İyi ki İzmir var

Haberin Devamı

İSTANBUL’a her gittiğimde “Bunaldık...” yorumunu duyuyorum. Bunalınmayacak gibi değil... Trafik desen çekilmez, hayat desen giderek zorlaşıyor. Ve insanı tüketen bir ortam... Türk siyaseti gibi, sürekli bir gerginlik, sürekli bir tartışma ortamı, sürekli hayatı değirmen gibi öğüten bir iklim... Oysa hayatta siyasetten başka şeyler de var. Ben İzmir’i o yüzden seviyorum. İzmir’de doğduğumdan, büyüdüğümden, yedi sülale İzmirli olduğumdan değil... Hayata kattıklarından, bana hayal kurduran, beni iyi hissettiren örneklerinden dolayı... Çok örnek verebilirim. Binlerce, on binlerce... Hep düşünüyorum, “İzmir’de olmasam, İzmir’i İzmir yapan bu özellikler olmasa başka bir yerde yaşayabilir miyim” diye... Biliyorum, çoğunuz benim gibi düşünüyorsunuz. Dünyanın en güzel yerine gitsem de; üç günden sonra sıkılıyorum. Afakanlar basıyor. Bir an önce “Tutkuyla bağlı olduğum kente, İzmir’e dönmeliyim” diye düşünmeye başlıyorum. İyi ki İzmir var. “İyi ki burada yaşıyorum” dedirten yüzlerce örnek var. İşte onlardan birini bugün yazacağım. Beni çok etkileyen, içimi açan, güzel şeyler düşündüren, güldüren, düşündüren, hayal kurduran bir örnek...

İyi ki İzmir var
İzmirgaz’ın İzmir Fotoğrafçılar Odası’yla (İFO) bu yıl dördüncüsünü düzenlediği, “İzmir’de Kadın Olmak” temalı fotoğraf yarışmasında Ege Apaydın’ın çektiği bu kare birincilik ödülü aldı. Sosyal medyada örgütlenen “Süslü Bisikletli Kadınlar” grubu her geçen gün büyüyor.

Haberin Devamı

Bisikletli süslü kadınları artık tüm dünya tanıyor
İlk haber önüme geldiğinde; “Bunu ancak İzmirli kadınlar yapar” dedim. Doğruydu. Sosyal medyada haberleşen, konuşan, yazışan onlarca kadın, en güzel kıyafetlerini giyip, süslenip bisikletlerine bineceklerdi. “Süslü Kadınlar Bisiklet Turu” yapacaklardı. Bu fotoğraf işte o gün çekildi. 22 Eylül 2013 tarihinde… Bir pazar günü kadınlarımız İzmir’den, “Kadın sokağa çıkarsa dünya da değişir” dedi. Buna gerçekten inanıyorum. Hangi iş olursa olsun, ona bir kadın eli değdiğinde akışı farklı oluyor, sonu herkesi mutlu ediyor. Kadınlarımız olmadığı zaman herşey yavan oluyor, hiçbir şeyin tadı olmuyor.
Hep söylüyorum.
Öylesine siyasi gündeme boğulduk ki, öylesine siyasetten başka bir şey konuşamaz hale geldik ki, hayatın bütün renkleri neredeyse unuttuk. Siyah ve beyaz arasında gidip gelmeye başladık. Hayat siyah ve beyazdan ibaret değildir. Griler de vardır, kırmızı da, turuncu da, mavi de, yeşil de...
Bu fotoğrafa her baktığımda işte bana bunu hatırlatıyor.
Siyaset dışında herşey çok güzel bu ülkede...
Ve bunu bize kadınlarımız hatırlatıyor, İzmirli kadınlarımız söylüyor.
Peki yüzlerce kadınımızı kim bir araya getirdi, bu fikri ortaya atan kimdi?
Bugün size Sema Gür’ü tanıtmak istedim.

Haberin Devamı


***

Sema Gür, 1973 Bandırma doğumlu... 1997 yılından bu yana Özel İzmir Amerikan Koleji’nde tarih öğretmenliği yapıyor. Sadece 4 yıldır bisikletli yaşamın içinde kendisi...
Sema’ya göre Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, yılda bir yapılması planlanan bir bisiklet ve kadın etkinliği... Tur bir dikkat çekme eylemi... İlk tur 22 Eylül 2013 Pazar günü yapıldı. İkincisi 21 Eylül 2014’te gerçekleştirildi. Bu yılki 20 Eylül 2015’te yapılacak.
Bu tura İzmir kadınları şık kıyafetleri ve süsledikleri bisikletleriyle geliyor. Herhangi bir parti veya bisiklet grubu simgesine taşınmamasına özen gösteriliyor. Tek bir şart var... O da elbiseli olmak, bisikleti süslemek ve şaşkın şaşkın bakanlara el sallayıp gülümsemek...
İzmirli kadınlar aslında çok meşhur oldu. Neredeyse Avrupa’nın tüm televizyon kanalları bu grupla röportaja geldi. BBC, RTL bunlar arasında... Sırada diğerleri de var. Her gün bir Avrupa kanalı Sema Gür’ü telefonla arıyor. En son İsveç SVT, İzmirli kadınlarımızla röportajlar yaptı. Anlayacağınız, sadece Türkiye’de değil, bu hareket dünyada da ses getirmeye başladı.

İyi ki İzmir var
Sema Gür, “Bazen ufak ve yaratıcı bir hareket, büyük çığlıklardan daha etkili oluyormuş onu anladım” diyor.

Haberin Devamı

Ne yapmak istiyorlar ne mesaj veriyorlar
Sema Gür’e sordum, şöyle cevap verdi:
“Kendi yaşanmışlığımdan yola çıkarak bu tur fikrini ortaya attım. Ben yaklaşık 38 yaşımda bisiklete binmeyi öğrendim. İlk başladığım zamanlarda bana yardımcı olan yakın arkadaşlarım olmasaydı cesaret edip de bisikletimle yollara çıkamazdım. Ben de İzmir kadınlarına cesaret vermek istedim. Çevremde 38 yaşımdan sonra nasıl cesaret edip de turlara gittiğimi soran çok kadın oldu. Çoğu insandan duyduğum ise bisikletlerinin balkonda, bodrumda çürümüş olduğuydu. Beni cesaretlendiren arkadaşlarım vardı, o zaman evlerinden bisikletlerini çıkarıp kadınları yollara dökecek bir şey yapmam gerektiğini düşündüm. Bisiklete binmeyi az bilen kadınlar da varolan turların erkek egemen tavrından yakınıyordu. Kadın sokağa çıkarsa dünyanın değişeceğine inanıyorum. Kadın sokağa çıkar, bisiklete binerse, çocuğu da biner. Onlar bisiklete binerse evin babası da biner. Neden bisiklet? Bisiklet özgürlüğün simgesidir. Türkiye kadınlarının özgürlük simgesi neden bisiklet olmasın? İstediğim kıyafetle, istediğim zaman bisikletimle sokağa çıkabilmeliyim. İnsanlar bu görüntüye alışmalı. Bu hareketin başlatılabileceği en uygun şehir de İzmir...”
Kısaca, kadının özgür duruşunu göstermek, erkek egemen toplumda bisiklet, özgürlük ve kadın temasına dikkat çekmek, daha çok insanın bisiklete binmesini sağlamak, bisiklet yollarını uzatmak, bisiklet kazalarına dikkat çekmek, araç trafiğine alternatif bir düşünce yaratmak, çevreci ve sessiz bir ulaşım aracını topluma düşündürtmek istiyorlar.
Yaşayın siz İzmirli kadınlar... İyi ki varsınız.

Ayrımcı değil birleştiri bir hareket
“Bazen ufak ve yaratıcı bir hareket, büyük çığlıklardan daha etkili oluyormuş onu anladım” diyor Sema Gür... Çok haklı...
Erkek bisikletçiler arasında “ayrımcı” olarak nitelendirenler de olmuş, destekleyenler de... Sema Gür, “Siyasi bir yanımız varsa o da kadının özgür duruşudur. Bir erkeğin yönlendirmesi ve izni olmadan, dilediğimiz gibi bisikletimizle ya da bisikletsiz sosyal yaşama karışmaktır duruşumuz.
Amacımız bisiklete hep süslü binilmesi değil ki... Bisiklet günlük hayatımızın bir parçası olabilir. İzmir’deki tüm bisiklet eylemleri kadın, erkek bir arada yapılıyor. Çoğuna katılıyoruz. Biz ayrımcı değiliz” diyor.
Ben, biz sizlerleyiz. Sizin yanınızdayız.
Hatta 20 Eylül’de hep birlikteyiz.

Yazarın Tüm Yazıları