O Mehmet Akif, ben Ertuğrul Tahsin

BİLİYORSUNUZ, köşe komşum “A330” protokolünün asil üyelerinden biri.

Haberin Devamı

Yani Cumhurbaşkanı’nın uçağının “alfa erkek” kontenjanından yeri garantili müdavimlerinden biri. Sık sık soruyorlar:
“Komşunuz hakkında ne düşünüyorsunuz...”

***

Önce ikimiz hakkında kamuoyunun bilmediği bir şeyi açıklayayım.
Akif’in göbek adı var: Mehmet...
Yani Mehmet Akif...
Bu arada benim de bir göbek adım var: Tahsin...
Yani Hasan Tahsin gibi Ertuğrul Tahsin...
Sanıyorum göbek adlarımız bile bu komşuluğa ilginç bir özellik katıyor.

***

Akif Beki ile köşe komşusu olmaktan, ziyadesiyle memnunum.
Çünkü onun varlığı bana şu duyguyu veriyor.
“O, Cumhurbaşkanı’nı bu kadar açık destekleme hakkına sahipse, ben de o kadar rahat ve açık eleştirme hakkına sahibim.”
Tabii bu iyimser duyguyu asla istismar etmeyeceğimi, yani orada arkası sağlam rejim yanlısı bir dostum var diye köşemi garantide görüp, rehavete kapılmayacak kadar tecrübe sahibi olduğumu tahmin edersiniz.

***

Jülide Ateş’in yıllar önce yayınlanmış bir mülakatını tekrar okudum.
“Eğer melek olmak istiyorsanız, kendinize bir şeytan bulmanız gerek” diyor.
Sakın yanlış anlamayın, burada “Melek benim” demek istemiyorum...
Böyle dersem, Akif’e de “şeytan” demem gerekirdi ki, bu ikimize de haksızlık olurdu.
İyi bir protokolümüz var. Zaman zaman rol değiştirerek yan yana yaşayıp gidiyoruz işte.
“Kendine ev değil, komşu al” derler. Rejime yakın bir komşuya sahip olmak güzel bir şey.
İnsan kendini güvende hissediyor.

***

Şakayı bir kenara bırakırsak, bu sayfaya her gün bakıp şunu düşünüyorum.
Akif’le ben yan yana yaşayabiliyorsak, üstelik muhabbetimiz çok medeni şekilde devam edebiliyorsa...
Türkiye için de model olamaz mıyız...
O yüzden Hürriyet’in bu sayfası gözümde giderek daha da önem kazanıyor.

Haberin Devamı

İlgilisine Hüseyin Gülerce dersleri

BUGÜN, “Düşmanımın içinden bir dost çıktı” diye sevin ama yarın, “Benim dostumdan da bir düşman çıkabilir” cümlesini de unutma.
BUGÜN, karşı tarafta, açık bir tanıktan “gizli itirafçı” çıktı diye sevinme, yarın kendi tarafında “gizli bir itirafçıdan”, açık bir tanık çıkabileceğini düşün.
BUGÜN senin için eski dostunu yakan, yarın bir başkası için de seni yakar.

Haberin Devamı

Nuri Pakdil’den bile bir savaş baltası imal etmek

NURİ Pakdil gibi bir yazardan bile kavga vesilesi çıkar mı...
O isim, sanatçıları bölme, sınıflandırma niyetinin mezesi haline getirilebilir mi...
Böyle bir edebiyat insanından savaş baltası imal edilir, o baltayla “vesayet savaşı” yapılabilir mi...
Cumhurbaşkanı’nın Necip Fazıl Ödülü’nün, Nuri Pakdil’e verilmesi töreninde yaptığı konuşmaya bakıyorum.
Sanki bir sanatçıya ödül değil de, İstiklal Savaşı gazisine madalya veriliyor.
Neymiş, bu ödül, sanatta vesayet düzenini kıran bir ödülmüş.
Sanatta bile “bizimkiler” ve “vesayetçiler” savaşı varmış.
Böyle bir savaş varsa ve bazı sanatçılarda İstiklal Savaşı madalyaları veriliyorsa, başka bazı sanatçılara da İstiklal Mahkemeleri yolu göründü demektir.
Ben yine de Nuri Pakdil’i aynı güzel duygularla okumaya devam edeceğim...

Haberin Devamı

Bolero ritmine geri dönüyorum

KÜBA gezisinde Bolero ritmini yeniden keşfettim.
Orada bize harika bir arkadaşlık yapan Fidel adlı dostumuz bana harika bir Bolero CD’si hazırladı.
Çoğu Spotify’de var. Ben de “yıldızlı” ile “Gece ve Müzik” listelerime koydum.
İşte size ilk 5’im.
Betty Missiego: “La barca de oro”
Rolando Ojeda: “Te invite a mi vida”
Danny Rivera: “Si fuera Pintor”
Los Guaçamayos: “Piensa en mi”
Betty Missiego: “Dos Cruces”

Bir vergi mükellefinin teşekkürü

SAYIN Başbakan, Sayın Maliye Bakanı,
Ben Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası taşıyan bir vergi mükellefiyim.
Günlerdir bütün dünya medyasının diline düşen Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın kaça mal olduğunu öğrenmeye çalışıyordum.
Vergi mükellefi olarak hakkımdı.
Ama Cumhurbaşkanlığı bizi vatandaş yerine koyup bilgi vermiyordu.
Bu rakamı açıkladığınız için teşekkür ederim. Bu bana vatandaş yerine konduğum duygusu verdi.
Ayrıca bu sayede gerçek maliyetin 300 milyon dolar civarında değil, 600 milyon civarında olduğunu öğrendim.
Tabii İstanbul’da yapılan ikinci sarayın maliyetini de merak ediyorum.
Bu sayede üzerimize gelmekte olan vergi sağanağının biraz da “saray vergileri” olduğunu öğrendik.
Bütün samimiyetimle teşekkür ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları