Yalçın Bayer: Bizi ülkemizden uzaklaştırmayın

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Almanya'da işçi olarak çalışan Şerafettin Akkum, çocukları Türkçe öğrensin diye bir yıldır Türkiye'de bulunduğunu söylüyor. ‘‘Biz sadece bayrak ve Türklük adına bu ülkeyi seviyoruz’’ diyor.

Pendik yöresinde ilkokula giden çocuğunun davranışlarını anlatıyor önce:

‘‘Çocuğumun karakteri değişiyor diye üzülüyorum. Çünkü ‘Baba, çöpleri neden yere atıyorlar, tükürüyorlar? Bir kaplumbağa tekmelenir mi? Ağacın dalı koparılır mı? Bir otobüs, ambulansı geçebilir mi?’’ diye sorular soruyor devamlı.’’

Bir gün dondurma káğıdını yere atan bir çocuğun babasını oğluyla uyardıklarını, ancak ‘‘Siz Almancılar ne çok çevreci olmuşsunuz’’ karşılığını aldıklarını üzülerek anlatıyor.

Akkum, Türkiye'de karşılaştıkları sorunlarını da şöyle aktarıyor:

‘‘Türkiye'ye sık sık gelenler için otomobil bir ihtiyaç... Acaba, gurbetçiye Türkiye'de araba bulundurma hakkı tanınması düşünülemez mi? Gümrük Müsteşarlığı bu konuda bir çalışma yapamaz mı?

Ayrıca, Türkiye'deki gayrimenkullerimiz için emlak vergileri haziran ayında ödeniyor; biz temmuz ve ağustosta geliyoruz. Dolayısıyla vergilerimizi cezalı ödüyoruz. Bu tarihte gelenler için bir düzenleme yapılamaz mı?

Yurtdışındaki işçilerin sosyo-ekonomik konumları artık değişti; tatilde sorunla karşılaşmak istemiyorlar. Bu nedenle Akkum, ‘‘bu zorlukları yaşamak istemeyenlerin, Türkiye'den kopma eğiliminde olduklarını’’ söylüyor.

‘‘Almanya'da bazı cemaatlerin yüksek faizle mark toplamaları nedeniyle birçok işçinin kiradaki gayrimenkullerini satıp Almanya'da değerlendirme yoluna gittiklerini, bunun sonucunda eskisi kadar dövizin ülkeye gelmediğini anlatıyor.

Ankara'ya çağrıda bulunuyor Akkum:

‘‘Bizi ülkemizden uzaklaştırmayınız, küstürmeyiniz.’’

Altınoluk ile Cunda perişan

TATİL için geldiğimiz Altınoluk'ta yemyeşil zeytinliklerin yerine beton yığını yazlık evlerin yapıldığını yüreğimiz sızlayarak izliyoruz. Üstelik temel kazılırken çıkan tarihi eserler, antik mezarlar kimsenin umurunda olmuyor. Büyük bir duyarsızlık ve hırsla inşaatlar ve betonlaştırma devam ediyor. Güney sahilleri bitirildi, Ege sahilleri batırıldı, şimdi sıra son yılların gözdesi Altınoluk'un mahvedilmesine geldi. Ne yazık ki başta Çevre Bakanlığı olmak üzere bütün ilgili kurumlar buranın da elden gitmesine seyirci kalıyorlar.

Ayvalık Cunda Adası'nda Rumlar'dan kalma büyük bir kilise var. Ama bizimkiler, ‘altın bulacağız' diye yerdeki mozaikleri kazıp harabe haline getirmişler, bulamayınca da kazmayı büyük bir hırsla o paha biçilmez ikonların gözüne vurmuşlar. Kilisenin bir deprem sonucu kubbesi de çatlamış, içerden bakınca gökyüzü görünüyor. Onarmak için kimse kılını kıpırdatmıyor. Durum bizi gerçekten utandırdı. İçerideki birkaç turist, ikonların neden bu hale getirilmiş olabileceğini şaşkınlıkla birbirine soruyordu.

Altınoluk ve Cunda Adası'na el uzatılmasını, eşsiz güzelliklerinin korunarak turizme ve dolayısıyla ülkemiz ekonomisine kazandırılmasını diliyorum.

Av.Buket SARAN-İSTANBUL

İSTANBUL'dan yazan Erol Erdoğmuş, ‘‘TÜBİTAK yayınları neden güncelleştirilmiyor?’’ diye soruyor. 1990'da ABD'de yayınlanan ‘Think of a Number' isimli kitabın Aralık 1998'de, yani yazılışından 10 yıl sonra, hiçbir güncelleştirme bilgisi eklemeden yayınlandığını örnek olarak veren Erdoğmuş, ‘‘Geçen 10 yıl içinde matematik dünyasında, kitabın işlediği konularda ne gibi gelişmeleer olmuştur? Olmamışsa olmadığının belirtilmesi, olmuşsa açıklanması gerekmez, kitaba güncelleştirme bölümü eklenemez miydi?’’ diyor.

KEMER'de bazı otellerin iki erkeğe rezervasyon yapmamasını kınayan Osman Etik'in dünkü yazısını yanıtlayan Marmaris İçmeler Aqua Hotel Genel Müdürü Birsoy Arı ‘‘Bu gibi gençleri davet ediyorum. Kendilerine % 20 indirimli fiyat uygulayacağım. Böylesi çağ dışı bir düşünceyi turizm işletmecilerine yakıştıramıyorum’’ dedi. (Tel: 0252- 455 38 33)

Birsoy ARI- Genel Müdür- MARMARİS

ÇORLU 'Kent Fuarı'nda Atatürkçü Düşünce Derneği standında söyleşi ve imza günleri sürüyor. 30.7.1999 Cuma günü; Demirtaş Ceyhun, Üstün Akmen, Sadullah Usumi, Güler Kazmacı; 1.8.1999 Cumartesi günü; Prof. Türkan Saylan, Hikmet Çetinkaya ve Deniz Kavukçuoğlu. Saatler; 17.00-19.00.



Yazarın Tüm Yazıları