Uzaktan Türk popüler kültürü okyanusu

VOLKAN KONAK PEPSİ’NİN TEKLİFİNİ KABUL ETMEMİŞ
Tamam etmeyebilir, hatta etmemesi kendisi ve kitlesi için şık bir davranış olmuş.
Ama bu durumu abartıp şu tarz cümlelerle bezeli basın açıklaması filan yapmasına gerek var mıydı:
“Para hiçbir zaman bizim önceliğimiz olmamıştır. Verdiğimiz sözün, cesaretimizin, onurumuzun, adamlığımızın ve de başımızı dik tutma ayrıcalığımızın dünya üzerinde hiçbir rakamsal karşılığı yoktur.”
Böyle sözler sarf ederek “beni kimse satın alamaz” imajını parlattıkça parlatıyor Konak. Kitlesine sağlam bir mesaj gönderiyor.
Kendisini ve sahip olduğu/sahip çıktığı değerleri yüceltiyor. Dokunulmaz bir zırh örüyor çevresine. Peygamberleştiriyor tavrını.
Oysa farkında değil ki, mütevazı duruşuna gol atıyor.
Açıklama yaptıkça, altını çizdikçe bir şeyler iç şişiriyor, kendinden/samimiyetinden uzaklaşıyor...

O FOTOĞRAF BUNA, BU KLİP ŞUNA BENZİYORMUŞ
Demet Akalın’ın pastalı son fotoğrafları Kylie Minogue’un daha önce çekilmiş fotoğraflarına, Hande Yener’in iki yarım şarkıdan oluşan son klibi ise Cherly Cole ve Will.I.am’in beraber seslendirdiği “3 Words” şarkısının klibine benziyormuş.
Artık “benziyor” haberlerine ilgimi kaybettim.
Ki zamanında ben de çok yazdığım halde...
Bizde bu tarz “benziyor” haberlerinin sonu gelmez.
Çünkü çok acele yapılıyor klip/fotoğraf gibi işler.
Üzerinde uzun uzun düşünülmeden, konu/konsept bulunmadan, zaman harcanmadan...
Zaman, bizim popüler kültür dünyası için fazla lüks bir şey.
Her şeyi iki günde düşünüp, beş günde yapıp bitirmek ise en rutin halimiz.

SEVDA DEMİREL FORMALİTE İCABI EVLENMİŞ
İşte samimi bir popüler kültür figürü ve samimi bir haber: Sevda Demirel, ıngiltere vatandaşlığını almak için formalite evliliği yapmış.
Ama sonradan adama aşık olmuş, adam da ruh hastası çıkmış, filan...
Açıkçası işin ayrıntılarını merak ettim.
Çünkü içinde gerçek hayat bilgisi var bu hikâyenin.
Bu tür evlilikleri yapan çok da fazla üstelik.
Genelde Türk erkekleri bu yola başvururdu yurtdışında, bir kadının bu yola baş koyması daha da ilginç tabii.

Ada günlüğü

Halen Survivor’ın çekildiği Panama’daki Contadora Adası’ndayım.
“Halen”, çünkü İzlanda’daki malum volkan patlaması sonucu yayılan kül bulutu nedeniyle bu ıssız adaya çakılı kaldım.
Avrupa’daki uçuşların çoğu kül bulutu yüzünden iptal. şimdilik.
Eh biz de buraya Amsterdam aktarmalı geldik.
Yine öyle dönülecekti.
Şimdi kara kara bekliyoruz, uçuşların yeniden düzene girmesini...
Bir yandan da durumla dalga geçiyoruz tabii, “tam Survivor’lık olduk” diye.
Peki burada hayat nasıl geçiyor?

Özetle şöyle:

Çevre adalar keşfediliyor. Bugün gittiğim San Jose’de hiç yerleşim yoktu.
Ama ortam Lost’taki adaya benziyordu bitki örtüsü açısından, şahaneydi.
Bir tane butik oteli var adanın, Hacienda del Mar diye.
Dünyayla bağlantıyı koparmak için birebir bu otel.
Cep telefonu asla çekmiyor ve ulaşımı zor. Pır pır uçaklarla iniyorsun, toprak pistten otele 15 dakika kadar arabayla yol tepiyorsun. Ormanın içinden...

Elektrik ve su sık sık gidiyor. O yüzden elektrik geldiği zaman iştahla internete sarılınıyor. Su gelince de duş alınıyor.

Sıcaktan dolayı çok çabuk bitap düşüldüğü için sık sık şekerleme yapmak şart oluyor.

Etrafta vık vık sesleri duyulan bu coğrafyanın değişik kuşlarının isimleri öğreniliyor. Bugün görülen en ilginç kuş, uzun/rengarenk gagası ve yine renkli tüyleriyle artistik bir duruşa sahip olan Tukan kuşu.

Ve sonuç; çoğu zaman hayat/zaman burada geçmek bilmiyor. Hani Lost’taki gibi çözmemiz gereken bir bulmaca da yok elde avuçta. Leylim ley diyorum...
Yazarın Tüm Yazıları