Türkiye daha güçlü çıkacak

Hala tiyatro diyen varsa akıllarına şaşarım.

Haberin Devamı

Müthiş organize olmuş, en ince ayrıntısına kadar planları yapılmış, hatta gelişebilecek olasılıklara göre stratejiler geliştirilmiş bir darbeyle karşı karşıyayız.

Evet; bazı soru işaretleri var, bazı acemilikler var, bazı anlayamadığımız ayrıntılar var.
Ama düşününce iyi ki bunlar var, diye düşünüyorsunuz.
O yüzden bu bir darbe girişimi...
Türkiye’nin bekasına, geleceğine ipotek koyulmak istenmiştir.
Şu net...
Önümüzdeki aylar hiç de kolay geçmeyecek.
Ekonomide daralmalar olabilir, sosyal hayatımızda kısıtlamalar yaşayabiliriz, OHAL’e sıkılabiliriz.
Ama iyi taraftan düşünün.
Eğer bütün bunların sonunda demokrasiyi kuvvetlendirirsek; inanın çok daha güçlü bir Türkiye hayal edebiliriz.
Neden olmasın?
15 Temmuz öncesine kadar birbirlerini yerden yere vuran siyasetçiler; bu ülkenin geleceği için yeni ve beyaz bir sayfa açamazlar mı?
Sivil toplum örgütleri gerçekten sivil olamazlar mı?
Yargı yine adaletin güvencesi olamaz mı?
Medya açık bir toplum için her kesime mikrofon uzatamaz mı, sütunlarını açamaz mı?
Hepsi olur...
Olacak da...
Benim iyimser halim şunu söylüyor.
Her şerde bir hayır vardır.
Türkiye bu süreçten çok daha güçlü çıkacaktır.

Haberin Devamı


Normalleşelim bir an önce

Yaşadıklarımız öyle böyle değil.
Cemaatin, cemaatlerin devlet kurumları içinde güçlendiğini herkes görüyordu, yorumlar yapılıyordu.
Biz de gazeteciler olarak zaman zaman bu iddialara yer veriyorduk.
Ancak hiç kimse işin bu boyuta ulaşmış olacağını tahmin edemezdi.
Şimdi yapmamız gerekenler, almamız gereken dersler var.
Herkesin, hepimizin...
Türkiye güzel ve büyük bir ülke...
Kurtuluş savaşı koşulları da olağanüstüydü, bugün yaşadıklarımız da olağanüstü...
“Normalleşme” kavramını deneyimli siyasetçiler sık kullanıyor.
Ben de bu sözü seviyorum.
Çünkü normal koşullarda bu ülke büyür, güçlenir, etrafına ışık verir, örnek olur.
Normalleşelim bir an önce...
Hepimizin çok ama çok ihtiyacı var.


Sonrasında sıra ekonomide

2001; siyasal değil ama ekonomik bir krizdi.
O günün koalisyon hükümeti reçeteyi ortaya koydu ama reformların gerçekleşmesini tam görmeden konsolide oldu.
Yani koalisyon partileri bir sonraki seçimde barajın altında kalarak büyük bir bedel ödedi.
2002’de iktidara gelen AK Parti; reçetenin iyi yönlerini hayata geçirdi ve yeni reformlarla Türk ekonomisini büyüttü, güçlendirdi.
Dünya ekonomileri küçülürken Türkiye, üst üste büyüme rekorları kırdı.
Son yıllarda ekonomideki yavaşlamayı ya da bir başka değişle yorulmayı ekonomi bakanları da söylüyordu.
Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrarı sağlamak mümkün değil.
Kabul...
Ama ekonomide de yeni şartları, yeni reformları, yeni stratejileri geliştirmenin zamanı da geldi.
Türkiye’nin ekonomide de yeni bir yol haritasına ihtiyaç var.
Hep söylüyorum.
Bazen krizler bu fırsatların önünü açar.
Şunu görüyorum.
Belki toplum yorgun, hayal kırıklıkları ve endişeleri de var.
Ama Türk insanı krizleri yönetebilme gücüne sahiptir.
Bir seferberlik ruhunu görüyorum.
Ekonomide atılacak bu adımlarla yorulan ekonominin yeniden zindeleşeceğini söyleyebilirim.
Türkiye zaten iç dinamikleri olan bir ülke...
Üreten, geliştiren, ihracat yapan ekonomilerden korkmuyorum.
Yeter ki; çarkları hızlandıracak kararlar alınabilsin.
İlk şoku atlattık, sıra bu reformlara gelmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları