Üniversite tercihi ve İzmir’de çalışma çelişkisi

PAZAR günü sevgili meslektaşım Banu Şen’in kızı Beliz’in üniversite tercihini neden İzmir’den yana kullandığını yazdım.

Haberin Devamı

Beliz geçen yıl ısrarla İzmir’den gitmeyi ve İstanbul’da okumayı istiyordu. Bu süre içinde kararını değiştiren önemli olaylar oldu. Birincisi İzmir’deki üniversitelerin kampuslerini gezmemişti, ikincisi İzmirli üniversitelerin eğitim kalitesini bu kadar iyi analiz etmemişti.
Gezince, bilgi alınca ve kendisinden birkaç yaş büyük kişilerin tavsiyelerini, anlattıklarını dinleyince kararı İzmir’den yana oldu.
Şimdi Yaşar Üniversitesi’ne kaydını yaptırdı, milli yüzücü olan Beliz; üniversitesi için de yarışmalara katılacak. Beliz’i örnek olması için yazdım. İnanın birçok olumlu mesaj da aldım. Bunlar arasında
birkaç tane de farklı bir bakış açısı getiren vardı. Aslında benim yazdıklarıma katılmakla birlikte bir de eleştiri vardı.
Kızlarının İzmir’de okumuş olmalarından dolayı mutlu olan ama iş imkanları olmadığı için İstanbul’da olmanın bir avantaj yarattığını öne süren mesajlar...
Elbette böyle düşünenler de var.
Çocuklarının yaşadıkları kent dışında okuyup çalışmalarına razı olan aileler, imkanlar olsa tercihlerinin her zaman İzmir’den yana olduğunu söylüyor.
İşte o mesajlardan biri...
“İzmir üniversite kenti olsun yazınızı okudum. Söyledikleriniz çok doğru. Ama bir gerçek var ki sonrası insanı çok üzüyor. Biz de kızımızı burada okuttuk. Bölümünü isteyerek seçti, burada okumaktan çok mutlu oldu. Okul bitti, çaldığı kapılar hep yüzüne kapandı. Gazetede çalışmak hedefiydi. Müracaatlarında maalesef yaşlılar burayı dolduruyor siz gençlere yer yok diyorlar. Güzel yazı yazıyor, kalemi kuvvetli, ücretsiz dergide yazı yazıyor. Ama para kazanması gerekiyor, bir ömür boyu bizden para alamaz ki... Şunu söylemek istiyorum. Hayatını burada geçiren gençler için İstanbul kurtlar sofrası. Ama keşke İstanbul’da okusaydı da oranın şartlarına alışsaydı demekten kendimi alamıyorum. Bir hafta sonra İngiltere’den gelecek, şimdiden alerjilerim arttı, dönünce neler yaşayacağız diye. O yüzden çocuğunu burada okutacak tüm yakınlarıma biz yaptık siz yapmayın diyorum.”
Fatma Çağatay’ın haklı olduğu gerçekler var. Benim arkadaşlarımın büyük bir kısmı İstanbul’da ve yurtdışında yaşıyor. Ama inanın her konuştuğumuzda geri dönmek istediklerini söylüyorlar. Hatta mevcut imkanlarının çok daha altındaki şartlara razılar.
Bu da gösteriyor ki; bir kıpırdanma olsa, imkanlar biraz düzelse, tersine bir göç olacak.
İflah olmaz bir iyimser olarak...
Yine diyorum ki...
Enseyi karartmayın...
Artık İzmir’in dönemi geliyor.

Haberin Devamı

Kaynaklar gençler için harcansa

Haberin Devamı

Karşıyaka’daki yeni stat projesiyle ilgili bir ayrıntı...
Burası tam dört kez ihaleye çıkmış.
Bu arada arsayla ilgili teklifler her seferinde belediyelere, kulüplere sunulmuş.
Denilmiş ki...
“Bu araziyi kaçırmayın. İzmir’in göbeğinde ve spor alanı yaratılabilecek bir yer. Fiyatı da uygun...”
Sonuç...
Kimse dikkate bile almamış.
Benim itiraz ettiğim ve dikkat çekmek istediğim konu da bu...
Kulüplerimiz her yıl yeniden takım yapıyorlar ve bu arazinin fiyatından çok daha fazlasını harcıyorlar.
Buna rağmen başarı yakalanmıyor. Çünkü istikrar bir türlü sağlanamıyor.
Bu kaynaklar gençler için harcansa, her yıl takım kurulacağına, yüzlerce gencin yetişmesi için altyapıya yatırım yapılsa bugün durum çok daha farklı olurdu.

Dimitri Kitsikis’in kehaneti

Haberin Devamı

Ayçe Dikmen pazar günkü röportajında çok ilginç bir konuğu misafir etti. Profesör Dimitri Kitsikis... Kitsikis, bir süre İzmir’de kalacak ve Gediz Üniversitesi’nde dersler verecek. Kitsikis, ilginç biri...
Öğrencileri arasında Ahmet Davutoğlu, Kostas Karamanlis gibi isimler bulunuyor. Yani dünün ve bugünün siyasetçilerini etkileyen hocalardan biri... Ailesi Yunanistan’ın en köklü ailelerinden ve bu coğrafyayı çok yakından bilen isimlerden biri...
Tezleri ilginç, görüşleri net, öngörüleri etkileyici...
Ayçe sormuş, Dimitri Kitsikis cevap vermiş.
“Avrasya’yı Müslümanlar olmadan idare etmek mümkün değil. Mesele sadece petrol değil. Ruslar güneye gitmesin, Araplar kuzeye çıkmasın, Çinliler batıya ilerlemesin, Avrupalılar fazla doğuyla ilgilenmesin diye merkezde bir bölgeniz olmalı. Teorimdeki ‘Ara Bölge’ burası, yani ülkeniz ve çevresi. Ara Bölge’yi idare ederseniz, tüm dünyayı kontrol edersiniz. Afganistan, Yugoslavya, Irak ve Libya’daki olayların sebebi de bu.”
Hemen hatırlatayım. Dimitri Kitsikis’in bir başka tezi de bu bölgenin ilerlemesinin Türkiye ve Yunanistan’a bağlı olduğuyla ilgili. Yani iki ülke daha fazla yakınlaşmak ve işbirliğine gitmek zorunda.

Yazarın Tüm Yazıları