MSGSÜ’de Neşet Günal Sempozyumu

İYİ ressam Neşet Günal’ın adına MSGSÜ’de (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) 24 Kasım’da bir sempozyum düzenleniyor.

Haberin Devamı


Program, saat 09.45’te Rektör Yalçın Karayağız’ın konuşmasıyla başlayacak. Ardından Sami Şekeroğlu’nun hazırladığı, ‘Neşet Günal’ın Toprak Adamları’ başlıklı belgeseli seyredilecek.

 

3 oturumdan oluşacak sempozyumun birincisinde konuşmacı Sami Şekeroğlu.

 

11.00-13.00 arasında gerçekleştirilecek ikinci oturumun başlığı, Ressam Olarak Neşet Günal.

 

Zeynep İnankur’un yöneteceği oturumun konuşmacıları ise Turgay Gönenç, Kemal İskender, Kıymet Giray, Mehmet Ergüven, Burcu Pelvanoğlu, Zuhal Arda, Mahmut Özgener’den oluşuyor.

 

‘Eğitimci Olarak Neşet Günal’ başlıklı üçüncü oturum ise 14.00-16.00 arasında gerçekleştirilecek. Devrim Erbil ve benim yönetici olacağımız oturumun konuşmacıları ise Devrim Erbil, Hüsnü Koldaş, Nedret Sekban, Aydın Ayan, Resul Aytemur, Mevlût Akyıldız, Feyyaz Yaman ve Ahmet Umur Deniz’den oluşuyor. Kapanış konuşmasını ise Alev İdrisoğlu yapacak.

 

* * * 

 

Haberin Devamı

ÇOK sevdiğim ve saydığım Neşet Günal’ın cenaze töreninde de bir konuşma yapmıştım.

 

Neşet Günal’ın resim ve kendi resmi üzerine söylediklerinden bir bölümü okuyalım: “Değişken olana karşı oldum; dural kalmanın imkânsız olduğunu bildiğim için. Gereksemesiz her atılım olumsuz bir değişkenliği sonuçluyor. Değişkenlik yenilenmek değildir; oluşum önemli mutlak bir yaratı özgürlüğünün rahatlığında kendini gerçekten özgür sanan ressamın açmazı ile karşı karşıyayız. Resim benim için azaplı bir süreçtir.

 

Akademideki hocalarım, beni de resimlerimi dışladıklarını her zaman belli ediyorlardı; aldırmadım.

 

Figür resminin gücüne, soyut’un yetersizliğine inanıyordum; yolumda yürüdüm.”

 

Haberin Devamı

TÜYAP Sanat Onur Ödülü’nü aldığında anlattıklarını, yine resim anlayışını özetlediği için paylaşıyorum:

 

“Yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim. Çocuk yaşımda yokluğun acısını çektim. Beş yaşında anamdan ayrı düştüm; ana özleminin karmaşık duygularını yaşadım.

 

Çaresiz bir yaşam ortamının acılarıyla yüklüyüm.

 

Anadolu kültür ortamında oluştu özbenliğim. Köklü bir tarihin duyarlığını taşıyorum. Geçmişim kimliğimdir. Ben bu kimliğin ressamıyım; bir başka kültürün, bir başka duyarlığın adamıyım.

 

Tümü birden Toprak Adamları’nın öyküsüdür. Bu öyküde Toprak Adamları’nın varolma direncini resimledim.

Benim bu insan gerçeği ile yazgı birliğim var. Onların acılarını, umutlarını paylaştım.

 

Haberin Devamı

Resimlerimdeki abartılı vurgular, iri el ve ayaklar, sorgulayıcı bakışlar emeğin gücünü simgeleyen plastik oluşumlardır.

 

Yoksulluk edebiyatı yapmıyorum.

 

İnkârcı olmadım, ustalarımıza saygılıyım.

 

Kuşaktan kuşağa tarihsel ve yazgımızın çelişkilerini anlıyorum.”

 

* * * 

 

RESİMLERİNE yeniden bakmalısınız/bakmalıyız.

 

Anadolu insanları tuvale nasıl getirilir onu hep birlikte görürüz. Ustalar adına yapılan sempozyumların önemini tekrarlamaya gerek yok. Böyle önemli etkinliklerin sürdürülmesi gerektiğine inanıyorum.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları