Padam... Padam... Padam

“Kalbinizde yeşil bir ağaç bulundurun, belki şarkı söyleyen bir kuş gelip konar.” (Çin Atasözü)

Haberin Devamı

Efsanevi Fransız şarkıcı ‘Edith Piaf’ın melodisi ile nakaratı dünyada en çok bilinen şarkısı ‘Padam Padam’ı bilenler, başlığı görür görmez içinizden mırıldanmaya başladınız değil mi? Çevreye aldırmayanlar, içlerinde tutmayıp seslerini dışarı verdiler... Kimisi şanslı ve sevdikleri yanlarında, haliyle dokunmak için ellerini uzattılar... Ve hatta bir adım daha öteye gidip ellerini tutarak ayağa kalktılar, hafifçe dönmeye ve dans etmeye başladılar bile... ‘Padam padam padam...’ Birkaç gündür dilimde ve içten içe tekrarlayıp duruyorum... Size de bulaştırmak istedim... ‘Padam’ın bir kelime anlamı yok ‘kalp atışı’nı seslendiren bir ünlem, bir deyim... Dilimizde kalbin atması ile ilgili kullandığımız ‘güm güm’ gibi bir tarif. Sevgilinizi, sevdiğinizi ya da platonik aşkınızı gördüğünüzde kalbin içten dışa yansıttığı tepkinin sesi... Ne bileyim işte... Ruhun ‘ben canlıyım bu da benim sesim’ dediği bir tını. En samimisinden bir yaşam göstergesi, naif, doğal ve saf... Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un ‘Selvi boylum al yazmalım'ı’ geldi aklıma... İlyas (Kadir İnanır) ve Asya’nın (Türkan Şoray) aşkları gibi naif, samimi. Unutamadığım kamyon içi sahnesi vardı... İlyas başkasıyla evlendirilecek Asya’ya kızmış ve kaşlarını çatmıştı, bir daha görüşmeme ihtimalleri vardı. Asya kamyondan inmeden önce, fonda Cahit Berkay’ın müziği çalıyor, Asya, aşık, zarif ses tonu, buğulu ve melül bakışlarla ‘Hele bir bak bana’ diyor ve zaman duruyor. O bakış aşkı öyle güzel anlatıyor ki... Saflık cümleye yansıyor... ‘Padam padam’la ne alaka demeyin lütfen... Kalbinizde ağaç yeşertin! Alaka kendiliğinden kuruluyor..

Haberin Devamı

GEÇİTTEKİ KAHVE  DÜKKÂNI ‘PADAM’

Padam... Padam... Padam

Padamın dilime nereden dolandığını anladınız sanırım. ‘Padam’ Atatürk Bulvarı’ndan Tunalı’ya çıkan bir ara geçitte yedi yıldır var. İlk açıldığında bitişiğinde ‘Dost Kitabevi’ ve en sevdiğim kokular, kitapla kahve birlikteydi. Bir süre sonra ‘Dost’ taşındı, ‘Padam’ yalnız kaldı. İlk başlarda hüzünlüydü ama zamanla oluşan müdavimleriyle şahane bir ruh oluşturdu. Önünden her geçtiğimde sokağa açık geniş penceresiyle, içeri bağ kurmuş tezgâhına yaslanarak içten dışa karşılıklı kahvesini yudumlayanlara gıpta ediyordum. Geçenlerde komşusu Kıtır’ı ve sarı içeceği pas geçtim, Padam’a oturdum. Amerikano şahane havam da yerindeydi. Birazdan pusetle mekânın asıl sahibi geldi. Dolu dolu yanakları, pofuduk kolları ve masmavi bakışlarıyla aklımı da başımdan almıştı, kalbim ‘Padam Padam’ atıyordu. Barista, mama sandalyesine oturturken duydum, adı ‘Vera’ymış... Annesi elmasını soyarken sabırsızdı. Arada bakışmalarımız sürdü... Kalkarken yandan süzmeyi ihmal etmedi... Konuşabilse kim bilir neler söyleyecekti... Aklım ‘Padam’da kaldı...

Haberin Devamı

MADAM PADAM...

Padam... Padam... Padam

Hande Kayıhan... Nam-ı diğer ‘Madam Padam’ Hem @padamcoffeeshop kurucusu hem de Instagram hesabı @madampadamm’dan pişirdiği nefis tatlıların tariflerini yayınlıyor. Şahane bir enerjisi var. Bu olumlu ve yüksek enerji hem kahve dükkânına hem pişirdiği tatlılara hem de Padam’ın müdavimlerine yansıyor. Sohbet ederken ben de nasibimi aldım tabii ki. Eşinin çok başarılı bir balet oluşunda sevgili Hande’nin yüksek enerjisinin payı vardır mutlaka. Henüz tanışmadık ama küçük kızı Nehir’in de bu enerjiden sebeplendiği muhakkak. Günün yarısını dükkânın üst katını dönüştürdüğü mutfakta birlikte çalıştığı Belde hanımla beraber geçiriyor, dükkâna ve siparişlere tatlı, tuzlu pişiriyorlar. Şeftalili tart şahaneydi... Lungo’yla yakıştılar... Fırından sıcak sıcak çıkan mantarlı tereyağlı ‘kiş’e şahit oldum nefis görünüyordu. Her gün taze pişiyorlar, kokular yoldan çıkarıyor... Yolunuz mutlaka düşer, geçitten geçerken uğrayın... Müdavim olacaksınız...

Haberin Devamı

 GÜNİZ SOKAK KAHVECİSİ  ‘WALKER’S’

Padam... Padam... Padam

Geçmişin en popüler sokaklarının başında geliyordu Güniz sokak. Sokak sakinlerinden rahmetli Süleyman Demirel’le özdeşleşmiş sokağın bir başka sakini de zamanın en iyi kebapçılarından ‘Hacı Arif Bey’di. Birkaç yıl önce kapandığını biliyordum. Nostaljiyle sokağa girmek istedim. Hacı Arif Bey’in yerine açılan ‘Walker’s’ isimli kahve dükkânı dışarıdan çekiciydi. İçeri girdim... Kebap ve baklava kokusunun yerini, kahve ve tatlı kokuları almıştı. Zarif bir hanımefendi gülümseyerek karşılayınca hüznüm keyfe dönüşmekte gecikmedi. Sohbeti de karşılaması gibi güzel olunca laf lafı açtı. Aslında öğretmen olan Özge Hanım da önceden Hacı Arif Bey müşterisiymiş... Kardeşleri kahveci açınca başına geçmiş. Normalde aklımda olmayan kahve tadımı için şef barista Burak’ın hazırladığı ‘Ruanda kahvesi Muhondo’ geldi. Sadece Walker’s’a has ve 2014’ün en iyi kahvesiymiş... Etkileyici kahve kokusuna kapılmamak elinizde olmuyor... Kahveyi de kahveciyi de sevdim... Güniz Sokak’a gidin. Nostaljiyle kahve iyi gider...

 

 

Yazarın Tüm Yazıları