Gezen mi, okuyan mı?

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?En sevilen münazara sorularından biridir bu.En güzeli gezerken okumak galiba.

Haberin Devamı

Hayatını seyahat ve okumak üzerine kuran biri olarak, gezinin yapılış şekline göre kitaptan daha fazla şey öğretebileceğini söylemek cüretini göstereceğim.
İki üç gün Roma, Paris, New York’ta dolaşıp, belli kafelerde kahve içip, anıtlar önünde fotoğraf çektirmek gibi seyahatler değil de belli bir bölgede uzun süren, işin erbabı insanları ziyaret ederek, onları dinleyip, işlerini nasıl yaptıklarını anlamaya çalışarak, ilham alarak geçen seyahatlerin insana çok şey öğrettiğini biliyorum.
Kitap olsun, gezmek olsun aslolan ilham alabilmek zaten, hayata dair.
Türkiye ziyaretimde Köprübaşılı üretici Esra Birtek Hazar “Komşular birlik olduk İspanya’ya fuara gidiyoruz” dediğinde birlik olmayı bilen Köprübaşılı üreticiyi bir kez daha takdir etmiştim.
Özellikle tarım konusunda gezmenin, bilgi alışverişinin önemine tüm kalbimle inanıyorum.
Bozelli, Cumbalı iki komşu, Murat Küçükçakır’ın bir araya getirdiği, aralarında Adatepe Zeytinyağı müzesinin kurucularından, üretici Mahmut Boynudelik’in de olduğu bir grubu örgütleyip uluslararası zeytinyağı fuarı Expoliva’ya götürdüler geçen hafta.
Üreticinin birlik olup bu tür fuarların katılım maliyetini düşürmesi açısından ne güzel bir örnek.
Küçükçakır, yıllarca tarım bakanlığında hizmet vermiş, toprağı iş edinmiş biri.
Son yıllarda bu tecrübesini, farklı alanlarda danışmanlık vererek değerlendiriyor.
Bu tür turlar da yaptığı işlerden biri.
Hep birlikte fuarı gezmek ve farklı ülkelerden ürünleri tatmak dışında bölgedeki önemli üreticilerden bazılarını gezdiler.
Ziyaret ettikleri Finca La Torre, İspanya’nın üretim ve zeytinyağı turizmini en güzel harmanlayan üreticilerinden biri.
Kendi adıma İspanya’nın en beğendiğim zeytinyağlarını ürettiklerini söyleyebilirim.
400 metrekare alana yayılan, Romalılardan kalma kalıntılar üzerine kurulmuş, inanılmaz bir tarihe sahip.
10 yıl kadar önce İsviçreli Agrifutura şirketi tarafından satın alındı.
Zeytinciliği bir yatırım olarak gören İsviçreli firma, bölgede var olan ruhu kendi meziyetleriyle birleştirip başka bir seviyeye çıkardı, kaliteyi düşürmeden büyüdü.
Pek çok açıdan bir başarı hikayesi Finca la Torre.
Köprübaşılı üretici, Hermus’un sıkım danışmanlığını yaptığı için de aşina bu gruba.
Gezmenin okumaktan daha çok şey öğrettiği bir tecrübe olduğuna eminim bu ziyaretin.
Keşke daha çok üreticimiz, devlet organizasyonuyla yapabilse bu tür formasyon gezilerini.
İpek Yolu kalkınma Ajansı’yla yaptığımız Umbria eğitiminin de yerel üreticiyle çok şey kattığını söylemeliyim.
Kilis ve Antepli üreticilere, ajansın ayırdığı bütçeyle böylesine bir eğitim sağlayabilmek paha biçilmez bir imkandı.
Umarım devam edilir, başka kalkınma ajansları da bu tür eğitimlere, gezilere bütçe ayırır.
Budamayı istediğiniz kadar kitaptan okuyun, işin ehli birinin yaptığını görüp, elinize makası tutuşturduğunda ”sıra sende” demesi başka bir tecrübe. Zeytinyağı turizmi üzerine istediğinizi okuyun, bunu iyi yapan bir üreticiyi ziyaret etmek kitaplık dolusu bir tecrübe.
Küçük üreticinin herhangi bir şekilde birlik olup, ortak vakit geçirip, ortak vizyon edinmesi alacağımız yolun adımlarını hızlandıran girişimler.
Farklı bölgelerden üreticiler Tayga Gıda, Gıda Ormanı, Orfion, Elea Antiochia ve Tarhala, Anatolian Evoo Selection adı altında birleşip, normalde bütçelerine ağır gelebilecek etkinlik masraflarını paylaşma yoluna gitmişlerdi. (Birlik demişken onları da anmak istedim.)
Madalyonun diğer yüzünde ise tüketici var.
Üreticiyi ziyaret edip, derdini tasasını bilmek, üreticiyle tüketicinin aynı takımda olduğu bir birliğe dönüşmek hepimizin yararına. Üstelik de çok keyifli.

Yazarın Tüm Yazıları