Müzik dinlemekten ziyade bir sosyal medya gösterisi olsa da.
Festivalin kendisi kadar, oraya kimlerin gittiği, ne giydiği, sahne önünde kimin nasıl göründüğü, hangi açıdan fotoğraf çekildiği konuşulsa da.
Coachella müzik dünyasında hâlâ önemli bir yer tutuyor.
Fakat Billboard’un raporuna göre, Coachella’ya gitmek artık öyle kolay değil.
3 günlük genel giriş biletlerini birçok katılımcı taksitle almak zorunda kaldı, çünkü bilet fiyatları bu yıl 649 dolardan başladı.
Konaklama, ulaşım, kıyafetler ve yeme içme eklendiğinde Coachella’ya gitmek iyi planlanmış bir bütçe gerektiriyor.
Hawes, Doğu ile Batı’nın birleştiği eşsiz konumu ve Rusya ile olan coğrafi yakınlığından dolayı İstanbul’u seçtiğini söyledi. Başrollerinde Rami Malek, Rachel Brosnahan, Caitriona Balfe, Laurence Fishburne’ün yer aldığı filmin birçok sahnesi İstanbul’da çekildi.
Hatta posterinde bile İstanbul var.
“Hikâyede Rusya’nın Primorsk limanında geçmesi gereken hesaplaşma sahnesi de aslında İstanbul’da çekildi” dedi filmin yönetmeni James Hawes.
Sadece Caitriona Balfe’nin hayat verdiği “Inquiline” kod adlı muhbirin evi, filmde İstanbul’da gibi gösteriliyor. Aslında bu sahneler Marsilya’daki Martigues köyünde çekilmiş. İzlerken “Acaba burası İstanbul’un neresinde” diye düşünmüştüm. Meğer Marsilya’daymış!
1963 yılında tek başına uzaya çıkan ilk kadın Rus kozmonot Valentina Tereshkova’dan sonra tamamı kadın olan ilk uzay yolculuğu.
Uçuşun mürettebatında pop yıldızı Katy Perry, Bezos’un nişanlısı Lauren Sánchez, CBS sunucusu Gayle King, NASA roket bilimcisi Aisha Bowe, biyoastronot Amanda Nguyen ve film yapımcısı Kerianne Flynn var.
Uçuş, Blue Origin’in New Shepard roketiyle yapılacak ve 11 dakika sürecek.
Kadınların uzay yolculuğu alt yörüngesel yolculukmuş. Yani uzayın başladığı yükseklik olarak kabul edilen dünyadan 105 kilometre yüksekliğe Kármán hattına çıkacaklar, dört dakika boyunca yerçekimsiz ortamda dünyayı uzaydan gözlemleyecekler.
Blue Origin bilet fiyatlarını açıklamadı. Ama sektördeki rakibi Virgin Galactic bu tür kısa yolculuklarda koltuk başına 600 bin dolar talep ediyor.
UZAYA GİTMEK ÇOK PAHALI
Uzay yolculuğunu gereksiz bulan oyuncu
Geçen ay “No Other Land” belgeseliyle Oscar kazanan Ballal’a Akademi açık bir şekilde destek vermedi. Kınamak amacıyla bir açıklama yaptılar gerçi.
Açıklamada şöyle demişler:
“Sanatçılara eserleri ve görüşleri nedeniyle zarar verilmesini kınıyoruz. Sinemanın düşünmeyi teşvik etmek ve ayrılıkları ortadan kaldırma yeteneğine derinden inanıyoruz.”
Keşke demeselerdi.
Shakespeare’in klasik eseri, geçen hafta sahnelenmeye başladı ve sekiz gösteride toplam 2 milyon 818 bin 297 dolar hasılat elde ederek Broadway tarihinin en yüksek gişe gelirine ulaştı.
Bir biletin 921 dolar gibi astronomik fiyatlara satıldığını okuyunca inanamadım fiyatları kendim kontrol etmek istedim.
26 Mart Çarşamba günü öğleden sonra 13.00 gösterisi için en uygun bilet bin 279 dolar (2 Kişi) en pahalı bilet ise 3 bin 286 dolar seviyesinde.
Ve bu sadece bilet ücreti!
Gösteriye gidip gelmek, yemek ve diğer harcamalar da düşünüldüğünde ekstra 200-300 dolar daha eklenebilir.
Broadway’in büyük yapımları için bilet fiyatlarının yüksek olması yeni değil ancak 3 bin dolar, birçok insanın aylık gelirine eşdeğer.
Nedeni ne bu fiyatların acaba?
Sıradan insanları bu tür sanat gösterilerinde istemiyorlar, dışlıyorlar mı?
21 Mart’ta vizyona girecek filmin başrol oyuncusu Rachel Zegler, Filistin’e verdiği açık destekle, rol arkadaşı Gal Gadot ise İsrail’e olan desteğiyle manşetlerde olunca film politik tartışmaların gölgesinde kaldı.
Zıt politik görüşlere sahip olan iki başrol oyuncunun açıklamaları yoğun tartışmalara yol açınca filmin 15 Mart’taki Los Angeles prömiyerine Disney, basını davet etmedi.
Tartışmalar filmin ilk fragmanının yayınlandığı ağustos ayında çıkmaya başladı.
Rachel Zegler X platformunda, “Hepinizi çok seviyorum! Fragmanımız 24 saatte 120 milyon kez görüntülendi. Teşekkür ederim! ‘Romeo ve Juliet’ provalarının tam ortasındayım. Şimdilik hoşça kalın. Ama sakın unutmayın özgür Filistin yazdı.”
Kraliyet ailesiyle yaşadıklarını ve Oprah röportajını ben de garip bulmuştum...
Fakat düşese karşı nefret başka bir boyutta.
Ne yaparsa yapsın eleştiriliyor.
Yeni başlayan programını önyargı filtresini bir kenara bırakıp eleştirilere kulaklarımı kapatıp sadece bir yaşam tarzı ve yemek programı olarak izlemeye başladım.
Programda gördüğüm yemek yapmayı, misafir ağırlamayı ve ruhunu güzel şeylerle beslemeyi seven bir kadındı. Programda yaptığı şeylerin çoğunu günlük hayatında yapan, detaycı ve sunuma önem veren bir kadın izlenimi aldım.
Rahat ve kaygısız bir insan gibi durmuyor zaten öyle olmak zorunda da değil. Görüntüye önem veren, mükemmeliyetçi bir kadın. Mutfakta becerikli olduğu her halinden belli. Zaten geçmişte The TIG isimli bir yaşam tarzı bloğu vardı. Prens Harry ile nişanlandıktan sonra kapatmıştı. Benzer bir ruhla geri dönmüş. Lakin program, içeriğinden onun çok kim olduğu üzerinden değerlendiriliyor.
Geçen pazar yapılan ödül töreni genel olarak politik mesajlardan uzak bir atmosferde geçiyordu, ta ki belgeselin yönetmenleri ödüllerini almak için sahneye çıkana kadar.
İsrailli gazeteci ve belgeselin eş yönetmeni Yuval Abraham, sahnede barışın iki tarafın da özgürlüğüyle mümkün olacağını vurguladı, “Birbirimize bağlı olduğumuzu göremiyor musunuz? Basel’in halkı (Filistin) gerçekten özgür olursa, benim halkım da güvende olur” dedi.
Filistinli aktivist Basel Adra da “Bu belgesel, yıllardır katlandığımız ve direndiğimiz acı gerçekliği yansıtıyor” diyerek Filistin halkına yönelik adaletsizliği ve etnik temizliği durdurmak için dünyayı ciddi adımlar atmaya çağırdı.
Salondaki hava genel olarak pozitifti.
“The Brutalist” filmiyle en iyi yardımcı erkek oyuncu kategorisinde ödüle aday olan Guy Pearce’in mutluluğu ve belgeselin yönetmenlerinin elini sıkması, törenin güzel anlarından biriydi.
Üstelik Pearce, törene “Free Palestine” (Özgür Filistin) rozeti takarak katılmıştı.