çünkü hiçbir zaman daha iyi bir toplumu,

kendimizi iyileştirmeden yaratamayız...”

diye noktalıyordu.

 

Konuşmacılar,

Orhan Seyfi’nin “Bir İzdivaçtan Sonra” şiirinin finali gibi, gülümseyerek geçtiler şehrimizden:

“Bilmem ki bu garip gülümsemeden / Ben ne kastederim, sen ne anlarsın ?”

Yazarın Tüm Yazıları