İnsanlığın bittiği yerden mektup var

Haberin Devamı

EGE Denizi’nden vicdanlarımıza vura vura sıradanlaştırılan ‘çocuk ölümleri’ var ya...
İşte tam oradan bir mektup aldım.
Çanakkale’de oturan bir dostum, Çanakkale Ayvacık’ın Kuruoba’sını anlatıyor.
Yani hemen her gün gazetelerde okuyup, televizyonlarda seyrettiğiniz mülteci dramının Türkiye’deki başkentini...
Şöyle başlıyor mektup:
“Kuruoba...
Sahilinde devletin, denizinde insanlığın olmadığı bir vicdan mahşeri.
Küçücük koyda her gün yüzlerce, bazen binlerce mülteci bekliyor. Sırası gelenler tıka basa paketlendikleri botlarla Midilli’ye postalanıyor.
Aç, susuz...
Yaz da gitti. Geceler ayaz. Çoluk çocuk titriyorlar.
Sesini çıkaran, köle gemisi gibi doldurulmuş bota itiraz eden, belleri silahlı, elleri sopalı eşkıyalar tarafından bayılana kadar dövülüyor. Hem de eşinin, anasının, babasının, çoluk çocuğunun gözü önünde. Ağlayan bebekler bile tokatlanıyor... Analar-babalar aklını oynatıyor.
Bazen silah sesleri duyuluyor. ‘Ölenleri gömüyorlar’ efsanesi dolaşıyor. Nasıl olsa kimlik yok, arayan yok, soran yok...
Ama orada gözleri gören, kulakları duyan insanlar var.
Köylüsü, balıkçısı, emeklisi.
Feryat figandan yürekleri ağlıyor; kara boncuk gözlü, kara talihli çocuklar soğukta donarken sıcak evlerinde Kuruobalıları uyku tutmuyor.
Battaniye, yorgan, döşek ne bulurlarsa, arabalarını, çadırlarını, depolarını, evlerini açıp barındırmaya, ısıtmaya çalışıyorlar.
Emekli maaşıyla, balıkçı, köylü geliriyle, karınlarını doyuruyor, sıcak bir çay içiriyorlar.
Ama o kadar çoklar ki... YETMİYOR. Yetiremiyorlar.
Verdikçe veremediklerine kahrediyorlar.
Sonra ellerinde sopaları, bellerinde silahlarıyla kovboy filmlerinden çıkma haydutlar geliyor. Türkiye’nin dört bir yanından plakalı boy boy arabalarıyla İstanbul trafiğine çevirdikleri yol boyunca, “Karışmayın, uzak durun. Size ne len...” diye babaları-anaları yaşındaki insanları azarlıyor, “Vururuz” diye silah doğrultuyorlar.
Kimse şikâyet edemiyor. Çünkü o insan tacirlerine ihbar edilmekten korkuyorlar.
Bir yanda vicdan, bir yanda eli silahlı eşkıya.
Arada, Midilli’nin karşı sahilleri Ayvalık’tan, Babakale’ye kadar...
Kuruobalar, Kuruobalılar...”
İşte böyle bir mektup...
Vicdanlarımızın kıyılarına çarpa çarpa ölen çocuklar için...
İnsanlığın bittiği yerden gönderildi.
Şimdi soruyorum:
-Çanakkale valisi... Belediye başkanı bu dramı görmüyor mu?
-Jandarma ne yapıyor?
-Çanakkale milletvekilleri nerede?
İnsanlık adına bir ses veren
yok mu?

Yazarın Tüm Yazıları