Dünyayı kurtaracak bir kimyager aranıyor

BİLMİYORDUM, Amerikan Wired dergisinde Sarah Zhang imzasıyla çıkan bir yazı sayesinde haberdar oldum; meğer bütün dünyada tüketilen doğalgazın yüzde 3’ünü amonyak üretmek için yakarmışız.

Haberin Devamı

Tabii dolayısıyla atmosfere salınan karbondioksitin de yüzde 3’ü amonyak üretimi yüzünden.

 

Peki neden amonyak üretiyoruz?

 

Çok temel bir sebeple: Amonyağı tarımda ana gübremiz olarak kullanıyor; bu sayede dünya üzerinde yaşayan milyarlarca insanın karnını doyuruyoruz.

 

Yani amonyaktan vazgeçemeyiz ama belki onu üretme biçimimizi değiştirebiliriz.

 

Mevcut amonyak üretme yöntemi bundan 100 yıldan fazla zaman önce iki Alman kimyacı, Fritz Haber ve Carl Bosch tarafından bulundu.

 

Aradan geçen zamanda daha da mükemmelleştirildi ama temelde üretim yöntemimiz aynı.

 

Haberin Devamı

Çok yüksek sıcaklık ve basınç altında bir azot atomuyla üç hidrojen atomunu birleştiriyoruz ve kimyada NH3 adıyla bilinen amonyak molekülünü elde ediyoruz.

 

Haber-Bosch yöntemi bizim hayatımız için o kadar önemli ki, hesaba göre hücrelerimizdeki azot atomlarının yarısı bu yöntemle üretilip vücudumuza girmiş durumda.

 

Azot deyip geçmeyin, bu yazıyı okurken aldığınız her nefesin neredeyse yüzde 80’i aslında azot.

 

Amonyak sadece fabrikalarda üretilen bir şey değil. Bazı bakteriler, azot ile hidrojeni kendi içlerinde birleştirmeyi ve oradan amonyak üretmeyi başarıyorlar.

 

Şimdi dünyanın aradığı şu: Acaba mevcut yönteme göre çok daha az enerji tüketen, çok daha az veya sıfır karbon ayak izi olan yeni bir yöntem geliştirilebilir mi amonyak üretiminde?

 

Bu yazıyı yazmayı bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü’nün davetlisi olarak, bu yılki Nobel Kimya Ödülü’nün sahibi Prof. Dr. Aziz Sancar onuruna verilecek bir yemeğe katılacağım.

 

Haberin Devamı

Prof. Sancar, bir haftadır Türkiye’de ve izlemeye çalıştığım kadarıyla da her gün bir etkinliğe, bir konferansa ve en az iki böyle resmi yemeğe katılıyor.

 

Amacı, bilimi ve eğitimi desteklemek, gençlere bir motivasyon kaynağı olabilmek.

 

Ben de buradan duyurayım istedim; kimyayla ilgilenen gençlere özellikle: Arayın amonyağı ucuza üretmenin yolunu ve dünyayı küresel iklim değişikliğinden kurtarma yolunda önemli bir adıma adınızı yazdırın.

 

Bu dünyadan Tardu Kuman geçti

 

ONU çok geç, taa 1999 yılında, evime aldığım bir masa ve bir sehpa sayesinde tanıdım.

 

İstanbul Üniversitesi’nde felsefe okumuştu ama tam olarak ‘yüreğinin götürdüğü yere gitmiş’ti, üniversite sonrası: Takı tasarımcılığına.

 

Haberin Devamı

Uzun süre Paris’te takı tasarlayıp çok sayıda sergi açtıktan sonra yolu Atina’ya düşmüş; orada tanıştığı bir ustanın yanında marangozluğa başlamıştı.

 

Bence yaptığı sanattı ama o kendine o zamanlar ‘Marangozum ben’ diyordu.

 

Yıllar sonra Atinalı ustası ölmüş, gömüleceği tabutunu da Tardu’nun yapmasını vasiyet etmişti.

 

Masif ağaçtan tabutun Türkiye’de yapılıp sonra Atina’ya gitme hikâyesini bu yolculukta Tardu’ya eşlik eden fotoğrafçı Manuel Çıtak’tan dinlemelisiniz, ben beceremem anlatmayı.

 

Hayatı onun kadar seven ve hayata karşı da onun kadar burnunun dikine giden bir başka insan tanımadım ben.

 

Kaç kere motosiklet kazası yapmış, kaç kemiği kaç kere kırılmıştı, kendisinin bile tam hatırlamadığını biliyorum.

 

Haberin Devamı

Son zamanlarında sağda solda bulduğu, garip yerlerden topladığı artık metallerden objeler, heykeller, hatta mobilyalar yapıyordu köyündeki atölyesinde.

 

Biz de, belki bir gün Galatasaray’daki Stoa’da satmaya da başlar diye bekliyorduk.

 

Sonra en olmayacak şey oldu; o hayat dolu adama, hayatının ciddi bir bölümü kırık çıkıklar yüzünden hastanelerde ameliyat masalarında geçmiş adama çok geç kalmış bir kanser teşhisi kondu.

 

Gittiğin yerde huzur içinde uyu Tardu; her zaman çok özleneceksin.

Yazarın Tüm Yazıları