‘Her şeyi biliyorum’ akımı

“Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar; neden? Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri alabilmek için.” (Chuck Palahniuk)

Haberin Devamı

Bilginin değersizleştirilerek bayağılaştırıldığı dönemlerden geçiyoruz. İçi boşaltılarak asıl değerinden uzaklaştığında ucuzlaşan bilgi, bu sefer süslü ve albenisi parlak sunum şekliyle görgüsü ve donanımı zaten yetersiz olan insanların önüne geldiğinde gözlerini kamaştırıyor. Özellikle sosyal medyada takipçi, TV’lerde izleyici kazanmak isteyen influencer ve yapımcıların yarattığı süslü ve içi boş bilgi akışıyla avladığı sosyal medya kullanıcısı ile TV izleyicilerine aşıladıkları ‘Her şeyi biliyorum’ öz güvenine ne demeli bilemedim. Şatafat ve lüks odaklı tüketici yaratmak amacıyla yaygınlaştırılan bu ‘her şeyi biliyorum’ akımı, iliklerimize kadar girdiğimiz cehalet çukurunu giderek derinleştirirken, gerçek duygularından uzaklaşan toplumu yönlendirmek daha da kolaylaşıyor. Günlük ihtiyaçlarını basitçe karşılamak isteyenlerin ekonomik zafiyetini kullanarak göz alıcı kampanyaları devreye sokuyor, yeme-içme, giyim-kuşam gibi doğal ihtiyaçlarının dışında, lüks ve ucuz algısı yaratarak ihtiyaçları olmayan şeyleri de aldırıyorlar. İlgi alanım olduğu için özellikle takip ettiğim sosyal medyadaki yemek siteleri ile TV’lerde yemekle ilgili program ve yarışmaların tamamen ticari ve algı yaratma peşinde koştuklarını söylemem gerek. Ruhsuzluklarını geçtim, insanları aptal yerine koyan tarz ve bakış açıları gücüme gidiyor. Yemeği süslü sunumla, keyfini ise lüks ve şatafatla algılatan bu yaklaşım ve pazarlama şeklini reddediyorum. Yemek ruhtur, keyfi de onu pişirenin sevgisi ve o yemeği paylaştığın sevdiklerindir. Ruh olmayınca yemek lezzetlenmiyor, kıyafet de bedene oturmuyor...

 

Haberin Devamı

‘CİM CİM’İN  ‘ŞEBİT YAĞLAMASI’

‘Her şeyi biliyorum’ akımı

Kayseri’ye has bu yemeğin aslında midesine ve damağına düşkün herkese has bir ağız tadı olduğunu yeni yeni keşfediyoruz. Önceleri sadece evlerde pişirilip kalabalıkla birlikte yendiğinde lezzetlenen ‘Şebit yağlaması’ şimdilerde aile işletmesi olan restoran mutfaklarının da gözdesi. Kavaklıdere, Büklüm Sokak’ta Kavaklıdere Ortaokulu’nun karşısındaki dükkânı ‘Cim Cim’ de 17 yıldır Kayseri mantısı pişiren ‘Fatmagül Öncel’ oğlu Durukan’ın ısrarıyla 6-7 aydır ‘Şebit yağlaması’ da pişirmeye başlamış. İyi ki de pişirmiş yani... Servise yardım eden 10 yaşındaki torunu Doruk da bu konuda hemfikir... Tandırda pişen mayasız şebitlerin arasına (Kayseri usulü lavaş) has tereyağıyla kavrulan kıyma, domates ve biberden elde edilen harç serpiliyor... Yanına da sarımsaklı yoğurt... Değmeyin keyfime. ‘Çatalla uğraşma... Biz ellerimizle yiyoruz’ dedi Fatmagül Hanım... Dediğini yaptım tabii ki... Keyfini anlatamam... Gidin ve deneyin... Parmaklarınızı da yiyeceğiniz kesin.

 

Haberin Devamı

VEGAN KAHVECİ  ‘VEGGY DELIVERY’

‘Her şeyi biliyorum’ akımı

Son birkaç yıldır Ankara’da gittikçe yaygınlaşan vegan mekânlara bir yenisi daha eklenmiş. Kavaklıdere, Abay Kunanbay Sokak’ta çok sevdiğim çikolatacı Aduja’ya uğradığımda gördüm, hemen bitişiğine açılmış ‘Veggy Delivery.’ Kendisi de ‘Etik Vegan’ (Hayvansal hiçbir ürün kullanmadığı gibi hayvan istismarı yoluyla yapılan ürünlerle temastan da kaçınıyor) olan kadın girişimci ve barista sevgili Gamze Deniz işletiyor. Kahvesi de sütü de (Badem sütü) vegan... Üç peynirli vegan sandviçin ekmeği, cevizli avokado sos ve kapya biberle birlikte içindeki peynirler de cheddar (Çiğ kaju bazlı), tofu (Soya bazlı) ve beyaz peynir (Çiğ badem bazlı) vegan. Vegan mozaik kekin görüntüsü de en az tadı kadar güzel. İçinde badem sütü, vegan bitter çikolata ile Hindistan cevizi yağı var. Vegansanız mutlaka, değilseniz sağlığınız için uğramanızı öneririm.

 

Haberin Devamı

CUMHURİYET’İN  RESSAMLARI

‘Her şeyi biliyorum’ akımı

Sanat ve sanatçının başkentinin ‘Ankara’ olduğunu her fırsat bulduğumda altını kalın kalemle çizmekten çok büyük keyif alıyorum, almaya da devam edeceğim. Mayıs ayının ikinci gününde küratörlüğünü ‘Siret Uyanık, Ömer Faruk Şerifoğlu ile Aydın Ayan’ın yaptığı ‘CerModern’ de başlayacak ‘Tuvalin Yüzyılı’ isimli sergiden haberim vardı. Sergiyi düzenleyen Türk Tarih Kurumu’nun duyurularından duymamıştım aslında... Kuzenimin sevgili eşi ve Ankaralı unutulmaz kadın ressam, ‘Zero’ akımının dünyadaki temsilcilerinden ‘Gencay Kasapçı’nın kızı Yasemin söylemiş ve annesinin ‘Noktanın sonsuzluğu’ adlı resminin de sergilendiği sergiye çağırmıştı. Büyük bir keyifle gittim... Ülkemizin efsane ressamlarından resimlerin sergilendiği ortamda nefes almak bile yüreğinizin kabarmasına ve etkilenmenize yetiyor. ‘Bedri Rahmi Eyüboğlu, Turgut Zaim, Şevket Dağ, İbrahim Çallı, Aliye Berger, Nuri İyem...’ isimleri sizi heyecanlandırmaya yeter sanırım... Temmuz ayının ikisine kadar sürecek sergiyi gezmenizin, ruh sağlığınızın gelişimine katkısını garanti ederim.

Yazarın Tüm Yazıları