Kurtulur muyum bunalımdan, hamakta sallansam?

Hayat sevincinin karaborsaya düştüğü, neşe ve gelecek ümidinin karneyle satıldığı günler. Nasıl, ne ara bu hale geldik bilmiyor, güldürmeyi görev bilen biri olarak acizane bazı tavsiyeler vermek istiyorum.

Haberin Devamı

Biz küçükken teyzeler filan “Ay vallahi artık haber seyretmek istemiyorum, moralim bozuluyor” derlerdi. Hiç anlam veremezdik.


Bu aralar benzer bir duygunun bünyemde hakim olduğunu hissedip çok tedirgin oldum.

 

Esasında, kara mizah dahil, her tür gülmeceye yakın olduğumdan, kolay kolay karamsarlığa kapılmam. Üzerinde şaka yapılabildikleri andan itibaren acılar, çarpıklıklar hafifler.

 

Ama bu aralar, bu ülkede hayat keçiboynuzu gibi. Tatsız tarafları ağzında uzun uzun çiğneyip yutacaksın ki, bir gıdım tat alma, bir damla neşelenme ihtimalin olsun.

 

Yahu...

 

Haberin Devamı

Biz bu ülkede nasıl birbirimize bu kadar gıcık olur hale geldik?

 

Biz nasıl hayatını kaybeden insanların da, onların cenazelerine gelenlerin de, önce siyasi görüşlerine bakıp sonra haklarında hissedeceklerimize karar verir olduk?

 

Ne ara ahlaksızlık, sapıklık bu kadar yayıldı?

 

Bu kadar yalan, iftira, demagoji, çamur atma hangi taşın altında saklanıyordu da çıktı?

 

Utanma, arlanma, hakkını teslim etme, zarafet, tahammül nereye kaçtı?

 

Cahillik ne ara bu kadar baş tacı oldu da bilgi böyle tu kaka edildi?

 

“Hak var hukuk var”, “Kanun var nizam var” cümleleri ne ara tedavülden kalktı?

 

Gelişigüzel seçilmiş bir vatandaşın kariyer yapma ihtimalinden, mahkemede hakkını alma olasılığına kadar, ne ara onun siyasi tarafına bağlı oldu?

 

Kötülük ne zaman böyle virüs gibi yayıldı?

 

Biz bu darmaduman halimizi nasıl derleyip toplayacağız?

 

Haberin Devamı

Kim bu duygusal ve değersel yıkıntıyı temizleyecek?

 

Şekilsel değil, bildiğimiz ahlak, nasıl geri gelecek?

 

***

 

Herkes benim kadar üzgün, endişeli ve tedirginse, bana biçilen toplumsal rolüme dönüp, azıcık hafiflemeniz için birkaç tavsiye vereceğim:

 

Balkona bir saksıyla çiçek alıp koyun. Renkli, arsız bir şey olsun.

 

Bir akşam kalkıp Sultanahmet’e gidin. Cıvıl cıvıl. Etrafta dolanıp dondurma filan alın.

 

Bugün milli maç var mesela, o seyredilir. Yine birbirini çok seven bir millet olmuş gibi hissederiz, futbol bir süre oyalayıp gönlümüzü eğler.

 

-Karpuz çıktı. Karpuz alıp yiyin.

 

Arada Survivor filan seyredin. Dizi de tavsiye etmek isterdim ama o konuda cahilim. Bir de onlarda da hep trajedi var.

 

Haberin Devamı

Kedi sevin. Birşeyden haberleri yok, dertsiz tasasız dolaşıp duruyorlar etrafta.

 

AVM’lerden bir çıkın Allasen. Hava alın yav. Balkonda mangal yapın, çay bahçesine filan gidin.

 

-Bir hamak alın, elinizde kitabınız yatıp sallanın. Mazhar Alanson yanılıyor olamaz.

 

Bu yaz 5 kilo vermek, sigarayı bırakmak, resim yapmaya başlamak filan gibi muhtemelen gerçekleşmeyecek hedefler koyun kendinize. Memleketin halinin kısa zaman içerisinde düzelmesi ihtimalinden daha yüksek en azından. 

 

Turizm batıyor, çok fena. Ama belki bütçenize uygun bir tatil yapma imkanı bulursunuz. Krizden fırsat yaratmaya çalışın.

 

Televizyon radyo açmayın, internete girmeyin. Yazının en başında dediğim gibi, haber seyretmek enerji emiyor, sinir yapıyor. En azından haftada bir-iki gün, kendinize haber detoksu yapın. Belgesel seyredin.

 

Haberin Devamı

Ve dua edin! Evet anacım, dua! Hangi dinden olursanız olun, bu topraklardaki gidişat iyi değil. Rica ediyorum, daha iyi günler için dua edin!

 

 

Yazarın Tüm Yazıları