Başka bir Ankara’yı yazacaktım

BU hafta Ankara üzerine iki kitabı yazacaktım.

Haberin Devamı

Terör ne yazık ki hayatımızı kanla düzenliyor.

 

Gazetelerin birinci sayfalarına bakıyorum. Her fotoğraf belleğimizdeki acılar albümüne giriyor...


Yıllar önceydi, Aydın Doğan Karikatür Yarışması’ndaki bir karikatür o günden beri zihnimde kazınmış duruyor. Hiç kuşkum yok ki gören birçok kişiyi de etkilemiştir. Bir adam, “mesai” yapmaya gider gibi evden çıkacak. Vücudu bomba düzeneği sarınmış adama, karısı ceketini tutuyor. Bir canlı bomba evden çıkıyor!


Hain saldırılarda öldürülen, hiçbir suçu günahı olmayan insanların ardından kalan fotoğrafları gören biri önce “vicdan” muhasebesi yapıp ondan sonra bazı şeyleri konuşmalı.
Bu fotoğraflara bakanlar, sebebi ne olursa olsun, insanın insanı öldürmesinin haklı gerekçesi olmadığını algılayacaktır inancındayım. Benim dünya görüşümde, hiçbir inanç, ideoloji, mücadele öldürmeyi, ölümü haklı çıkaramaz.

Haberin Devamı


Canlı bombanın ruh halini bir psikiyatr nasıl anlatır? Her şeyi anlarım ama hasta ruhların psikolojisi benim bilgilerimin dışına çıkıyor.


Dünkü Hürriyet’in birinci sayfasındaki fotoğraflar ve altındaki yazılar, bunu yapana duyulan nefretin büyüklüğünü yeterince anlatıyor.


“Peri masalı böyle bitti” sözü insanlığın bittiği noktada terörün başladığını vurguluyor. Arkadaşlar, aileler, babalar, analar, eşler, sevgililer, çocuklar... Hepsi benim ses belleğimde Mahler’i çınlatıyor.


Gençlerin fotoğraflarından gözümü ayırmıyorum, aklımda Anna Seghers’in başyapıtının adı: “Ölüler Genç Kalır”.


Ozancan Akkuş-Ali Deniz Uzatmaz, ölümde buluşarak, dostluklarını ebedileştirdiler.


Bir oyunu anımsadım, kader iki dostu bir köprünün üzerinde buluşturuyordu. Sosyal medyayla ilk kez ilgilendim, ilk kez onlara bakarak yakınlarının acılarını paylaştığım duygusuna kapıldım.

 


* * *


BABA-OĞULUN sevgi fışkıran fotoğrafı, mutluluğa uçan bir çiftin fotoğrafı, futbolcu oğluna bakan baba, genç öğrenciler, siyasal mekanizmanın dişlilerinde yer almamış vatandaşlar... Hepsi bu saldırının, hepsi bir kör anlayışın kurbanları.

Haberin Devamı


Alper Akçam’dan bir e-posta aldım. Şöyle yazıyor: “Gözü kör terör, ancak insanlığı ve güzel insanları öldürür. Oğuzhan Dura... Hiç karşılaşmadık kendisiyle, yüzünü ilk kez bu fotoğrafta görüyorum. Ankara’da 13 Mart Pazar günü yaşanan kör terör saldırısında yitirdiğimiz adlardan biri. Sesini duydum telefonda. 2013 Mart ayıydı. Kars’tan arıyordu.

Vakıflar Genel Müdürlüğü müfettişi olduğunu, Ardahan’da etkinliklerini sürdürmekte olan ve yönetim kurulu başkanlığını yaptığım Dursun Akçam Kültür ve Sanat Vakfı’nı denetlemekle görevlendirildiğini söylüyordu.”


Alper Akçam, önce tedirgin olmuş, Oğuzhan Dura ile Remzi Köse’ye vakfın belgelerini teslim etmiş. Oğuzhan Dura, telefon etmiş, Ardahan’da çok önemli işler yaptıklarını söyleyip onları daha iyi bir hale getirecek eksiklerini sıralamış... Alper Akçam, daha sonra onlarla iletişimini hiç kesmemiş.

Haberin Devamı


Rahmet olsun diyor ve ekliyor “Bu yaptığıyla Anadolu’nun uzak bir köşesinde yaşayanlara; kültür, sanat sunan bir yere yaptığı katkılarla anılacak.”


Dursun Akçam Kültür ve Sanat Vakfı’nın açılışına gittiğim için, önemini, işlevini, orada yaşayan öğrencilere katkısını bilirim.


* * *


FOTOĞRAFLARDA yer alan, aramızdan ayrılanlara ebedi uykularına uğurlananlara rahmet diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları