8’de evden çıkıp 10’da işe ulaşamamak

EVET; İzmir’den bahsediyorum.

Haberin Devamı

 

Artık sakin bir İzmir yok...

Bir yerden bir yere yarım saatte gitmek de artık mümkün değil.

Hem de işe geliş gidiş saatlerinde değil; günün her anında böyle bir kaosun içinde kendinizi buluyorsunuz.

Sonunda İstanbul gibi olduk.

Ne diyebilirim.

Bu durum aslında yıllar önce belliydi.

O kadar çok yazdım ki bu konuda...

İzmir iç göç alan bir şehrimiz; belki büyükşehirlerin kaderi böyle ama Ege’ye akın pandemi sonrasında başlamadı.

2010’dan sonra İzmir ve çevresi giderek Türkiye’nin gündemine gelmeye başladı.

Başta Urla ve yarımada olmak üzere, bu geniş coğrafya İstanbul’dan sıkılıp alternatif arayanların birinci adresi oldu.

Pandemiyle birlikte uzaktan çalışma ve hibrit modeller de bu gidişatı hızlandırdı.

Haberin Devamı

Bu arada büyükşehirde eğitim almak isteyen birçok aile İstanbul yerine İzmir’i tercih eder oldu. Anadolu’dan bir akın başladı.

İzmir’in üniversitelerinde de, özel okullarında da kontenjanlar uzun bir süredir hep dolu...

İş olanakları da buna paralel olarak gelişti.

Zaten çalışan Alsancak limanına alternatifler oldu; Nemrut onlardan biri, Aliağa’daki Star Rafinerisi, yapımı devam eden Çandarlı limanları da ticareti hızlandırdı.

Çok başarılı olan Ege Serbest Bölgesi, İzmir’deki Organize Sanayi Bölgeleri’nin tamamının dolu olması ve ihracat yapan iyi firmalardan oluşması iş olanaklarını da artırdı.

İzmir’de dijitalleşmede yaşanan kümelenme; oyun ve yazılım şirketlerinin kenti tercih ediyor olması da, gençlerin burada çalışmalarını teşvik etti.

Demir çelikte; otomotiv ve yan sanayinde, savunmada, tekstilde, kimyada şirketlerin kapasite artışına giderek üretimde ve ihracatta dikkat çeken başarılara imza atmaları da İzmir’i cazibe merkezi haline getirdi.

Üstelik dijital göçebe olarak yaşayan binlerce genç, İstanbul’da ya da Anadolu’da yaşamak yerine İzmir ve çevresinde oturmayı yeğledi.

Dijital göçebeler için iklim de, ortam da uygun...

Sonuç itibariyle; İzmir giderek daha kalabalık bir şehir haline geldi, geliyor.

Ve altyapı kaldırmıyor.

Ne yollar, ne de diğer detaylar...

Haberin Devamı

Hafta başı işe gitmek için saat 8’de evden çıktım, saat 10 olduğunda hala gidememiştim.

 

 

Bazı projeleri hatırlatmak isterim

 

HATIRLATAYIM.

Yakın bir zamanda seçim yaşadık; hem de yerel bir seçim...

31 Mart’a kadar adaylar birçok proje anlattı.

Aslında bazı projeler tanıdık ve birkaç dönemdir dile getirilen projeler.

Örneğin körfez geçiş projesi...

Binali Yıldırım’ın İzmir Büyükşehir adaylığında da konuşulmuş ve kent trafiğini rahatlatacak alternatif çözümlerden biri olarak paylaşılmıştı.

Ben de aynı görüşteyim.

Gerçi İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay aynı görüşte değil ve projeye karşı...

Ben aynı görüşte değilim.

İzmir gibi körfezin kenti ikiye böldüğü yerlerde körfezi geçmek gerekir.

Haberin Devamı

Bunu ya çevre yollarıyla, ya deniz ulaşımıyla, ya benzer projelerle ya da hepsini hayata geçirerek yaparsınız.

Dolayısıyla ben körfez geçiş projesini destekliyorum.

AK Parti’nin adayı Hamza Dağ’ın söz verdiği projelerden biriydi.

Bu bir devlet projesi olduğuna göre Hamza Dağ kamuoyuna verdiği sözü takip etmeli.

İkinci çevre yolu da o sözlerden biriydi.

Mevcut çevre yolu yetmiyor ve alternatif yaratılması şart...

İzmir bu yükü kaldıramaz.

Ve Cemil Tugay’ın ulaşımla ilgili projelerin takipçisi olacağız. Bence Tugay trafik meselesini öncelikli konu yapıp kısa sürede bazı düzenlemelere gitmeli.

 

 

Sözüm tek seyahat edenlere

toplu ulaşım kullanın

 

TOPLU ulaşımı teşvik etmeliyiz.

Ama bu haliyle değil…

Haberin Devamı

Trafikte bakıyorum; herkes tek başına seyahat ediyor.

Eminim toplu ulaşım daha yaygın olsa bazıları evden çıkıp arabaları yerine metroya, tramvaya, otobüse, vapura binecek.

Sadece devleti, yerel yönetimleri eleştirmeyelim.

Biraz da kendimize bakalım.

Bütün dünyada toplu ulaşım çok yaygındır.

Bizde de alternatifler çoğaldı ama hala eski alışkanlıklarımız devam ediyor.

Daha az araba kullanıp toplu ulaşımı tercih etmeliyiz.

Ama bunun için de iyileştirmeleri yapmalıyız.

Günün her saatinde toplu ulaşım alternatifi olacağını herkes bilirse alışkanlıklar da değişebilir.

 

 

Avrupa’da ev bulmak zor

bizde de farklı değil

 

EUROSTAT'a göre 36 Avrupa ülkesinden sekizinde 2022'de nüfusun yüzde 90'ından fazlası kendi evlerinde yaşıyordu. Ama sizi yanıltmasın; Almanya, Fransa gibi Avrupa’nın lokomotifi olan ülkelerde durum biraz farklı...

Haberin Devamı

Almanya'da kiracıların oranı 2022'de yüzde 50'yi aştı.

Örneğin İsviçre 57.7 ile en yüksek kiracı oranına sahip oldu.

Avrupa ülkeleri uygun fiyatlı konut sağlamak için çeşitli politika önlemlerini uygulamaya koydu. Bunlara konut ödenekleri, sosyal kiralık konutlar ve kira düzenlemeleri dahil...

Hollanda, Avusturya ve Danimarka toplam konut stoklarının yüzde 20'sinden fazlasını sosyal konutlar olarak ayırdı.

Kuzey Makedonya, Arnavutluk ve Romanya'da ev sahibi olma oranları yüzde 95...

Avusturya, Türkiye, Danimarka, Fransa, İsveç ve İngiltere gibi ülkeler AB ortalaması olan yüzde 69’luk ev sahipliği oranının altında...

Türkiye’nin 60’lar gibi bir istatistiğe sahip olduğu düşünülüyor.

Tabii Türkiye’de evsahibi kiracı ilişkilerinin çok zarar gördüğünü ve bunun için bazı iyileştirmelerin şart olduğunu da hatırlatmam gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları