Belki seyahat tercihiniz düşük teknoloji olabilir

SKAL İzmir’in bir önceki başkanı Emre Gezgin ile pandemi sonrası turizmin nasıl şekilleneceğini konuşuyorduk.

Haberin Devamı

 

“Low tech tourism” yani düşük teknoloji turizm kavramından bahsetti.
Salgında fuarlar sanal ortamda yapıldı diyebiliriz.
Her önemli buluşmada ben de yazdım.
“Yüz yüze iletişim gibisi var mı” diye...
Gerçekten de ben o fuarlardan bir şey anlamadım.
Yapıldı mı; yapıldı...
Ama çok eminim herkes o eski günleri konuştu.
Az teknolojili, biraz da yavaş turizm dediğimiz bu kavramlar bizi nereye götürecek?
Emre Gezgin ile biraz fikir sörfü yaptık.
Şu net;
Salgından herkes kendine göre bir şeyler öğrendi.
Her büyük olay sonrasında da değişimler kaçınılmaz.
Evlerde kalan milyonlar doğayı, insanları özlediler.
Yeşil ve akıllı turizmin öne çıkacağı bir döneme giriyoruz.
Herkes hesabını ona göre yapsın...
Emre diyor ki;
“Görünen o ki turizm var oluşundan bu yana ilk defa kentsel ve kırsal alanda yeni bir yaşam modunu ortaya çıkartacak bir boyuta ulaşmış durumda. Düşük teknoloji turizmin sektörel boyutta yeni destinasyonlarının, yeni turizm trendlerinin oluşmasını sağlayacak.
Bu belki de turizmin yeniden yapılanmasını sağlayacak. Pandemi öncesi kar odaklı geleneksel tedarikçilerin egemen olduğu kentsel turizmde sürdürülebilir olmayan kapasitenin üzerinde bir artış vardı. Kitlesel turizm tanrısına aldatıcı ekonomik büyüme için adak edilen sosyal ve çevresel beklentilerin ortaya çıkarttığı sorunlar ile yüz yüze gelmemiz, pandemi döneminde bardağın dolu tarafını bizlere gösterdi. Turizm sektörünün geçirdiği apokaliptik dönem, ulaşım, barınma, beslenme ve eğlence hizmet sağlayıcılarının kentsel turizm ekosisteminin kırılganlığının farkına varmasına sebep oldu. En basitinden mega turizm bölgelerinde yerel yönetimler için önemli gelir kaynağı olan şehir vergilerinden, turizm yatırım gelirlerinden mağdur oldular. Ekonomik endişe çerçevesinde, yerel yönetimler ile özel teşebbüsün dayanışma ve işbirliği ile turizmde yeniden yapılanmayı tetikleyen bir unsur oldu. Çevre bilinci odaklı sosyo ekonomik, ihtiyaçtan doğan düşük teknoloji, turizm ‘ihtiyacın olanı temin et, satın al’, ‘sadelik iyidir’ kavramları öne çıktı. ‘İhtiyacın kadar tedarik et’ tüketim felsefesinden ve ‘tüketimin çevreye yükleyeceği maliyete değer mi?’ problematiğini artık daha fazla sorgulayacağız.”
Şunu da unutmamak gerekir.
İnsan çabuk unutuyor.
Şu geçirdiğimiz iki yıllık zor pandemi dönemini, iki ayda sıfırlayabiliriz.
Gerçek olan değişimin içinde yaşıyor olmamız.
Bakalım neler göreceğiz.

 

Haberin Devamı

Akıllı güzergah dönemi

Haberin Devamı

EMRE Gezgin’in bir iki hatırlatması daha var.
O da doğanın sadece bir gelir kaynağı olarak değil, korunacak sermaye olarak dikkate alınması.
Destinasyonlarda düşük teknolojiden gücünü alan yavaş turizmin sanki popülaritesi artacak gibi gözüküyor.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Dünya Turizm Örgütü’nün öngördüğü 5 kriteri kendisine felsefe edinmesi o yüzden çok önemli.
Yönetilebilirlik, yenilikçilik, erişilebilirlik, teknoloji, sürdürülebilirlik gibi kavramları aklımızdan çıkarmayalım.
O yüzden İzmir Turizm Tanıtım Stratejisi ve Eylem Planı içinde yer alan ‘Akıllı Güzergah’ fikrini de destekliyorum.


Dijital detoksu ben de yapıyorum

“DİJİTAL detoks” konaklamalarını son yıllarda çok duyuyorum. Biliyorum artık her şeyi internet üzerinden yapıyoruz. Örneğin ben yıllardır bankaya gitmiyorum. Bütün işlemleri internet üzerinden yapıyorum. Buna rağmen arada dijital detoksun bana iyi geldiğini hissediyorum. Kendi adıma gün içinde, haftanın belirli günlerinde ve tatil dönemlerinde akıllı telefonuma bile bakmak istemiyorum.
O yüzden düşünüyorum.

Haberin Devamı


Divan bir kurulun ötesidir

ÖNÜMÜZDEKİ günlerde Karşıyaka’da Divan Kurulu seçime gidecek. İki aday gözüküyor. Semih Türetken, Atakan Karakaplan... İkisi de camianın iyi tanıdığı isimler... Her ikisine de başarılar dilerim. Divan büyük camialarda gerçekten önemlidir. Dileğim kazanan listenin kulübün geleceğiyle ilgili cesur adımlar atmasıdır. Dünyada şartlar değişti, futbol ekonomisi çok büyüdü. Ve dünün anılarıyla bugünü yönetmek zorlaştı. Yine hatırlatıyorum. Büyük camialardaki sportif başarılar sadece profesyonellere ilham vermiyor, yüz binlerin de spor yapmasını, sporu düşünmesini teşvik ediyor. Kendi hayatım öyle oldu. Ailemden profesyonel sporcular da çıktı, benim gibi sadece hobi olarak yapan ama spordan beslenen birçok birey yetişti. Bu aynı zamanda sosyalleşmemizi, büyük bir camiaya ait hissetmemizi, hayatın diğer renklerini keşfetmemizi sağladı.
Divan Karşıyaka’da böyleydi.
Güçlü, cesur, lider, geleceği planlayan, stratejisi olan...
Kim seçilirse seçilsin; bu ruhu yeniden yaşamak sadece Karşıyakalıların değil bütün İzmir’in hakkıdır.

Yazarın Tüm Yazıları